Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
bağlı olduğu ve bu nedenle GKRY’nin NATO üyeliğinin Milli bir politika gereğince gerçekleşemeyeceği hususu açıkça ortadadır. Bu tür konuların çok hızlı bir genişleme süreci ve arzusunda olan NATO için ülke sayıları arttıkça daha çok gündeme geleceği açıktır. Afganistan’da görevli İtalyan askerleri... C S TRATEJİ 15 limitlerde oldukları uzmanlarca ifade edilmektedir. Avrupa’nın NATO ve dolayısıyla ABD’ye daha çok fayda sağlayamayacağı ortada iken Fransa’nın aniden ortaya çıkıp Afganistan’a askeri güç göndereceğini açıklaması ABD açısından adeta bir cankurtaran simidi olarak görülmüştür. Sarkozy bu kıvrak manevrayla ABD’nin soğuk baktığı, Avrupa Ordusu konusunda destek almak gibi bir strateji uygulamanın peşindedir. Geçmişte NATO’ya yeniden katılmak için askeri komuta kademesinde önemli görevlerin çoğuna talip olan ve bu talepleri reddedilen Fransa’nın, bu sefer, ABD’nin karşı çıkmayacağı şekilde Avrupalıların kendi savunma örgütlerini geliştirmeleri konusunda ABD’nin de desteğini alabileceği konusunda işaretler vardır. Hatta Afganistan ve Irak’ta bulanan Amerikalıların Fransa’nın askeri desteği nedeniyle bu gelişmeye sıcak bakar mahiyette söylemlerde bulunmaları da gözle görülür hale gelmiştir. Yine bu paralelde geçmişte Avrupa Ordusu konusunda engelleme politikası uygulamış olan İngiltere’nin bile Amerika etkisiyle yumuşadığı anlaşılmaktadır. Fransa’nın AB’deki altı aylık başkanlık döneminde Avrupa’nın kendi savunma örgütüne ağırlık vereceği tahmin edilmektedir. Fransa ile geleneksel bir rekabet içinde olan İngiltere’nin ise bu konuda ABD’nin telkinlerine rağmen yumuşamadığı açıkça görülüyor. Hatta belki de İngiltere’nin, Fransa’nın AB bağlamında Türkiye’ye yönelik karşı duruşuna bir karşı duruş olarak Türkiye ile ilişkilerini iyileştirmeye çalışmasını yine bu bağlamda Kraliçe’nin Türkiye ziyaretini ve İngiliz Dışişleri Bakanı’nın Türkiye ile iyiye dönük yoğunlaşma emareleri gösteren girişimlerini bir de bu açıdan okumak gerekiyor. Zira İngiltere, Türkiye’ye karşı her kademe ve fırsatta düşmanlık göstermekten kaçınmayan Fransa’ya karşı Türkiye’nin, bu ülkenin NATO’nun askeri kanadına dönmesi konusunda zorluk çıkaracağını hesaba katabilecek kadar uluslararası ilişkilerde deneyimli bir ülke. Türkiye açısından bakarsak ise Fransa’nın NATO’nun askeri kanadına dönüşü meselesi milli bir konu olacaktır. NATO–Türkiye ilişkilerinde Güney Kıbrıs’ın NATO’ya ve Fransa’nın bu örgütün askeri kanadına girmeleri konusu milli bir olgu olarak önümüzdeki 2009 NATO Zirvesi’nde ortaya çıkacaktır. Umarız Rogers Planı’ndaki gibi bir yanlışlık yapmadan bu konularda milli çıkarlarımıza aykırı kararlar alınmaz, dış politikamız yabancı ve kötü emellilerin çıkarlarına teslim edilmez. NATO İÇİ ÇELİŞKİLER Üyelik ve özellikle Afganistan konusunda Avrupalı müttefikleriyle görüş ayrılığı ve hatta ciddi sıkıntılar içinde olan ABD’nin siyasal ve askeri açıdan Avrupalı müttefiklerine olan gereksinimi çok açıktır. Bunu, "bugün müttefiklerimizle sürdürdüğümüz savaş halinden daha kötü bir senaryo müttefiklerimiz olmadan sürdürebileceğimiz bir savaş olacaktır" diye dile getiren bir Amerikalı yetkiliye göre Afganistan’da NATO ve ABD’nin yaşadığı sorunlar Taliban’ın gücünden ziyade Afgan Devleti’nin güçsüzlüğünden ileri gelmektedir. Her ne kadar NATO üyesi ülkelerin ordularınca Afgan Ordusu eğitilmekte ve bu Ordu süreç içinde NATO güçlerinin yanında daha çok görev almaktaysa da şimdilik yetersizliği ortadadır. ABD’nin Transatlantik sistemi içinde Avrupalı müttefiklere olan gereksinimi ortadayken bu ülkelerin askeri standartları, ortaklığa bakış açıları, halklarının ABD’nin küresel ihtiraslarına karşı duruşu ve bunun sonucu ortaya çıkan siyasal uzlaşmazlıklar, ortaklığın dengesizliğini ve hele hızlı büyümeden etkilenip standartlarını düşürebileceği olgusunu ortaya koymaktadır. Zaman zaman ABD’nin olumsuz bakışı ve el altından kösteklemesine karşın ortaya çıkan Avrupa Güvenlik ve Savunma Siyaseti çizgisindeki Avrupa Ordusu hevesleri de her zaman ABD tarafından bir israf ve gereksiz bir girişim olarak yorumlanmıştır. Gerçekte ise bir zamanlar General De Gaulle’un gayretleriyle "Avrupa Avrupalılarındır" anlayışı şeklinde alevlenme gösteren ABD dışında bir Avrupa Ordusu’nun gerçekleştirilmesi pek de kolay değildir. Her şeyden önce Avrupa ülkeleri, Sovyetlerin ortadan kalkmasıyla askeri açıdan rehavete kapılmışken, öte yandan yaşlanan nüfusları, giderek sona eren doğal kaynaklarının yetersizliği ve pahalı enerji bağımlılığı nedenleriyle ekonomik sıkıntılar içindedir. Avrupa ülkelerinin çoğu, askeri harcamalarını kısıtlamaktadırlar. ABD savunma bütçesine GSMH’sinin yüzde 4’ünü ayırırken, NATO kriteri olan "savunmaya minimum yüzde 2 harcama yapma" şartını ancak Türkiye, Yunanistan, İngiltere, Fransa ve Bulgaristan gibi beş NATO’nun genişlemesi de ittifakın en çok tartışılan konularının başında geliyor. Makedonya’ya Yunanistan itiraz ediyor. Ukrayna ve Gürcistan’a ise Rusya, çevrelenme kaygısı ile karşı çıkıyor. Karadağ ve BosnaHersek’le de görüşmeler sürüyor. Fransa’nın yeniden askeri kanda dönme isteği ve Kıbrıs Rum Kesimi’nin bu çabası Türkiye’yi zora sokabilir ülke yerine getirebilmektedir. NATO üyeleri içinde ABD 550 milyar, İngiltere 63 milyar, Fransa 60 milyar, Almanya 48 milyar, İtalya 37 milyar, Kanada 18.5 milyar, Türkiye 13.5 milyar, İspanya 17.5 milyar doları savunmaya ayırırken, kalan 16 ülke savunma harcamalarına ancak toplamda 45 milyar dolar ayırabilmektedir. Avrupa ülkelerinin orduları standart olmayan araç ve silahlara sahiptirler ve çoğunun silahları demode olmuştur. İleri ülkeler ile ötekiler arasındaki uçurum oldukça derindir. Bir çok NATO ülkesi yakın gelecekte beşinci nesil (F35 ve Typhoon gibi) savaş uçakları kullanıyor olacak iken bir çok ülke bunlardan mahrum kalacaktır. Almanya gibi gelişmiş bir ülkenin ordusu bile taktik helikopter, istihbarat gözetimi, elektronik keşif ve taktik ağır nakliye platformlarından yoksundur. Bu yoksunluk kendini Afganistan’da göstermekte ve Almanya buradaki kuvvetlerine bu platformları sağlayamamaktadır. Standartları açısından Amerikan Ordusu tek tip tanka yoğunlaşmış iken Avrupalıların 4 çeşit tank modeli, Amerikalılarının üç çeşit zırhlı muharebe aracı varken Avrupalıların 16 çeşit platformu, Amerikalıların tek çeşit firkateynine karşı da Avrupalıların 11 çeşit firkateynleri vardır. Bu çeşitlilik, eski platformlar ve silahlar ile Avrupalıların, değil kendi ordularını kurmak NATO Müdahale Gücü’ne bile yeterli katkıda bulunamayacakları ortadadır. Esasen şu anda az bir şekilde bile olsa denizaşırı operasyonlara katkıda bulunabilen Avrupa ülkelerinin artık askeri anlamda