24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

s E OFRA Bekri Çeşnici Küçük Hüdadat Lokantası Tehcere yemeğinin binbir lezzeti minönü, Sirkeci, Bahçekapı bir metropolün serüvenini yaşamış, tüm civcivli semtler gibi zaman zaman değişime uğramış; kimi zaman parlamış, kimi zaman biraz gölgede kalmış köşeleridir lstanbul'un... Koskoca Osmanlı Sadrazamı'nın iki adım ötesinde. "Orient Express" ile birlikte başkentin Batı'ya açılan kapısı olan Sirkeci, büyük tüccar, avukat yazıhanelerinin bulunduğu yerlerdi. lmparatorluk döneminde, Sirkeci'nin otelleri, önemli konaklama merkezleriydi ve Beyoğlu yakasındaki Tokatlıyan gibilere karşın önemlerini korurlardı. Her biri bugün bakıldıklarında, insanın içini burkacak kadar küçük ve eğri büğrü olan bu oteller ve altlanndaki kıraathanelerde, imparatorluğun yazgısının değiştiği kararlar alınırdı. Meserrel kahvehanesinin lttihatçılann tarihindeki yerini bilenler, yıllar sonra bu kahveyi, üstündeki oteli görünce belki düş kınklığına uğramış olabilirler. Bana sorarsanız Cağaloğlu ve Sirkeci, hatta Bahçekapı ile Eminönü, Vakıf Hao, bugün postahane olan eski Adliye ve Yeni Cami ile Sirkeci Garı ve şimdiki tstanbul Llsesi, geçmişin Duyunu Umumiye binası dışındaki yapılarıyla, imparatorluğun son yıllarının döküntülUğüntl simgeler. Ama tmparatorluk sona erer ermez Sirkeci Bahçekapı ve Eminönü önemlerini yitirmediler. Kapalıçarşı'sı, Mercan'ı. Sirkeci'si ve Bahçekapı'sı ve Eminönü'sü ile bu bölüm, yine zengin tüccann, avukatların, gümrük komisyoncularının odaklandığı yerdi. O zamanlar, zengin kumaşçılar Mahmutpaşa, Sirkeci ve Bahçekapı'dan çıkıp sanayici olmamışlardı. lstanbul'un ticaret zenginliğinin çok büyük bölümü, eski kentin bu noktalarında toplanmıştı. Tüccar, komisyoncu, avukat, hanlardaki burolarından çıkıp kazançlarına, düzeylerine ve beğenilerine göre çeşitli lokantalara giderlerdi. Bunlara o sırada oralarda odaklanmış büyük bankaların müdürleri de iş çokluğundan yemekleri bankaya getirtmiyorlarsa katılırlardı. Çevrenin ünlü lokantaları içinde, ilk dördü oluşturanlar tabii ki, Konyalı, Borsa, Istanbul ve Ege lokantalarıydılar. Bunlara, Mısırçarşısı'nın girişindeki Pandeli de eklendi ve günümüze dek değişmeden varlığım sürdüren de tek o oldu. Konyalı, lokantanın bulunduğu binanın yıkılmasıyla sokak içine çekilip biçim değiştirdi. Borsa, yerini değiştirdi ve bir de kentin yeni zenginlik odaklarından Osmanbey'de yeni bir yer açtı ki eskisiyle kıyas kabul etmez. İstanbul lokantası, banka oldu. Ege lokantası, önce "son dönerci ustası"nı emekli etti, sonra da kapandı. Şimdilerde Hafız Hayrettin Sokağı ile Eminönü arasındaki Bahçekapı'dan meydana çıkan geçitte, bodrum katında bir yer açtılar Ege'nin es Bır yanı Bahçekapı'ya, bir yanı Emın*nu Meydanı'na bakan Şapçı Han'daki "Küçük Hüdadat Lokantası", hemen hemen Cumhurıyet ile yaşıt "Madam" yok. Yusuf'un gidişinden sonra ki çahşanları. yıllarca yönettiği bir'lokantayı son gününe BUtün bu değişimi, bütün bu gelişmeleri kadar götürmüş; yanında çahşanlara devregörmüş ve yaşamış bir tarihi binadır "Şapçı derek ölmüş. Han". Bir yanı Bahçekapı'ya bir yanı Eminönü Meydanı'na bakan Şapçı Han, içinde terAllah için lokantanın yeni sahipleri kalizilerin, fason iş yapanların, bir de gümrük teyi hiç bozmayıp sürdürmüşler, her döne'm komisyoncularının bulunduğu Bizans'tan kalucuz olan fiyatları da. , ma bir bina. İlk zemin katta, 1930'larda açılÇorbanın, et veya etli sulu yemeklerin, kımış, "Küçük Hüdadat Lokantası", Iranlı zartma ve haşlamaların, patatesli rosto köfYusuf ile, personelin yıllar yılı "Madam" dite, lzmir köfte, fındık köfte, kadınbudu köfye andığı karısı tarafından işletilirdi. Kısa zate, Macar köfte, tepsi köfte, patatesli şiş köfmanda en kalbürüstü avukatlar ile tüccann te, ızgara köfte ve kışın terbiyeli şiş köfte, değilse de ki arada onlar da çeşni değiştirmevsiminde ciğer sarmanın da bulunduğu mek için gelirlerdi çevrenin uğrak yeri ol • Kuçuk Hudadat'ta sebzelerin aklınıza gelen < muş. Çünkü Hüdadat, temiz, özenli ve lezher türlüsünü, kök kereviz ile mercimek yahzetli tencere yemeği ile çevrede çahşanlara bir nisini de içeren her çeşit zeytinyağlı bulabiev mutfağı sunmuş. 1946 yılında Han'ın Ust lirsiniz. Pilavları, makarnaları, kompostoları katına çıkan ve hemen hemen Cumhuriyet ile ile ve de hamur tatlıları ile tencere yemeğiyaşıt sayılabilecek Küçük Hüdadat'ta artık nin her türünü sunan, Türk mutfağının gü zel örneklerini veren Küçük Hudadat'ta geçen hafta iki kişi, gerçekten nefis birer sade yağlı dolma (fotoğrafçı arkadaşım Hasan Deniz yalnızca biber, ben ise biber kabak karışık) yedik. Üstüne çeşniyi denemek için birer pilav söyledik; birimiz kuru köfte öbürümüz de kuzu fırın istedik yanına. Bu son derece doyurucu ve çok lezzetli yemek için de on dört bin lira hesap ödedik ki bunun hiç küçümsenmeyecek bir bölümü de sıcaktan yandığımız için devirdiğimiz aJtı şişe suya gitmişti. Hüdadat, tarihi bir semtte, tarihi bir han içinde, tarihi Türk mutfağını sürduren, alçakgönüllü ucuz bir lokanta. Hepinize salık veririm. • KÜÇÜK HÜDADAT, KÖMÜRCÜ BEKtR SOKAK, NO: 2 BAHÇEKAPI / İSTANBUL 39
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle