17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 AlmanÖzbek İlişkilerinde ‘Batılı DeğerUlusal Çıkar’ karşılaştırması... C S TRATEJİ Taşkent’te Berlin ayrıcalığı Seyhun ŞAHİN Araştırmacı S ovyetlerin dağılmasının ardından Orta Asya’da bir kırılmanın Mayıs 2005 Andican olaylarıyla yaşanacağını hiç kimse öngörmemişti doğrusu. Görüntü, Kafkasya’da başlayan ve Bişkek ile devam eden kadife devrimlerin bölgenin bu büyük ülkesinde de sahnelenmeye başlandığını düşündürüyordu. Oysa halen kaç kişinin yaşamını yitirdiği bilinmeyen kanlı olaylar beraberinde bölgeyi ve dünyayı da yakından ilgilendiren gelişmeleri getirdi. Orta Asya’daki uzun yıllara dayalı Büyük Oyun’un son versiyonu, güçlerin çatışması ve ABD’ye karşı su yüzüne çıkarılan cepheleşmenin bir simgesi şeklinde. Çünkü Rusya ve Özellikle de Çin, son yıllardaki kuşatılmışlıklarına karşı bir türlü bulamadıkları karşıtepkiyi Andican üzerinden açıkça ifade edebildiler. Belki de bu süreçte uluslararası diplomasi anlamında en büyük sürprizi İslam Karimov gerçekleştirdi. Çünkü bu kadar zıt yönlü dönüşümü, Özbekistan’ın içinde bulunduğu sosyoekonomik yapı ve bölgesel konumu da göz önünde bulundurarak açıklamak oldukça güç. Her ne kadar Karimov eylemleri, anayasal düzenin değiştirilmesi ve dini bir yönetim getirilmesi şeklinde yorumlasa da bu, şu ana kadar gerek Taşkent ve diğer kentlerdeki olaylara ilişkin yargılama süreci ve gerekse bağlantılar konusunda tatmin edici bilgi ve belgelerin ortaya konulamaması soru işaretlerinin artmasından öteye bir anlam ifade etmiyor. Dış gelişmeler bir yana sürecin en önemli sonucu elbette ülke içinde muhalefet –kişisel yönetimin geleceğine tehdit olarak nitelenen gruplara, basına ve bağımsız sivil toplum örgütlerine yönelik baskının artması oldu. Karimov, önce Pekin’i ziyaret ederek zaten fırsat arayan Çin yönetiminden umduğundan daha fazla destek gördü. Moskova ise stratejik ortaklığın ardından Taşkent’e müttefiklik statüsü tanıyarak SSCB dönemini anımsatan bir ilişki geliştirdi. Bu Z. Almatov durum elbette bölgeyi yönlendirmedeki başarıyı da simgelerken, Putin’in 2008 sonrası hesapları için bulunmaz bir zemin de hazırladı. Karimov’un, ABD ve Batı’dan beklediği kıskaca karşı gerçekleştirdiği son hamle bölgede daimi rakip statüsündeki Kazakistan ile ilişkileri yeniden gözden geçirmek ve önemli anlaşmalara imza atmak oldu. Mart ayında Nazarbayev’in Taşkent ziyareti, Kazakistan açısından da benzer kaygıların zorladığı bir işbirliği şeklinde yorunlanabilir. Bölgeyi yorumlayan stratejistler iki nokta üzerinde durmaktadır; 1Kazakistan’ın, ekonomik ve askerisiyasi ilişkilerinin geliştirilmesi açısından Orta Asya ülkeleriyle yakınlaşma zorunluluğu, 2Kazak lider Nazarbayev’in de bölge liderliğindeki rakibi Karimov’un mücadele ettiği çok ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunması. Hem dış politika hem de iç siyasi gelişmeler ve sosyal yapıda giderek yoğunlaşan sorunlar bakımından. Karimov için bunun anlamını, Çin ve Rusya’nın ardından Kırgızistan ve son olarak da Kazakistan ile yakınlaşarak olası bir ABD ve Batı müdahalesine karşı güvenlik kalkanı olarak belirtebiliriz. İlave hamle Japonya’nın ardından Asya merkezli en önemli destek noktası Güney Kore’ye yönelik gerçekleştirilmiştir. Karimov’un Nisan’ın ilk yarısındaki üç günlük Seul temasları ve imzalanan –çoğunluğu ekonomik içerikli olmak üzereanlaşmaları da bu çerçevede değerlendirebiliriz. Andican olaylarının ardından Batı ile ilişkileri en alt düzeye inen Özbekistan, Almanya ile özel bir ilişki geliştirmiş durumda. Taşkent’i ziyaret eden Alman yetkililer işbirliği olanağı geliştirirken, insan hakkı ihlalleri gündeme getirlmiyor. genin seçilmesi bu tatbikatı farklı kılmaktadır. Ayrıca ŞİÖ üyesi ülke uzmanlarının Taşkent’e 40 km uzaklıkta bulunan ve Orta Asya’nın tek Nükleer BilimAraştırma Reaktörü’nde gerçekleştirilecek çalışmaya da büyük önem atfedilmektedir, İran merkezli gelişmeler doğrultusunda. Hanabad Askeri Üssü ve genel olarak Özbekistan’daki Amerikan varlığının kısa sürede ülkeden ayrılmasının ardından, Freedom House, İnternews, BBC, Özgürlük Radyosu, İnsan Hakları Örgütü ve son olarak da BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin Özbekistan’daki faaliyetleri donduruldu. Deutsche Welle başta olmak üzere yabancı basın mensupları ya baskı yoluyla ya da izin süreleri dolan gazetecilerin akreditesi yenilenmeyerek görev yapmaları engellendi. Dış politikada GUUAM’dan ayrılmanın ardından bu çerçevede imzalanan tüm hukuki metinler iptal edildi. Afganistan’daki Barış Misyonu operasyonunda aktif görev alan NATO üyesi dört ülkenin –İspanya, İsveç, Belçika ve Hollanda Özbek hava sahasından yararlanması 01 Ocak 2006 tarihi itibariyle yasaklandı. Mayıs olaylarının ardından ilişkileri dondurmanın yanında sınırlı ambargo uygulayan ve en önemlisi Özbek üst yönetimine vize yasağı getiren AB’nin ardından, Dünya Bankası da yürütülen ortak programları askıya alındığını açıkladı. TAŞKENT ÖNE ÇIKIYOR Özbekistan’ın kısa süre içerisinde –Rusya’nın da beklentileri doğrultusunda önce GUUAM’dan ayrılması, Kollektif Güvenlik Anlaşması Teşkilatı’na yeniden dönmesi, Avrasya Ekonomik Topluluğu’na katılımıyla birlikte uluslararası reelpolitika açısından kaydedilecek diğer önemli bir unsur ŞİÖ’ye kazandırılan aktivite, özellikle Taşkent’te bulunan örgütün Bölgesel Antiterör Merkezi’nin (RATS) etkinleştirilmesidir. Kuruluş koordinasyonunda Özbekistan’da gerçekleştirilecek "DoğuAntiterör2006" tatbikatına BDT ülkelerinin yanı sıra ŞİÖ üyelerinden yaklaşık 300 özel servis personelinin katılması öngörülmekte, terörist unsurların etkisizleştirilmesi konusunun işlenmesi planlanmaktadır. Mekan olarak birkaç yıl önce çeşitli saldırıların gerçekleştirildiği ve Karimov’un resmi ikametgahının da olduğu böl ALMANYA LİE İLİŞKİLER Andican 2005İfade Özgürlüğünü Koruma Grubu üyesi, gazeteci Galima Buharbayeva, fergana.ru internet sitesinde yer alan son makalesine; "Berlin’deki Alman politikacılar, geçtiğimiz yıl Mayıs ayında Andican’da iktidarın planladığı, binlerce insanın katıldığı, bunlardan suçsuz yüzlercesinin öldüğü olaylar hakkında konuşmayı sevmiyorlar, hatta duymak dahi istemiyorlar" değerlendirmesiyle başlıyor. Çünkü AB, ambargonun yanı sıra Özbek üst yönetimine vize yasağı getirmiş, listenin ilk sırasında da olaylardan sorumlu tutulan İçişleri Bakanı Zakircan Almatov yer almıştı. Oysa Aralık ayında Alman basınına yansıyan haberlerde Almatov’un, Hamburg’da özel bir klinikte tedavi gördüğü ortaya çıkıyordu. Birliğin kararına rağmen en önemli üyesinde üstelik de vizeli şekilde bulunması kuruluş açısından açıklanması zor bir tutumu oluşturuyordu. Basın ile birlikte Human Rights Watch’un, durumu tespit ederek yargılanması yönünde Alman makamlarına başvurması üzerine Almatov buradan ayrılarak Taşkent’e dönmek zorunda kaldı. Bir diğer dikkat çekici gelişme Termez’deki askeri üssün kullanımı konusunda yaşandı. Andican olaylarının somut ilk reaksiyonu ABD’nin bu ülkedeki askeri üsleri hem de beklentilerin çok ötesinde kısa bir sürede terketmesiydi. Yukarıda belirtildiği gibi NATO’nun diğer dört üyesi de aynı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle