Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 ARAL1K 1997. SAYI 613 bi i Ik insan topluluklannda da bir cins plastik ifadeye rastlanıyor. Plastik ifade bir anlamda formundoğuşu.Form(biçim),insanınürettiği nesneye belirli bir amaçla ve eylem ile verdiği şckil. "tnsanın özgürlüğü ve insan kültürü form verme istcğiy lc başhyor. tnsan varoluşunu ve kimliğini, yaratıcı çabası vc form verme isteğinin erdemi sayesinde kazanmış." Gereksinimlcrini karşılamak için ihtiyacı olan aletleri üretcn insan, plastik ifadeyi de giderekgeliştirdi.Önceişlevsel formbulunuyor, ardından maksimum etkinliğe ulaştınlıyor. Veişlevsel fornı serbestya dasembolik anlamda geliştiriliyor. tnsanın yarattığı ilk yararlı objclerden olan seramik kapkacaklarda(buyazıdaözcl örnck olarak seçtiğimiz çanaklarda) bu aşamaları geçirerek "form için bir form haline" yani sanat eseri halinegeliyor. Kültürcl geliş.menin en erken dönemlerinde insanı işlevsel formdan, estetik forma sevkeden neden ya da davranış şekli nc olabilir? Estetik formun kökenlerini açıklamamıza yardımcı olabilecek iki olası varsayımı varH.Read'in. llki,naturalistlik(doğayauygunluk) ya da mimetik (taklit etmeye ilişkin), ikincisi ise idealistik adıyla adlandmlabilir. Birinci varsayıma göre etkinlikten kopanbilinçliyadabilinçsizformalsapmalar doğada bulunan nesnelerin taklidi isteğinden kaynaklanır. ikinci varsayıma göre ise form kendiiçinde bir öneme sahiptir yani içten gelen birgereksinimi karşılar. Yeryüzünde varolan ilk insanın, ilk kullandığımalzemebüyükbirolasılıklataşti.Sonra kemikle, tahtay la, deriy le karşı laştı. Çok geçmeden üzcrinde varolduğu toprağın özelliklcrininfarkınavardı.Suilekarıştığında belli bir kıvamı olan toprağın şekillenebildiğini gördü. Toprağı biçimledi, forma soktu. Çanak çömlek üretti. Bütün bunları yaparken dünyanın en eski sanatının ve de en evrcnsel sanatının tohumlarını attığının farkındabiledeğildi. As.ını pişirmek için ürettiği çanağın ve diğer kapkacakların, bir gün gelip kendi yaşamihakkinda,yüzyıllarsonra yaşayacak olan başka insanlara ipuçlan vereceğini düşünemezdi bile. Mağarada vücuda getirdiği toprak kabın, gün gelip arkeologdenenbirtakıminsanlarcaölçülüpbiçileceğini,sınıflandınlacağını,sonradamüze denilen yerlerde saklanıp tüm dünyanın ortakmalıolacağınıneredenbilebilirdi? Onun için değcrli olan aş kabı, başkalan için de değcrli olmuştu îşte. Dünya nerelerdennereleregelmişti. Artıkkendikapkacağını, çanağını kendi üretmeyen insanlardan bazılan, onun gibi çanak üretiyordu. Ama bu kez amaç biraz farklı idi. Çanak yine aynı çanaktı. Çünkü o gün de, bugün de işlevsel. Ama kaygılar, dürtülcr farkhydı. Ve nedense 13 PAZARIN PENCERESİNDEN Niçin dışlandık? sizi de Yunanistan'la beraber aramıza alırız!" önerisini Demirel'in Başbakan, Çağlayangil'in Dışişleri Bakanı olduğu üksemburg'daki Avrupa Birliği devirde olumlu karşıladığımızı, ancak o ara zirvesinde on Orta ve Doğu Avrupa hükümet devrilip yerini Ecevit'in Sülkesi ile Kıbrıs'ın konduğu tam üyellk başbakanlığında kurulan bir hükümet alınca listesine Türkiye alınmadı. Avrupa Birliği'nin Ecevit'in "Yerimiz, Avrupa Topluluğu değil Dönem Başkanı ve Lüksemburg Başbakanı Üçüncü Dünya Ülkeleri'nin oluşturduğu sonuçların açıklandığı toplantıda, "Bugün topluluktur" diye Avrupa Topluluğu'na zirvede tarihi bir karar aldık: Nihayet katılma çabalarımızı durdurduğunu, Dışişleri Avrupa'nın tarih ve coğrafyası birbirine kavuştu!" diyerek her ne kadar "Türkiye Bakanı Gündüz ökçün'ü o zaman AB'ye adaydır, şunları bunları yaparsa bağlantısız ülkeler grubunun başını çeken değerlendirilecektır" desinler bilinçaltında Hindistan'a yolladığını biliyoruz. Türkiye'nin "tarihiyle coğrafyasıyla sınırlarına Hindistan'dan bu konuda gelen cevap da kavuşmuş olan" Avrupa'nın dışında yine bu girişim yeterince planlanmadan, düşünüldüğünü yansıtmış oldu. hazırlanmadan gerçekleştirilmiş Bazı Avrupalı yöneticilerin Türkiye'ye karşı olduğundan aynen Avrupa Topluluğu'ndan yobazca olumsuz duygular beslediklerini gelen yanıtlar gibi olumsuzdu! bilmemek için cahil olmalıyız. Yunanistan, Demek ki sorun Türkiye'nin akıllı, hertürlü böyle olumsuz hisler besleyen insan bilgiyi toplayan, doğru yorumlayan ve yoğunluğu açısından başı çekmektedir; öyle zamanında bütün olasılıkları hesaba ki bu ülkenın ulusal kimliğinde, klasik, her katarak planladıktan sonra en akılcı tepkiyi ülkenın ulusal kimliğinde yer alan dil, din, gösteren bir yönetim sistemine ihtiyacı kültür gibl unsurlara ek olarak "Tanrı Türkleri olmasıdır. Sadece dış ilişkilerimizde değil kahretsin!" duygusu da tüm işlerimizde de bu sistem yürürlükte küçümsenemeyecek bir unsur olarak olmalıdır: örneğin memurlarımızın son iş bulunmaktadır. yavaşlatma eylemlerinde her iki boğaz köprüsündeki gişelerde işler savsaklanınca Buna rağmen Avrupa Birliği'nden saatlerce bekletilerek rezil edilen dışlanmak, yer almak ya da almamak vatandaşlara ne yapılabileceğini, bu konuda eninde sonunda ne Yunanistan'ın ne nasıl bir önlem alınabileceğini kim Türkiye'ye karşı Haçlı Seferi düzenleyen zamanında düşündü? Bu eylem sırasında Piyer Lermit duygularına sahip bazı Avrupalı gişelerden para alınmasından ikiüç yöneticilerin değil Türkiye'nin, bu ülkenin günlüğüne vazgeçilseydi binlerce insanın yöneticilerinin elindedir! köprülerde saatlerce beklemelerinin yol Olumsuz karar keyfimizi kaçırdı ve yerii yorumlar başladı: Haluk Ulman, pazar açtığı olumsuzluklar pekâlâ önlenmiş akşamı TRT 1 'dekı Politikanın Nabzı olurdu... programında sebebi "Yüzde yüz Insanlar gibi uluslar da sürekli olarak enflasyona" ve "Ordunun olumsuzluklarla karşılaşırlar; politikaya müdahalelerine" önemli olan sorunları bağladı. Hürriyet yazarı Enis öngörecek, akılcı yöntemlerle Berberoğlu'na göre, irdeleyip çözümler üretecek "Avrupa diğer nedenler yönetim sistemlerini yanında kapısını Türklere oluşturmaktır. araladığında dev bir göç Kanuni zamanında dalgasıyla yutulacağı dünyaları titrettiğimiz korkusunu taşıdığından" doğru ama ondan bu bizi istememektedir. yana çok gerilere Milliyet yazarı Yavuz kaydıgımız, perişan Donat ise Alman düştüğümüz de bazen Televizyonu ARD'den şişinmek istediğimizdeaktararak bir kolayca unuttuğumuz gazetecinin, "Bizim bir gerçektir. Nerelere Türklere ihtiyacımız yok, nasıl geldiğimizi ama ABD ordan Körfez'i kavramak için zaman ve Irak'ı denetlediğinden zaman Mahmut Makal'ın onlara muhtaçtır" dedlğini 1950'deyazdığı "Bizim yansıtıyor. Köy"ü okurum: "Eşyaların bir kısmını oturduğumuz eve Avrupalı yöneticilerin bulup sığdırıyoruz. Bir kısmını da gerekçe olarak ileri sürdükleri de, bazı yerli yetkililerimizin ahırın iç tarafındaki samanlığın yorumları da işin aslını tam bir köşesıne koyuyoruz. Yatak yansıtmıyor. İşin aslı şudur: Kanuni Sultan Süleyman ve buna benzer eşyalar, evde Her uluslararası ilişkide geçerli kalanlardır. Samanlığa olan "lehte ve aleyhte olan unsurların konulanlar ise hayvan pisliğinden yapılan zamanında doğru değerlendirilmesi, lehte petekler (turşu küpü şeklinde) içinde olanların etkin bir şekilde vurgulanması, yiyeceklerdir. Aslını ararsanız samanlıktaki aleyhte olanların İse hangi gerekçelerle eşyaları ben, işe yaramayanlar sanıyordum. silineceğinin saptanması ve uygulanmasının Bulgurun, fasülyenin falan oradaki petekler bu saptamalara göre sürdürülmesi" yani içinde olduğunu ineğin yemesiyle "satrancın amatörce, gelişigüzel çıkışlaria öğrendim." demişti Makal. değil Casparov gibi oynanması"nın Demek ki o tarihte birtakım Anadolu gerektiğini bilmemiz bütün bunları Avrupa köylerinde halkımız o kadar fakir ve Birliği ile ilgili ilişkilerde de uygulamamız perişanmış ki kapkacak alacak para gerekirdi. Dışlanmamız, her şeyden önce, bulamaz hayvan pisliğini kurutup kapkacak bu konudaki yetersizliğimizin ürünüdür! yapar fasülyesini, bulgurunu bunun içine Yunanistan bu konuda bizden daha iyi koyarmış. Köylerinde kakadan seramik oynayıp can düşmanı bellediği Türkiye ile yapan bir ülkeyken bugün Rusya'da mevcut olan tüm sorunlarını Avrupa Birliği'ni süpermarket açıp işleten, uçak teknolojisini kullanarak kendi çıkartarına en yakın şekilde geliştiren, sanayi ürünleri yapıp ihraç eden, çözümleme yolunu tutmuştur. kızları spor yapamaz bir ülkeyken Dünya Avrupa Birliği ile ilgili ilişkilerimizi gözden Halter Şampiyonası'nda bayanları üç altın geçirırsek bizim cephede, zaman zaman madalya kazanan bir ülke durumuna geldik. göze batacak kadar yanlışların ve öyle ise ne bizim dışlandığımıza sevinenler yalpalanmaların yapıldığını üzülerek bu boyutta şehrayin tertiplesinler, ne de anımsarız: Mesela, Yunanistan, Bırliğe olan biten karşısında depresyona alınırken bazı Avrupalı yöneticilerden gelen girenlerimiz prozac'a başlasmlar: Ana "Ortaklığın sağlayacağı serbest dolaşım sorunu doğru teşhis eder ve asıl bunun hakkınızı ve bazı diğer haklannızı bir süre giderllmesi için işi zorlamaya başlarsak bız kendiliğinizden ertetemeyi kabul ederseniz eninde sonunda bu meseleyi de çözeriz.^ SELÇUK EREZ AlevEbüzziya'nın lapis lâzulikusesi, 1989. Alev Ebüzziya'nın son sergisinden... SERGI Alev Siesby Ebüzziya'nın çanakları 17 Aralık 10 Ocak tarihleri arasında Ayşe ve Ercümend Kalmuk Vakfı'nda sergileniyor. Sanatçı eski Anadolu uygarlıklarından izler taşıyan bu çanakları yüksek pişirimli sert ve gözeneksiz seramik hamuru ve en eski çömlekçilik tekniklerinden biri olan sarmal tekniğiyle biçimlendirmekte. Alev Ebüzziya, Güzel Sanatlar Akademisi'nde heykel eğitimi gördüğü sıralarda seramiği Füreya Koral'ın atölyesinde tanımış ve çalışmalarını bu dalda sürdürmüş bir sanatçı. ^ bu kez çanaklar, yemek sofrasında değil, önceleri sanat galerilerinde, sonralan da müzelerin ya da evlerin baş köşelerinde boy gösteriyorlardı. Çünkü bu kez çanağın içindeki boşluk (hacim), sadece işlevsel birboşluk, sanatsal bir matcryal, görsel bir elementti. Gerçek bir kavram olarak hacim ve işlev bu kez sanatçı denilen kimselerin elinde yoğruluyordu. Buradakısacadeğindiğimiz çanağın geçmişten günümüze süregelen bu serüvenini, yakından izlemek isterseniz, size arkeoloji müzeleri ile sanat galerileri arasında mekik dokumanızı öneririz. ^ Güngör Güner, seramik çanak, 1987.