17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 H. Miray VURMAY TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası [email protected] Küresel ve bölgesel sistemin kurbanı… C S TRATEJİ Amman’da uğradığı suikastla öldürüldü. 26 Şubat 1975 Sünni siyasetçi Maruf Saad, iç savaşın kıvılcımı olarak nitelendirilen bir suikastla öldürüldü. 16 Mart 1977 Lübnan Dürzîlerinin Lideri Kemal Canbolat suikastı ile etnik bölünmeler ve iç savaş körüklendi. 13 Haziran 1978 Eski cumhurbaşkanlarından Süleyman Faranciye’nin oğlu Maruni siyasetçi Antoni Faranciye, düzenlenen suikastta ailesi ile birlikte öldürüldü. 14 Eylül 1982 Lübnan Cumhurbaşkanı ve Hristiyanların önde gelen isimlerinden Beşir Cemayel, düzenlenen bombalı saldırıda öldürüldü. 7 Ekim 1986 İslam Yüksek Konseyi başkan yardımcısı ve Sünnilerin ileri gelen önderlerinden Suphi Salih, uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti. 1 Haziran 1987 Lübnan başbakanlarından ve önde gelen Sünni siyasetçilerinden Reşid Kerami, helikopterine konulan bomba ile öldürüldü. 16 Mayıs 1989 Lübnan Baş Müftüsü Hasan Halid, arabasına konulan bombayla öldürüldü. 22 Kasım 1989 Lübnan Cumhurbaşkanı Rene Muaz, düzenlenen bombalı saldırıda hayatını kaybetti. 22 Ekim 1990 Hristiyan, Liberal Ulusal Parti Başkanı Dani Şemun düzenlenen suikast sonucu ailesi ile birlikte hayatını kaybetti. 16 Şubat 1992 Hizbullah Genel Sekreteri Seyit Abbas Musavi, düzenlenen silahlı saldırıda ailesiyle birlikte hayatını kaybetti. 31 Nisan 1995 Sünnilerin önde gelen liderlerinden Şeyh Nizar Halebi, uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti. 24 Ocak 2002 Sabra ve Şatila katliamlarından sorumlu tutulan Hristiyan siyasetçi Eli Hubeyka, düzenlenen bombalı saldırıda öldürüldü. 14 Temmuz 2004 Hizbullah’ın önde gelen isimlerinden Galip Avali bombalı saldırıda hayatını kaybetti. 14 Şubat 2005 Lübnan başbakanlarından Refik Hariri, aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti. 2 Haziran 2005 Suriye muhalifi gazeteci Semir Kasir, bombalı saldırıda hayatını kaybetti. 21 Haziran 2005 Lübnan Komünist Partisi’nin eski lideri George Havi, düzenlenen bombalı suikast sonucu hayatını kaybetti. 2 Aralık 2005 En Nahar gazetesi editörü ve milletvekili Cibran Tueyni, aracına yerleştirilen bombanın patlamasıyla hayatını kaybetti. 21 Kasım 2006 Lübnan Sanayi Bakanı Pierre Cemayel, silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Kaynak: Al Mustakbel, Al Hayat, An Nahar, El Cezire, Lebanese Political Journal, Associated Press, BBC Cemayel’in cenaze töreni... İ ç savaş sırasında, Lübnan’da kardeş kanı akmaya devam ettiği sürece asla gülmeyeceğini dile getiren ve o günden bu yana gülen, tek bir kare fotoğrafı bulunmayan Lübnan’ın divası Feyruz, "Beyrut’un kokusu yasemindi, şimdi her yanı ateş ve duman kokuyor…" diyordu yıllar önce seslendirdiği "Li Beyrut" (Ey Beyrut)’ta… 30 yıl öncesini, Lübnan İç Savaşı’nı anlatan bir şarkı halen geçerliliğini koruyor daha da kötüsü dünü ve bugünü olduğu gibi, yarını da anlatabiliyorsa işte o zaman Lübnan’da "zaman"dan bahsetmek anlamsız hale geliyor. Tıpkı bugün olduğu gibi… Her yeni suikast, yine, yeni bir siyasi bunalım demek Lübnan’da. Bu yazıyı okuduğunuzda yeni bir suikast olmamışsa eğer, Lübnan’da gerçekleştirilen son suikast olan, Pierre Cemayel Suikastı da Lübnan için yeni bir bunalımdan öte bir şey ifade etmiyor. Başka bir deyişle, Hariri Suikastı ile patlak veren kaos, Batı/ABD destekli Sedir Devrimi girişimleri, suikastın bir numaralı zanlısı Suriye’nin uluslararası baskılar sonucu Lübnan’dan çekilmesi, İsrail ile yaşanan son savaş ve savaş sonrası ortaya çıkan siyasi kriz ile günden güne karışan Lübnan, Cemayel Suikastı’yla, hızla yeni bir girdaba sürükleniyor. Daha açık bir ifadeyle, siyasi tarihi suikastlar ile yazılan Lübnan, iç savaş bataklığında her geçen gün dibe doğru çekiliyor… Lübnan, yeni bir girdaba çekiliyor Kuruluşundan bu yana şiddetin dinmediği Lübnan, aynı zamanda suikastlar ülkesi olarak da anılıyor. Lübnan yalnızca Lübnan olmadığı için, Ürdün’e, İsrail’e, Suriye’ye ve diğer aktörlere yönelik provokasyonlar bu ülkeden yapılabiliyor. sistemin arzusu gerçeğe çok yakın duruyor. Yani, iç savaşın eşiğindeki Lübnan yeniden yanmaya ve etrafını yakmaya hazır görünüyor. Ortadoğu’nun belki de dünyanın en kanlı çatışmalarına, savaşlarına, suikastlarına şahit ve mekân olan Lübnan ise "neyin bedelini ödediğini" sorup duruyor kendi kendine ama nafile… Sistem böyle istiyor, Lübnan da karşı koy(a)madan emir telakki ediyor. Yaralarını tam olarak saramamış bir ülke, iç savaşın acıları ile kavrularak büyümüş bir nesil hiç mi ders almaz tarihten diye düşünürken "iç savaş kapıyı kaç kere çalar" diyesi geliyor insanın ama söz konusu mekan Ortadoğu’ysa, Lübnan’sa cevap apaçık ortada; iç savaş kapıyı hiç çalmaz bu topraklarda, çünkü o hep içerdedir zaten… SUİKASTLAR ZİNCİRİ Lübnan, bağımsızlığını kazandığı günden bu yana birçoğu halen esrarını koruyan onlarca "siyasi cinayet"e sahne oldu. Siyasetçiler, iş adamları, gazeteciler, din adamları, cemaat önderleri ve diplomatların hedef alındığı suikastların hepsinin ortak amacı şüphesiz Lübnan’ın istikrarıydı. Ve istisnasız tüm suikastlarda amaca ulaşıldı ve Lübnan kurulduğu günden beri "istikrar" nedir hiç bilmedi. Söz konusu suikastların büyük bir çoğunluğunun fail(ler)i ise asla bulunamadı. Ama hep perde arkasındaki isimler, "azmettiriciler" kolayca tahmin edilebiliyordu; Lübnan’ı uzun yıllar "arka bahçesi" olarak kullanan Suriye, Lübnan topraklarında vekalet yolu ile asıl düşmanları Suriye ve İran ile "gölge savaşları"na girişen İsrail ve Ortadoğu’da kaosu baki kılma politikası güden ABD… Söz konusu ülkelerin failler listesindeki olasılık sıralaması subjektif olarak değişim gösterse de, her suikastın ardından ilk telaffuz edilen hep aynı isimler olageldi. Ancak burada gözlerden kaçırılmaması gereken çok önemli bir nokta var. Lübnan’daki istikrarsızlık sadece Beyrut ve çevresini değil sınırlarının dışına taşarak, doğrudan ya da dolaylı olarak tüm bölgeyi etkiliyor. Ortadoğu’da her şey iç içe geçmiş tarihsel ve toplumsal miraslarla birbirine o kadar bağ(ım)lı ki, Lübnan’da huzur yoksa eğer Suriye’de de, Ürdün’de de, Mısır’da da kısacası Ortadoğu’nun hiçbir yerinde yok! Demek ki hedef sadece Lübnan değil, Ortadoğu’nun tamamı ve Ortadoğu’nun kaosundan ekmek yiyen her kimse, şüphesiz dümen de onun elinde. Gemi ise o kadar müsait ki alabora olmaya, her fırtınada hiç direnmeden paramparça oluveriyor. SUİKASTLAR KRONOLOJİSİ 17 Temmuz 1951 Bağımsız Lübnan’ın ilk başbakanı Riyad Sulh, Ürdün’ün başkenti SİSTEMİN KURBANI Dünya düzeni "yenilense" de, konjonktür değişse de, "güç/dehşet dengesi"nin karanlığına hapsolmuş Ortadoğu’da çatışma, kargaşa bitmek bilmiyor. Bu "denge" sisteminin küresel/bölgesel mücadelelerine kurban gidenlerin başında hiç kuşkusuz Lübnan geliyor. Bugün Beyrut’ta aynı sahnede, aynı oyuncularla, aynı oyun küçük rötuşlarla yeniden sahneleniyor ve her defasında bu "gölge oyunu" emeline ulaşıyor. Her zaman olduğu gibi bu defa da
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle