Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 SİNEMA CUMHURİYET DERGt Türk sinemasının yaşadığı kriz bu yıl yalnız tek bir filmin çekilmesiyle sonuçlandı. 45 yılda 107 film çeken Atıf Yılmaz da boş durmamak için oturdu anılannı yazdı. vekentdeğiştirmiş. Amahaftasonlarınındeğişmez eğlencesi hep sinema olarak kalmış. Lakabı rejisör Mcrsın ()rtaoku 1 unun ikinci sınıfında kendisine takılan bir lakabı ise ömür boy u meslek edinmiş: Rejisör! Amaçocuklarınkcndisine neden rejisör dediklerini anımsamıyor. Greta Garbo. Charles Boyer ve Jean Harlovv'la da ilk gençlik yıllarında Mersin'deki beyazperdeli sinemalarda tanıs.mı:>. Tembel ama terbiycli bir liseli iken sahneye ılk adımını atmı^. Okul içinKralOidipusoyununusahneyekoymaya kalkmış. lhtiyarkahinTresiarolünükendine ayırmıs. Amaprovadabacaklantitreyincerolü hemen ba^kasına devretmek /orunda kalmış. Sahncbulunamayıncaoyunu, radyofonik bir pıyes gibi okulun hoparlöründen yayımlamaklayetinmişler. Sinemaya ilk adım atışı ise Mersin Lisesi 'ndeki edebiyat hocasının isteği üzerine yazdığı bir kompozisyonlabas,lıyor Atıf Yılmaz'ın. Istiklal Savasji'nda yaşanmış gerçek bir öykü bu. Oklasikbirkompozisyon yazmak yerine, öyküyüsenaryolaştırmayasoyunuyor. Liseyi bitiriplstanburagelineedescnaryosunubır dostuaracılığıylaAtlasFilm'evenyor. lstebır daha ayrılamayacağı setlerle de ilk ke/. böyle tanısıyor. Tam yönetmenlik hayalleri kurarkenscnaryosununkabul edilmediğinı öğreniyor. Amaaynıhikâyeyi yıllarsonra AvniDilligil "Oğlum İçin" adıylaçekiyor. AtıfYılmaz'ınüniversitegünlerıdebırhayal kırıklığıyla başlıyor. Çok istediği akademınin imtihanını kazanamıyor. Bunun üzerine hukuk fakültesine kayıt yaptırıyor. Okulun sekreteri kesfedene kadar daGüzel Sanatlar Akademısi Resim Bölümü'nün en dcvamlı öğrencisioluyorkaydıoltnayan Atıf Yılmaz. Bu arada Nuri lyem'ın atölyesinede devam ediyor. "Resim çalısmalarınızdan bir örnek var mı" sorusuna, gülerek " Yok ama, isterscn bırjjeylerçızeyım" yanıtını veriyor. AtıfYılmaz'ınYeşilçam'daaldığıilkiş"AllahKerim"filmındeSemihEvın'easıstanlık. Ardındanikıfılmdedahaasıstanlıkyapıyor. Sonra"Kanlı Feryat" fılmineilkkez yönetmen olarak imzaatıyor. Çektiği filmlerinsayısındaneminolınadığı için Yeşilçam'ın belleği Agah Özgüç'e sormus. 107 film çektigını ondan ögrenmiş. "Unutulan var mıdır" sorusuna, "yok canım mümkündeğıl, daha fazlasıçekilemezki zaten "yanıtını veriyor. AttfTilmm AttJ Yılmaz, Hasunkeyj'te "Tuprağııı huııı jıımıııı çehcrkeıt... Sol alt köşedeki Bcl^nı Ooıuh. Bir Atıf Yılmaz kitabı • 1. sayfanın devamı yazarken çok zorlanmış Atıf Yılmaz. Arkadaşlarından yardım ıstemiş. Daha doğrusu yıllarsonraanılannıaramayaçıkmış. Birelindesilgisibirelindekurşunkalemi,yaşadık!arını "Söylemek Ciüzeldir" adını verdiği anılannı kâğıda dökcrken epey terlemiş. Neyse ki dostlarıonubilgi,belgeveanekdotlarladesteklemişler. Meğer,Türksinemasına45yıldır hiç durmadan (son bir yıl hariç), film çeken ünlüyönetmenıınizinçekmecelerindenealdığı ödül hcykelciklerinden bir örnek, ne yazdığı senaryolardan bir kopya, ne de çektiği filmlerden video kaset bir kayıt varmış. Bu gerçeğifarkettiğigün"Buoldukçatuhafhalimin bir nedeni olmalı" dıye düijünmeye ba^lamış. Tam birpsikiyatrın kapısını çalacakken hemen vazgeçmış. "Bclki dc beni sinema alanında yıllardır ayakta tutan bu özelliğimdi. Geçmişteolanherşeyikafamdansilipatmam ve hep ileriye, gcleceğe doğru bakarak ya$amayı seçmem..." diyor. Atıf Yılmaz'ınanılarısizi Türk sinemasındasımsıcakveunutulmazbiryolculuğaçıkarıyor. Elbetteburenklianılarbirkitabasığmamış. Aslında AtıfYılmaz, anılarıni.toplamaya çıktığında bir kitap daha yazacak kadar anı toplamış. Yaşadıklannın zaten yarısını birilerini kırarım korkusuyla kitaba almamıs.. "Yüzde elliye yakın kesinti yaptıgını" itiraf cdiyor. Aslında Yılmaz, anılarındakendisinden çok başkalarından söz ediyor. Bunun nedeninide"Dahakendımlehesaplaşmadrm" diycaçıklıyor. Öylcgörünüyorki.buanılann bir ikinci cıldi yazılacak. Atıf Yılmaz, okul y ıllarmda kâh aile koşulları kâh kcndi ınadı nedeniyle durmadan okul varıyor ki, Bush'ta bir karış surat. "Duydum ki" diyor, "Türk filmlerıne kota ayırma niyetiniz varmış... Amerikan sinemasının yayılmasına engel olmaya kalkarsanız bılın kı tekstil ürünlerinızin bir metresi bile Amerika'ya gıremez." Adam bızım yöneticılerımız gıbı değil, dünyayı ele geçirmenin tek yolunun sınemadan geçtığinin bilıncinde. Blrbirinden iinlü asistanları Atıf Yılmaz'ın Afa Yayınlarf ndan çıkan "Söylemek Güzeldir" adını verdiği anılarını Sinemayla nasıl bir güç elde ettigınin farkında. Bizım şu andaki durumumuz korkunç. Amerikan sinemasının etkisi altına girmış durumda. Bütün salonlar onlarda. Seyircinin talepleri yönlendirilmiş durumda. Maalesef devlet kültür için hiçbir çaba göstermiyor. Bütün dünyada devletler kendi sinemalarını destekliyor, Amerika da böyle. Bin tane çare arıyorlar. Akıl almaz destekler var. Bütün bunlar bir yerel kültürü korumak için . O elden gittiği zaman Türkıyeli olma kimliği yavaş yavaş gidiyor. özel sektör de desteklemelı. Amerikan parmağı Amerika için sinema çok önemli. Amerıka Avrupa'yı ve dünyayı sinemasıyla fethediyor. Sinema o kadar önemli bir şey kı ısanların yaşam biçımlerını, tüketimlerını, taleplerıni belırleyebilıyor. Bir turlü çıkmayan sinema yasa tasarısına Türk sineması ıçın kota konması gündeme gelmışti. Turgut Özal da Amerıka'ya gıdiyor o günlerde "Şu işi bir Bush'la görüşeyım" diyor..Beyaz Saray'a