Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ması rastlantı değildir. Hiç kimse Joyce'u Broch'tan daha iyi anlayamaz. 1930'ların büyiik yazarlarının önemı Malraux, Sartre, ClaudeEdmond de Magny tarafından keşfedılmıştir. Gombrowicz hakkındaki en iyı kitap, tek kelıme Lehçe bilmeyen Yunanlı Proguıdis'ın kaleminden çıkmıştır. Ve Fuentes'ın yapıtlarının en yetkın eleştırısmı yapan da bir Ispanyolca ıızmanı değil Scarpatta'dır. Sonra, Rabelais'in estetığini bir Fransız değıl, bir Rus olan Bakhtıne açığa çıkiirmıştır Bu ışın kuralı kendinden ınenkuldür. Coğrafi uzaklık gözlemcilere yerel çerçeve üzerıne değişık bakiş açıları üretmelerı ve bir yapıtın estetik değerinı daha iyi anlamaları olanağını verır. Fpansakopkusuvapdıp Deneyım ve le/zet açısından ben birOrta Avrupalı'yım. Janacek ten, Kafka'dan vc Musil'den, Debussy ve Proust'tan olduğundan daha fazla etkılendım. Ama yaşamımın ortasmda karım ve ben Fransa'ya göç ettik. Bu olay yaşamım kadar çalışmalarımdada dönüm noktası oldıı. Amerika'da, yıllar önce çalı$malarımı ıçeren bir bibliyografya yayınlandı. Yetişkınlik çağımın en önemlı dönemlcrıni geçirdiğım Fransa'dayazdığımhıçbiryapıtbu bıblıyografyada yer almadı Oysa, en değerlı dostluklarımı burada kurdum, en olgun yapıtlaıımı burada yazdım. Dahası en çabıık veen iyi ^ekılde burada anlaşıldım. Ve her şeyın ötesınde, burada, 2ü yıldır lıerkesten önce ve en yetkın biçimleriyle kitaplarımı yayınladığım bir yayınevım var. Kn yetkin dıyortım. çünkü I985'te tüm romanlarımın Fransızca çevirileri üzerinde satır satır, sözcük sözcük yeniden çalıştıın. O zamandan beri, Fransızca metınlerimi kendim onaylayıp, başka dillere Çekçe ve Fransızca'dan birlıkte çevrilmelerı koşulunu koyuyorum. Çek editörüm de çevin doğruluğunun dcnetimı açısından bunu cloğal karşılıyor. Ona bir metin hazırladığım zaman, bunu Fransızca kopyasıyla karşılaştırıyorum. Bu titızliğim anlayışla karşılanmalı, çünkü yıllarca pek çok Asya ülkesinde kıtaplarım bılgim dışında lngilizce kopyalarındançevrıldi. Ne zaman bir yolculuğa çıksam şuna benzer şeyler duyuyorum: "Fransız edebiyatı mı1' O artık hiç kaale alınmıyor." Aptalhk denebılir buna Ama aptallığı önemli kılan onun telaffuz edılişıdır Çünkü Fransız korkusu vardır ve yüzyıllardır kültürel anlamda siiren bu hükümdarlığın şımdi rövanşı istenmektedir Ya da kıta dışında yaşayanların Avrupa'yı reddı de diyebilirız buna. The Farevvell Party'ni (Veda Partisi) 197 l'de tamamladığımda, edebiyat kariyerimin son durağına geldiğıme inanmıştım. Rus işgali sırasında, yaşamımın en güç dönemini geçirdim. O zamanlar bana destek veren tek halkın Fransızlar olduğunu asla unutmayacağım. Yıllarca, yalnızca onların gönderdıklerı mektupları buldum posta kutıımda. Bu sıcak ılgilerine ve göçetmeye karar verdiğimde gösterdikleri dayanışmaya binlerce teşekkür. Fransa'da yeniden doğuşununutulmazsüreciniyaşadım ^ Türkçesi; NESRİN ARMAN Mllan Kundara: Komünlst terörün devrlmcl llrlzml, Insanoğlunun lirizms doğru sontuz yönallşlnln yolunu b«kl«nm*dlk f •kild* aydınlattı. Goethe'nin de Diderot tarafından etkilendiğinigöreceksiniz. Kn baştan beri evrimin mantığı ulusal sınırların ötesine geçmiştır. Goethe bunu birçok kez söylemış ve üstünde ısrarla durmuştur: Ulusal edebiyat dönemi bitmiştir, gün dünya edebiyatının öne çıktığı gündür. Bu diişünce Goethe'nin mırasını bıçimlemiştir. Ama bir başka mıras ihanete uğramıştır. Çünkü edebiyat tarihi ve eleştırı kendilerinı coğrafı özelliklennden soyutlama erkine sahip değildirler. Ulusal çerçevesi içinde bir romahı incelemek bir halkın tarihC U M H U R İ Y E T OEROİ 1 7N İ S A N te oynadığı rolün anlaşılması açısından yararlıdır. Ama bir sanat yapıtı olarak aynı şeyi söylemek mümkün değıl. Bu nedenle, Avrupalı bir çerçeve kesinlikle gereklidir. Bu, bize bir romanın belirli bir halkı değil ama roman sanatını da anlatmasım sağlayacaktır. Bu sanatin içinde varoluşun keşfedilmemiş kıvrımları, gümşığına çıkmayı bekleyen yeni biçemler vardır. Goethe'nin düşüncesinin ana fıkri budur: Yalnızca ulusal ötesi bir çerçeve biı çalışmanın estetik değeriniverebilir. Yazdığı etkileyici roman Fransızca'ya çevrilen bir Lapon yazar düşünelim. Lapon bu işe hevesle atılır. Sonunda, artistik yetcneği tartışma konusu olur. Şimdi birde, yalnızca r.e denli cıddi olduklannı kanıtlamak için, en ciddi Fransız editorlerin Laponya'dan bir uzman yazar bıılııp, sözünü ettiğimiz romancının küçiik ülkesiyle ilgili parlak bilgısıni aktardığı makaleyi yayınladıklarını düşünelim. Romancı umutsuzluk içinde içkıye sarılacak, buzdan kulübesini bulamayıp karlar içinde ölecektir... Gide'in en büyiik savunucusunun Dostoyevski, lbsen'in George Bemard Shaw ol 1 9 9 4S A Y ! 4 2 1