17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 ‘İ C S TRATEJİ mtiyazlı Ortaklık’ önerisinin sahibi Avusturya’nın dönem başkanlığında TürkiyeAB ilişkileri Erhan Akdemir AB uzmanı/ATAUM Türkiye ile AB arasında 3 Ekim 2005’de başlayan müzakere sürecinin temelini oluşturan 17 Aralık 2004 tarihli AB Zirvesi’nden itibaren Türkiye’nin tam üyeliği Birliğin motor ülkelerinin ana gündem maddesini oluşturdu. Özellikle Almanya, Fransa ve Avusturya tartışmaların en yoğun ve sert yaşandığı hatta zaman zaman da diplomatik nezâket seviyesini aşan bir üsluba dönüştüğü ülkeler arasında yer aldı. Bu karşıtlıkların temel nedenleri arasında ise Avro’ya geçişle birlikte AB ülkelerinde yaşanan ekonomik sıkıntılar, işsizlik oranlarının giderek yükselmesi (Avusturya için bu oran yüzde 4.5’dir), rekabet ortamının kızışması, Avusturya pazarının genelde yabancı özelde Türk işçi akınından korunma iç güdüsü ve bunun getirisi olan göçmen ve yabancı düşmanlığı ve Anayasa referandumundan alınan “hayır” cevabının sonucu olan Avrupa’nın kendi içerisinde yaşadığı depresyonlar sayılabilir. Yukarıda saydığımız ülkelerden Almanya ve Fransa “imtiyazlı ortaklık” gibi önerileri Türkiye’nin önüne koymuşlar, bunu desteklemişler Avusturya ise Türkiye’yi imtiyazlı ortaklık temelinde bile AB içerisinde görmemek arzusunda olmuş fakat daha sonra “imtiyazlı ortaklık” taraftarı bir tavır takınmıştır. Bu yazıda İngiltere’nin ardından 1 Ocak 2006’da 6 aylık bir süre için AB Dönem Başkanlığı’nı üstlenecek olan Avusturya’nın, kendi dönem başkanlığı sürecinde karşılaşabileceği sorunlara ve yine bu dönem içerisinde gerek Türkiye–Avusturya gerek Türkiye–AB ilişkilerinin nasıl bir şekil alabileceği konular üzerinde durulacaktır. AB Anayasası İlk olarak AB’nin mevcut iç sorunlarına ilişkin Avusturya’nın nasıl tavırlar sergileyeceğine değinirsek, Fransa’da 29 Mayıs, Hollanda’da ise 1 Haziran 2005 tarihlerinde yapılan Anayasa referandumlarından yüzde 54.5 ve yüzde 61.6 oranlarında “hayır” sonucunun çıkmasıyla belirsizliğe giren AB Anayasası ile ilgili önemli kararlar Avusturya dönem başkanlığınca verilebilir. Ayrıca, konuya ilişkin alınacak bir karar Balkan ülkelerinin AB genişleme sürecinde yeralıp almayacaklarını da doğrudan etkileyebilecektir. Başta Avusturya Başbakanı Wolfang The Guardian 27 Aralık Türkler İngilizler gibi geçmişteki kıyımları redetme yollarını öğrenemediler. Schüssel olmak üzere Avusturyalı yetkililer kendi dönem başkanlıkları süresince Avrupa Anayasası, AB’nin felsefesi, genişlemenin sınırları gibi konuları gündeme getirme niyetindedirler. Ayrıca, Avrupalıların nasıl bir birlik istedikleri ve AB’den ne bekledikleri gibi soruların da kapsamlı ve ayrıntılı bir biçimde tartışılacağı da düşünülmektedir. Bu çerçevede, Avusturya’nın dönem başkanlığında Avrupa Anayasası’nın bugünkü sorunlu durumuna çözüm bulunması ve Avrupa’nın geleceği ile ilgili AB açısından iki hayati konunun masaya yatırılması beklenmektedir. 1 Ocak 2006’dan itibaren İngiltere’den AB Dönem Başkanlığı’nı teslim alacak olan Avusturya açısından AB ekonomisinin canlandırılması konusu da baş ağrıtıcı konular arasında görülmektedir. Başbakan Schüssel burada, ekonomik reformlara ağırlık vererek AB’ye duyulan güveni tazelemeyi hedeflemektedir. AB Dönem Başkanı Avusturya Başbakanı ve orta sağcı Halk Partisi lideri Schüssel AB–Latin Amerika Zirvesi’ne ve ABD Başkan’ı George Bush’un ziyaretlerine de ev sahipliği yapacaktır. Türkiye’ye bakış ve genişleme 3 Ekim 2005’de Türkiye’nin Müzakere Çerçeve Belgesi’nin onaylanması aşamasında, TürkiyeAB ilişkilerinde çok büyük bir öneme sahip olan bu belgeye “AB’nin hazmetme kapasitesi” gibi ibarelerin eklenmesi için yoğun çaba sarfeden, şu an itibariyle Tür kiye’nin AB’ye tam üyeliğine hiç sıcak bakmayan Avusturya 1 Ocak 2006 tarihi itibariyle AB Dönem Başkanlığı’nı teslim almaktadır. Genelde genişleme konusu özelde ise Türkiye konusu hiç şüphesiz altı aylık Avusturya dönem başkanlığı boyunca modasını yitirmeyecek bir gündem maddesi olacaktır. Avusturya ve Finlandiya tarafından ortak hazırlanan 2006 dönem başkanlığı programının genişleme bölümünde Hırvatistan ve Türkiye ile ilgili olarak “Katılım müzakerelerinin başlatılmasının ardından ve tarama sürecinde elde edilen sonuçlara dayanılarak, ilk fiili müzakere başlıkları uzlaşılan müzakere çerçevesine uygun olarak açılır. Sağladığı ilerleme dikkate alınarak her ülke özgün ele alınır” denilmektedir. Bu çerçevede, taramaları yapılması için belirlenen ilk gruptaki başlıkların taramalarının tamamlanmasının ardından Türkiye’nin Avusturya’nın dönem başkanlığında fiili müzakerelere geçmesi beklenmektedir. Ayrıca, AB’nin genişleme politikası Avusturya’nın dönem başkanlığında, Avusturya’nın coğrafi konumu nedeniyle Balkanlar’a kaydırılmaya çalışılacak, bu politikada Hırvatistan ve Makedonya’nın AB’ye Le Monde 29 Kasım yaklaştırılmaları öncelikler arasında yer alabilecektir. AB tarafından gerçekleştirilen ekim ve kasım aylarını kapsayan anket çalışmasında (Eurobarometer 64) Avusturya'da yüzde 80 gibi bir oranla Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkılmış, yine bu ülkede genişlemeye olan destek ise yüzde 29 olarak saptanmıştır. Bugün Avusturya’da yaklaşık 40 bini Avusturya vatandaşlığına geçmiş 240 binin üzerinde Türk kökenli vatandaşımız yaşamaktadır. Bu ülkede yaklaşık olarak 50 adet Türk firması faaliyet göstermektedir. Ancak yine de Türkiye–Avusturya ikili ilişkileri ticari bir ilişkinin ötesine geçememiş, iki ülke arasında siyasi alanda ise özellikle Avusturya kaynaklı önyargıların önüne geçilememiştir. Ülkenin iki ana siyasi partisi de Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğine karşı bir tutum içerisindedir. Başbakan Wolfgang Schüssel otomatik olarak üyelikle sonuçlanmamak kaydıyla müzakerelere başlanabileceğini savunmuş ve bunu da Türkiye’nin müzakere çerçeve belgesinin içeriğine de ekletmiştir. Avusturya’da FPO (Freiheitliche Partei Österreichs, Avusturya Özgürlükler Partisi) lideri Strache gibi, ÖVP’li (Österreichische Volkspartei, Avusturya Halk Partisi) Siegfried Nagl gibi isimler AB’yi bir Hıristiyan kulübü olarak tanımlamaktadırlar ve Türkiye’nin Müslüman kimliğinden dolayı AB’ye tam üyeliğine karşı çıkmaktadırlar. Hatta bu düşüncele ? ürkiye’nin AB’ye T tam üyeliği üzerine tartışmalar, olası zorluklar nedeniyle AB’nin güçlü ülkeleri arasında zaman zaman nezaket kurallarını zorlayan diyaloglara neden olmuştu. Türkiye’nin AB ile ilişkilerini ‘imtiyazlı ortaklık’la sınırlamak isteyen Avusturya, önümüzdeki yılbaşından itibaren dönem başkanlığı yapmaya başlayacak. Bu dönemde, AB ekonomisi, AB Anayasası’nın yanı sıra genişleme politikasında da yeni gelişmeler yaşanabilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle