Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kayıp negatif avcıları Atlllâ Dorsay merikan sinemasının genç kuşak yönetmenleri, sinemanın geçmiş hazinelerini korumak ve kurtarmak için inanılmaz bir çaba göstcriyorlar. Sağlam bir sinema kültUrü ve bilgisiyle yetişmiş olan yöl netmenler, Francis Ford Coppala'dan Martin Scorsese'e, Woody Alkn'dan Sidney Pollack'a, bu konuda sürekli bir şeyler yapmanın peşinde. Son Cannes Senlijjjl'nde filmi olmadığı halde, sırf bu konudaki bir panele katılmak için gelen Martin Scorsese, bu alandaki en son ve çarpıcı örneği vermiş bulunuyor. Sorun, aslında çok yönlü. 1895'te hayata geçen sinema, demek ki beş yıl sonra yüzüncü yaşını kutlayacak. Bu dönemin yaklaşık üçte biri, sessiz sinema dönemi. Ama özellikle bu dönemden sayısız fılm kayıplara karışmış durumda. Gerek bu dönemden, gerekse sesli sinemanın ilk yıllarından kalma "nitratlı kopyalar" ya tıkıldıkları depolarda günden güne bozuluyor, ya da yangınlarda yok olup gidiyorlar. 1950 ve 6O'lı yılların filmlerinin negatifleri, kullanılan kimyasal maddelerin etkisiyle, yavaş yavaş asıl renklerini yitiriyorlar. Ayrıca, özellikle bizim gibi geri kalmış ülkelerde görüldüğü Uzere, filmlerin negatiflerinden doğrudan doğruya kopya çıkarılması gibi korkunç bir işlem, bu negatifleri onarılamayacak biçimde tahrip etmiş ve ediyor. Yılmaz Güney'in bu tüm filmleri ve özellikle "Siırii", bu olayın en canlı tanıkları. (Bu konuda yıllar önce birkaç kez yazmıştım). vannes'da bu konu ile ilgili bir panele katılan Martin Scorsese, şöyle diyor: "2 yıl önce, Stanley Kubrick'in 'Doktor Garipaşk' adlı filminin negatifinin yok olduğunu oğrendim. Bu filmin artık yalnızca pozitif kopyaları vardı ve filmden yeni kopyalar çıkarmak, artık zordu. Dehşete düştüm ve bir soruşturmaya giriştim: Özellikle 1950'lerden onceki Amerikan filmlerinin neredeyse yansının negatifi kayıplı. Bunun uzerine, lıım yönetmenler bir araya gelerek, büyiik şirketleri bu ko Martin Scorsese sinema tarihinin ünlü filmleripeşinde... A "Major'Mann tepkisi çok olumlu olmuşa benziyor. Elbette, çünkü eski filmlerde hâlâ "iş var". Dünya TV'leri, sürekli eski Holl•ywood filmlerınin peşinde!.. Hele "videodisk"ler çıktıktan sonra, eski filmler, daha da gözde olmuş. Aynca şirket patronlarının, yukarıda saydığımız ve her biri birer "altın yumurtlayan tavuk" olan adları reddetmesi de mümktin değil kuşkusuz!.. Böylece çabalar başlamış: FOX şirketi, yılda 8 ila 12 filmi "restore etmeyi", Universal ise yılda 1 milyon dolar ayırarak, 7000 fılmlik arşivinden 50 kadarını ilk ağızda elden geçirmeyi planlıyor. Bu arada, MGM şirketinin arşivinin önemli bölünıüne sahip olan Ted Turner, bu zengin koleksiyonun tüm filmlerini onarmaya girişmiş bile... MGM, Hollywood'ungeçmişinin en parlak kadrolarına, en çekici filmlerine sahip şirket olarak, bu hazinenin değerinin bilincinde. Ama öte yandan aynı şirketin kimi siyahbeyaz filmleri elektronik yöntemlerle renklendirerek piyasaya sürmesi ise söz konusu Film Vakfı'nın öfkesini çekmiş bulunuyor. IVIartin Scorsese, Cannes'da "sinema hazinelerinin korunması" amacıyla her yıl verilnıesıne başlanan ve Rossellini Vakfı'nın seçtiği kişiye sunulan bir ödülü aldı. Ünlü tarihçi Kevin Brownlow'la ortak olarak. (Brownlow, Abel Gance'in Unlü filmi "Napoleon"u kurtannasıyla tanınıyor). Bu arada, Scorsese, Avrupalı yönetmen ve yapımcılara da seslenerek, Avrupa sinemasının hazinelerini korumalarını istedi. Aslında özellikle Fransa'da, Henri Langlois'nin ilk Sinema tek'i kurmasıyla birlikte, film koruma olayı öylesine gelişmiş bulunuyor ki, bu konuda ABD'den çok daha iyi durumda. Ama öteki Avrupa ülkeleri için aynı şey değil. özellikle ttalya'da NeoRealismo'nun kimi başyapıtlarının veya sözgelimi Comencini'nin 1950'Ierdeki "Ask, Ekmek ve Kıskançlık" güldürü dizisinin sağlam kopyaları yok gibi... öte yandan, filmlerin onarımı, bakımı, çok para ve zaman isteyen bir olay. Fransa'nın Bois d'Arcy'deki onarım laboratuvarlarında, yılda ancak 500.000 metre film elden geçirilebiliyor. Bu tempoyla, nitratlı kopyalarda bulunan tüm filmlerin yanmaz filmlere nakli için, daha 40 yıl gerekiyor!.. Ama hiç olmazsa işe başlanmış bulunuyor. Ayrıca yalnız onarımla kalmayıp, klasik filmlerden eğitim amaçlı 16 mm.'lik kopyaların çıkarılıp ticarileştirilmesi de gündemde olan bir konu. • Cannes '90'da bir panele katılan Martin Scorsese, özellikle 1950'lerden öncekı Amerikan fılmlerınm neredeyse yansının negatıflerının kayıp olduflunu açıkladı Sajjlam bir smema kultur ve bilgisiyle yetişmiş genç Amerikalı yönetmenlenn bir bölümü, sinemanın geçmıştekı hazınelerını kurtarmak ıçın yenı bir Fılm Vakff kurdular nuda bir şeyler yapmaya çagırdık". Böylece bir araya gelen Spielberg, Lucas, Coppola, Pollack, Redford, Allen gibi yönetmenler, Scorsese ve Kubrick'in çağrısına karşılık vererek, iki ay kadar önce bir Film Vakfı kurmuşlar. Vakfa, California Üniver sitesi, New York Modern Sanatlar Müzesi, Kongre Kitaplığı gibi ABD'nin en ünlü film arşivleri katılmış. Vakıf, Spielberg'in "bizzat" yakıştırdığı adı hemen benimsemiş: "Kayıp Negatif Avcıları"!.. Ve hemen "Major'Mar nezdinde girişimlere başlanmış. 36 "Kayıp Negatif Avcıları" adıru taktıkları hlm vakfı nda, Spielberg, Woody Allen ve Francis Ford Coppola gibi genç kuşak ABD'lı yönetmenler yer alıyor Işte Avrupa ve Amerika, onca olanağa karşın, bu konularda hâlâ uğraşıyorlar. Bizim kapanın elinde kalmış eski filmlerimiz, güdük, zavallı ve boynu bükük sinemamız, bu durumda ne yapabilir? Ne devamlı ve kurumlaşmış büyük şirketlere, ne olanakları zengin bir devlet arşivine, ne de sinema eserlerinin korunması gereken kUltür ürünleri olduğu gibi çağdaş bir anlayışa sahip olan ülkemizde, sınemamızın geçmiş yapıtlarının olduğu gibi, bugünkü üretiminin de zamana kar^ı korunması, gelecek kuşaklara kalması, galiba gerçekleşmeyecek bir düş... D