02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

halkının gerçek temsilcileri tarafından hazırlanması ve yine o ülkenin halkı tarafından onaylanması gerekir. Hal böyleyken, içeriği ve kabul yöntemi itibariyle tartışmalı olan esas Irak Anayasa'sı da ancak 15 Ekim 2005'te yüzde 66 oranındaki katılımla gerçekleştirilen bir referandumla onaylanmıştır. Bu Anayasa da işgal döneminin ürünüdür… Bir yasanın "Anayasa" olabilmesi için, devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargı güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını belirleyen temel bir yasa olması gerekir. Oysa ısmarlama Geçici İdari Yasada, yapılan yanlışlıklar, Anayasa'da da aynen tekrarlanmış, üstelik Türkmenlerin kazanılmış hakları da göz ardı edilmiştir... Nedir bu hak gaspları; ? Türkmenler, Araplar ve Kürtlerin yanında 3. asli unsur olarak kabul edilmemiş, Asurîler, Keldaniler gibi idari ve kültürel bir azınlık gibi görülmüşlerdir. ? Irak'ta Arapça ve Kürtçe resmi dil olarak kabul edilmiştir. Oysa Irak' ta çoğunluk Arap'tır. O halde Arapça resmi dil olarak kalmalıydı. Tek dil uygulamasından vazgeçilecekse o zaman Kürtçe'nin yanında Türkçe de Irak'ın resmi dilleri arasında yer almalıdır. ? Bu Anayasa’ya göre Irak şimdilik, Kürt ile Arap Federasyonuna (Arap Federasyonu da kendi arasında Şii ve Sünni diye ikiye) ayrılmıştır. Şiiler de Güneyde 9 vilayetten oluşan bir federasyon peşindedir. Bu durumda Sünnilerin de Kürtlerle Şiiler arasında kalan bölgede bir federasyona gitmesi mukadderdir. Asıl talihsizlik, bu paylaşımda, Türkmenlerin yoğun yaşadığı yörelerin, Kürt federasyonuna terk edilmiş olmasıdır. Düğüm noktası Kerkük'tür. Kerkük’ün kaderi ve statüsü de Anayasa’ya göre 2007 sonunda yapılacak bir halkoylamasına bırakılmıştır... Gerçi bir erteleme söz konusudur ama bu da çözüm değildir. Kesin çözüm, Kerkük’ün bir pazarlık veya referandum konusu olmaktan çıkarılmasıdır. Irak Türkmenlerine göre, Anayasa'nın ve kadük Geçici İdari Yasa'nın yanlışları saymakla bitmez. Bu Anayasa’nın en büyük mağduru Türkmenlerdir. Anayasa'nın en büyük yanlışı da 140. madde ve Kerkük'tür. Anayasa'da Kerkük adı, bir kez ve sadece 140. maddede geçmektedir. 140. madde ise Geçici İdari Yasa'nın 58. maddesine atıfta bulunmaktadır. İlk Anayasa niteliğindeki Geçici İdari Yasa'nın, Irak'ın gerçek unsurları tarafından hazırlanmadığı, Iraklılar tarafından onaylanmadığı yani "meşru" olmadığı dikkate alınacak olursa, bu dayatma yasaya atıfta bulunmak, her şeyden önce demokratik değildir ve teknik olarak da hukuka aykırıdır. Ayrıca, "Bölgesel Kürdistan Hükümeti" kavramı da zaten, meşruiyeti tartışmalı bu Geçici İdari Yasa'yla ortaya atılmış, önce akıllara sonra da Irak coğrafyasına kazınmıştır. C S TRATEJİ 11 Saldırılarda çok sayıda insan yaşamını yitirdi. ABD’nin ‘altın tepside’ Kürt gruplara sunduğu Kerkük’te referandumun ertelenmesi de bir anlam ifade etmiyor. Kürt gruplar dengelenmedikçe ‘sakin’ görünen Irak’ın kuzeyi de şiddet sarmalına girebilir. ? Referandum. Kerkük'ün normalleştirilmesi için zorla göç ettirilenlerin eski durumlarına kavuşması gerekmektedir. Zorla göç ettirilenlerin geri dönüşlerini kolaylaştırmak için bir komisyon kurulmuştur. Ne yazık ki komisyonda, bu göçten en çok etkilenen Türkmenlere yer verilmemiştir. Bilindiği gibi, resmi kayıtlara göre Saddam döneminde Kerkük’ten zorla göçe tabi tutulanların sayısı 12 bin civarındadır. Daha Anayasa onaylanmadan, Kerkük’te normalleştirme için komisyon kurulmadan en önemlisi de sayım dahi yapılmadan, 600 bini aşkın Kürt, devşirme usulüyle şehre yerleştirilmiş, üstelik bunlara seçimlerde oy dahi kullandırılmıştır. Böylece 140. madde bile ihlal edilmiştir. Şimdi yapılmak istenen sadece buna kılıf uydurmaktan ibarettir. Burada ortaya çıkan önemli soru ise, tarihi süreçte Kerkük, Irak’a referandumla mı verilmiştir ki şimdi referandumla bölgesel bir yönetime terk edilsin. Artık, Irak'taki Türkmenlerin hakları Irak’ın kuzeyindeki bir yönetim ile Kerkük’teki bazı kişi ve grupların insafına bırakılamaz. Kerkük'te oynanan oyunlar artık fark edilmeli, Kerkük'ün sadece Irak'ın değil, Ortadoğu’nun dahi başını ağrıtacağı dikkate alınarak, daha gerçekçi olunmalı ve Kerkük'e, Bağdat gibi özel statü verilmesi konuşulmaya başlanmalıdır. hırsını ve hıncını Türkmenlerden çıkarmak istemesini, izan ve insaf ölçüleriyle bağdaştırmak mümkün değildir. Bir yanlış anlamaya sebebiyet vermemek için, hemen belirtmek gerekir ki, 1 Mart tezkeresi, Türkmenlerin ne kadar aleyhine olduysa, Türkiye’nin de o kadar hayrına olmuştur. Zaten, ABD'nin uzun süreden beri Irak’a yönelik uyguladığı politikasında bugüne kadar Türkmenler göz ardı edilmiş ve yok sayılmıştır. Ayrıca, Irak’ın geleceği ile ilgili Washington ve batılı ülkelerin başkentlerinde senaryolar çizilirken, yine Irak Türkmenleri devre dışı bırakıldı. ABD, Irak’ı işgal etmesinden önceki ve sonraki dönemlerde de Türkmenlerin görüş ve katkısına kulaklarını tıkadı. Sünni ve Şii Araplar ile Kürtler dikkate alındığı halde, Türkmenlerin adı bile anılmamıştır. Durum savaş sonrasında da uzun sürede değişmemiştir. Düne kadar Amerika’ya davet edilmeyen tek etnik grup da Türkmenlerdir. Ama Irak Türkmenleri, makus talihlerini yeniyorlar gibi görünmeye başladı. Türkmenlerin kararlı tavrı ve demokratik mücadelesi sürüyor. 2007 yılının Haziran ayında, ABD’yi ziyaret eden Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı ABD kongresi üyeleriyle temasa geçti, Dışişleri ve Savunma Bakanlığı yetkilileriyle görüşmeler gerçekleştirdi. Ancak, Türkmenlerin aleyhine Irak’ta gelişen olaylara, ülkedeki işgali yürüten güçlerin gözlerindeki bantların ve kulaklarındaki tıkaçların açılmasına ne kadar yeterli olur? Irak'ta sağduyu ve hoşgörü hâkim olacaksa, bunun adresi bellidir ve Irak’ta yaşayan tüm etnik grupların arasındaki eşitliğin sağlanması bunun ön şartıdır. Artık Kerkük, bir pazarlık veya referandum konusu olmaktan çıkarılmalıdır. Şayet Irak bölünecek ve Irak’ın toplam nüfusunun yüzde 13’nü teşkil eden Türkmenlere bir tek şehir düşecekse bu da Kerkük olmalıdır. Türkiye’nin de hala Irak Türkmenlerin tek güvencesi olduğunu da kimse unutmamalıdır. ÇÖZÜM YOLLARI Irak’ın toprak bütünlüğünün yeniden sağlanması ancak, Geçici İdari Yasa ve bunun tüm uygulamalarının yürürlükten kalkması ve şayet Irak'ı Iraklılar yönetecekse, tüm Iraklıları kucaklayan yeni bir anayasanın hazırlanmasıyla mümkündür. Bu anayasada da Türkmenler ve Türkçe de asla göz ardı edilmemelidir. Aynı zamanda, yeni parlamentonun ve hükümetin bu yanlışları görmesi, Anayasa'ya hemen yeni açılımlar getirmesi beklenirdi... Bu amaçla oluşturulan Anayasa Komisyonu çalıştırılmamaktadır. Bu bağlamda, demokrasi dışı yöntemlerle hazırlanan ve meşruluğu tartışılır Geçici İdari Yasa'nın 53. maddesinde bile, Türkmenlerin idari, kültürel ve siyasi hakları garanti altına alınmış, Bağdat ile Kerkük'ün hiçbir bölgesel hükümete dâhil olamayacağı öngörülmüştü. Yeni Anayasada bu maddeden sarfınazar edilirken, Geçici İdari Yasa’daki 58. madde ise yeni Anayasa'daki 140 maddeyle ilişkilendirilmiş ve referandum dayatmasıyla da Kerkük’ün geleceği ipotek altına alınmıştır. İşin hukuki boyutları bir yana, hala dünyanın gözünü diktiği Kerkük'ün statüsü konusunda her şey bir oldubittiye getirilmek istenmektedir. Referandumun üç ayağı bulunmaktadır. ? Normalleştirme ? Sayım ABD TÜRKİYE TÜRKMENLER Irak Türkmenlerin inancı odur ki, Türkiye'nin ABD'nin yayında yer almaması ve kuzeyden bir cephe açmamasının faturası Türkmenlere kesilmiştir. Bu nedenle, Türkmenlerin yaşadığı bölgelerin siyasi ve demografik yapılarının değiştirilmesine ABD sessiz kalmaktadır. 1 Mart tezkeresinin reddedildiği gün resmen kaybedilen Kerkük, ABD'nin Irak'taki müttefiki Kürtlere altın tepside savaş ganimeti olarak sunulmuştur. ABD'nin Türkiye'ye olan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle