08 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Biyoenerji, seçenek olma yolunda Gökhan ERKUŞ A NKARA Dünyanın karşı karşıya olduğu enerji dar boğazı, bilim insanlarını yeni enerji kaynakları aramaya yöneltiyor. Fosil yakıtların giderek tükenmesi ve doğaya verdiği zarar, temiz enerji kaynaklarını gündeme getiriyor. Rüzgar enerjisi, dalga enerjisi, güneş enerjisi gibi temiz kaynaklarda ise depolama sorunu bu enerjilerin yaygın kullanımını engelliyor. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Çolak ile hem depolanabilen hem de doğaya zarar vermeyen biyoenerjiyi konuştuk. Dünyanın enerji gereksiniminde fosil yakıtların yeri nedir? Fosil yakıtların başında kömür, doğalgaz ve petrol geliyor. Bunların dışında da var ama ana fosil yakıtlar bunlar. Bu yakıtların ömürlerinin son derece kısa olduğu yapılan araştırmalarla ortaya konmuş durumda. Tabii bunlar bir anlamda tahmin. Biz kömürün dünyadaki rezervini biliyoruz, ne kadar olduğunu günümüz teknolojisiyle tahmin edebiliyoruz, dünyanın tüketimini de biliyoruz. Ortaya bir gerçek çıkıyor. Önümüzdeki yüzyılda, insanlığı, fosil yakıtlardan yoksun bir yaşam bekliyor. Rezervlerin azalmasının yanı sıra fosil yakıtların çevreye zarar verdiği de biliniyor... Evet. Dünyanın atmosferine gönderilen karbondioksit emisyonunda hızlı bir artış var. Bu karbondioksitin sera etkisi yarattığını biliyoruz. Yaratmış olduğu sera etkisinin de dünyayı tehdit ettiğini biliyoruz. Hem kirlenme hem de enerjinin giderek tükenmesi insanlığın önünde iki türlü bir açmaz oluşturuyor. Bu durum, insanlığı yeni enerji kaynaklarına ama olabildiğince de yenilenebilir, temiz enerji kaynaklarına yöneltiyor. Tabii temiz enerji kaynakları deyince, bizim için en önemli yenilebilir ve temiz enerji kaynağı Güneş. Hatta dünyadaki tüm enerji kaynaklarının temelinin Güneş enerjisi olduğunu söyleyebiliriz. Güneş'in dışında hidrolik enerji yani akarsuların üretmiş oldukları ya da denizlerdeki dalgalardan, gelgitden elde edilen enerjitemiz enerji kapsamında değerlendirilebilir. Bunların yanı sıra rüzgar Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Çolak, "Nükleer enerjinin yanında, biyoenerji de mutlaka düşünülmeli" diyor. enerjisi, Avrupa ile dünyanın birçok ülkesinde bel bağlanılan ve yaygın olarak kullanılan önemli bir enerji. Temiz enerji kaynaklarının kullanımında ne gibi sıkıntılar var? Biz bu enerjileri depolamada sıkıntı çekiyoruz. Akümülatörlere doğru akım olarak bunları depolayabiliyoruz fakat çok büyük güçlerin kullanımında bu enerjileri depolanmış şeklinde kullanıma sokamıyoruz. Çok büyük depolama sistemleri gerekiyor. Bu konuda sorunlar var. Son yıllarda gündeme gelen biyoenerjiye biyoenerji insanoğlunun gündeminde. Özellikle biodizel alanında yaygınlaşma var. Ancak şunu da vurgulamak lazım ki biodizel tek başına bizim enerji ihtiyacımızı karşılayacak bir kaynak değildir. Biodizelin araçlara, iş makinalarına, traktörlere uygulanması için çok ciddi çalışmalara gerek var. Büyük güç gerektiren işlerde motor performansı açısından biodizelin iyi değerlendirilmesi gerekli. Biyoenerji alanında altı çizilmesi gereken bir de hidrojen enerjisi var. Geleceğin önemli enerji kaynaklarından biri bu. Hidrojen enerjisi de alkol türevi yakıtlardan elde edilmeye çalışılıyor ve etil alkol burada önemli bir kaynak olarak görülüyor. Birçok bitkisel kökenli kaynaktan hidrojen enerjisi elde edilebileceği yapılan çalışmalarla ortaya konmuş durumda. Örnek veriyim, alklerden alkol elde edilmesi mümkün. Bazı enerji bitkilerinden etil alkol elde etmek de mümkün. Tatlı sorgun bunlardan bir tanesi. Ağaçların meyvelerinden biodizel elde konusunda da ciddi çalışmalar var. Enerji ormancılığı bu anlamda gündeme girmiş durumda. Biyoenerji, enerji sorununa çare olacak mı? Biyoenerjinin, tek başına gelecekte yaşanacak enerji sıkıntısına çare olabileceğini zannetmiyorum. Zaten bu nedenle biz nükleer enerjiyi tartışıyoruz. Nükleer enerji, öyle tahmin ediyorum ki gelecekte kaçınılmaz. Ancak nükleer enerjinin, kurulacak santral sayısının iyi düşünülmesi gerekli. Nükleer enerji temiz enerji olmakla birlikte çok büyük handikaplara sahip. Çernobil felakaetini çok yakından yaşadık. Belki de faturasını en ağır ödeyen ülkelerden biri biziz. Nükleer santraller atmosfere kül göndermiyor, zehirli gaz emisyonu oldukça düşük ancak bunun dışında atıkların saklanması ve yok edilmesi konusunda çok ciddi sorunları var. Yine de sonuç itibariyle temiz bir enerji. Çok az miktarda bir kaynakla çok büyük enerjiler elde edebileceğimiz bir kaynak. Dolayısıyla kaçınılmaz. Burada önemli olan nükleer enerjinin mutlak surette biyoenerjiyle desteklenmesi. ilişkin neler düşünüyorsunuz? Özellikle son yıllarda hızlı bir gelişme gösteren biokütle enerjisi insanoğlunun ve araştırmacıların çok bel bağladığı bir konu haline geldi. Artık enerji tarımı diye bir kavram var. Enerji bitkileri olarak adlandırabileceğimiz bazı bitkiler, yakıldıkları zaman belirli bir enerji sağlıyorlar. Bu bitkiler özel işlemden geçirilip yakıldıklarında ortaya çıkan enerjiye de biokütle enerjisi diyoruz. Biyoenerjinin anadallarından biri bu. Bir diğeri ise yağlar. Yağlardan elde edilen biodizel, biobenzin ve bunun gibi yakıtlarla yine 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle