Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Şile açıklanndaki batık... BATIK CALISMASI... 2000 yılı Ağustos ayı sonunda Sualtı Araştırma Derneği (SAD) Struma'nın batığını bulduğunu açıkladı. Ekibin içinde Struma'da dedesini yttirmiş Ingiliz Greg Buxton da vardı. Yabancıların dalma izni olmadığı için o da ekibe katılmıştı. 3 Eylül günü de Istanbui'da Struma kurbanları için bir anma yapıldı. Bugüne dek elde edilen bulgular, bulunan geminin Struma olduğunu kanrtlamaya yeterli değil. Akademik danışmanlığını EÜ'den Esra Danacıoğlu'nun yaptığı SAD çahşmaları sürdürülecek. ^ Diğer polis ise ağzından "sizleri Karadeniz'e geri götürecekler, Bulgaristan'da Burgaz'a veya Köstence'ye gönderecekler" sözlerini kaçırdı. Bunun üzerine kaptan bu emri reddetti. Güvertede toplanan yolcular bağırarak emri protesto ettiler. Birmüddet sonra seksen kadar polis kayıklarla gelip gemiye çıktılar. Yolcular yanm saat boyunca güvertede polislerle dövüştüler. Bu mücadele sonucunda polisler yolculan etkisiz bırakıp kamaralara yolladılar. Geminin çapası kesildi. Anzalı olan ve tamir edilmek için sökülen motor, gemiye takılmamış olduğundan Struma motorsuz ve böyle bir yolculuk için gerekli gıda ve su stokundan mahrum bir şekilde bir kılavuz motoruyla saat 17.00'de Karadeniz'e doğru çekilmeye başladı. Struma saat 22.00'de Karadeniz'e ulaştı.Sahildenbeşkilometre açıklannda römork aynldı ve römorktaki gemiciler Struma'ya "Bulgaristan'a, Burgaz'a gidin" diye bağırarak gemiyi denizin ortasında bıraktılar. Yolcular geminin küpeştesinde sahilin yavaş yavaş uzaklaşmasını seyrettiler. Sağ kalanlar da öldü... Struma, sabahın erken saatlerinde Şile açıklannda, muhtemelen bir Sovyet denizaltısından atılmış olan bir torpidoy la büyük bir gürültüyle infılaketti vebattı. Denize dökülen yolculann haykınşlan kimse larafından duyulmadı. Geçen saatler ve dondurucu soğuk sonucunda olaydan sağ kurtulanlar da tek tek öldüler. David Stoliar adında 18 yaşında bir genç denizde yüzen bir gemi enkazına çıkmayı başardı. Aynı enkaza çıkmayı başaran bir diğer kişi geminin ikinci kaptanıydı. Stoliar ve ikinci kaptan gece boyunca, uyuya kalıp donmamak için birbirlerini tokatladılar, gün doğarken ikinci kaptan gücünü kaybedip öldü. David Stoliar sahile doğru yüzmeye çalıştı ancak gücü yetmedi ve enkaza geri döndü. Üstünde taşıdığı çakı ile bileklerini kesip ıntıhar etmek istedi, ancak parmaklan soğuktan donduğu için çakıyı açamadı. Nihayet Şile Feneri 'nde bulunup kazayı gören bir balıkçı teknesi Stoliar' ı Şile'yegötürdü. Balıkçılar iki gün boyunca Stoliar'a baktılar. Daha sonra polis Stoliar'ı teslim aldı ve Şile köyüne götürdü. Orada tedavişine devam edilen genci polis daha sonra Üsküdar karakoluna götürdü. Burada ifade vcren Stoliar daha sonra Haydarpaşa Askeri Hastanesi'negötürüldü.Kapıdabekleyengazetecilerin kendisine kim olduğunu sorması üzerine "David Stoliar, Struma gemisindenim" cevabını verdi ve böylece bütün dünya Struma gemisinden bir kişinin sağ kurtulduğunu öğrendi. Stoliar'ın hastanede bulunduğu süre zarfında hiç kimsenin kendisiyle temas p+ giltere'ninbugöçmenleriFilistin'ekabul etmesi halinde göçmenlerin Filistin'e varmalan için Türk hükümetinin gerekli yardımısağlayacağınıbildirdi.îngilterebüyükelçisiKnatchbullHugessen'den gelen cevap tngiltere'nin bu mültecilerin Filistin'e git.melerini istemediği yolunda oldu. Baskılar sonucunda lngiltere gemide bulunan yetmiş çocuğun Filistin' e girmelerine izin verdi. Ingiltere büyükelçiliği bu kararı Hariciye Vekâleti'ne bildirmış olmasına rağmen Türk resmi makanlan çocuklann gemiden aynlmalanna izin vermedi ve lngiltere ile bu konudamüzakereleregirmeyireddetti. Yolcular pollsle dövüşüyor 68 gün boyunca Sarayburnu açıklannda karantinada kalan Struma'ya 23 Şubat 1942 günü bir Türk römorku yaklaştı. Daha sonra saat 13.00'te bir kayıkla birlikte iki polis geldi.Polislerdenbirikaptanındemirtoplamasını istedi ve geminin dezenfekte edilmesi için yakın bir yere götürüleceğini söyledi. kurmasına izin verilmedi. 14 gün burada kalan Stoliar daha sonra tstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü ve burada sorguya çekildi. Burada üç hafta kadar kalan Stoliar' ın 704 sabıka sicil numarası altında fotoğraflan çekildi. Stoliar' ı sorgulayan emniyet amiri denizin fırtınalı olmasından dolayı kurtarma gemileriningönderilemediğini söyledi. Stoliar kendisine itiraz edip denizin çok sakin olduğunu söyleyince emniyet amiri "ne dediğimi biliyorum" cevabını verdi. Simon Brod, Stoliar'ın kurtulduğunu ve tutuklu olduğunu öğrenince resmi makamlan ikna ederek onu serbest bıraktırdı.BirYahudidoktorkendisinitedavi edip bacağmın kangren olmasını önledi. Brod, Stoliar'ı evine götürdü ve burada kendisine Struma'dan sağ kurtulmanın bir mucize olduğunu, ancak bu facianın tek tanığı olarak resmi makamlann elinden sağ kurtulmanın daha da büyük bir mucize olduğunu söyledi. Brod, 23 Nisan 1942 günü David Stoliar'ı Suriye üzerinden Filistin'e gönderdi. Struma, Sarayburnu açıklannda demirli iken Türk basını olaylahiçbir şekilde ilgilenmedi. Gemi Istanbui'da mahsur iken konuyla ilgili tek yorum Vatan gazetesinde çıkan birkaç kısa satır oldu. Vatan, Struma yolculannı "davetsiz misafirler" diye adlandırdıktan sonra olayın seyri 3 Eylül 2000 günü Istanbul'da yapılan anmadan. ni özetledi ve Türkiye'nin olay karşısındatakındığıtavn şöyleyorumladı: sonra dış basında yayımlanmış ve olayın cereyan şeklini nakleden bir haberi aktaran Va"Panama vapuru bugünkü dünya felaketitan, haberin sonunda kendi yorumunu eklenin acı bir levhasını karşımıza getirmiş, dikmiştir. Bu vapurun ne gelmesinde, ne gitme yip Türkiye' nin bu faciada hiçbir sorumluluğu olmadiğını bir kez daha vurguladı ve şunsinde hiçbir mesuliyet ve alakamız olmadığı lan yazdı: "Bu hikâyeden belli ki yüzlerce halde sırf insani hislerle elden gelen müsaMusevi mülteci ancak açıkgöz bir vapur maha ve yardımı gösterdik. acentasının ve Filistin'deki kırtasiyeciliğin Vapurda bulunanlar bugün yeni bir yurdun kurbanı olmuştur. Bizim bu işteki rolümüz, malı olmuş mevkiindedirler. Bunlann bunharbin sebep olduğu facialardan birine yadan sonraki âkıbetine ait bütün mesuliyet, gidecekleri yurdun mukadderatına hâkim bu kından sey irci olmaktan ve transit etme üzelunanlara aittir. Vaziyetin icabına göre, kırta rine buraya gelen bir vapurun limanımızda azami müddet kalmasına müsamaha etmeksi muameleleri hızlandırarak bu adamlann tenibarettir."^ çilesine bir nihayet vermek ve âkıbetlerini sağlama bağlamak onlara düşer." Geminin batmasından sonra olayla ilgili AraştırmacıRrfatN.Bali'ninlletişimYayınlabasında rastlanan tek yorum âdeta bir kara n'ndan çıkan BirTürkleştirme Serüveni (19231945) adlı kitaptan yazarın izniyle kısaltılarak mizah örneği olup öz Türkçe ile ilgiliydı. aktarıldı. NurettinArtam,AnadoluAjansı'nın resmi metniy le ilgili yaptığı yorumda metinde yer alan "tahlisiye" kelimesi yerine neden "canSiyahbeyaz fotoğraflar: Efhraim Ofir'in yazdığı With No Way Out, Stroy Of "Struma" kurtaran" kelimesinin kullanılmadığını soadlı kitaptan alınmıştır. ruyordu. Olayın üzerinden iki ay geçtikten Rubin Dodi fVeinberg (1912 d.) Simon Leibovici (1922 d.) Rica Barber (1904 d.) Grigore Bucspan (1888 d)