27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Karacaahmet'in günübirlik sakinleri Gevher Hanım, her cuma kızının mezannı ziyarete geldiğinde, kendini Karacaahmefteki canlıların şerrinden korumak için, çözümü fotoğraf makinesinde bulmuş. LaleFiloğlu erhalde dünyanın hiçbir kentinde, mezarlıklar tstanbul'daki gibi insanlarla, günlük yaşamla bu kadar iç içe değildir. özellikle Karacaahmet Mezarlığı'nın Üsküdar'a doğru uzanan kesimlerinde, tnezar taş' ırının dibinden başlayan eski ahşap evler n bahçelerinde oynayan çocuklar, saklambaç ya da köşe kapmacanın heyecanı arttıkça mezarlara doğru taşarlar. lstanbul'un mezarlıkları kimileri için de ekmek kapısıdır. ölülerin mekânı, nice işsiz güçsüzler, kimsesizlere de meskendir. lstanbul'un Anadolu yakasında oldukça geniş bir alana yayılmış olan Karacaahmet Mezarlığı da sayıları yüze yakın hocayı, bir o kadar da çelenk toplayıp "mezar sulayarak hayatlarını kazanan" kimsesizi barındırır. batüiıgına bakın" diyor Gevher Okman. Hava güzel olduğunda, her cuma kızının mezannı ziyarete gelen Gevher Hanım, mezarlık soyguncularının, sarhoşların onu rahat bırakmadığından şikâyetçi: "Bu mezarlıklarda soyguncular, sarhoşlar dolaşıyor. Biraz geç saatte gelmiş olsam, beni kovalamaya başlarlardı. Sonraları yanımda bir fotoğraf makinesi taşımaya başladım. Onlar beni kovaladıklarında bcn de onlann fotoğraflarını çekiyordum. Sonunda kaçtılar benden" diye özetliyor kendi mezarlık maceralarını Gevher Okman... Hocaların yanı sıra çelenkçiler ve sucular, her ne kadar mezarlık yetkilileri tarafından biliniyorlarsa da gizliden gizliye çalışmaktalar. Tabutlar ile birlikte gelen çelenkleri gozleyip, akşam olduğunda "temizliğe" girişen çelenkçilerden Osman Gezer bu mezarlıkta çalışan ordunun sadece bir üyesi. Osman Gezer fotoğrafını çekmememiz kaydıyla, ölmeden mezarhğa girmesinin nedenleıini anlatıyor: "Askcrden geldikten sonra tş ve İşçi Bulma Kurumu'na başvurdum, ama bir türlu iş cıkmadı bana. İşimiz olmadıgı için, çiçek, çelenk toplayıp satıyoruz. Bayram günleri 810 bin lira, normal günler 23 bin lira kazanıyoruz. Bu sekilde çalışmak yasalara aykın mı diyorsun? Muhakkak yasak da Allah razı olsun, göz yumuyorlar bize. Benim gibi 90100 kişi buradan geçimini sağlıyor." Osman Gezer'le konuşmaya başlayınca etrafımızı bir kalabalık sarıyor birden. 910 yaşlarındaki Hakan Kara, mezarlığın en kiıçük çalışanlarından biri sanırız. "Sen nasıl para kazanıyorsun?" diye sorduğumuzda, diğerlerinden ayrıcalıklı olduğunu belirtmek istercesine, mezarhğa sık sık gelmediğini söylüyor ve devam ediyor: "Mezarlıkları havalandınp otlan lemizliyorum, su döküyorum, tabut taşıyorum. Ama bırakıcam bu işi, oto tamircisinin yanına giricem" diyor gelecekten umutlu. Mezarlığın "gizli işçileri"nden sonra, Anadolu Yakası Mezarlıklar Mudürii Ergun Kor'la konuşmaya başlıyoruz. Ergun Kor iki yıl öncesine kadar mezarhğa dahi girmediğini söylüyor bize. Kor'a, soygun olaylarının olup olmadığını, mezarlığın ne ölcude güvenilir olduğunu sorduğumuzda şu yanıtı alıyoruz: "Ben gelmeden once biiyiik bir soygun olayı olmuş. İki yıl önce profesyonel soyguncular zengin ccnazesi olduğunu ögrendikleri bir mezarlığı açmışlar. Bunlar cenazenin başı nereye denk gelirse o tarafla bir delik açıp kancayla altın disi yoklarlar. Hava karardıklan sonra ben erkek halimle mezarlığa giremem. Gece vakti tstiklal Caddesi'nde bir kadın tek başına gezebiliyor mu?" Ergun Kor'a son olarak Karacaahmet Mezarlığı'nın daha ne kadar mezar barındırabileceğini soruyoruz: "Şu anda mezarlık dolmuş durumda. Karşı yakada bir iki yer bulundu. Bu yeni yerlere katlı mezarlık yapacagız. Şimdilik iki katlı yapmayı duşünuyoruz. Yer azaldıkça belki iki katlı da yetmeyecek, aparlman mezarlıklar yapılacak." Anlaşılan romanlarında müflis bir mirasyedinin yaşamım aktarırken, Ref'i Cevat Ulunay'ın yaptığı gibi, kahramanını mezarlıklarda yaşatmak isteyecek romancılarımız, bundan böyle "apartman mezarlıklar"ı seçecekler... D Israrlı ziyaretçilerden gizli işçilere H Raşit Bey'in "Mermer Köşk"ü Karacaahmet Mezarlığı, bundan yıllar önce sayıları bu kadar kalabalık olmasa da yaşanıdan elini eteğini çekmişlerin îjarınağıymış. Gazeteci ve yazar Ref'i Cevat Llunay (18901968) "Mermer Köşkün Sahibi" adlı bir romanında, Karacaahmet Mezarlığı'nda yaşamım sürdüren bir grup düşkünü konu alır. Roman kahramanı Yaşmakçızadelerden Raşit Bey, babadan kalma hanları, hamamları elinde neyi var neyi yok hepsini harcar; artık beş parasızdır, ev sahibinin açtığı davayı da kaybederek evsiz barksız kalır. Raşit Bey bir gece rüyasında büyükbabasını ve babasını görür. Sabah uyanır uyanmaz uzun bir süredir büyüklerinin kabristanını ziyaret etmediğini hatırlar ve Üsküdar vapuruna binerek Karacaahmet Mezarhğı'na gelir. Aile kabristanını arayan Raşit Bey, mezarlıkta yaşayan, mezarların her birini kendi evi gibi bilen Avni Baba'yla tanışır. Bektaşi Avni Baba, Raşit Bey'e sohbet sırasında şunları söyler: " . . . Ben daha mezara sıı dökiilmeden, başında miras kavgası edenleri bilirim. Mezarlık deyip geçmt'... Burası ibret aynasıdır. İşitmemek için kulaklarını tıkasan, öliinün hayatına ait dedikodu, adamın ağzından burnundan girer..." Avni Baba, Raşit Bey'i babasının kubbeli mermer mezarına götürür. Raşit Bey, mezarın başında düşünürken, birden babasının "gaipten gelen" sesini işitir: "Elimde mal mülk olarak şu harap türbeden başka şey kalmadı!" Kubbeli mermer mezarın önünde şaşkın şaşkın duran Raşit Bey, artık kalacak bir yer bulmuştur: Mezarlıkta yaşamayı seçmiş Bektaşi Avni Baba, Filika Hüseyin, Hacı Dahdah ve Topal Osman Dede'nin yardımlarıyIa evinden getirdiği karyolasını, masasını, kap kacağını "Mermer Köşk"e yerleştirir. Raşit Bey yaşamım, kocasının mezarı başında tanışıp evleneceği zengin bir dulla karşılaşana dek, Karacaahmet *te, "Mermer Köşk"tesürdürür. Bir cuma günü biz de Karacaahmet Mezarhğı'na girip otlara gömülnıüş mermer faşlar, sular altında kalmış mezarlar arasında dolaşıyoruz. Amacımız Raşit Bey gibi bir "Mermer Köşk" sakinine rastlamak değil tabii ki... Ama belki gunümüz şartlanna uygun bir "Raşit Bey"e rastlanz diye düşünmekten de kendimizi alamıyoruz. Aradan geçen yıllar, belki birçok şeyi değiştirmiş; ama Raşil Bey'in üzerinden atla Gevtıer Okman, yanında bir "hoca", fotoöraf makinesi çantasında, kızının mezan başında (en üstte). Hakan Kara ve arkadaşlan, bayram günlennde adam başına 810 bin lira kazanıyoriar (üstte) Karacaahmefte müşteri bekfeyen bir "hoca" (sağ üstte). lenk ve odun parçalarını toplayanlara, selviler altında demleneceklere geçit vermeye başlıyor. Geceleri artık ölülerden bir zarar gelmeyeceğini öğrenmiş canlılara ait bu mezarlıklar. Mezarlıklar, yalnız geceleri değil, gündüzleri de çeşit çeşit insanı içinde yaşatıyor. Hocalar ya da "hoca" kimliğine bürünmüş kişiler, ziyaretçilerin isteklerine göre okuyarak, "Allah ne verdiyse" nasipleniyorlar. Gevher Hanım'ın fotoğraf makinesi Yakınları için okutup üfleten ziyaretçiler ne düşünüyor bu hocalar hakkında? Sonradan adının Gevher Okman olduğunu öğrendiğimiz yaşlı bir kadını, sesi hafiften duyulan bir hocaya dua okuturken buluyoruz. Emel'i öğretmen Gevher Hanım, Karacaahmet Mezarlığı'ndaki bazı hocalara, ama öncelikle ziyaretçilerin batıl inançlarına bir türlü akıl sır erdiremiyor: "Burada bir Siileyman Hoca var; herkes gidip ona secde eder. Bir de geri geri çıkarlar huzurundan. İnançların dığı kırılmış mezar taşlarına, bakımsız mezarların benzerlerine biz de rastlıyoruz. Türbelerin hcmen ilerisinde topraktan birtakım tümsekler görüyoruz. Bu tümseklerin mezar olduğunu, ancak yaklaştığımızda anlıyoruz. Bunları gören insanın, ister istemez "yüzme bilir miydi merhum" diyesi geliyor. GUndUzleri korucuların gözetiminde olan mezarlıklar, havanın kararmasıyla birlikte çe 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle