08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

13EYLÜL1998. SAYI6S1 medi. Sema Borucu (anne): Bana yazdı, dört buçuk saat yüzmüş. Karaya çıkmca biraz dinlenip t â n i S t l C l I l d c l 011 polisetcslimolmuş. Atina'ya ^ kampagötürmüşler... VCdİSİlldcvdİ 1 2 Kampta bir süre kalmış.sonrayinebirarkadaşıylabirlikte E y l Ü l ' d c ÜC k c Z îsviçre'ye gitmek üzere kaçmışlardı. Arkadaşı sınırı geçtutllklaildl mişamaFatihltalyanpolisine ' yakalanmıştı. Kampa geri işkcilCC £ÖrdÜ gönderildi. Bir süre sonra tek' rardenedi.GünlersürenyolcuM a i T i a k ' t a . V3ttl luktan sonra Zürih'teydi. Mülteci kampina, arkadaşlannın S a l l V C r İ l d İ ğ İ l l d c yanına yerleşti, oturma izni içinbaşvurdu. Gönderdiği ilk mektupta y Ü Z C r c k ÖI1C6 "Okumak için buradayım" diye yazdı annesine, ekonomi öğrenimi gördüğüne dair belgeleristedi. Gönderildi. Dil sogeÇtİ runu çıktı önüne, o Ingilizce biliyordu, öğrenim dili Almanca'ydı. Çeşitli işlere giripçıktı, inşaatlarda, mutfaklarda... Yenidentutuklandı. 32'sİnde ZÜlİh Hiçbiryerli olmakzor, amaarMamak Cezaevi'nde üç ay daha kaldi Fatih. Çiktığinda g Ö l Ü k l V l S l I l d â kadaşlannınvatandaşlıkhakkı önce Pınarhisar'a, sonra lstaniçin bircrbirerpişınanlıkdilekbul'agitti. Dayısınınyanında tCtİ&C d o k u n d l l . çesiyazdığınıgörmekdahada kaldı bir süre, ayakkabı ve anzordu... Bir gün, kamp yönetisiklopedi pazarladı... Cezası kesinleşmişti, cilerine kızıp, lsviçre hükümetinin mülteciörgüt üyesi olmak ve pankart asmaktan yedi lere verdiği para kâğıdını yırttı. Yine de eline yıl hapse mahkum edildi. Yattıklan cczayı negeçiyorsa,birkısmınımektuplannınarakarşılıyorduamaonbeşyılgözetimaltında sınasıkıştırdı... tutulacaktı. Pınarhisar'a, ailesinin yanına Sema Borucu (anne): Her mektubundan döndü. Birkonutkooperatifindeyöneticilik yaellimarkçıkardı,yayirmi frank... yaptı bir süre...Pınarhisar'akütüphanekurFatih'inyaşamakistediğihayatbudeğilmaya kalkıştı. Üniversiteçagındaki pck çok di... Böylebirgelecekdüşlememişti. Oturup gence Ingilizce vematematikdersleri verdi, yazdı: ücretalmadı... Pınarhisar'akapalıkalmak,iş Hapisten, işkenceden geçtim/of çekmebulamamak, diğcr davaların sonuçlannın ne dim karanlıkta olacağını bilmemek... Boğuluyordu. Nereye Ahhh, gurbette canımdan bezdim/biryagiderse gitsin, polis pesindeydi. Oturduğu ralıyalnızlıkta... kahve basılıyor, birtek onun üstü aranıyorGizliccçıkmıştıülkeden.gizlicedönmeye du... Yoldaçcvriliyor,kimliksoruluyordu. karar vcrdi. Almanya sınınna ulaştığında, tşteogünlcrdesıksıklğneAdası'nagider K.örfeztiesavaşınbaşladığını,sınırdakigüoldu. Hergidişindeonbeşgünkalıyor.yüzüvenlik önlemlerinin arttınldığını duydu... yor,yüzüyordu...Kulağı,telefondaydı... Geri döndü... Sema Borucu (anne): Banasöyledi.lsviç11 Mart 1991 sabahı.Zürihgölükıyısında, re'dentelefonbekliyorumdedi.Birgünortaarkadaşınınarmağanıtabancayısıkıcakavdanyokolursam,sakınoğlumkayboldudiye radı eli. Parmağı tetikteydi... Ccbindc isc üç polise bildirmeyin, tsviçre'ye gideceğim, simektup vardı, biri ailesine, biri avukahna, dizi oradan aranm diye ekledi... ğeri lsviçre hükümetine... Elini şakağına taOsabahbirarkadaşıylabirlikte Egesahilş.ıdı,tetiğedokundu... lerinegitti Fatih. Birliktedenizeatlayacak, 12 Eylül'ün bu topraklardan savurduğu Meis'e kadar birlikte yüzecek, Yunanisotuz binmülteciden biri olan Fatih Borucu, tan'dan sığınmahakkı isteyeceklerdi. Fatih çıplak.tahtabirtabuttadöndümemleketine. sularabıraktı kendini... Arkadaşı arkasından Vasiyeti üzerine Pınarhisar'dagömüldü. Meseslendi, ben geri dönüyorum. Fatih vazgeç /arlık, evlerinin camınabakıyordu... ^ davranılınayı haketmedi diyordu. Nasıldavranayımdiyc soruyordum, insan gibi diyc yanıtlıyordu.Onbeşgünlüğüneiddiayagirdik.onunistediği gibi davranacak, sonucu birliktegörecektik. llkgünçağırdim, Mahmut, bizc iki çay getirirmisindcdimyadayorgundeğilsen,termosifonuyakarmısınlütfen...Mahmutşaşırdı... tkinci gün ccketinin önüniîaçtı,dördüncügünçay ondakika sonra geldi, bir hafta sonra odama sigarayla girdi...Benkazanmıştım. Oyıl,cezaevinde,üniversite sınavlannda Ege Üniversitesi.Uluslararasıllişkiler'ikazanmıştı.Tamkaydınıyaptırmayahazırlanıyorduki... Mehmet Edip Borucu(baba): Ankara'da on dört yaşındabirçocuğuüzerindcsilahla yakalamışlar. Sorguda isim isim Fatih'e kadar uzanmışlar. BofUCU BAŞKENT GUNLERİ Zeytin dallan arasında... MÜŞERREF HEKİMOĞLU B irakşam Güre'deyim, birakşam Ayvahk'ta, Artur'da Attınoluk'ta özlediğim kişilerie buluşuyor, denizi, güneşi, mehtabı yaşıyorum. Güre'de mimar Cengiz Bektaş'ın yaz okulunda genç mimarlann ızlenimlerini dinledim. Polonya'dan, Almanya'dan, Fransa'dan, Kıbns'tan, ABD'den katılanlarla okulun uluslararası niteliği de var. Değişik gözlemlerte çok ilginç söyleşıler yapılıyor. Cengiz Bektaş da yeni pencereler açıyor genç mimarlara. örneğin mimarlık öğrenimini yapanlann bir süre de arkeolojiyle uğraşmasını, toprağı kazarak tanımasını öngörüyor. Kazılann gizemini anlatıyor, Truva'daki son bulgulann tarihsel yanlışlan düzeltttğini örnek gösteriyor. Üzgünüm. Çanakkale'ye uzanamadım bu gelişte. Başka isteklerim de gerçekleşmedi ama yaşadıklanmla mutluyum. örneğin Tahtakuşlar'da bir sabah okurianmızla karşılaşmaktan çok hoşlandım. O sabahı ayrıca yazmak istiyorum. Sankız'ın portresini anlatacağım size. azalıyor. Başucumda duran, gecenin bir saatinde okuyarak yıldızlara ulaştığım ozanlara az rastlıyorum artık. Hüsamettin Bozok da önen'e gelir yaz aylannda. Arada bir görüşürüz, bu kez ancak telefonla konuştu, güzel haberler verdi, ufukta yeni bir kitap var. Enis Batur'un tasarladığı "Yazışmalar" kitabı. Oktay Rrfat'ın 45 Mektubunu ve Hüseyin Bozok'un yanıtlannı içeriyor. Yolunu bekliyorum. Her zaman vurgularım, herkesin dağannda güzel, ilginç bir şeyler var bence, onlar da yazılmalı, kimbilir ne güzel mozaikler oluşur. ören'deki dinlence de güzel bir mozaik benim için. Bir dost mozaiği, bir sevgi mozaiği. Soysallar'ın balkonunda otururken karşıda bir pencerenin ışığında Şekibe ve Halrt Çelenk'i selamlarız. Telefon çalar derken, Prof. Celal Göle sesleniyor Ankara'dan, Bahri Hoca'nın ödül aldığını haber veriyor. İlginç bir rastlantı. Prof. Savcı'yı Bahri Ağabey diye çağıran tak Prof. Nermin Abadan Unat Dağ dağa kavuşmaz ama insan insana kavuşur sözü Assos yolunda gerçekleşti bu kez. Nilüfer Redy ve Jale Erat kardeşlerie buluştuk. Profesör Fatma Başaran'a teşekkür ediyorum, bu güzel olayı o yaşattı bana. Mavı bir akşam. Oostluk da deniz gibi, giderek derinleşiyor, anılar dalga dalga, gözlerin yaşarırken kahkahayı basıyor, yeni kulaçlar atıyorsun! Her kulaçta bir dostla kucaklaşıyor, şaşırıyorsun, öldüler mi, yaşıyorlar mı? Bahri Hoca artık dünyamızda değil ama balkonda soframızda beraberiz her akşam. İJhami Soysal da sevgiyle kucaklıyor hepimizi, Cengiz Bektaş yeni pencereler açıyor genç mimarlara... kızlar, damatlar, torunlaria, dedelere kadeh kaldınyoruz! ören balkonlannın başka gizemi var. Anılar, öyküler, krtaplar, şiiıierte renklenir söyleşiler. Kapı çalar, Hürya Nutku gelir, elinde güzel bir kitap, Enis Batur'a teşekkür ederek parlar gözlerimiz. Yapı Kredi'den yeni bir armağan. Elleri Var Ellere Benzemez. Sergiyi göremedim ama kitap mutlu bir olay. önce okşuyorum, güzel bir dönemi yaşıyorum sayfalan çevirirken. Bir özlemin dindiğini hissediyorum. Yaşamını güzel bir uğraşa, güzel bir dergıye, Yeditepe'ye adayan Hüsamettin Bozok'a güzel bir teşekkür belgesi bu. Sayfalarında gençliğimiz var, sevdığimiz dizelerini hâlâ coşkuyla okuduğunuz ozanlar, el yazıları, güzel fotoğraflarıyla karşımızda. Abidin Dino'nun sorusu çınlıyor kulağımda. Bir kitabını "nasıl yaşanır şiirsiz" diye sunuyor bana. Bence yaşanamaz, ancak açıklamam gerekir, yaşam gücü veren şiirter giderek ve Prof. ilhan Unat, Prof. Cevat Erder ve değerii seramik sanatçımız Seıtıan Erder'in de katıldığı bir sofrada kutluyoruz bu olayı. Güzel bir buluşma bu. Prof. Cevat Erder ÇanakkaleAssosGüreAvyalık'ta kazı ya da onanmla uğraşan öğrencileriyle buluşuyor. Unatlar Çeşme dönüşü Foça'da bir geceden sonra Ayvahk'ta duraklayıp Istanbul'a yollanıyor. Ben, Sudi Savcı, Bahriye Soysal da Canlı Balık'ta ulaşıyoruz onlara. Karşı adalarda güneş batıyor, ay yükseliyor sonra. Girit kökenli garson Ali'nin özenle hazırladığı sofrada kalamarlar, midyeler, teklrler, közlenmiş patlıcanlarla, Girit'in, Midilli'nin tadı da kanşıyor damağımıza. Serhan Erder'i dinlerken gelecek yaz Midilli'ye gitmeye karar veriyoruz hep birden. Zeytin dallan altında buluşmak umuduyla. Hepimiz inanıyoruz. Türk ve Yunan halklarının ortak özlemi bu. Ancak politikacılar özlemi dindirmiyor. Tersine. Savaş rüzgârı estirenler de var! ^ Yürünecekyoluzun ve zordu... Gütiişü erken dondu Fatih Borucu'nun...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle