02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

güvenliği tehdit eder bir hale gelmiştir. Ayrıca 11 Eylül terör saldırıları sonrasında saldırıların sorumlusu El Kaide terör örgütü de ABD’nin ulusal sınırları içerisinde eylem yapmasına karşın Afganistan devleti içerisinde örgütlendiği ortaya konunca bu durum ABD ve müttefiklerinin müşterek meşru müdafaa hakkını Afganistan topraklarında kullanmasına engel oluşturmamıştır. Dolayısıyla Türkiye’nin meşru müdafaa hakkına dayanan bir operasyonu sınırlarının dışında icra etmesinin önünde herhangi bir hukuki engel bulunmuyor. ABD’nin El Kaide, Taliban’a İsrail’in de Lübnan’ın güneyinden algıladığı tehdide yönelik aldıkları önlemler ve yaptıkları operasyonlar Türkiye’nin elini güçlendiriyor. Türkiye’nin operasyonuna ABD’nin karşı çıkması, Afganistan’daki işbirliğini de zora sokabilir. Bölücü örgüt kampından... C S TRATEJİ 7 öncede Almanya, Avusturya, Fransa ve İngiltere’de değişik tarihlerde örgütü, terör örgütü olarak kabul etmiştir. ABD ve AB üyesi devletlerin dışında Kanada, Avustralya, Kazakistan, Azerbaycan ve Filipinler gibi dünyanın değişik kompartımanlarından ülkelerde bu örgütü terör örgütü olarak kabul etmektedir. 11 Eylül terör saldırıları ve sonrasında gerçekleşen Mart 2004 Madrid ve Temmuz 2005 Londra terör saldırılarının oluşturduğu uluslararası ortam ve Afganistan’da El Kaide terör örgütüne karşı devam eden uluslararası mücadele, uluslararası toplumun niteliksel açıdan önemli bir kısmınca terör örgütü olarak kabul edilen PKK/KADEK/KONGRAGEL terör örgütüne karşı gerçekleştirilecek bir askeri müdahaleye siyasi meşruiyetin olmadığını söyleme imkanı vermemektedir. PKK/KADEK/KONGRAGEL’i terör örgütü olarak kabul eden bir uluslararası kamuoyunun, bu örgüte karşı zaman, mekan ve ölçü bakımından hukuki sınırlar içinde kalmak kaydıyla gerçekleştirilecek bir sınır ötesi operasyona karşı çıkması hem ABD ile birlikte Afganistan’da devam ettirdikleri terörizmle mücadeleye hem de Türkiye ile birlikte bölge barışı ve istikrarını hedef alan terör örgütüne karşı kendi hukuki durumlarına gölge düşürecektir. Dolayısıyla terör örgütüne karşı BM antlaşmasının 51. maddesinin sınırları çerçevesinde orantılı bir meşru müdafaa hakkının kullanılması müttefiklik ilişkileri içerisinde olduğumuz devletler bakımından da meşru karşılanmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin, hukuki bir perspektifle egemenliğini ve toprak bütünlüğünü koruma hakkına saygı gösterilmesi, Türkiye’nin ittifak ilişkisi açısından ele alındığında ittifak üyelerinin birbirlerine karşı uyması gereken ortak bir yükümlülüktür. Dipnotlar: 1Terörizme karşı kuvvet kullanımı konusunda bakınız; Anthony Clarck Arend, Robert J. Beck, International Law and The Use of Force: Beyond the United Nations Charter Paradigm, London, Routledge, 1993; Mary Ellen O’Connell, "International Law and the Use of Force," AJIL,Vol. 97, Issue 2, April 2003; Sionho Yee, "The Potential Impact of Possible US Responses to the 911 Atrocities on the Law regarding the Use of Force and SelfDefence," Chinese JIL, 2002; Richard Griffiths, "International Law, The Crime of Agression and Jus Ad Bellum," International Criminal Law Review, Vol.2, 2002. 2BM Antlaşması, BM Enformasyon Merkezi, Ankara, 1997. 3BM Güvenlik Konseyi’nin 1368 ve 1373 sayılı kararlarının orijinal metninde de "terörist saldırılar" ifadesi kullanılmıştır. Bakınız: S/RES/1368(2001), S/RES/1373(2001). 4 Sevin Toluner, "Nikaragua’ya Karşı Askeri ve Benzeri Faaliyetler Davası’ndaki Yargı ve Meşru Müdafaa Hakkı," Mahmut R. Belik’e Armağan, İstanbul, Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Münasebetler Araştırma ve Uygulama Merkezi, 1993. 5Antlaşmanın metni için bakınız: Keseeng’s Contemporary Archieves, 1983, s.3240932410. 6Jack M. Beard, "America’s New War on Terror; The Case for SelfDefense Under International Law," Harvard Journal of Law & Public Policy, Vol. 25, No. 2, 2002. 7http://www.egm.gov.tr/temuh/mucadele9.htm. 8AB’nin terörizmle mücadele politikası için bakınız: Umut Kedikli, "Avrupa Birliği’nin Terörizmle Mücadele Politikaları ve Hukuki Boyutu," Uluslararası Hukuk ve Politika (Uluslararası Terörizm ve Hukuk Özel Sayısı), Cilt 2, Sayı 5, 2006. IRAK HUKUKLA KARŞI KARŞIYA ? Bu noktadan hareketle Irak devleti hükümetinin de uluslararası hukuktan kaynaklanan bir takım yükümlülükleri olduğu söylenebilir: Öncelikle BM örgütünün bir üyesi olarak uluslararası barış ve güvenliğin korunmasının gerektirdiği ölçülerde Irak devleti, uluslararası hukukta yer alan devletlerin toprak bütünlüğüne ve siyasi bağımsızlığına karşı eylemlerde bulunulmamasını sağlayacak ilkelere uygun biçimde hareket etmelidir. 11 Eylül terör saldırıları sonrasında Güvenlik Konseyi’nin aldığı 1373 sayılı kararda da; " … diğer terörist eylemler gibi bu eylemlerin de uluslararası barış ve güvenliğe karşı bir tehdit oluşturduğu … BM Genel Kurul’unun 1970 tarihli 2625 sayılı kararındaki ‘her devletin kendi ülkesinde, bir başka devletin topraklarındaki terörist faaliyetleri organize etmek, kışkırtmak, yardımcı olmak ve yer almaktan kaçınma görevi olduğu’ konusundaki prensipler tasdik edilerek" devletlerin BM Antlaşması uyarınca uyması gereken yükümlülükler teyit edilmiştir. Kararın devamında da; "tüm devletlerin, terör örgütlerine eleman ve silah temini olmak üzere her şekilde destek vermekten kaçınacakları, terörizmle ilişkisi olan kişilerin sığınma taleplerini reddedecekleri, terör eylemlerini finanse eden, katılan, planlayan, kolaylaştıran, destekleyen kişilerin kendi topraklarını kullanmalarını önleyecekleri" kararlaştırılmıştır. Bu argümanlara ek olarak; BM Genel Kurulu 1985 tarihinde aldığı bir kararda ve 1994 tarihinde devletlerin bu alandaki sorumluluklarını teyit eden Uluslararası Terörizmi Engellemek için Önlemler Deklarasyonu’nda devletlerden, terörist eylemleri destekleyen nitelikte eylemlerden, teşvikten, eğitim imkanları ve maddi imkanlar sağlamaktan kaçınma çağrısında bulunmuştur. Deklarasyonda, devletlerin kendi ülkelerinde terör örgütlerine bu gibi imkanları sağlamasının BM örgütünün amaç ve ilkelerine aykırı olduğu ve her devletin BM Antlaşması ve ilgili diğer uluslararası hukuk kurallarına uyma yükümlülüğünü yerine getirmesi hatırlatılmaktadır. Bu çerçevede Irak devletinin, kendi ulusal sınırlarından komşusu olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne eylem düzenleyen terör örgütüne karşı önlem alma yükümlülüğü hukuksal açıdan zorunludur. Bununla birlikte Irak devletinin terör örgütüne karşı önlem alabilmesine ilişkin farklı tarihsel örneklerde bulunmaktadır. Örneğin, Lübnan’da üslenip İsrail topraklarında eylemelerde bulunan Filistinli militanlara karşı önlem olarak 1983 yılında ABD’nin de baskısıyla İsrail ile Lübnan arasında yapılan bir anlaşmada; Güney Lübnan’da bir "güvenlik bölgesi" oluşturulması, bu bölgenin Lübnan ordusu tarafından kontrol edilmesi ve fakat bölgedeki birlikler arasında İsrail askerlerinin de yer alması kararlaştırılmıştı.(5) Dolayısıyla Kuzey Irak’a yönelik bir operasyon öncesinde Türkiye devleti, Irak hükümetine terör örgütüyle mücadele kapsamında bu yönde yapıcı önerilerde de bulunabilir. ? Türkiye’nin bu önerisine rağmen Irak devletinin uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerini acilen yerine getirmemesi durumunda Türkiye, Kuzey Irak’a düzenleyeceği muhtemel bir operasyonla birlikte, ABD’nin Afganistan’a harekatı başlattığı gün Güvenlik Konseyi’ne sunduğu mektuptakine(6) benzer şekilde Türkiye’de gerçekleşen terör saldırılarında Kuzey Irak’ta konuşlanmış terör örgütünün merkezi bir rol oynadığı hakkında açık bilgilere sahip olduğunu ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Türkiye’ye karşı gerçekleşecek saldırıları önlemek ve caydırmak için PKK/KADEK/KONGRAGEL terör örgütünün Kuzey Irak’ta bulunan kamplarına karşı 51. madde kapsamında doğal bir hak olarak bireysel meşru müdafaa hakkını içeren gerekli fiilleri başlatacağını bildirebilir. OPERASYONUN SİYASİ YÖNÜ Sonuç olarak, Türkiye’nin yukarıda da ifade edildiği şekliyle uluslararası hukuktan doğan meşru müdafaa hakkı sınırları içerisinde bir kuvvet kullanımı imkanının doğduğu bir gerçektir. Yapılabilecek bir silahlı kuvvet kullanımının hukuki meşruiyetinin yanında siyasi meşruiyete de sahip olduğu söylenebilir. Şöyle ki, PKK/KADEK/KONGRAGEL terör örgütü ABD’nin yayımladığı terör örgütleri listesinde yer almaktadır.(7) Aynı şekilde Avrupa Birliği’nin yayımladığı terör örgütleri listesinde de 2002 yılından itibaren yer almaktadır.(8) Avrupa Birliği kararı çerçevesinde Belçika, Danimarka, İsveç, İspanya, İrlanda, Hollanda, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Yunanistan, Polonya, Estonya, Slovenya, Slovakya, Litvanya, Lüxemburg gibi devletler, örgütü terörist bir oganizasyon olarak kabul etmiştir. Bu karardan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle