Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
orkestrası, bestesi sıkışık parçalar bana çok ağır, çok rahatsız edici geliyor. Benim müzik anlayışım diye toparlayacağım en güzel şey şu: Ben bir tek gitarla çalarken ve mırıldanırkenki halinin müziğin en gUzel hali olduğunu sanıyorum. O yahnlığını bozmamak için ve bana göre olan o güzelliğini bozmamak için çok sade bitirmeye çalışıyorum müziği. • En beğendiğiniz hangisi? fılm müziği FOTOROMAN OKURDAN Daha fazla konu Birkaç öneri... DERGİ'yi dikkatle izliyorum. Galiba konu bulmada zorluk çekiyorsunuz. Çünkü ele aldığınız konular iki ya da üç sayfayı kaplıyor. Bunun yerine, daha fazla konu ve daha az sayfa sistemini uygularsanız sevinirim. Diğer bir nokta ise, birçok haftalık derginin de ortak sorunu olan kitap... özellikle yenl piyasaya çıkan kltapların tanıtımına hiç yer vermemenız. Başanlannızın devamı dileğlyle. NURİ UÇAR/M«r»ln *•*»*.• • Bana göre müziği en müthiş oturmuş film, beste olarak da dinleseniz öyle, film ile birlikte dinleseniz de öyle, "Godfather" Filmi üç kere izledim, ezberlediğim yerler var. Filmi izlerken görüntüden, hareketten çok, yani konunun getirdiği heyecandan çok, o sahnede çıkacak müziği bekliyorum. • Batıda olduğu gibi bu işi meslek olarak sürdürmeyi, yalnızca fılm müziği ile uğraşmayı düşünmüyor musunuz? Efendim tercihiniz ne yönde olacak acaba? •Ordaki hiçbir şey bizdeki gibi yapılmadığı için ya da bizdeki hiçbir şey onlardaki gibi yapılmadığı için bu mümkün değil. Bence bu işin mektebi filan olmadığı için bu konuda hiç deneyim yok. Ben totalden söz ediyorum. 50 60 filme özgün müzik yapmakla deneyim elde edilmiş sayılmaz. Çünkü adamların 1930'larda çevirdikleri filmlerin bile müthiş müzikleri var. Mektebi olmadığı için daha önce yapılmış çalışmaların ne kadar çok incelemesi yapılırsa, pratik olarak o derece sağlıklı sonuca yaklaşılmış olur. Dışarda bu işin mektepleri var. Ben kitaplarım getirttim, baktım. Türkiye'de uygulanması mümkün değil. • Batıdaki gibi çahşmak olanaksız? neden DERGİ'nln 23. sayısında bir mektubum yayımlanmıştı. Ben bu mektubumda övgü dolu sözler yazmıştım. Şimdi ise bir eleştirim var: "Okurdan" köşesinde neden daha fazla mektup yayımlamıyorsunuz? Unutmayın kı, DERGİ'nın ılk sayılarında bu köşeye ılgi buyüktü... İBRAHİM ORMANCI/ManİMAlaf«Nr "Okurdan" köşesi • Ben TRT'ye şunu önermiştim: Senaryo bana gelsin, senaristin ve rejisörün vermek istediği nedir okuyayım. Bu aşamada, "Şurayı şöyle, burayı böyle yapalım" diye konuşalım. Böyle ortaklaşa, paslaşarak çalışalım dedim. Yönetmen nasıl senaryoya bakıp göze gelen yönünü çekiyorsa, ben de kulağa geleni, daha senaryo aşamasında uygulamaya başlayayım dedim. "Hakikaten böyle çahşmak gerek" dediler, ama bir telefon, "Miijdat, 15 giın sonra yayına giriyor, gece sabahlara kadar filan" diyorlar. • Aradaki tek fark çalışma disiplini mi? •Dışarda teknik olarak da farklı yapıyorlar. Bayağı bir sanayi var. tsmi yazan herkesin muhakkak katkısı var. Aksi taktirde adamı işten atıyorlar. Daha o aşamada rejisörle müzikçi arasında flört başlıyor. Ordaki rejisör de bir parça piyano filan çalıyor. Şöyle yapalım da diyebiliyor, flörtten kastım o. Ondan sonra konuya göre müzikçinin hissettiği ağırlığa göre çok büyük stüdyolarda çalışılıyor. Yeşilçam'da bir stüdyo varsa 40 film orda sıraya giriyor. Orda öyle değil. Hepsinin stüdyoları var. Oralarda elcmanlar var. Herkes oflları tanıyor. Kovboy filmini kim yapar, polisiye filmini kim yapar biliniyor. Neyse, o stüdyoya kocaman 60 70 kişilik orkestra rahatlıkla girebiliyor ve bestecinin elindeki değnekle oynamakta olan filmle birlikte orkestra devamlı çalıyor. Çaldığı ayrıca ses bandına kaydediliyor. Daha sonra ses mühendisleri, bestecı, orkestra elemanlan sırf sesı dmleyerek hangi icraatta en iyi çaldıklarını saptıyorlar. Fakat en kötüsu dahi o sahne oynarken çalındığı için film ile tam çakışan muzikler. Çok uzun sürüyor.bu çalışma. • Sizin fılm müziklerinizi kaç kişiyle birlikte hazırladmız? • Ben kendim gitar, synthesizer, basgitar, piyano ve vurmalı sazlar fonksiyonunu yerine getiren ritmboxları kullanarak kendim götürüyorum. Çok gerektiğinde başka enstrümanları da katıyorum. Tek başıma çalıp tekbaşıma kaydediyorum.n Kurban'da kelleyi zor \ kurtardık, beni geç istersen... Demokrasiye EVET, kasaplara HA YIR. Biz yine sizden off the record görüşünüzü alalım TRT hangi konuda uyanlsm?.. DERGİ'nin 9 ağustos tarihli sayısının "Okurdan" köşesinde Meral Çetin imzalı bir mektupta, TV ile ilgili olarak, "elle tutulur" dizilerin hep geç saatlerde verildiğinden dem vuruluyor ve TRT sorumlularının uyanlması istenıyordu. örnek olarak da, mektupta bazı dizilerin isimleri geçıyordu. Ben de aynı fikirlere katılmıyor değılım. Ancak, "Otel", "Dedektıf Burosu" ya da "Dantel" türü diziler, bence geç saatte verilse ne olur, en uygun saat seçilse ne olur? Bence tartışılması gereken sorun hepsinı tartışalım elbette; ama en önemlıleri başa çekerek ılk elde, dizilerin nıtelığıdır Geçen yıl bir ara, TRT, dizilerde değil belkı, ama yabancı filmlerin seçimınde kısa mesafeli bir atak yapmış ve bızlere "kaliteli" sinemanın örneklehni verebilmişti. Dizilerde de, ömeğın bu yıl, bir "Dünya Meselelerı" (Peter Ustlnov'un sunduğu) gibi, son derece seviyelı ve aynı zamanda çarpıcı bir yapıt seyrettık... Işte tartışılması gereken, TRT sorumlularının uyanlması açısından uzerıne gıdılmesı gereken nokta, budur. Neden farklı beğenılere seslenen yapıtlar dizı ya da fılm her tür ızleyıcı düşünulerek planlanmıyor... işte, gelin, bunu tartışalım bu sütunlardal MİTHAT SONÖZ/lstanbulHarblyt Mert AU Başarır, satırüan paçayı kurtarmış bir kurbanük koyunla (Fotoğraflar: UĞUR SANER)