Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 SİNEMA CUMHURİYET DERGİ Orhan Kemal rhan Kemal'ı, çocukluğumdan Jhatırlıyorum. Adana'da futbol oynardı. Ismı de Raşıt'tı. Ve biryantinli saçları vardı. Çok yakışıklıydı. Ve hep tribünlerın önünde oynardı. Kızlar kendısinı beğensin dıye. Trıbün neredeyse, muhakkak bir çalım atar oraya gelir, ordan kaleye doğru giderdi. Süksesı çok olsun dıye . Orhan'la da sonradan Istanbul'da arkadaş olduk. Kitapta Orhan'a aıt çok uzun bir bölüm vardı. Maalesef ılk basımında, sekreter bir kız yermışlerdı bana, o kaybettı bu bolümü. Bir cilt daha yazarsam, o bölümü yenıden yazacağım. Orhan, Yaşar kadar şanslı olmadı hiçbir zaman. Ilk doğru dürüst parayı 72. Koğuş'tan kazandı. Sürekli para sıkıntısı içindeydi. Çocukları ve karısıyla Balat tarafında çok kötü bir evde oturuyordu. Sinemadan para kazanıyordu. Tabii, sadece para kazanmak amacıyla yapıldığı için, yazdığı şeyler de çok parlak olmuyordu. O zaman, 'Suçlu' diye bir romanı vardı. Yoğun dostluğumuz onunla başladı. Daha sonra da çok sıcak bir şekılde sürdü. ölümünden önce, Babıâli'de Istanbul Lokantası diye bir lokanta vardır, orada duruyor mu hâlâ bilmiyorum, oraya gırdim, karnım çok acıkmıştı, baktım Orhan oturuyor, önüne de bir bardak rakı koymuş, o akşam Bulgarıstan'a gıdiyordu. Yaşar'la Orhan'ın, Kemal Tahir düşmanlığı vardı. Onlar bir türlü anlaşamazlardı. Biraz, da Nâzım kıskançlığı var. Orhan, Nâzım'la birlikte Bursa'da yatmış. Münevver'e kur mu yapmış Kemal Tahir ne, böyle şeyler de var. Zaten devamlı üç Kemaller kavgası sürerdi. Gene Kemal Tahir'den açıldı laf. 'Adam doğru söylüyor, ama bu kadar da doğru söylenmez ki" dedi. O günden sonra Bulgaristan'a gftti, ama malesef dönmedı. Kapıkule'ye gittik karştlamaya cenazesini. Ne yazık ki büyük bir fiyasko oldu. Bulgarlar, cenaze arabasıyla getirdıler. DİSK en önde.Yaşar'dan Çetin Altan'a aklınıza kım gelirse herkes Kapıkule'de. Ama cenaze arabası yok. Edırne'ye gittik, cenaze arabası bulmak ıçin. Valilik vermedı. Orhan, bütün hayatı boyunca devletle olan ilişkilerindeki rezillik ve kepazeliğı ölumünde de ^ ^ yaşadı. Sonunda zar zor Bulgar J ^ | cenaze arabasına ızın aldık, Orhan'ı getirıp, Edirnekapı'daki Bulgar Kilisesi'nın buzluğuna koyduk.Tabıı Istanbul'a gırerken yollar bütün kıyamet gibi kalabalıktı. DİSK'in üyeleri ikı yanda yol boyunca dızılmışti. Papaz da bizimle ld"^ Adını anımsayamadığı bir film çekiminden. Ayhan Işık, Belgin Doruk ve Mike Rafelyan ile. Atıf Yılmaz'ın yanında kameramanlığa başlayıp, mesleğini onun yanında sürdüren önemli kameramanlar, sanat yönetmenleri, film müzikçilcri var. Liste adam akıllı kalabalık: Mike Rafaelyan, Çetin Gürtop, Çetin Tunca, VcdatTürkali, Barış Pirhasan, Ümit Ünal, Duygu Sağıroğlu, Metin Deniz, Yalçın Tura, Nevit Kodallı ve Ruhi Su... Benimkiler hep kadın kahramanların biraz yanını tutan filmlerdi" derken adam akıllı iddialı. Bu özelliğini dünyaya ve insanlara bakışıylaaçıklıyoröncc. Ardındaniçindebulunduğu çevreyi ve 21 yıldır beraber olduğu Deniz Türkali 'yi önemli bir etken olarak gösteriyor. Özellikle "Selvi Boylum Al Yazmalım"la başlayan dönemde 19781979 yıllanndan sonra kadın kahramanların daha önemli olduğu filmler yapmaya başlamış. Maço bir adam değil diye tanımladığı Barış Pirhasan'laişbirliğiyapmışbusıralarda. Birlikte çalıştığı insanlara hep inisiyatiftanımış AtıfYılmaz. Kendisinin olaylara bir kadın gibi bakmasının mümkün olmadığını da kabul ediyor ve devam ediyor: " Deniz her zaman söylüyor, ben de inanıyorum, bir erkek hiçbir zaman feminist olamaz. Kalıtımsal şeylerimiz var ne de olsa. Hem yasaların bize tanıdığı birtakım haklarla doğduk, hem de örf ve adetlerin bize tanıdığı ımkanlarla yaşadık. Onun için bir kadın gibi görmemize imkan yok. Kitapta da yazdım. Zaten kadın filmi demek de doğru değil, bu filmlere. Kadın kahramanlar aracılığıyla Türkiye'de kimlik arayışı, bu filmlerin ortak teması. Daha çok kadınlar hayatlarını degiştirmek istiyorlar. Sürekli bir baskı altında oldukları için hayatlarını degiştirmek istiyorlar bilinçli ya da bilinçsiz. Bir imkan buldukları anda da değiştiriyorlar. Hiç değilse o gayreti gösterebiliyorlar. Erkekler daha rahat. Nasıl olsa, toplum onlara birtakım haklar tanımış. O ihtiyacı duymuyorlar kadınlar kadar. Türkiye'deki çeşitli çevrelerdeki insanların kimlik arayışı teması üzerine yoğunlaşan filmlerdi benimkiler. " ^ olurmu diye. Yönetmenasistanberaberliğinikankocaberaberliği gibi görüyor. Veekliyor: "Onlar beni bırakıncaya kadar ben işe yararbirinsanıhiçbirzamanbırakmadım.Nebileyim,Zekiile9yılçalıştımberaber. Yilmaz Güney'leöyle.Halit'leöyle.Onlaryönetmen oldular bıraktılar beni." Daha sonra, Leyla özalpileçalışmış. Altı yıldırdaFatoş Sevinç ile birlikte. Fatoş'uolağanüstübuluyor. "Ama o yönetmen yardımcılığını çok sevdiği için kendisi bir işe girişmiyor" diyor. Yönetmen yaratmada ustalaşan yönetmenimiz oyuncu y aratmada o denl i hevesl i görünmüyor. Kendisiyle sinemaya başlayan tek oyuncunun Pervin Par olduğunu söylüyor. O da fiziğinden dolayı scçilip sonradan oyuncu olmuş. Birde Türksinemasınınefsaneadamı YılmazGüney var. Amaörneğin,TürkanŞoray30kırk film yaptıktan sonra AtıfYılmaz'ın filmlerinin baş kadınlarından biri olmuş. Hep denenmiş belli disiplini olan oyucularla çalışmayı yeğlemişçünkü. Senaryocularıyladailişkisidevamlılıkgösteriyor. "Senaryocuyönetmen ilişkisi farklı bir ilişki" diyor. Sonra ekliyor:"Seçtiğinizsenaryocunun sizin seviyenizi daha iyi anlayabilmesi, mizacınızı da iyi bilmesi gerekiyor. Mesela Zabatini ile de Sica beraberliği var. Kankoca gibiler. De Sica'nın bütün senaryolarını Sabatini yazmış. Ortak dünya görüşleri var. Dünyayabelli birdramvebelli bir mizah duygusu ile bakıyorlar." Kadın kahramanlar Onun sincmasında kadın kahramanlar hep önplanda. Filmlerinde de kadın kimliği titizlikle işleniyor. "Benimmaşistbirtavirlayaptığım bir film sanıyorum yok. Yılmaz Güney 'de mesela çok vardır. DOĞA KÜLTÜR, MACERA... hareketle BATIveORTA TOROSLAR, PAMUKKALE, GÖKOVA, DALYAN, KAPADOKYA.KÖPRÜLÜ KANYON... özel olarak yapılmış araçlar ve deneyimli doğa rehberlerimiz eşliğinde yürüyüş turları. Seyircisi kadın Atıf Yılmaz 1980 yıllarda ve daha sonra filmlerinde kadının kimlik arayışına önem vermiş. Seyırcisinin daha çok kadınlardan oluştuğunu söylüyor ve başrolünü Türkan Şoray'ın oynadığı Mine filminden ilginç bir örnek veriyor: "Mine, Karadeniz'de oynarken, işletmecimiz gelmişti, 'Abi bu film acayip bir film' dedi.' 600 kişilik sinemaya, 550 kadın gelince 50 kişiyi de almamışlar iş bozulmasın diye. Bir kadın gelmiş Izmir'den misafir. Sinemacı 'yer yok' demiş. Ama kadın, 'Arkadaşlarım çok methetti. Ne olur bana bir sandalye koyun, bu filmi görmeden gitmem' demiş. Sinemacı da bir sandalye koymuş ona. Seyretmiş . Mine, kadınlardan çok ilgi görmüştü." Filmlerde kadınlara yönelik bakışı özel olarak yönlendirmek ıçin çabalamamış. Daha çok dogal bir şekilde gelişmiş filmlerinin bu özelliği. Her hafta Antatya'dan 7 gece, 8 gün Tam Pansiyon, 7.000.000. TL Doğa dostları bizi arayın Kültur Turizm: 212 234 34 20 (4 hat); Kosmos Tuıizm: 216 3566884