Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
D ÖRT TEKERLEKTEN Bedri Zenginkuzucu Tramvaylı traffikte yılbaşı telaşı lıydı. Genellikle tek sıra da olsa, genış parke taşları üzerınde o arka yollarda trafik akardı. Bir ara sıkışıp kaldığımızı düşunerek paniğe kapılır gibi olduk. Ağa Cami'nin girişinde ınmeye karar verdik. Beş lıraya pazarlık ettiğimiz bu yolculuk için şoföre, zahmetlerınden dolayı ikı buçuk lira daha uzattık; zorla kabul ettı. Efendi bir adamdı. Fren pedalını bıraktığı zaman, pedalın yerıne oturuşunda bıraktığı tok sesı ve direksıyondakı vites kolunun, bırinci vitese geçerken dişlilerın çıkardığı madeni sürtünf.ıe sesini hâlâ hatırlıyorum. lstiklal Caddesi'ndeki bu trafik sıkışıklığı cumartesi akşamları, sık sık tekrarlandı durdu. Ancak o yılbaşı günü bıze sankı tarıhın ilk buyük trafik sıkışıklığı gibi gelmıştı. Kımbılir, bu koca tstanbul, günumuze kadar böylesini görmeyecektı belkı de! Sonraki yıllarda tramvaylar, "trafığe engel oldukları için" kaldırıldılar. Beyoğlu trafiği ana caddelerde ve ara sokaklarda tek yönlu düzenlendi. Sahilyolu, Unkapanı, Barbaros Bulvarı ve Aksaray'daki yeni güzergâhlar şehrın trafiğini bir hayli rahatlattı. Boğaz'ın iki yakasını birleştiren Köprü'nün motorlu araçların sırkulasyonunu çağdaş düzenlemelere bağladığı düşünülmüştü. Köprü ile birlikte, birkaç yıl boyunca lstanbul trafiğinın sorun olmayacağı sanıldı. Şimdi ise yıl 1990, tstanbul eskı "taşra"sına yayılmış trafik arterlerinden bırınde, Nisbetiye Caddesi'ndeyız. Otomobillı kulturun yarattığı üç buyuk yerleşim merkezı olan Levent, Etiler ve Ulus'tan akan trafik kaplumbağa hızıyla ilerlıyor. Pazar günleri hariç, yılın her gunu bu böyle. Saat sabahın sekizi, akşamın yedisi veya öğle vakti olabilir. Binlerce surucü, madeni sactan lastik tekerlekli kutu kutu odacıklarına kapanmış, her gun bu çılgınlığı yaşıyor! Üstelik bu trafik keşmekeşi aynı saatte şehrin en az 4050 değişik noktasında aynı şiddette yaşanıyor. "Güzel lstanbul" şımdilerde, tamamen kaderine teslim edilmış bir vaziyette, bir trafik sıkışıklığı kentı oldu! D Yıl 1954, Istıklal Caddesi'ndeyız Otomobıl trafığı oldukça seyrek Yaya trafığı de tramvay duraklarında yoğun zun yıllar önce, lstanbul'un trafik anarşisine teslim olmasından çok önce, korkunç denecek çapta bir trafik sıkışıklığı yılda bir kere, yılbaşı gecesi, Beyoğlu'nun lstiklal Caddesi'nde yaşanırdı. Bahsettiğim dönem, özel araç sayısının hızla arttığı 1950'li yılların başına rastlar. BugUn "Her Allah'ın günü" birkaç semtte birden yaşanan şu bunaltıcı araç birikimi, o eski günlerin dar ve tenha yollarında, "büyük bir olay" haline gelirdi. Böyle büyük bir trafik bunalımını lstiklal Caddesi, 19S4'ün yılbaşı gecesi yaşadı. Taksiler daha o günlerde, cumartesi akşamları çift yönlü trafiğe açık olan istiklal Caddesı'nden dolmuş yolcusuyla geçmemeyi adet edinmeye başlamışlardı. Genellikle yolcularını larlabaşı Caddesi'nin başında bırakırlardı. Biz, birkaç arkadaş bindiğimiz dolmuşun şoförünü ikna ederek Galatasaray'daki bir davete gitmek üzere, otomobilin lstiklal Caddesi'ne girmesini sağlayabilmiştik. O güne kadar görülmemiş bir trafik sıkışıklığına tanık olacağımızı nereden bilebilirdik. lstiklal Caddesi'nin ağzına yedi sekiz koldan arabalar akıp da tıkanınca dakikalar saatlere Ozamış ve Agacami'ye kadar olan yolu bir buçuk saatte alabilmiştik. U geçebilmesi için de aralıklar oluşturmuşlardı. Zaman zaman karşı taraftan gelenlerden yol alan bir taksi, ileri fırhyor ve bir süre parke taşları üstünde yol aldıktan sonra tekrar çıktığı kuyruğa giriyordu. Bol kromlu pancurlu Buick Roadmaster'lar, sivri burunlu Opel Kapitan'lar, tombul Austin'ler ve gürultülü motorlarıyla yepyeni bir heyecan veren küçük Volkswagen'ler, hepsi bu keşmekeşte yerlerini almışlardı. Ancak, sayıca çok olanlar gene de taksilerdi ve uzun cüsseleriyle Beyoğlu'nun yan sokaklarından bazılarına girebilmek için iki manevra birden yapmaları gerekiyordu. Lale Sineması'nın önüne Toto^ nun mihrace kılığındaki koskoca bir afişi konmuştu. Herkes bu durumun bir gün sinir bozucu bir hal alacağını tahmin edebıliyordu. Fransız Konsoloslugu'ndan Balık Pazan'na kadar uzayan arka yol da tıkalı olma Zeki Usta anlatıyor MOTORLU ARAÇLAR MINIREHBERI SUNBEAM (Otomobll) : öncelerı müstakıl bir marka olan Sunbeam, sonra ingılız Rootes grubuna dahı! edıldı ve son modellerı çıkana kadar 197O'lı yılların ortalarında yok oldu. Ûzellıkle 'Alplne' tıplerı klasık otomobıl koleksiyoncuları tarafından tutulur Turkıye'de daıma az sayıda bulunmuştur SUZUKİ (Otomobll, Pikap, Mlnlbüs, Jlp): Japonların mınık otomobıllerını sımgeleyen Suzukı'ler her tıpte motorlu vasıtanın küçuk ölçülerde olanını yapmıştır Kuçuk olmasına rağmen Turk otomobılseverlerı tarafından da tutulmuş ve yollanmızda sayıca çok görülmeye başlanmıştır Ancak son modellerının ölçulerı daha çok bıze uygun sayılır Jıp tıplerı de doğa ıle baş başa gezmeyı sevenler tarafından beğenılmekte Ayrıca markanın motoslkletlerı de var Sunbeam 1968/69 spor modell otomobıllerınden birkaç adet gelmıştı Sonraları ağır hızmet kamyonları da yollanmızda görulduler TAUNUS (otomobll): Alman yapısı Fordların kullandığı ısım oldukça populer çağrtşıma sahıptır İlk Tabii ki arabanın içindeki rahathkla biz çevremizi seyre daldık. Yağmur hafif çiseleniyor ve sokak lambaları caddeyi ancak yer yer aydınlatıyor; ama gene de bugünkü parıltılı havayı o günlerde de verebiliyordu. Iramvaylar peşpeşe dizilmiş, ancak taksilerin TALBOT (otomobll): Bu ünlü Fransız otomobıl Sunbeam (968/69 markası az sayıda da olsa yollanmızda görulduler 1980h yılların başında yenıden dırılış gösteren markanın modern hatlara sahıp aıle tıplerı lyl satmayınca uretım durduruldu ve fabrıka devredıldı TATRA (otomobll, kamyon): Eskı bir Çekoslo vak markasıdır ve eskıden bu acaıp kuyruklu büyuk Taunuslar 194O'I. yılların sonunda gelmışlerdı, bugun ıse bu markayı kullanan dunyada kalan tek otomobll Turkıye'de uretılmekte TEMPO (minlbus, kamyonet): Alman menşelı pratık yapılı bir tıcarı araç markasıdır Uzun kasalı kamyonetler 19601ı yıllarda yollanmızda görulmuşlerdı. TAVRİA (otomobll): Ruslann küçuk ZAZ modelının çıkardığı modern hatlara sahıp yenı bir otomobll Yollanmızda görulecek olan en yenı ıthal otomobıl sayılır THAMES (kamyon): Ingllız Ford fabnkalarında çıkarılan kamyonlara verılen ısımdı ve uzun yıllar yollanmızda dayanıklı kamyonlar olarak ün saldılar 26