02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 Prof. Dr. Necdet ADABAĞ Avrupa’dan bakınca… C S TRATEJİ girerken gün boyu çalışma yorgunluğunun dışında kafamı yoracak bir şey yaşamayacağımın işaretini verir. İnsanların sokak ortasındaki rahatlığı üzerimdeki ürkekliği atmama yardımcı olur. İçimden mutluluğumu haykırmak gelir. Yaşlı hanımefendilerin ellerindeki bastonlara dayanarak yavaş yavaş yol almaları ve insanların onlara gösterdikleri saygı içimde zaman zaman insana duyduğum kin ve nefreti alır götürür. Sokağa tüküren göremezsiniz. İlginçtir, elinizdeki çöpü atacak bir çöp sepeti her yerde bulur olmanız; yüzünüzü, elinizi yıkamanız gerektiğinde suyu her yarım saatte bir test edilen bir sokak çeşmesi bulmanız içinizi ferahlatırken yarınlara ilişkin güvenli olmanız için gereken sıcaklığı yakalamanızı sağlar. Devlet olarak, özel sektör olarak insanlarına sundukları hizmet gözünüzü yaşartıyor. Kıskanıyorsunuz. Hızlı trenlerine imrenmemek elde değil. ir süredir İtalya’dayız. Yalnız İtalya değil, fırsat buldukça komşu ülkelere de gitme olanağı bulabiliyoruz. Buradan bakınca ABTürkiye ilişkilerine ilişkin neler görebiliriz diye meraklandık ve biraz araştırmaya başladık. Ancak bu kez araştırmalarımızı kitap, dergi, gazete üzerinden, kısacası belgelerden değil de günlük yaşamdan edindiğim izlenimlere dayandırmak istedim. Bence kimi konularda ya da konuların irdelenmesinde günlük yaşantılardan edinilen izlenimlerin o konuyu ya da sorunsalı anlamaktaki payı küçümsenmemeli. Değil mi ki günlük yaşam, insanoğlunun tüm öğrendiklerinin, bilgi birikiminin sergilenmesidir. İnsanın sokaktaki yürüyüşünün arkasında bile almış olduğu birikimin payı vardır. Bir okumuş, eğitilmiş insanın yürüyüşü ile dağlı birinin yürüyüşü arasında dağlar kadar fark varken en ufak bir tartışmada karşısındakine olan davranışında, insanın öğrendiklerini ne ölçüde özümsemiş olduğunun işaretleri vardır. O kişiler okumuş, okul bitirmiş insanlar olsa da… Böylesi sahneleri ülkemizin üniversite ortamlarında gözlemlemek kariyer yapan kişilerimizin de ne denli kendilerini aşmış olduklarının bir göstergesidir. Bir bilimsel ortamda hakarete varan sözlerin havada uçuşmasına sık sık tanık olmamız çoğu kez o yerleri hak etmediğimizin kanıtı olarak gösterilebilir. Rasgele ortamlardaki insan ilişkilerine bizimkilere nerdeyse hiç benzemeyen ortamlardan bakınca bizimle AB arasında çokça farklılıkların olduğunu görmek zor değildir. Ve ardından ülkemizdeki "bizi zaten almayacaklar" diyenlere ve Avrupa’da "Türkleri istemeyiz" diyenlere hak vermemek elde değil galiba. B Batı’ya rağmen Batılı Türkiye ile Avrupa arasındaki fark sokaklarda, insanların yüzünde, davranışında göze çarpıyor. Yaşam kalitesindeki fark, insanlarındaki huzur gözden kaçmıyor. Üretim, toplumun her kesimine; üniversite kitaplığına, köylüsüne kadar yansımış durumda… KIYASLAMA... bıçaklanmak korkusu egemen oldu. Adamın biri "bu arabayı lahmacun kokusu sardı" deyince adamı vurmuş öldürmüşler. Kimse de müdahale edememiş, etmemiş. İnanın, sokağa çıktığınızda kimsenin size sataşmayacağı, öldürülmeyeceğiniz inancı insanı öyle bir rahatlatıyor ki tüm hastalıklarınız o anda silinip gidiyor. Özellikle Venedik’te… Bir de arabanın olmadığı, araba kavgasının olmadığı bir yerde. Dahası, o dar sokaklarda şemsiyeli insanların karşıdan geleni rahatsız etmemek için gösterdikleri incelik hiçbir şeyle ölçülemeyecek kadar övgüye değer. Bizde olsa o dar sokaklar, biz de omuz omuza geçmek zorunda kalsak sokaklardan, nasıl olur, bilmem… Bu saldırgan ruhumuzdan ve hoşgörüsüzlüğümüzden ötürüdür ki çalışma yaşamımızda kolay kolay bir araya gelip birlikte bir işi kotardığımız pek görülmez. Böylesi ortak çalışmalarda iş ya birinin ya da iki kişinin üstüne kalır. Ötekiler kendilerince uydurdukları bahanelerle kopup giderler ya da kavga ederek giderler. Her işi birlikte yapmayı öğrenmiş ve bilen Avrupalıdan farkımız yok demek biraz iddialı olmak değil mi? İnsanlar birbirleriyle yaşadıkları gibi çevreleriyle de yaşarlar. Kim ne dersin desin, ben bu kısa süre içinde çevreyle yaşamanın ne demek olduğunu anladım. Nasıl mı? Oturduğum evimin kapısından çıkar çıkmaz… Kışın bile yaprakları dökülmeyecekmiş gibi canlılık gösteren ağaçlarıyla evimin karşısında yemyeşil duran parktan ötürü. O yeşil canlılık yüzüme gülüp yeni bir güne başlamış olmanın mutluluğunu benimle paylaşmak çabasına SOKAĞA YANSIYAN FARK İnsan insanla yaşar ve mutlu olur. Tek başına kalmış, yalnızlığı yeğlemiş bir insanın üretime katkısı ne olabilir ki? İnsanlığa yarar mı bekliyorsunuz, o zaman ekip çalışması yapmanız gerekmektedir. Atalarımız boşuna mı "akıl akıldan üstündür" demişler. Ne hikmetse atalarımız ne demişse biz onun tersini yapmışız. Bir araya gelemediğimiz gibi "temizlik imandan gelir" demişler biz tutmuşuz kirliliği, pisliği yeğlemişiz. İnsan ilişkilerinde kırılgan ve saldırgan huyumuzdan ötürü günlük yaşamımızda öfke, kızgınlık ve kin istif ederken çalışma yaşamımızda da tek başımıza kalmak zorunluluğunu yaşamışızdır. Bugünlerde hep onu düşündüm: Kendi evimden AB toplumsal standardı yükseltmenin aracı olabilir. sokağa çıktığımda her an birisiyle kapışacağım gibi geliyor. O ya da bu nedenden ötürü. Yüreğime öylesine bir duygu oturmuş. O nedenle belki de kaşlarımız çatık, suratımız asık, somurtkan tipler olmuşuz. İlk zamanlar burada da dışarı çıktığımda temkinli oldum ama bir de baktım ki "kim kime dum duma". Kimsenin kimseye, bırakın saldırmayı, aldırdığı yok. İnsanlar çok rahat. Saldırmak ve saldırılmak gibi bir korku yaşamıyorlar. Bununla Avrupa’nın "sütten çıkmış ak kaşık" olduğunu söylemek istemiyorum ama adamların düşünceleri yaşamaya yoğunlaşmış. Ben burada olağan yaşamdan söz ediyorum. Bir de bizde bugünlerde öldürülmek, Kendi ülkenizi düşünüyorsunuz sürekli. Kafanızın gerisinde o ülke var. Şöyle geçmişe uzanıyorsunuz. Otomotiv sektörünün, kentlerarası otobüs işletmelerinin, kısacası para babalarının, devletin zararına elektrikli trenleri engellediklerinin söylendiği zamanları anımsıyorum. Bir cumhurbaşkanının çıkıp da "elektrikli tren komünist işidir" dediğini; bir başkasının dönüp hiç bakmadığını düşündükçe Atatürk’e saygısızlık olsun diye bu konuda da tersini yaptıklarını görüyorum. O seçkinci kafanın yerine çarıkçı kafaların kol gezdiği bir ülke yaratmak için nasıl çabaladıklarını ve sonunda ereklerine ulaştıklarını görüyorum. Oysa burada tam tersine bir süreç yaşandığını ve giderek kırsal kesimin de toprağında yerleşik kalmasına karşın ayağına getirilen uygarlık malzemesini elinin tersiyle geriye çevirmeden seçkinci olmaya çalıştığını ve giderek daha başarılı olduğunu gözlemledik. Köylüsünün de kentsoylulaşma gibi içinde taşıdığı bir kaygısının olduğunu gördük. Dar kafalılıktan kurtulmanın yollarının öğrenmekten ve bilmekten geçtiğini çok iyi değerlendirdiklerini gördük. Toprağında üretken ve bilinçli bir köylü yurttaş olmanın gururunu taşıdığını ve gelecek kuşaklara bırakılacak kalıtta çok büyük bir katkısının olduğunun ayrımında olarak mutlu olduğunu saptadık. Mutluluk çevresiyle mutlu olmaktır. Yol boyu her taraf yemyeşil. Bir karış kara toprak yok. Yeşile doymuş insanlar. Yeşil yağmur çekiyor. Her gün yağmur yağıyor. Küresel ısınma sanıyorum bizim ülkeler için. Kuraklığı biz yaşayacağız. Batı yaşamayacak. Afrika ile Asya’nın bir bölümü. Yeşil, yağmur çekmez diyenlere sunuyorum bu satırları. Bugünkü kuşak "biz böyle bulduk bu toprakları. Bizden öncekilerin eseri" diyorlar. Biz de ağaçsız bulduk ve olanı da yaktık diyeceğiz. Yollarda çam ağaçları, çam ormanları yok. Niçin hep çam dikeriz bilinmez! Oysa çam dışında her ağaç var. Çabuk büyüyen ve kolay yanmayan ağaçlar: Akasyalar, ardıç ağaçları, kestane ağaçları, ıhlamurlar, ahlatlar ve yemyeşil ovalar, dolu dolu akan sular, dereler, çaylar… Menderes’i kim kuruttu? İnsan ekinle mutlu olur. Müzeler, sanat evleri, opera, tiyatro ve konser salonlarıyla. İnsan, müzisyen olmak, ressam olmak, sinema yönetmeni olmak ve şef olmak becerisi ve yürekliliğini gösteren
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle