22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Halk sağlığında veteriner hekimin sorumluluğu artıyor Prof. Dr. T. Haluk ÇELİK Ankara Üniversitesii Veteriner Fakültesi ünümüze kadar halk sağlığı yararına çok önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Bu kapsamda birçok alanda yeni gelişmeler olurken, özellikle gelişmiş ülkelerin önemle üzerinde durdukları ve büyük bütçeler ayırdıkları konulardan birisi halk sağlığıdır. Çünkü uygarlaşma ile paralel olarak sağlık sorunlarının çeşit ve boyutları da artmaktadır. Dolayısıyla halk sağlığında veteriner hekimliğinin görev ve sorumlulukları da giderek artmaktadır. Bunların nedenleri arasında; yoğun hayvan yetiştiriciliği, hayvansal üretimin artması, ulusal ve uluslar arası düzeyde canlı hayvan, hayvansal gıda ve diğer hayvansal ürünlerin ticari hacminin artması ve ev ve süs hayvancılığının yaygınlaşması sayılabilir. Bu bağlamda, veteriner hekimler hayvan hastalıklarının teşhis, tedavi ve kontrolleri, hayvan ıslahı, sağlıklı ve güvenilir gıda ve ürünlerinin üretimi, muhafazası gibi konularda görev ve sorumluluk taşırlar. Veteriner halk sağlığı (VHS), Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) tarafından, "insanların fiziksel, zihinsel ve sosyal yönden gelişimi ve sağlıklı olması için yürütülen tüm hizmetlerde veteriner biliminin uygulamasıdır" olarak tanımlamıştır. Bilindiği gibi insan sağlığı, hayvan sağlığı ve hayvansal üretim ile çok sıkı bir ilişki içindedir. İnsan ve hayvan topluluğu ile oluşturdukları çevre üçgeninde hayvanların insanlar tarafından taşıma amaçlı kullanımı, çekme kuvvetinden yararlanılması, yakıt ve giysi üretiminde kullanımı ile özellikle hayvansal protein ihtiyacının karşılanması için yetiştirildiği düşünüldüğünde, bu olgu daha iyi kavranabilir. Gelişen ve gelişmiş ülkelerde bu ilişki çerçevesinde birçok ekonomik girdi ile birlikte önemli halk sağlığı sorunları da ortaya çıkmaktadır. Zoonoz olarak bilinen birçok hastalık hayvanlardan G insanlara geçebilmektedir. Veteriner hekimlik, bu kapsamda halk sağlığının korunması ve iyileştirilmesine yönelik hizmetlerde önemli rol oynamış ve gelecekte de bu rolü artarak devam edecektir. Son yirmi yıllık süreçte hayvanlardan veya bunlardan elde edilen hayvansal ürünlerden kaynaklanan patojenlere bağlı olarak birçok yeni hastalık etkeni insanları etkilemiştir. Bu hastalıkların birçoğu dünyada yaygın olarak görülebilmekte ve global sorunlar oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra, kuduz, malta humması, leishmania ve ekinokok gibi birçok zoonotik hastalık önlenebilir olmasına rağmen, özellikle gelişmekte olan ülkelerde ve çoğunlukla kötü hayat şartlarına sahip toplumlarda önemli bir halk sağlığı sorunu olarak devam etmektedir. Zoonoz hastalıklar, uluslar arası hayvan ve hayvansal ürün ticareti açısından önemli sorunlar yaratmakta ve özellikle hayvansal protein ihtiyacının karşılanması bakımından engelleyici olmaktadır. Bunun yanı sıra sosyo ekonomik gelişme de olumsuz yönde etkilenmektedir. Dolayısıyla, Veteriner Hekimlik zoonozlar dahil hayvan hastalıklarının tanı, tedavi ve önlenmesinde en önemli rolü üstlenmiştir. Veteriner Halk Sağlığının esas alanları şöyle sıralanabilir; 1. Zoonozlarda teşhis, izleme, epidemiyoloji, kontrol, korunma ve eliminasyon, 2. Gıda güvenliği, 3. Deney hayvanları ve laboratuar uygulamaları, 4. Biyomedikal araştırmalar, 5. Eğitim ile tıbbi düzenlemeler, 6. Biyolojik ürünlerin üretimi ve kontrolü olarak ele alınmaktadır. Diğer ilgili alanlar ise evcil hayvanların yetiştirilmesi, vahşi hayvanlar ile ilgili uygulamalar, çevre sağlığı ve içme suyu hijyenine yönelik çalışmalar ve acil halk sağlığı hizmetleri olarak belirtilebilir. VHS halk sağlığının en önemli bölümünü oluşturmakta ve insanhayvançevre üçgeni ve ilgili alanlarda disiplinler arası bir işbirliğini gerektirmektedir. Veteriner hekimler, hayvan hastalıkları ve hayvansal gıda üretimi konularında aldıkları eğitim nedeniyle özellikle halk sağlığı, ekolojik, ekonomik ve kültürel alanlarda gerçekçi, bilimsel bir yaklaşım içerisinde lider bir hizmet anlayışı içerisindedir. Çiflikten sofraya gıda güvenliği kapsamında veteriner hekimlik en önemli unsurdur. Bir anlamda "hayvan sürü sağlığı" ile ilgili hizmetleri "toplum sağlığı" hizmetleri olarak değerlendirilmektedir. Gelecek dönemlerde VHS hizmetlerinde birtakım değişiklikler ile kapsam daha da genişleyecektir. Bu gelişmelerle ilgili olarak; Gıda üretim zincirinde, İyi Üretim Uygulamaları (Good Manufacturing PracticeGMP), İyi Hijyen Uygulamaları (Good Hygienic Practice GHP), Tehlike Analizleri Kritik Kontrol Noktaları (Hazard Analysis Critical Control PointsHACCP) gibi gıda güvenliği sistemlerinin yaygınlaşması; çiftlikten sofraya gıda güvenliği prensibine bağlı olarak bu zincirde yer alan her aşamada çalışanların sorumluluklarının artması; gıda ve yem üretimi, muhafazası ve pazarlanmasında kullanılan yeni teknolojiler, gıda sanayi atıkları ve diğer zehirli atıklar ile ilgili çevre sorunlarının artması; uluslararası ticaretin boyut değiştirmesi ile buna bağlı hayvan ve ürün hareketleri gibi olgular sebebiyle veteriner halk sağlığı hizmetlerinin önemi ve gerekliliği daha da artmaktadır. Veteriner halk sağlığı hizmetlerinin Türkiye’de tam olarak kavranamaması nedeniyle, bugün için yukarıda söz konusu edilen ve insan sağlığını etkileyen pek çok sorun bulunmaktadır. Bu nedenle, öncelikle organizasyon ve hizmetlerin etkinleştirilerek yaygınlaştırılması amacıyla gerekli önlemlerin alınması ve VHS’nın kurumsallaştırılması önem taşımaktadır. Deli dana tehlikesi sürüyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Bölgesi Veteriner Hekimler Odası Başkanı Prof. Dr. Ayhan Filazi, İngiltere Sağlık Bakanlığının deli dana virüsü taşıyan kan ürünlerini Türkiye dahil 11 ülkeye ihraç ettiğini açıklamasıyla deli dana hastalığı yeniden gündeme geldiğini belirterek, "Kan ve kan ürünleriyle hastalığın insanlara bulaştığına dair şimdiye kadar bir veri bulunmamakla beraber ülkemiz için deli dana hastalığı riski henüz geçmiş değil" dedi. Filazi, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Türkiye’de hayvan ve hayvan kökenli maddelerin üretimi, dağıtımı ve satışı noktalarında denetimlerin yetersiz teşkilatlanma ve personel eksikliği nedeniyle yapılamadığına değinerek şunları söyledi: "İnsanların beslenmesi nedeniyle üretilen kırmızı etin bir kısmı sokak ve cadde kenarlarında kontrolsüz bir şekilde kesilen hayvanlardan ve İran, Suriye ve Bulgaristan sınırından kaçak bir şekilde getirilen hayvanlardan karşılanmaktadır. İstatistikler Türkiye’deki kırmızı etin en az yarısının kaçak olduğunu göstermektedir." Filazi, deli dana hastalığının belirtileri ve bu hastalığa yakalanmamak için nelere dikkat edilmesi konusunda da şu bilgileri verdi: "Deli dana etkeninin hayvanın beyin, omurilik, sinir, belkemiği, bademcik, mide, dalak, safra, pankreas, ciğer ve bağırsaklarında yerleştiği biliniyor. Bu nedenle nereden geldiği belli olmayan ve emin olmadığınız yerden alınan sakatatların yenmesinden kaçınılmalıdır. Çiğ etin kesinlikle yenmemesi gerekiyor. Aldığınız etin sağlık kontrolü yapılmış ve veteriner hekim kontrolünde kesildiğinden iyice emin olmak gerekiyor. Hastalıklı et yendikten sonra, etteki hastalıklı hücreler mide duvarını geçerek insan vücuduna yayılmaya başar. Bu süre 530 yıllık bir süreyi kapsar. Yani hastalık etin yenilmesinden sonra hemen başlamaz. Hastalık etkeni insan vücuduna tamamen yayılıp sağlıklı hücrelerin değişimine neden oluyor. Hastanın beyni yavaş yavaş kararıp, süngerleşiyor. Belirtiler davranış bozukluğu, uyuşukluk ve aşırı asabiyetle başlar. Sonraki aşamalarda başı sağa sola sallama, diş gıcırdatma ve gözbebeklerinde büyüme baş gösterir. Depresyon, mizaç değişikliği, halüsinasyonlar, konuşma bozukluğu, hareket etme güçlüğü, hafıza kaybı ve bunama gibi belirtiler ise son aşamalarda ortaya çıkar. Halkımızın kendi önlemini kendisinin alması ve özellikle nereden geldiği belli olmayan yasal denetimden geçmemiş etleri almaması, bu tür etlerden uzak durması önemle rica olunur. 25
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle