02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Mustafa Kemal ŞEN TUSAM Ekonomi Araştırmaları Masası [email protected] Kurumların güvenilirlikleri tehlikede… C S TRATEJİ 17 düzeyi ve krize girme riski derecelendirme yaparken ağırlıkla temel alınıyor. Kredi derecelendirme bir ülkenin veya şirketin borçlanması ile birlikte borcunu ödeyebilme gücünün ölçümüdür. Ölçüm sırasında ekonomiyi etkileyen her faktöre dikkat edilir, aynı zamanda siyasi durum analizi de yapılır. Ancak derecelendirmedeki yöntemleri genel olarak bilmemize karşın reyting kuruluşları verileri nasıl değerlendirdiklerini meslek sırrı ya da tartışmalara yol açılmaması bahanesiyle gizlemektedir. Üretime dayalı kalkınmada iç veya dış sermayedarların yatırım yapılacak ülkeler bazında yerlerini seçmelerinde etkili oluyorlar. Dışardan sık sık borçlanmaya giden Türkiye gibi borç alan ülkelere borcu veren ülke ya da kurumlar uygulayacakları faiz miktarını belirlerken kredi derecelendirme kuruluşlarının beklentileri ve güvenirliliği esas alan, verdikleri notlara bakarlar. Bir ülkenin ekonomisi veya dış politikası ne kadar dışarıya bağlı ise verilecek notlar da o kadar dışarıya bağlı hale geliyor. Kredi notu düşük ve yatırım yapılması riskli olarak değerlendirilen ülkelerin bir daha kendilerini toparlayabilmeleri hakikaten güç oluyor. Çünkü olumsuz nota sahip ülkelerden yatırım kaçtıkça ekonomi daha da kötüye gidiyor, aynı şekilde olumlu yönde not alan ülkelerin ekonomisi de yatırım üstüne yatırım çektikleri için ekonomileri sürekli daha iyiye gidiyor. Buradan çıkan sonuç ise ülkeler arası gelir dağılımında açığın gittikçe artması ve kapanamaması, gelişmekte olan ya da geri kalmış ülkelerin gelişmiş ülkelere olan bağımlılıklarının daha da artmasıdır. luslararası kredi derecelendirme kuruluşları ülkelerin ve şirketlerin finans piyasalarından borçlanacakları zaman yaşamsal bir önem taşırlar. Bu reyting kuruluşları ülkeleri şirketleri ve diğer borçlanacak kurumları izleyerek değerlendirmeler yapar, not verirler. Yüksek miktarlarda para karşılığında veya gönüllü olarak yapılan derecelendirmeler son dönemde tartışılmaya başlandı. ABD’de iş dünyasında yaşanan büyük yolsuzluklar, mali kriz ve bunun dünya ekonomisine etkisi ile birlikte piyasalarda yaşanan karışıklık, bağımsız ve denetlenmesi zor olan bu kuruluşlar hakkında soru işaretleri uyandırdı. Çünkü düşük not yerine yüksek notlar verilerek güven tazelenmişti. ABD, krizin sorumluluğunu her ne kadar rating kuruluşlarına yüklemeye çalışsa da, aslında bu konuda tüm tarafların payı var. Çünkü kredi derecelendirme kuruluşları şirketlerin performanslarını ölçerken, krizin geleceğini öngörmese de, şirketleri kredi derecelendirme kuruluşları değil, patronlar yönetiyor. Uzmanlara göre bu rating kuruluşlarının iş dünyasının en büyük yolsuzlukları öngörememesinin nedeni yaşanan rekabet ve araştırma zaafları. Yolsuzluklara rağmen bu şirketlere trilyonlarca liralık krediler verildiği iddialarına karşın, rating kuruluşları görevlerinin şirket yolsuzluklarını ortaya çıkarmak değil, yerel idare veya devletin kredibilitesi hakkında bilgi vermek olduğunu savunuyorlar. Dw–world internet sitesinin ajanslardan aktardığı haberinde Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy de bu yöndeki kuşkuların araştırılacağını, rating ajanslarına çıkar çatışmalarının yön verip vermediğine açıklık getirileceğini kaydediyor. Ayrıca; Alman Borsa Yatırımcıları Derneği’nden Ulrich Hocker’e göre de "Asya’da yaşanan mali kriz, aslında kredi derecelendirme kuruluşlarının bir sorunuydu. Reyting ajanslarının dün iyi notlar verdiği bu ülkeler ertesi gün iflaslarını açıkladı". Kredi derecelendirme kuruluşlarının öneminin tartışılması asıl Kanada olayında yaşandı. Üç büyük rating kuruluşundan biri olan Moody’s 1995 yılında Kanada’nın mali yapısını incelemeye alarak kredi notunu düşürebileceğini ilan etmesi üzerine Kanada doları, Amerikan doları karşısında değer kaybetmişti. Yatırımcıların Kanada tahvillerini ellerinden çıkarmaya başlaması, bu tahviller üzerindeki faizlerin yükselerek hükümete milyonlarca dolar ek maliyet yüklemesine neden olmuştu. Kanada o zaman zarfınca kendini toparlamada hayli zorlandı. Ayrıca dünyanın önde gelen tahvil sigorta şirketlerinden MBIA’nın hem AAA nota sahip olması hem de hisselerinin değer kaybetmesi uzun süre tartışıldı. Bu kuruluşların güvenirliliği ile ilgili en çarpıcı haberler geçtiğimiz ay yayınlandı. Haberlere göre derecelendirme kuruluşu Moody's yatırım araçlarını değerlendirirken kullandığı yazılımda oluşan hata yüzünden yanlış risk notu verilmiş. Yanlış verilen kredi dereceleri sebebiyle hangi şirketin ne kadar kar veya zarar ettiği henüz belirlenemedi, ancak söz konusu hatanın Avrupa'nın yaklaşık 4 milyar dolar U Derecelendirme yanlışları Kapitalist kuralların yerleşik olduğu günümüzde, bir ülkeye yapılacak yatırımlarda, bir şirketin alacağı borç konusunda derecelendirme kurumları ön plana çıkıyor. Bu kurumların son dönemde yaptıkları hatalar ise güvenilirliklerini tartışmaya açmış durumda. Türkiye’ye yönelik ise ‘notu düşürme’ tehdidi sürekli gündemde. büyüklüğündeki borç senedi piyasasını etkilemiş olabileceği belirtiliyor. Borç senetlerini normal şartlarda düşük derecelendirmesi gerekirken en iyi not olan AAA ile değerlendirdiği de hesap ediliyor. Zaten mortgage krizinde riskleri doğru değerlendiremedikleri için yoğun eleştiri alan kredi derecelendirme kuruluşlarının yaşanan bu son gelişmelerle birlikte kendi kredibiliteleri de düşmüş oldu. RATİNG’İN GÜCÜ KREDİ NOTU VE GÜVENLİK Bunun yanında rating ölçümleri yadsınamaz ve kesinlikle önemli başka işlevlere de sahip. Dünya çapında toplam borçların yüzde 40’ını oluşturan 20 trilyon dolara yakın borç bu kredi notları ile verilmiş. Bu kuruluşların devletler üzerinde belki de en önemli etkisi; devletler istese de istemese de notlardan ve değerlendirmelerden devletlerin etkilenmeleri buna engel olamamalarıdır. Doğrudan üretim amaçlı dışardan gelen yabancı sermaye ratingleri takip etmekte, ülkenin ekonomik durumu hakkında bu bağımsız ve objektif olarak görülen notlara itibar etmektedir. Eğer bir ülkede istikrarsızlık öngörülüyorsa o ülkenin kendi vatandaşları dahi yatırım yapmaktan çekinir. Ekonomik gelişmişlik Gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkelerde içerde ve özellikle dış politika kararlarında kredi derecelendirme kuruluşları yönlendirme yapabilmektedir. Türkiye’ye hep düşük not verdikleri için kamuoyunda "sıfırcı hocalar" olarak bilinen kredi derecelendirme kuruluşlarından Moody’s şirketinin Başkan Yardımcısı Kristin Lindow, Türk askerinin Irak’ın kuzeyine girmesinin "gerçekleşmesini" beklememekle birlikte, bunun yeni bir politik belirsizlik unsuru olacağını söylemişti. Yaklaşık bir yıl önce sarf edilen bu söz başlı başına bir talihsizlikti. Üstelik Lindow, bu sözün "aba altından sopa göstermek" ve Türkiye’nin iç işlerine "ekonominizi etkileriz bakın ha!" demeye getirerek karışmak olduğunu bilecek kadar da akıllıdır. Türkiye sınır ötesi operasyon yaptığı için Japon Kredi Derecelendirme kuruluşu JCR, Türkiye’nin görünümünü, pozitiften durağana çevirmişti. Neden olarak da "İç talebin düşüklüğü" ile "yüksek cari işlemler açığının finanse edilmesi için düzenli devam eden yabancı sermaye girişinin gerekli olduğu bir zamanda, Irak'ın kuzeyine operasyon düzenlenmesi"ni gösterdi. Bu durumda Irak’ın kuzeyinden kaynaklanan terör sebebiyle Türkiye’nin doğrudan ya da dolaylı 500 milyar dolar para kaybetmesi bir kenara, bu saatten sonra kaybedilecek hangi para miktarı verilen şehitlerden değerli olabilir, düşünülmemiş. Bu "sıfırcı Derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings... hocalar", IMF’den bile etkili.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle