Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 ARALIK 1997. SAYI 613 dı Oysakı,buyÜ7İcrı.sonsuzadekanımsayacağına söz vermışti. Bunun içın, bir fotoğraftaki durağan bir imgeyi belleğinde rutmayaçalıştı. Ne denli gayret etse de, bu imgeler bile zamanla parlaklığını yitirdi. Dahası, kendisinin dc ncyc benzediğini unutmaya başladı. Acaba yiiziin ncyc benzcdiğini unutmakla benliğin yitirilmesı arasında nasılbirilinli var?" Bir din adamı olan James yüz kaslannı doğuştan oynatamıyordu. Geçiei bir mutluluk durumunun gülümsemc olmadan yaşanabilmesininolanaksızolduğunudüşüncnColc, "Aşırı bir mutluluk ya da mutsuzluğu yaşamanın çok güç olduğunu düşündüğün hiç oldu mu?" sorusunu yöncltincc James'in yanıtı şu oldu: "Mutluluk ya da mutsuzluk gibi duyguları gerçekten duyumsamadan, yalnızcabirdüşünce olarak yaşıyorum.Adlandırmaya çalıştığım bu durumlann bir düşüncc dcğil de duygu olduğunu kavramakta zorlanryor olabilirim. Belki dc, kirni duygu ifadelerini kafamdacanlandırmayaçalışıp, 'bu mutlu bir düşünce, bu nedenlc mutluyum' dcnıeliy im." Görülüyor ki, bu durumda, tam tersine, yüz ifadesinin yitimi, duyumsama yeteneğini kısıtlayabiliyor. Cole bu görüşe ilgi göstermckten sakınsa da, olaya daha geniş bir biçimde yaklaşıldığında, bu durum kimi duygulann dışa vurumunu dizgınleyen, en son Diana'nın ölümüyle de tanık olduğumuz, tngilizlcr'c özgü hiç renk vermeden dircnmcdurumunabağlanabilir. Böylesi bir diş sıkma, şimdilerde gerek toplumsal açıdan gerek bireyın sağlığı açısından çağdışı bir davranış olarak değerlendiriliyor. Colc burada Charles Danvin'in olağanüstü gariplikteki sözcüklerindcn bir alıntı yapıyor: "Bir duygunun özgürce dışa vurulması onun daha da yoğun yaşanmasına neden olur; insanın belli duygulan elden gcldiğince dışa vurmaktan kaçınması ise duyguyuhafifleticibiretkiyaratır. öfkesinibastırmayankişidahadaöfkcyekapılır;korkulannıdenctleycmeyenkişikorkuyudahageniş boyutta yaşar; acılar içındcyken cdilgcn kalan kişi düşünme esnek I ığıni yıtırir." Diana ile birlikte yaşanan bir başka olay da, insanın sahibinitanımıyorolsa bile, bellı biryüzüonunlakurduğuyapaybiryakınhk sonucu tanimasıydı. Colc içindc bulunduğumuz"imajçağında"ünlcnmeninsonucu olarak ortayaçıkanbutürbırtanışıklığa,bırkaç DERGI DEN Merhaba, Kapakfotoğrafımızdaki anakızı çoğunuz tanımazsınız. Amu Musa Anter'i tanırsınız. 1992 Eylül'ünde planlı bir cinayete kurban giden Musa Anter'in eşi ve kızı onlar. Musa Anter Kürt kimliğiyle öne çıkmış bir Kürt aydınıydı. Onu, yitireli 5 yıl geçti. Katillerinin ise hâlâ rahatı yerinde. Musa Anter 'le karısı Hale Anter kayıtlara göre 48 yıl evli kaldılar. Ne var ki bu 48 yılın sadece 11 yıhnda birlikte olabildiler. Her siyasi dalglanmada Anter içerideydi. Kimi zaman gün ısığından yoksun hücrelerde, kimi zaman da koğuşta. Pek çokyılım cezaevinde geçiren Musa Anter 70 yıllıkyaşamına iyi şeyler sığdırdı. Bir duygunun özgürce dısa vurulması onun daha yoğun yaşanmasına neden oluyor. y ıl önce sesi bile pek bilinmeyen Diana olay ında yaşandığına dikkat çekiyor. Dış görünüş ve yıldız falına olan ilgimiz pek tammadığimız kişilcrin davranışları konusunda bir kestirimde bulunmaya çalışmamızdankaynaklanıyorolabilir. Herikiside sağlıksız verilerdcn yola çıkarak kişilık konusunagcnelkurallargetirmeyeçalışır. Ancak ıkisı de başansızolmayamahkumdur. Cole, insanların sokakta ve dükkânlarda giderek başkalarıy la göz göze gelmektcn kaçınmalarının, tasarlanandan daha çok say ıda insanla karşılaşmak zorunda oluşumuzun bir sonucu olabileceğinc, Internet'inalbenisının de yÜ7 vc scstcn yoksun oluşundan kaynaklandığına dikkat çekiyor. Yüzle ilgili genın bulunmasından sonra yüzlerin isteğe göre yaratılması yönünde çalışmalarsürdürülüyor. Kitleiletişimaraçlannın çoğunluğun beğenilerine uygun tektip bir yüz sunarak yüzü kişiliksiz bir nesneye dönüştürme çabalarının dizginlenmesi olaGazetelerde çalıştı. Çoğu adını Datı'daduymadığımız yerel gazetelerdi. Röportajlar yaptı, fıkir yazıları yazdı. Yaptığı röportajlara zaman zaman Kürtçe cümleler serpiştirdi ve her defasında kanun onun yakasına yapıştı. Ermeniler, Rumlar kendi dillerinde yazıyor da ben niye yazamıyorum diye kendini savunduğunda, onlar azınlık, sen değilsin deniyordu ona. Bir de Kürtçesini yazamadığı bir am kitabı var Musa Anter'in. Mart 1990'da kitabının önsözüne şunları yazmıştı: Aynanın karşısına geçin ve kendinize şöyle bir bakın. Ne görüyorsunuz? Yalnızca bir çift göz, bir burun, bir dizi diş ve bir gülümseyiş diyorsanız, yanılıyorsunuz. Çünkü yüzünüz kimliğinizin tek belirleyicisi; altı milyon yıllık bir evrim sonucunda oluşan, bireyin davranış ve duygulannı yansıtan bir ayna. Daha basmakalıp bir deyişle, insanın iç dünyasına acılan bir pencere. naksız gibi görünüyor. Bilım adamları yüz ile kişilik arasındaki bağlantıyı dahakesin ve sağlıklı bir biçimde ortaya koyabilecekleri günlerı dört gözle bekliyor, bunun içinde, öncelikle, bilimsel açıdan güçlübirtcknolojiye gerek duyulduğunu, ancak o zaman yüz ile kişilik arasında kesinbırbağolduğundansözedilebileceğini belirtiyorlar. O zaman da her şey ne kadar sıkıcı olacak. Neyse ki, Colc'un bu tür istekleri yok: "Umanmogünlergelmez, çünkü yüz ve yüz ıfadelen bireyin yalnızca kendisine özgü olan yönlerıne ayna tutan, gızlemenin yanı sıra, gözlerönünede seren biraraç. Kısıtlı sayıdainsanagösterdiğimizyakınlığıherkese "Bu hatıralar, Kürtçe düsünülüp göstcrseydik, her şeyimiz ortada olurdu. Yüyazıldı. Fakat zamanın faşist zün büyüleyici yönü, büyük ölçüde gizemli idaresininfaşist kanunları oluşundan ve onu yaratıcı edimlerle yorumlamaya çalışmamızdan kaynaklanıyor."^ anadilimizle konuşup yazmayı yasak The Guardian 'dan çeviren: ettiği için, benim için yabancı bir dil RİTA VRGAN olan Tiirkçe ile bu hatıratı yazmak mecbuhyetinde kaldım. (...) Okuyucularımm bunu gözönüne alarak kusuruma bakmamalarını rica ediyorum. tnşallah sağlığımda, Türkiye uygar bir ülke olursa, bu sefer kitabın aynısı inamyorum ki çok daha manalı ve güzel olarak Kürtçe 'nin Kurmanci lehçesiyle çıkacaktır." Onun sağlıklı günleri tükendi ama kitabın Kürtçesi bildiğimiz kadartyla yayımlanamadı. Önümüzdeki hafta yeni bir dergide buluşmaküzere.. tpek Çalışlar CUMHURİYET DERGİ İMTİYAZ SAHİBİ. BERİN NADİ • BASAN VE YAYAN. YENİ GÜN HABER AJANSI BASIN VE YAYINCILIK A.Ş. • GENEL YAYIN YÖNETMENİ: ORHAN ERİNÇ • GENEL YAYIN KOORDİNATÖRU HİKMET ÇETİNKAYA • YAZIİŞLERİ MUDURLERİ DİNÇ TAYANÇ, İBRAHİM YILDIZ • SORUMLU MUDUR. FİKRET İLKİZ • YAYIN YÖNETMENİ; İPEK ÇALIŞLAR • GÖRSEL YÖNETMEN: AYNUR ÇOLAK • REKLAM: MEDYA C Yerlilerinyüzlerine sürdükleri buyu, unlartn ifadelerini defarklı kılıyot... KAPAK FOTOĞRAFI ERZADE ERTEM