Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURlYET DERCt BAŞKENT GUNLERI Şaşırtıcı balonlar MÜŞERREF HEKtMOĞLU •• ç hafta kireç ocağında yattım. Sonra bilim ocağındayım. Iğneler, ilaçlar sonuç vermeyince Ibni Sina Ortopedi Kliniğindeki dostlanmın bıçağına uzandım. Başta Anabilim Dalı Başkanı Prof. llker Çetin, ortopedist dostlarımdan özür diliyorum. Kireçlenmeden kaynaklanan ağnlann geçmeyeceğini çoktan söylediler ama karar veremedim, daha doğrusu vaktt bulamadım, sonunda kemiğe dayandı bıçak. Cerrahlık ilgi ve hayranlık duyduğum bir da! tıp biliminde. Teknoloji de hızla gelişiyor. Yeni buluşlarta bir protez yaşamı oluşuyor nerdeyse. Bir yanda savaşlar, cinayetler, öte yanda yaşamı uzatmak, onanma yeni boyutlar katmak için uzun yıllar emek verenler. Dahası sağlık sorunlanna eğilenler ve eğılmeyenler. Bir yanda görkemli oteller türü klınikler, astronomik ücretler, öte yanda sağlık sorunlannı bir kamu görevi olarak göremeyenler, üniversite kliniklerine de yeterli ilgiyi gösteremeyenler. Klinikler hastaneye dönüşüyor, bilimsel araştırmaya zaman da, olanak da bulamıyor tıp fakültelerinde çalışanlar. Ulusal gelirden çok az pay alıyor, yalnız inandıklan değeıierden güç alabiliyor. Görevlerini büyük özveriyle sürdürüyor! Mutlu bir olay onlar da var hâlâ ülkemizde! Prof. llker Çetin ve yardımcılarıyla konuşuyorum yatağımda, kimi doçentliğe yol alıyor, kimi başasistanlığa, kimi yolun başında. Umutla izliyorum onlan. Üniversite sorunlarını, dar olanaklannı özveriyle taşıyor, umudu yitirmiyor. Yoz ortama karşın düş kırıkhğını aşabiliyor! Ortopedist dostlarımla protez çağının gizemini konuşurken telefon çalıyor, Gürer Aykal sesleniyor. önceki akşam yönettiği konserde beni göremeyince merak etmiş anlaşılan. Prof. llker Çetin'in gözleri parlıyor. Gürer Aykal'ın babası Diyarbakır üsesi'ndeyken müzik öğretmeniymiş meğer. Telefon kapanıyor, söyleşimiz sürüyor. Diyarbakır Lisesi'nin öteki öğretmenlerini U Gülten Kaya öltim oruçlarımn denenebilecek son yöntem olduğunu düşünüyor, ama... p» nuçlarını anlatan şarkılarla ulaşan bir Ahmet Kaya... Ölümünden sonra, o milyonlarca insandan size ne aktı? Başa,yani Ahmet Kaya'nınprofesyonel müziğe başladığı 1985'e dönecek olursak yine karanlık bir dönemden geçiyorduk. Dört ya da beş albüm yapmıştık, hâlâ ekranlarda, yazılı basında yoktuk ama milyonlarca albüm satılıyordu. Bu neydi? Ahmet Kaya, bütün dinamizmini sokaktan ahyordu, şarkılanyla halkın nabzını tutuyordu. Onun şarkılarıyla kendilennı ifade eden insanlar, 16 yıldır onu taşıdılar ve son iki yılıru da çok iyi değerlendiler. O, sokaktan ve halktan beslenen bir insan olduğu için o kaynak kesilmemiş durumda, benim için en önemli ve sağlıkh kaynak da o, dolayjsıyla. benonlara son derece güveniyorum. "" •''" l ' " * • Ya bundan sonrası... Şunu söylemeliyim, hiç iddialı bir laf olarak görülmesin, Ahmet Kaya, ülkenin hem demokrasi tarihinde hem de sanat tarihinde yerini alacaktır. Ben, önümüzdeki aylarda son albümünü çıkarmayı düşünüyorum, başıma neyin geleceğini bilmiyorum, yine yasaklarla, yok saymalarla karşılaşabilirim, ama bu da durumu hiç değiştirmeyecek. Ahmet Kaya'yı besleyen halkbundan sonra da yolunu bildiği biçımdöyürüyecek, dinleyecek ve sahip çıkacak, bu kaçınılmaz bir şey... Başka ülkede yaşama şansınız var mı? Bunuhiç düşünmedim ki şansım olup olmadığını bileyim Ahmet Fransa'dayken de biz buradaydık, düzenimizi hiç değiştirmedik, çünkübubirkaçış değildi, o, orada dönmeyi hedefleyerek yaşadı... Harita ortada, çocuklarınızı nasıl koruyacaksınız? Kendime çok sık sorduğum bir soru, iki gün evvel Melıs, bana bunu başka biçimde ifadc etti ve dedı ki, "Bizim hayatımızda dört beş kavram vardı, ben bunlan ezberlemiştim,Türkiye,sistem,koşullar...Bunlan babamlaçokkullanıyordunuz,eğerbunlarda bir değişiklık yoksa, yakın zamanda da olmayacaksa ve sen de bunlardan hoşnutsuzsan, biz niye buradayız? Çok küçük henüz, ona "Çünkü burası bizım ülkemiz, her birimizin buradan gitmesi hiçbir şeyi çözmeyecek, burada kalarak ve burada devam ederek var olabiliriz"i anlatmak çok zor. Kendimi ya da kızımı kurtarmam beni asla mutluetmez, çünkü bizlertoplumsal varlıklanz, içimizde bazı alt kimlikler var, ve nereye aıt olduğumuzu biliyoruz. Benim kızımdan sonraki 10 mi lyon kız ne yapacak? O on milyon kızın mutsuzluğu benim kızımın mutluluğunun üzerinegeçecektır. Ben hayata böyle bakıyorum. ^ beratguncikan@turk.net anımsıyoruz. Ünlü ressam Turan Erof'u, sosyoloji profesörü Fatma Başaran'ı, terörist kurşunlarla öldürülen bilim adamı Cavit Orhan Tütengil'i. Geçmiş yıllarda Anadolu liselerine iyi öğretmenlerin, dahası Batı ülkelerine gönderilerek öğrenim yapan geçlerin atanması öngörülüyor. Milli eğitim politikasını oluşturanlar bu yönteme önem veriyor. **' 2000'li yıllarda neler yaşıyor öğretmenler! Belki de mesleğim ya da ruhsal yapım nedeniyle nereye gitsem çevremle iletişim kurar, ilginç olaylar yaşanm, öyküler dinlerim. Bu kez de hemşireler, doktoıiar, odamı temizleyenler, yemeğimı getırenler, röntgen bölümünde filmimi çekenlerle kısacık ama özlü söyleşiler yaptık. Bir sözcük yaşam simgesi nerdeyse. Kimi Siirtli, kimi Çorumlu, kimi Çankınlı, kimi Sıvaslı ya da başka illerden, köylerden. Kimi ilk kez burada hastane görüyor, kimi Türkçeyi ilk kez burada konuşuyor. Duyarlığına ulaşınca güzel tepkiler veriyor. Taşı güzel koyuyor gediğine! Bana mutluluk veren bir olayı da okurlanmızla yaşıyorum. Geçmişi, bugünü, yaşamımı dostça izliyor, ilgisini, tepkisini güzel yansıtıyor her zaman. Dizlerinde kireçlenme nedeniyle ameliyat geçiren kimi okurlarım kapıyı çalıyor, rahatça yürüdüğünü gösteriyor. Ameliyatı izleyen günlerde yaşanacak sorunlan gündeme getiriyor. lyimser, gülümser yaklaşımıyla içim aydınlanıyor. Güzel rastlantı bu kez yaşadığım mutluluklar müzikten kaynaklanıyor. Ameliyat salonunda narkozun yeni bir yöntemini yaşarken anestezi dalından bir doktor soruyor: Müşerref Hanım, size Bach'ın iki keman konçertosunu çalacağız. Seversiniz değil mi? Bu duyarlığa ayrıca seviniyorum. Genç doktor güzel gönderme yapıyor Suna Kan'a. Büyükbabamın bir sözünü, öğüdünü bu kez de anımsadım. Çok üzgün olduğumuz zaman, bir hastaneye uğrayın, derdi. Kimler ne acılar çekiyor görmemizi isterdi. Ya da bir mezarlığa gitmemizi isterdi. ölümü düşünerek yaşama dönüş yolunu açar gibi. O sözler şimdi de çınlıyor kulağımda. Bilimin ışığında bıçağın gizemiyle yaşama uzanıyorum, çağdaş teknolojiyi yaşamak büyük umut, mutluluk, geleceğe güvence ama ötesi de var. Bir toplumun birlikteliği protezlerle oluşamıyor, tüm organlann sağlığı, diriliği, özü, canı gerekiyor. Dizimdeki ameliyattan sonra belli yöntemler gerekiyor. Sargılar açılarak, acıyı gidermek için rahatlatıcı iğneler yapılacak, serumlar takılacak. Ayrıca birkaç balon üfleyerek soluk güçlenecek. Ben de ilk kez yaşıyorum bu olayı. ANKA'dan genç bir görevliye telefon ettim, birkaç balon alıp getirmesini söyledim. Biraz sonra balonlar geldi. Genç arkadaşım hayli şaşkın, basın dalının 50 yıllık yaşlı bir üyesi balonları ne yapacak acaba? Çocuksu şaşkınlık hayli güldürdü bizi. Yorumdan da geri kalmadık. Teknolojik atılımlara karşın yaşamın gizeminde insanın soluğu da var. Arada bir renkli balonları üfleyerek selam yolluyorum size...^ SEVGİ'DEN GULTEN E Merhaba Gülten, Eşin Ahmet Kaya'yı yitirdin. Başın sağ olsun. Başımız sağ olsun. Ben kim miyim? Seninle 12 Eylül günlerinde Gayrettepe'de aynı nezarethanede kalan Sevgi Erdoğan. Yaklaşık 94'ten bu yana yatıyorum. Eşim Ibrahim Erdoğan 12 Temmuz 1991'de Istanbul'da öldürüldü. Kızım Şirvan'sa yeni İTÜ ElektrikElektronik Mühendisliği'ni bitirdi. Ve F tiplerini kapattırmak vb. talepler için şimdi Uşak'ta ben de 38 gündür ölüm orucundayım. Acını ve direnişimizı paylaşmak istedim, gazetede adresini okuyunca. Kızına da üzüntü ve öfkemi iletirsin. Kendine iyi bak. Selamlar. Sevgi Erdoğan, 3 Aralık 2000 Surta Kttit: Kliniklerde de adı geçiyor.