14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

şehirler ve hatta şehirlerarası bölgesel çarpıklıkları ile benzeri bir dizi eşitsizlikler de sorunlara eklenmektedir. C S TRATEJİ 11 konularında sistemden dolayı ortaya çıkan dar boğazlar, Çin’de ekonominin gelecekte karşılaşacağı sorunların irili ufaklı habercisidir. Çin’in 2001 yılında Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) girişi ile Çin’in dünyaya açılımında bir başka reform gerçekleştirilmiştir. Bu şekilde daha önceleri bölgesel anlamda olan dışa açılım yaklaşımı, devlet politikası şekline dönüşmüştür. Yine bu bağlamda uygulamaya konulan yeni yasa ve düzenlemelerle geçmişte mala dönük dış ticaret giderek hizmetlere dönük hale gelmiştir. Çin Devleti’nin uygulamaya koyduğu makro ekonomik politikanın hedefinin hızlı ve istikrarlı kalkınma olması ve bunu 2001–2004 yılları arasındaki dönemde hassasiyetle uygulaması önemli bir başka husustur. Bu politikanın uygulanmasında, 1998 Güney Doğu Asya ekonomik krizinin etkisi çok olmuştur. Bu tür krizlere karşı önlem almak isteyen Çin ekonomistleri iç talebin arttırılması, kalkınma hızının arttırılmasının yanı sıra parasal mali disipline önem verilmesini de öncelik olarak ele almışlardır. Bütün bunlara bakarak ülkemizin ekonomi, finansman, işletmecilik ve özellikle dış dünya ile ilişkiler açısından Çin Halk Cumhuriyeti’nin deneyimlerinden, uygulamalarından ders çıkarması gerekebilir. Çin kendine özgü koşulları nedeniyle Türkiye için bir model teşkil etmese de birçok açıdan izlenmesi gereken, küresel güce oynayan bir bölgesel güçtür. KALKINMADA DEVLETİN SÜREN ROLÜ VE YENİ STRATEJİLER Son 20 yıl içinde dışa açılma, özel sektör ve yabancı sermayeye kalkınmada önem verme yolunda başarılı adımlar atmış olan Çin ekonomisini yönetenler, "büyük devlet işletmelerini elinde tut, küçükleri elden çıkar" felsefesiyle hareket ederek geleneksel devlet işletmeciliğinin boyutlarını sınırlama planlarını yürürlüğe koymuşlardır. Bu sınırlamanın yanı sıra devlet işletmelerini yönetimde de merkezi otoriteden daha bağımsız karar alabilme özgürlüğü belli ölçülerde tanınmıştır. Bu bağlamda son dört yılda devlet işletmelerinin sayısının ciddi ölçülerde azalmış olduğu gözükmektedir. 2001 yılında Çin’de 174 bin olan devlet işletmesi sayısı 2004 yılında 138 bine düşmüştür. 2.903 adet büyük devlet işletmesinin yaklaşık yarısının 2004 yılında çok ortaklı şirket haline getirildiği ve yine küçük ve orta ölçekli devlet işletmelerinin yüzde 80’inin bu sürede ülke çapında yeniden yapılandırıldığı ve mülkiyetinin dağıtıldığı bilinmektedir. Bunları gerçekleştirmek ve reform yapmak amacıyla, 2003 yılında devlet işletmeleri denetim ve yönetim organları yapılandırılmıştır. Bu yapılandırma, sürekli zarar eden umutsuz işletmelere iflas etmelerinin yolunu açarken büyüyen ve gelişen işletmelere de sermayelerinin ve ortaklarının yapısını çeşitlendirme olanağını getirmiştir. Çin’de son 20 yıldır süren devlet işletmeleri reformu sonucu ülke ekonomik açıdan çok önemli kazanımlar sağlamıştır. Ancak bu sağlanırken de ekonomi içinde devlet işletmelerinin toplam sanayi output’ları ile bu işletmelerdeki toplam işçi sayısı azalmıştır. Yeni yapılandırma ile iflas ve işten çıkarma gibi geçmişte düşünülmek istenmeyen uygulamalar kolaylaşmış, bankaların da kredibiliteleri düşük işletmelere kredi verirken ele aldıkları kriterlere göre krediyi reddetme olanakları da arttırılarak verim sağlayıcı sisteme geçilmiştir. Yine konulan yeni kriterlerle devlet işletmelerinin, iş odaklı, bağımsız yönetimli ve doğrudan devlet denetimine tabi olmayan, özel sektör yaklaşımlı özelliklere sahip bir dizi yönetimsel çeşitlilikle kurumsallaşmaya dönüştürülmeleri hedeflenmiştir. Bu hedefler, "karda ve zararda sorumluluk sahibi olma" ve "devletin, işletmelerden ayrılması" anlayışlarıyla bütünleştirilmiştir. Bugün gelinen noktada Çin ekonomisi, son yıllardaki mucizevî kalkınmasını ekonomide gerçekleştirdiği yapısal reformlara borçludur. Ancak, dünyanın önde gelen ekonomistleri bundan böyle Çin için eski güllük gülistanlık hayatın sürmesinin zorlaşacağında hemfikirdirler. Sorunun kısa süreli ekonomik krizler ve talep yetersizliğinden değil, ama özellikle Çin ekonomisinde hala geçerli olan yapısal bozukluklardan dolayı ortaya çıkabileceği Çin ekonomisinin son yıllardaki mucizevî kalkınmasını ekonomide gerçekleştirdiği yapısal reformlara borçlu olduğu belirtiliyor. Ancak Dünyanın önde gelen ekonomistleri bundan böyle Çin için eski gelişimini sürmesinin zorlaşacağını vurguluyorlar. yorumları artmaktadır. Üretim artışı, istihdam, prodüktivite, yabancı sermaye yatırımları gibi bir zamanlar hızlı kalkınmayı sağlayan unsurların artık yavaşlama ve hatta durma noktasına geldiği gözlenmektedir. Bu noktada yapısal bozuklukların önemli bir ayağının da devlet işletmeleri olduğuna işaret edilmektedir. Devlet işletmelerinin istihdam politikaları ve prodüktiviteyi gerçekleştirmek amacıyla yürütülen politikalar, devlet işletmelerinin geri dönmesi zor olan borçlarının ağır yükü ve gelecekte yaratabileceği sorunlar ile bu işletmelerde çalışanlara verilecek parasal teşvik ödüllerinin, ücretlerin arttırılmasında sistemin yöneticilere yetki vermemesi hususları, devlet işletmelerinin geleceğini sıkıntıya sokmaya devam edecektir. Yine bu işletmelerde, araştırmageliştirme, laboratuar ve yeni icatları geliştirme Jintao
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle