09 Ocak 2025 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Melek KIRMACI TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası kirmaci@tusam.net ‘Küçük’ İrlanda, ‘büyük’ hayallere engel… C S TRATEJİ 11 karşılanmak durumunda. Çünkü herkes gibi Brüksel de referandumdan çıkan sonucun İrlanda halkına özgü bir tercih olmadığının farkında. Anlaşma, diğer üye ülkelerden herhangi birinde referanduma götürülmüş olsaydı benzer sonuçlar ile karşılaşılabilirdi. Bu durumun farkında olan Brüksel bu nedenlerle Lizbon Anlaşması’nın üye ülkelerde referanduma götürülmemesini tercih ettiklerini açıkça söylemişti. Her elit zümrenin paylaştığı gibi bazı konular halkın tercihine sunulamayacak kadar önemliydi, öyleyse halk için halka rağmen karar almak pekala mümkün olabilirdi! Avrupa Birliği’nin Lizbon Anlaşması ile ilgili mevcut krizi aşması halinde birlik rahat bir nefes alacak ancak birliğin demokrasi açığı ve demokratik meşruiyeti konularındaki şüphe, kaçınılmaz olarak artacaktır. A B’nin siyasi ve idari yapısını yenileyecek olan Lizbon Anlaşması’nın İrlanda’da 16 Haziran 2008 tarihinde yapılan referandumda reddedilmesinin ardından AB yeni bir krize sürükleniyor. İrlanda halkının yüzde 53.4’ünün "hayır" oyu Avrupa’da adeta soğuk duş etkisi yarattı. Referandumunun Avrupalıları şaşkınlığa uğratmasının ardından ortaya çıkan durum Avrupa basınında tartışılmaya devam ediyor. Le Figaro "AB, ölüm fermanını imzaladı" manşetiyle Avrupa’da yaşanan kaotik durumu özetliyor. Liberation, "Küçük İrlanda AB’yi batırdı" ifadesi ile durumu özetlediği haberinde 1 Temmuz’da AB Dönem Başkanlığı’nı Slovenya’dan devralacak Fransa’da Sarkozy’nin tüm planlarını altüst ettiğini yazıyor. Katılımın yüzde 45 olarak gerçekleştiği referandumda hayır oyu kullanan 862 bin 415 İrlandalının Avrupa Birliği’ni krize sürüklemesi karşısında Avrupa Birliği’nin buna izin vermemesi gerektiği yönündeki açıklamalar ve ardından gelen tartışmalar Avrupa’da yeni bir krizin fitilini ateşledi. Referandumun İrlanda’da reddedilmesi karşısında AB’nin gösterdiği tepki ve aradığı çözüm yolu Avrupa’nın demokrasi açığı problemini yeniden gündeme getirdi. Referandumun İrlanda halkı tarafından neden reddedildiği sorusuna karşılık olarak Avrupa’nın halka rağmen çalışan AB’ye duyulan tepkinin halktan kopuk elit zümrenin bir projesi olmaktan öteye kaçınılmaz olarak aracı haline geliyor. Yetersiz geçememesi cevabı veriliyor. "Kendi düşen ağlamaz" demokrasi, yetersiz şeffaflık ve çok hızlı genişleme ifadesi ile özetlenen Avrupa’daki kaotik durumun karşısında İrlandalıların "hayır" yanıtı 2005 yılında sorumlusu ise Brüksel olarak gösteriliyor. "Halk için Avrupa Anayasası için yapılan referandumlardan ders halka rağmen" anlayışı temelinde yürütülen birlik, alınamadığını gösteriyor. 1920 Haziran 2008 tarihinde bugün halktan kopuk ve demokrasiden uzak bir yapı gerçekleştirilen AB Liderler Zirvesi’nden Lizbon olma yolunda ilerliyor. İrlanda’nın "hayır" cevabına Anlaşması’nın, önceden kararlaştırıldığı üzere 2009 rağmen Brüksel, Lizbon Anlaşması’nın onay sürecinin yılında yürürlüğe girmesi hedefinden vazgeçilmeksizin devam etmesi gerektiği görüşünde. Öte yandan kimi İrlanda’ya bir sonraki AB Liderler Zirvesi’nin Avrupa ülkeleri İrlanda halkının görüşünün yok gerçekleştirileceği Ekim ayına kadar sorunun çözümü sayılarak yola devam edilmeye çalışılmasının konusunda zaman tanınması birliğin, elitist yönetim demokrasi anlayışı ile bağdaşmadığı görüşünü anlayışının doğal bir uzantısı olarak yorumlanabilir. savunuyor ve hiçbir şey olmamış gibi yola devam Lizbon Anlaşması’nı onaylamak için Anayasa etmenin Avrupa’yı daha derin bir krize götürebileceği Mahkemesi’nin onayına ihtiyaç duyulan Çek konusunda uyarıda bulunuyorlar. Lizbon Anlaşması Cumhuriyeti’ne, Liderler Zirvesi’nde özellikte atıfta konusunda yeni bir çözüm üretilemez ise anlaşmasının bulunulması Çek Cumhuriyeti için bir ihtar anlamı devamı sağlanamayacak, o "küçük" İrlanda "büyük" taşıyor. Brüksel, İrlanda’dan gelen "hayır"ın zincirleme AB’yi ciddi bir krize sürükleyecek. Brüksel ise "Lizbon etki yaratması endişesi ile baskıcı bir tutum izleyerek Anlaşması kurtarılamazsa ne olacak?" sorusunu demokratik yöntemden ayrılma riskini göze almış düşünmek dahi istemiyor. 2005 yılında Hollanda ve görünüyor. İrlanda’nın tercihi doğrudan Lizbon Fransa’da Avrupa Anayasası’nın reddedilmesinin Anlaşması’nın içeriği ile ilgili olmasa da birliğe ardından mevcut kurumsal krizi aşmak amacı ile girilen gösterilen tepki Brüksel tarafından saygı ile oldukça zor bir sürecin ardından tüm üye ülkeler tarafından kabul İrlanda’da hayırcıların duvara yazdığı slogan... edilebilir bir metin olması için uğraş verilen Lizbon Anlaşması, 2007 yılında tüm üye devletler tarafından kabul edilmiş, ardından onay sürecine gidilmişti. Şimdi Lizbon Anlaşması’nın ardından üçüncü bir metin hazırlamak ya da birliğe farklı derecelerde entegre olmuş "iki vitesli Avrupa" yaratmak AB’nin kuruluş amacından kopması anlamına geliyor. Dahası üçüncü bir metnin üye ülkelerden birinde referanduma götürülmesi durumunda reddedilmesi olasılığı oldukça yüksek bir ihtimal. Zira AB bugün Avrupa halklarının gündelik yaşantılarından edindikleri bilgi ve deneyimleri ile sınırlı olarak algılanır ve bilinir durumda olduğundan referandum, Avrupa kamuoyunun halk için AB ‘birleşemiyor’ Türkiye AB’ye girmek için her türlü ‘kırmızı çizgi’sinden vazgeçerken, GENİŞLEME Mİ, DERİNLİŞME Mİ? Anlaşması’nın İrlanda referandumunda üyeler arasında farklı ve ciddi bir Lizbon reddedilmiş olmasının birliğin siyasi ve idari yanı sıra genişleme politikasına etki bunalım kemikleşiyor. Türkiye’nin yapısının edeceği yorumu Brüksel tarafından reddediliyor mevcut kurumsal krizi aşamamış AB’nin sıkıntısı genişleme iken, üyeler ancak daha da fazla genişleyemeyeceği açıkça belli Birlik entegrasyon tarihinde "genişleme v. kendi aralarında ‘birleşme’ sorunu oluyor. derinleşme" olarak tanımlanan bu iki olgu birbiri ile çelişir niteliktedir. Mevcut kurumsal ve idari yaşıyor. İrlanda referandumu, yapının tamamlanarak bütünleşmesi ve talebi daima genişleme talebi ile birincil ve ikincil üyelik tartışmalarını derinleştirilmesi karşı karşıya gelmiş, ikisinin bir arada yürütülmesi mevcut yapıda oldukça zor gerçekleştirilmiştir. AB gündeme getirdi. Anayasası’nın 2005 yılında Fransa ve Hollanda’da yapılan referandumlarda reddedilmesinin ardından bir yıl durupdüşünme süresi tanınmış; 2007 yılında ise Lizbon Anlaşması’nı oluşturan çalışmalar Almanya ve Portekiz’in dönem başkanlıkları sırasında gerçekleştirilmişti. İki yıllık sürede Brüksel, genişleme politikası çerçevesinde üyelik perspektifi verilen ülkeler için AB hedefinin devam ettiğini ancak mevcut kurumsal ve idari kriz aşılmadan yeni bir genişlemenin gerçekleştirilemeyeceğini ilan etmişti. 2009 yılında gerçekleştirilecek Avrupa Parlamentosu seçimlerinden önce Lizbon Anlaşması’nın yürürlüğe sokulması hedefinin şimdi tehlike altında olması hiç şüphesiz aday ve potansiyel aday ülkelerde endişe ile karşılanacaktır. Mevcut kurumsal krizin sürdüğü bir ortamda söz konusu ülkeler için AB güvenilir bir çıpa olmaktan giderek uzaklaşacaktır. Üstelik mevcut yapının halen 2001 Nice Anlaşması temelinde yürütüldüğü AB’nin Hırvatistan’ın üyeliğinin ardında genişleyebilmesi için yeni bir anlaşma şart. Çünkü Nice Anlaşması, doğası itibari ile geçici bir anlaşma olarak nitelendirilmiş ve AB28 formülüne göre hazırlanmış bir metin. Daha basit bir ifade ile derinleşme tamamlanmadan genişlemenin sürdürülmesi teknik anlamda mümkün değil. Bu nedenle Brüksel, Lizbon Anlaşması’nın mevcut Avrupa Parlamentosu’nun görev süresi içinde onaylanması ve yola devam edilmesinde ısrar ediyor. Aksi takdirde birlik daha derin bir krize sürüklenerek prestij kaybına uğrayacaktır. Böyle bir durum kaçınılmaz olarak genişleme politikasını etkileyecektir. Dahası AB Anayasası’nın Fransa’da ve Hollanda’da reddedilmesinde birlik kamuoyunun genişleme politikasına duyduğu tepkinin etkili olduğu yorumları yapılmış, birliğin "genişleme yorgunu" olduğu söylenmişti. Lizbon Anlaşması’nın İrlanda’da reddedilmesinde Anlaşma’nın kabulü halinde genişlemenin kolaylaşacağı ve halkın genişleme politikası üzerinde söz hakkının tamamıyla ortadan kalkacağı endişesi etkili oldu. Mevcut kurumsal ve idari krizi aşamaz ise Brüksel’i korku ve endişe dolu günler bekliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle