Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
rürklye'de, kökenl panayırcılığa dayanan lunaparklann geçmlşi, pek eskl değll; 1950lere anıyor ancak. Son yıllarda, lunaparklann en gözde eğlencesl, "ispanyolun Etekleri" (sağda). ttanbul'da sayıları 10'u bulan unaparklarda, her yaş grubu düşünülerek en ılniklere de küçük heyecanlar tatılıyor (altta). ARINCALARA muş. Görüldüğü gibi, lunapark küçüklerden çok, yetişkin insanlara yönelik bir hizmet mekanizması. Ne atış poligonu, ne küçük çapta kumarı içeren öteki oyunlar çocuklar için kurulmuş. O halde ne? Geriye bır tek atlıkarınca kalıyor. Belki uçaklar, güldüren aynalar ve yenilerde çocuklar için yapılmış minik çarpışan arabalar bir de... Peki nedir çocukları lunapark diye çıldırtan? Sanırım, değişik ve canlı ortam, tabii kendilerine yönelik kimi eğlenceler ve midelerini bozacak türlü gereksiz şey. Ana babaların en cimrilerinin bile lunaparkta kendilerini eliaçık hissetmeye başlamalan da çocukların üzerinde kamçılayıcı bir etki yaratıyor kuşkusuz. EYECAN Lunaparklann simgesi nallne gelmlş dönmedolaplar, dönen zincirler, küçüklerin değll de daha çok büyüklerin llgisini çeklyor ve insan ister Istemez, "Acaba neden sürekli başlarını döndürecek şeylerin peşindeler?.." diye düşünüyor. yok! Americana'yı açıyorum, orada da yok. Demek ne Fransızlar ne lngilizler lunapark demiyorlar. lyi de ne diyorlar? Peki kimler 'lunapark' diyor? Yalnızca Türkler mi? Peki neden yabancı bir söz kullanalım ki? Bu soruları aydınlatamıyorum bir türlü. Dünyadaki ünlü lunaparkları düşünüyorum. Viyana'da Prater'de var. Londra'da Battersea parkında. Ah! Tabıı, Unlü Coney Adası. Dünyanın en büyük lunaparkları New York'ta değil mi? Ansiklopediden Coney Adası'ndakı eğlence parklarını okuyorum. Ingilizce'de böylece lunaparka "amusement center" dendiğini öğreniyorum. lyi de madde başı olarak geçmiyor yine de. Yalnızca Coney Adası'ndaki üç büyük eğlence merkezinden birinin adının "lunapark" olduğunu okuyorum. Yani özel bir ad bizde cins adına mı dönüşmüş? Hani traş bıçağına "jilet", buzdolabına "frijider" dememiz gibı. Belki. Sonuçta saatlerce kafa patlattığım halde doyurucu bir bilgi alamadan kitapları kapatıyorum. BUtün okuduklarımdan anladığım kadarıyla, lunaparklann tarihinin, eski ortaçağ karnaval eğlencelerine dayandığını tahmin ediyorum. Hani bizde de bayramlarda geçici olarak kurulan bayram yerleri vardır ya. Insanlar her çağda, her yerde eğlence ihtiyaçlarını türlü şekillerde karşılamışlar. 20. yüzyıla doğru boş zamanların, dinlenme ve eğlenmenin insanlar uzerindeki olumlu etkisi ortaya çıkınca, dağınık biçimde bulunan eğlence araçlarının bir yerde, kalıcı bir biçimde kurulması, bir "park" halıne getirılmesi düşünülmüş olmalı. Kapitalist pazar ekonomisi bunun kâr getiren buyük bır yatırım olduğunu görmekte gecikmemiştır. Teknoloji geliştikçe yeni eğlence araçları gehşmiş olmalı, eski araçlar da yeni teknolojiye uyduruldu herhalde. Bu büyük yatırımkâr ilişkisinin en çarpıcı örneğini de "Disneyland" oluşturuyor. 1lerde robotların hizmet vereceği çok gelişmiş eğlence merkezlerinin kurulacağını okumuştum bir zamanlar. Hatta bu tür yerleri konu alan bir iki film de yapılmıştı. Nelerden söz ediyorduk, nereye geldik. Lunapark deyince, benim aklıma yine de önce Istanbul'da Vatan Caddesi'ndeki gelir. Çocukken evimiz oraya yakındı. Bütün bir gün lunaparktan yükselen şarkılann baskısı altında yaşardık. O zamanlar çok moda olan bir şarİcı vardı: "Kızım seni Ali'ye vereyim mi?" diye başlayan. Kızı bilmem; ama bizı deliye çeviren bir şarkıydı bu. Ne var ki görevli herhalde çok seviyor olmalıydı; bıkıp usanmadan çalardı plağı. Şimdi düşünüyorum da çocukken çok sevdiğim lunaparkı sonradan sevmememde bu şarkının hain bir rolü olmalı. Çünkü biri, özellikle de oğlum, lunapark deyince, aklıma hemen o rezil şarkı geliyor. Evet, bu yazıyı artık bağlamak gerekiyor. Böylece belki karşılığında alacağım parayla, bir saatten beri paçamdan çekiştiren oğlumu Tanrı sabır versin! lunaparka götürebilirim. Bu ad nereden geliyor? Bütün bunları yazdıktan sonra lunapark sözcüğü üzerinde düşünmeye başlıyorum. Çok açık bir biçimde, "ay parkı" anlamına geliyor. Yine de neden böyle adlandırıldığına bir anlam veremiyorum. Bir zamanlar bir yerlerde bu konuda bir şeyler okuduğumu anımsıyorum; ama nerede? Ay ile bu park arasında nasıl bir ilişki olduğunu anlamak olası değil. Bu tur parklan dünyada ilk kez aylılar kurmuş olamayacaklarına göre, bu işin içinde başka bir şey olmalı. Belki canlılığı, o ışık ve renk cümbüşü... Uzaktan bakınca bir ışık büttınü olarak görünmesi, böyle bir çağnşım yapmış olabilir. Biraz geniş bir bilgi edinebilmek amacıyla Grand Larousse'a başvuruyorum. Hayrel! Lunapark diye bir madde 17