22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

M EKTUPLARDAN Osman Senemoğlu Faruk Nafiz Çamlıbel'den HamdiAksoy'a • Sana mektup yazmadım, üstad, hayli zamandır, / Yazsam da, yazmasam da bil ki hâlim yamandır. / Sanma sana yazacak derdim, tasam kalmadı, / Yine gönlüm ateştir, yine başım dumandır. / Çıldınrım hepsini hatırlasam, emin ol, / Bereket versin aklım oldukça unutkandır. / Yazmış olsam çektiğim çileyi baştan başa / Dersin: "Bu mektup değil, tefrikalık romandır!' / Eriyorum mum gibi henüz âşık olmadan, / Daha kırkım dolmadan yirmi dişim noksandır. / Bir doktora uğradım derdime baksın diye, / Doktor demek ya handır, yahut apartımandır. / Dedim ki: "Başım döner, titrer elim ayağım, / "Hasta olmadığıma gel de beni inandır!' / Göğsüme kulak verdi, nabzımı saydı, dedi: / "Bu illetin çaresi varsa saylav olmandır. / "Saylavlık ihtiyarlar için gençlik aşısı, / "Saylavlık, hastaların benzine taze kandır. / "Fâzıl Ahmed nurtopu oldu Saylav olunca, / "Ismail Müştak ise altmışında civandır. "Halil Nihad uzadı gitti minare gibi, / Ressam Şevket de şimdi kubbe gibi şişmandır. / Yanyana dolaşırken ikisini gören der: / "Bu yıkılmaz anıtı kuran Mimar Sinan'dır. / "Sen de bir saylav olup hemen canlanmağa bak, / "Yoksa geçen her günün bir zarar, bir ziyandır" / Dedim kalbim atarak, "Ya saylav olamazsam?" / Dedi: "Bir çare var ki bundan biraz yavandır, / "Bir banka meclisinde çalış âza olmaya, / "Bundan başka ne desem, ne söylesem yalandır." Beş liraya mal olan bu güzel reçeteyi/ Yapacak eczahaneyi bilsem hangi dükkândır? / Işte üstad, anladın hastalık ne, ilaç ne... / Arif olan bu sözden bin mâna çıkarandır! A (') Tatlı Sert, Istanbul, Kanaat Kitabevi, 1938, s. 66. Faruk Nafiz Çamhbel'in (18981973) bu mektubu, şimdiye dek yayımladıklarımızdan ayrı bir özellik içeriyor: Manzum yazılması, sonradan bir kitapta yer alması, genellikle mektupların ortak özelliği sayılan "doğallıktan" uzakmış izlenimi veriyor. Mektubun, yazıldığı kişi dışındaki okurları da amaçlaması, niteliklerini yitirtmemiş, F.N. Çamhbel'in yergi gücü, alaycı havası değişik bir tat vermiş bu belgeye. Yaşı ellinin üstünde olanların ya da dile özel ilgi duyanların (bu arada bulmaca merakhların da) bildiği gibi "saylav", "mebus" karşılığı önerilmiş ancak kullanımı yaygınlaşamayınca yerini sonradan "milletvekili" sözcüğüne bırakmıştır. Şiirlerinde Anadolu'dan görüntülere, yolculuk izlenimlerine, günlük yaşam sahnelerinin betimlenmesine yer veren, okurun dünyasındaki somut gerçekleri kullanmasıyla kolay anlaşılan ve "Han Duvarları", Çoban Yıldızı" gibi yapıtlarıyla adını geniş bir kitleye duyuran F.N. Çamlıbel "saylav" olma isteğini dile getirdiği mektubuyla bir sonuç elde edemez. Bu isteği ancak 1946'da gerçekleşir ve "mebus" olur. Şairin bu dönemde aradığını bulup bulmadığım bilmek olanaksız. Ama sonu, ne yazık ki kötü bitmiş bir öyküdür bu. Çünkü F. N. Çamlıbel, 1960'ta da milletvekilidir ve bu nedenle Yassıada'ya kapatılır. Meclis üyelerinden kimilerinin "rahatlığını" eleştiren, "saylavhğın sağlık açısından yararlarını" sayan bu mektubun yazıldığı kişi, Hamdi Aksoy (18831957), Kurtuluş Savaşı'na katılmak için Anadolu'ya geçmeden önce tttihat ve Terakki partisindeki etkinlikleriyle ün kazanmış bir siyaset adamıdır. Yunus Nadi'nin Yenigün gazetesinde yazı işleri müdürlüğü görevini de bir süre üstlenen H. Aksoy, ilk Meclis'ten başlayarak (1920), 1939 yılına dek milletvekilliği ya da "saylavlık" yapmıştır. 21
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle