22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İhracat rakamları artarken çiftçi yoksullaşıyor A NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Ziraatçılar Derneği'nin (TZD), `Tarımsal İhracat Raporu', rakamların gerçeği yansıtmadığını ortaya koyuyor. İhracatın iyiye giderken, üreticinin durumunun kötüleştiğine dikkat çekilen raporda, Türk çiftçisinin son derece güç koşullar altında yaşam mücadelesi verdiği belirtiliyor. Konu hakkında görüş bildiren uzmanlar ise, fındık ve incir gibi Türkiye'nin dünya üretiminde büyük pay sahibi olduğu ürünlerde yaşanan sıkıntılar ve pirinç ticareti konusunda yapılan dış baskılara değinerek devlet desteğinin ve denetiminin artması gerektiğini ifade ediyorlar. TZD Genel Başkanı İbrahim Yetkin, tarımdaki ihracat artışının, üreticinin gelirini arttırmadığına dikkat çekti. İthalat nedeniyle, iç pazarın yerli üreticiye kapandığına işaret eden Yetkin, ihracattaki artışın bundan kaynaklandığını söyledi. Yetkin, Türk lirasındaki aşırı değerlenmenin, ithalatı özendirdiğinin de altını çizdi. Yetkin, tarımın yeterli desteği alamamasından yakınarak, IMF politikalarını eleştirdi. Dünya fındık üretiminde, Türkiye'nin 100'de 75'lik bir paya sahip olduğunu belirten Yetkin, 1,5 milyar dolarlık ihracat rakamı sağlayan bu ürünün desteklenmek yerine kösteklendiğini ifade etti. Fındık üreticisinin en büyük destekçisi Fiskobirlik'in kredi verilmeyerek hırpalandığına dikkat çeken Yetkin, şunları kaydetti: "Türkiye'de yıllardan beri uygulanan belli bir politika var. IMF'nin yol açtığı tahribat Türkiye'yi üretemez bir noktaya getirdi. AB, ABD gibi ülkeler Türkiye'de tarımı boğdular. Bunun adını da tarım reformu koydular. Sosyal dengeler altüst edildi. Bu kadar olumsuzluğa rağmen tarımda ihracatın artması, bu sektörün söylendiği gibi bir ``kara delik'' olmadığının göstergesidir." Yetkin, Türkiye'de dünyanın en pahalı elektriğinin ve mazotunun kullanıldığına işaret ederek, "Borcunu ödeyemediği için tarlasını sulayamayan çiftçiler var, üretici traktörünün deposuna mazot koyamıyor" dedi. Maliyetin yüksek olması nedeniyle, tarım üreticisinin zor durumda kaldığını dile getiren Yetkin, çözümün ulusal iradenin ortaya konmasında olduğunu vurguladı. Yetkin, ulusal kaynakların daha verimli kullanılması gerektiğini belirterek, "Bu bir bakış açısıdır. IMF, Artan tarım ürünleri ihracat rakamları, çiftçinin içinde bulunduğu zor durumu gizlemeye yetmiyor. Dünya Bankası gerçeklerini göz ardı etmeyin. Yaptırım uygulayan ülkeler var. Bu politikalar üreticinin mutluluğunu sağlamış mı, ona bakın. Türkiye bu politikalarla dünya pazarlarına egemen mi olmuş, yoksa bu ülkelerin pazarı konumuna mı düşmüş?" dedi. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın ise, Türkiye'de tarımın büyüyor gözüktüğünü ancak gerçeklerin bunu doğrulamadığını söyledi. Günaydın, rakamlar ile oynandığını belirterek, istatistiklerin gerçekleri yansıtmadığını kaydetti. Pirinç ithalinin iç alım şartına bağlanması nedeniyle, ABD ile yaşanan soruna da değinen Günaydın, ABD'nin Türkiye'yi Dünya Ticaret Örgütü'ne (DTÖ) şikayet ettiğini söyledi. ABD'nin, tarife dışı engel suçlamasında bulunduğunu ifade eden Günaydın, Türkiye'nin Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen'in taahhüdü doğrultusunda uygulamadan vazgeçtiğini belirtti. Günaydın, ithalatın engellenmesini isteyenlerin de iyi analiz edilmesi gerektiğine dikkat çekerek, şunları kaydetti: "Türkiye'de yerli büyüklerin elinde, bol miktarda pirinç var. Bugün ithalata karşı çıkanlar kendi çıkarları için karşı çıkıyor. Daha fazla kar için karşı çıkıyor. Ellerindeki pirinç tükenince, ithalat açılmalı diyeceklerdir. Tarife dışı engellemelerle sorunu iki yıl ötelersiniz. Kalıcı çözüm, düşük maliyetle, yüksek verimlilikte üretim yapmakta." Türkiye'de, zirai mücadele ilacı ve gübre kullanımının birim alanda AB ortalamasının altında olduğunu vurgulayan Günaydın, “Yine de Türkiye'de yanlış gübre kullanımı yoktur diyemeyiz. Ancak bu Türkiye'ye özgü bir sorun değil, dünyadaki genel bir problem” dedi. Gübre kullanımı ile ilgili sorunların çözülmesi için kayıt dışı tarımsal üretimin kayıt altına alınması ve kullanılan suyun, ilacın, gübrenin takip edilmesi gerektiğini kaydeden Günaydın, bunun ancak tarımsal danışmanlık hizmetiyle mümkün olacağını söyledi. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Cengiz Sancak da, hatalı ilaç kullanımı nedeniyle tarım ürünlerinin ihracı konusunda sorun yaşadığımızı belirtti. AB tarafından kullanımı yasaklanmış ancak Türkiye'de kullanımı devam eden tarım ilaçlarının bulunduğuna işaret eden Sancak, "Bu nedenle geçmişte çok sorun yaşadık dedi. Sancak, Almanya'nın ilaç kalıntılarına rastlanması nedeniyle Türkiye'den ithal ettiği kuru incirleri geri yolladığını anımsatarak, şunları kaydetti: "Dışarıya satılamayan incirler iç piyasaya geri dönüyor. İç piyasada denetleme yok. Tarladan, bahçeden toplanan ürün markete gitmeden mutlaka teste gitmelidir. Seçme numuneler, laboratuvarlarda istisnasız ve düzenli olarak kontrol edilmeli. Hormon, ot öldürücü, böcek öldürücülerin kullanımı Tarım Bakanlığı tarafından denetlenmeli. Aynı zamanda bu ülke itibarı için de önemli. İncir, dünyada alternatifimizin olmadığı bir ürün. Rekabetin olmadığı bir ortamda, komik bir nedenden ürünün geri dönmesi büyük itibar kaybı." Üretici mısır ve buğdaydan kaçıyor A 18 DANA (A.A) Çukurova yöresinde üreticilerin, geçen yıl yaşanan ürün bolluğu ve buna bağlı olarak ortaya çıkan düşük fiyatlar nedeniyle buğday ve mısır kmekten kaçındığı, ekim alanlarında yüzde 2530 daralma beklendiği bildirildi. Adana Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Fethi Coşkuntuncel, mısır ve buğdayın dünyanın her yerinde yetiştiğini, üstelik Türkiye'deki fiyatlardan yüzde 50 daha ucuza satıldığını belirtti. Çukurova'da da geçen yıla kadar pamuktan kaçan üreticilerin buğday ve mısıra yöneldiğini anımsatan Coşkuntuncel, ''Her zaman dile getirdiğimiz gibi mısır ve buğday her yerde yetişir, Çukurova'nın verimli toprakları katma değeri yüksek ürünler için değerlendirilmeli'' dedi. Coşkuntuncel, üreticilerin ürün planlaması yapılmaması nedeniyle o yıl hangi ürün para kazandırmışsa ertesi yıl da aynısını ektiğini, bunun da zaten var olan arztalep dengesizliğini yoğunlaştırdığını ifade ederek, şunları söyledi: ''Toprak Mahsulleri Ofisi'nin depoları geçen yıl mısır ve buğdayla doldu, alan olmadı. Bugün mısır yurt içinde 30 YKr, dünya piyasalarında ise 15 YKr'ye kadar satılıyor. Eğer kotalar olmasa Türkiye ucuz mısırla dolar. Bu nedenle öncelikle bakanlık çiftçi kayıt sistemini sağlıklı zemine oturtmalı, üretici de fiyatları iyi takip ederek, hangi ürünü ekeceğine karar vermeli. Geleneksel yöntemlerle ürünler ekilirse ne üretici ne de ülke ekonomisi kazanır. Bir yandan Avrupa Birliği'ne hazırlanıyor, diğer yandan ne ekeceğimizi bilemiyoruz. Bu durum bizi AB kriterleri yönünden oldukça zorlayacak.'' Coşkuntuncel, yörede mısır ekiminin tamamlandığını, buğday hasadının ise 20 güne kadar başlayacağını ifade ederek, ''Şu anda buğday 38 ile 40 YKr arasında işlem görüyor. 23 yıl öncesine kadar 400 bin hektarın üzerinde olan buğday ekim alanlarının 300350 bin hektara kadar gerilediği tahmin ediliyor'' dedi. Adana İl Tarım Müdürü Abdullah Keskin ise Çukurova yöresinde üreticilere daha çok yağlık bitkiler ekimini önerdiklerini, bu alanda da daha çok ayçiçeği ve kanola üzerinde durduklarını anlattı. Keskin, ''münavebe'' olarak tabir edilen dönüşümlü ekimin toprağın verimi açısından büyük önem taşıdığını belirterek, ''Her yıl mısır ya da buğday ekmek doğru değil. Münavebe bitkisi olarak yağlı tohumlara yönelmenin üreticiyi daha karlı çıkaracağını düşünüyoruz'' diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle