Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 MURAT URAL Istanbul Müzik Festivali 'nin ünlü yıldızlarından değil, festival programındayer alan iki pırıl pırıl gençten sözedeceğiz; Birsen ve Özcan Ulucan kardeşler. Birisi geleceğin piyano virtüözü, diğeri keman sanatçısı olmak için hazırlantyorlar. Kısacık öyküleri ise inanılması zor bir düş gibi... Jfğf • • I abam,sanınm77'de •İB ^ ^ ^ P Türkiye'ye gelmiş. ^ ^ j f e Kardeşim özcan'la CUMHURİYET DERGİ diye anlatmaya başlıyor Birsen Ulucan. "Ben piyanoya yenı başlamışım. Özcan daha4 yaşında kemanla oynuyor. Babam Istanbul'daakrabalanmızı ziyaret ederken gazetede bir haber görüyor. Haberde birTürk sanatçısının Almanya'da konzertmeisterlik yaptığını okuyor. Çok takdir ediyor. O an 'Bir gün Türkiye'ye gelcceğiz ve çocuklarım bu hocadan ders alacaklar' diyor ve gazeteden haberi kesip alıyor." Hocanın adı Saim Akçıl. O yıllarda böy le bir şey i değil düşünmek, hayal bile etmenın mümkünü yok. Çünkü, Ulucan aılesi o sırada Bulgaristan'dayaşıyor. Birsen Ulucan şöyle hatırlıyoro günlerı; "Türkiye'ye gelmemize kesinlikle izin vermiyorlardı. Yanı ya anncme tek başına izin veriyorlarbize ve babama vermiyorlar ya babama annesi ile vize veriyorlar anncme vermiyorlar. Yani ailece gitmemiz mümkün değil. Babam ve annem birer aydın oldukları için özellikle bize izin vermiyorlar, örnek olur diye." Baba Mehmet Ulucan, Bulgaristan'a geri dönüyor. Daha sonra ad değiştirme olayları, baskılar başlıyor. "Evlerde Türkçe hiçbir şey bulunduramıyoruz. Türk radyosu dinleyemiyoruz. Babam Istanbul'dayken gazeteden kestiği, yıllardır sakladığı haberi de atıyor. Atmadan önce Saim Akçıl'ı defterine not ediyor, ama ne olurneolmaz... Rusismincbenzetiyor. lşte, Saimen Akçılovsi gibi bir şey yazıyor." Yıllargeçiyor. Baba Mehmet Ulucan'ın inanılmaz düşü gerçek oluyor. Ulucan ailesi 1989Temmuzu'nda,o büyük göçhareketiyle birlikteTürkiye'ye geliyorlar. Birsen Ulucan o sıralarda 19 yaşında.."Gelişimizin üçüncü günündc lstanbul'a ulaştık. Perişan vaziyetteydik. Yanımıza hiçbir şey alamamıştık. Yollarda, yerlerde yatmıştık. Doğru dürüst bir şey y iyemcmiştik. tstanbul'agelirgelmez babamın ılk işi akrabalarımıza Saim Akçıl'ın adını vererek onu bulmalannı istemek oluyor. Herkes, 'önce bir ev, iş ayarlayın sonra buluruz' diyor. Ama babam' Hay ır, cn önce bu iş' diyor. Akrabalarımız konservatuvara gidip sormuşlar, Saim Akçıl'ın telefonunu bulmuşlar. Babam gelmemi • M N F ben çok küçüğüz," Bulgaristan'da iken babalan bir düş kurmuştu. tstanbul'a gelip Saim Akçıl'dan ders aldıracaktı çocuklanna. Geldiler... Daha ev bark bulmadan Saim Akçıl'ı buldular. Ve sonunda düş gerçekleşti. Birsen ve Özcan Ulucan'ı 5 temmuz günü dinleyebilirsiniz. Tutkunun gerçekleştirdiği düş zi istedi. Ben, Türkiye'ye geleceğiz diye 45 aydır piyanoya elimi sürmemiştim. özcan da öyle. Yorgunuz. O gece hiçbirimiz uyuyamadık. Ertesi gün babam, annem, Özcan ve ben Saim Hoca'nın önündeydik." Dinledikçc çarpılıyor insan, hele anlatan gencecik bir kızsa. İnanılması zor bir öykü... 12yıl boy unca beslenen, hiçbir zaman gerçekleşmeyecek gibi görünen bir düş gerçek oluyor. Ama şans eseri değil; inanılamaz bir tutkunun, ınanılamaz bir azmin, inanılamaz bir inancın, bir baba ve annenin inanılmaz fedakârlığıntnsonucu... ğı gibi Saim Akçıl'ın öğrencisi artık. Birsen Ulucan ise seviye sınayını başanyla vererek lstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarına giriyor ve profesör Mcral Yapıh'nın öğrencisi oluyor. Anne Necmiye Ulucan anlatıyor; "Meral Yapılı, Birsen' in kayıt işlerine evimize kadar gelerek yardımcı oldu. Sadece Birsen'e değil hepimize destek oldu. Öylc ki yakıtımızı bile aldı.Birsen'in konser kıyafetini hazırladı. Küçükkızun Ayşen'i konservatuvar kreşine kaydettirdi. Teşekkürlerimize 'Senin üç çocuğun var, bcnim dc bir kızım oldu' diye cevap veriyordu." Anne Necmiye Ulucan'ın "Müzlğin Naimleri" "teşekkür listesi" daha uzun asBirsen ve Özcan'la ılgıli dolında; Filiz Ali, Ayşegül Sanca, kümanlar ın bulunduğu dosyaAyla Erduran, Çelik Gülersoy, da, Cumhuriyet gazetesinden Erol Erdinç hemen aklına gekesilmiş bir haber var... "Müzılenler. ğin Naimleri"... Bir fotoğraf; Saim Akçıl bir yanına Özcan'ı Birsen ve Özcan Ulucan karbir yanına Birscn'i almış. Ve Birsen ve özcan Ulucan Bulgaristan 'da iken. deşler, hocalannı ve kendilerini Akçıl'ın açıklaması; "Ikisi de destckleyenlerı mahcup etmebüyük yctenek. Bulgarıstan'da çok "O gün bugündür Saim Akçıl hep ço mişlcr. Eğıtim ve kariyerlerinde, buiyieğitimgörmüşler. BuTürkiyeiçın günc kadar, parlak ancak sağlam cuklann yanında oldu. Ücrctsiz ders büyük kazanç. Diyebılirim ki Naadımlarla ilcrlemişlcr. Elde ettikleri verdi. Özcan'ı, ayağının tozuyla, im'den sonra Türkiye'nin kazandığı ya da kendi lcrine sağlanan olanaklaTürkiye Ulusal Keman Yanşması'na en öncmli iki isim olacaklar. rı, o gencecik başlarından beklcnmeha/ırladı. Konserler düzenledi." Özcan Ulucan, babasının düşledi yecek bir olgunluk, sabır ve özveriyAnne Necmiye Ulucan anlatıyor; le sonuna kadar değerlendirmişler. Daha yola yeni koyulmuşlar, ancak özgeçmişlerine bakıyorsunuz, bu kısa sürede ne çok şey biriktirmişler... Sağlam bir eğitlm Birsen 1970'tc, Ö/xan 1973'te Bulganstan'ın Şumcn kcntinde doğmuşlar. Baba Mehmet Ulucan, köy öğretmeni olan Abdurrahman' ın oğlu. Bu nedcnle ilk soyadları Abdurrahmanof. Mehmet Ulucan tıp okumuş ve çevresinde iyi tanınmış, aydın bir operatör. Anne Necmiye Ulucan ise bir çocuk doktoru, o da bir aydın. Tıp fakültesinde okurkcn tanışmışlar. Müzik ve edebiyata olan tutkulan yakınlaştırmış onlan. Orhan Veli, Oktay Rifat, Melih Cevdet, Nâzım Hikmet sohbetlerinin içine kcndi yazdıklan şiirleri dc sıkıştırmışlar. Klasik müzik konscrleri, opcralarbir başka güzelmiş b\rl\kte gidildiğinde... Annesi Birsen' i ana okulundayken Şumcn Çocuk Müzik Okulu'na da kaydettiriyor. Kısa bir süre sonra Birsen'in parmaklan, bir daha ayrılmayacağı piyanonun tuşları üzcrinde gezınmeye başlıyor. Yıl sonu konserindeki başansı ve hocalannın önerisi üzerinc Birsen'e bir piyano almaları şart oluyor. Piyano almak, hele iki genç doktor için o kadar kolay de