Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HAFTADAN H A F T A Y A Mh e Kml emd e a "Ne oluyor bu taksilere?.." diyoruz Gunlerden cuma Ahmet Korulsan, Ergun Balcı ve ben gazeteden çıktık Babıalı, bır sayım gunu ıssızlığı ıçındeydı 1 Taksı arıyoruz, yok Mıllı Eğıtım Mudurluğu önunden aşağıya doğru, Sırkecı'ye ınıyoruz Ahmet Korulsan'a döndum "Bu ne ıssızlık?" dedım "Hem çok sıcak bır gun hem de cuma..." dedı Ahmet Korulsan "Saate baksana kaç! Mlllet bu saatte burada kalır mı?" Temmuz ortalarındaydık, saat de 8'dı (yanı 2000) Demek bu saatlerde Babıalı'de kımse kalmıyor Bır yandan konuşuyor, bır yandan da Sırkecı'ye doğru ınıyoruz Vılayet bınasını geçtık, gorunurlerde taksı yok Derken yokuş yukarı çıkan bır boşunu Ergun Balcı gordu El salladı ıse de bakan, aldıran olmadı Adam vız dıye yanımızdan kaydı, gıttı Bır tane de Ahmet Korulsan gordu, el salladı, "taksı" dıye bağırdıysa da gene aldıran olmadı Ahmet lyıce kızdı Yasa maddelerı sıralamaya başladı "Ne derler ona, matını satmaktan..." "Satmaktan imtına .." "işte o maddeden bunlar ceza görurler. Bir hizmet yapıyorlar Sonra bu hızmetı yerıne getirmıyorlar." "Numarası, plaka numarasını alalım" dedı Ergun Balcı "Belediyeye, trafiğe, bu işlere kim bakıyorsa, ona şlkâyet ederiz." "Al numarasını bakalım." "Bu gitti, bundan sonrakinl." Meserret'ın önune doğru bırını yakaladık "Nereye gıdeceksiniz?" dıye sordu "Nışantaşı'na." "Ağabey, ben bu yana, Aksaray'a doğru gldiyorum." O taksı de almadı bızı, beğenmedı Sırkecı'ye ındık Arabalı vapur ıskelesı onunde park etmış taksıler var Bırıne yanaştık, muşterı olacağız "Muşterlm var" dedı, kestı Onumuzden vız vız dıye geçıp gıdıyor taksıler, hıçbırı durası değıP Sadece bızı değıl, başkalarını da almıyorlar "Ne oldu bu taksilere?" "Her zaman bu saatlerde boyledırter, nazlanırlar." Görduğum kadarı taşra kıyafetlı kışılere ıltıfat edıyorlar Pazarlıkla mı alıyorlar, saat mı açmıyorlar, bılemeyeceğım Bır turlu bızı alan bır araba geçmedı Ahmet Korulsan Mecıdıyeköy'e, Ergun Balcı Nışantaşı'na, ben Akatlar'a gıdecegım, ama Beşıktaş'a razıyım Orada nasıl olsa bır şey bulurum Çevreye 1 bakıyoruz yok Emınonu'ne vapur ıskelesıne değın geldık Bır gözumuz arabalarda bır gozumuz vapurlarda Ergun Balcı "Beşiktaş vapuruna binelim ağabey?" dedı "Bınelım, ama var mı?" Soracak bırını arıyor Sorumlu kımse yok Plağı sonuna kadar açmış bufedekı adama soruyor "Beşlktaş'a vapur nerden?" "Ötekl Iskeleye git." "Var mı vapur?" "Bllmem, orda sor." Ergun Balcı, ıskeleye yanaştı Vapur saatını sordu, bılen yoktu Bırı öteden ağır ağır konuştu "Bu saatte vapur olmaz! ' Ben otobuslere bakıyorum Bızım Akatlar durağı buralarda bır yerde olacak demeye kalmadı gördum durağı 58 A hem de Beşiktaş uzerınden gıdecek bır otobus Kapısı açık, tenha da Hemen koştum Bır yandan da onlara bağırıyorum "Koşun, gelin, bu araba Beşıktaş'a kadar gider." "Nerden bilıyorsun?" "Blliyorum ben, siz benimle gelin." Otobuse canımızı zor attık, otobus kalktı Uçumuz de oturacak bırer yer bulduk Otobuse bızden once arşıvcı ilhami Güreşin bınmış Yer vermek ıstedı ıse de gerek kalmadı, yer bulduk llhamı "Vallahi lyi yetiştiniz, son otobustu bu bizlm oraya..." Ergun kendıne göre bır gerekçe arıyordu, söylenmeye başladı "Bir de arabası olanlara kızarlar. Böyle zamanlarda ınsanlara araba lazım değil mı? Bunun neresi luks..." Şoför boş yollarda yıldırım gıbı suruyordu Beşıktaş'a gelınce onlar «ndıler Bız llhamı ıle yola devam ettık D SAİR1ER ŞİİRLER Düş Uykusuzluk çoğul ışıklı bır gecede kovdum yanımdan uykuyu denizın alnına öpucukler koyuyordu ay seni düşündum ay yuzünü sevgımızı ve yenık düşmemızı paraya direnmemlzi bır kuru boğaz uğruna ve gıttıkçe yabancılaşmamızı doğaya ve kendımize ey guleç ay sevdalı deniz bu ışıklı gecede ne kadar yalnızım bılsenız F.KAORİ QÜL Kırlenıyor yalnızlığım, üşümeye başlıyorum birden! Derken Uskudar matlaşıyor, kıyısıyla, ruzgârıyla Dönup baksam kendıme, gökyuzune baksam Kalbımın boynu çat dıye kırılır, blliyorum Buğulu bır yağmur çelıyor benı, bulutlan durduramıyorum Şıır bır bılım mıdır? Ingılız şaır ve romancısı Robert Graves bu sorunun Nereye gıtsem nemlı bır huzün benimle peşım sıra Şlır yazıp denıze atıyorum, denız köpuruyor, korkuyorum yanıtını şoyle verıyor "Şlir bir bilim Olume bır çızık atıp façsam, kaçamam, blliyorum değildir. Şiir bir inançtır ve geçici Bır Usküdar gecesiyle oyalanıyorum anılar kaç karış bir sure için de olsa dağları Ey yapış yapış huzun glt başımdan sulara karış yerinden oynatır. Herhangi bir ENOİN TUHOUT yazarın iyi olduğunun tek kanıtı dağın yerinden oynatılmış Gözaydmı olmasıdır, bu dağ ise, kamunun ya Pencereyi açtın mı, bir ağ tç zeytln da dar bır eleştirmen kitlesinin başını kaldırdın mı, bir alay guvercın değil, dilin olanaksızlığıdır. Aynı kapıyı araladın mı, bır evciı denız yazı turu, dağı her keresinde aynı yaşarmasın gözlerın şekilde kaldıramaz, çunkü her gözbebeklen sılınır sonra gerçek şiirin yazılış biçimi denız her zaman denız, denlz her zaman mavı başkadır." bazan buğday tanesı olur, bazan huzne çalar sarı "Şıır bır bılım değildir" derken yollarda guz mevsımı, başında hazıran guneşı burada ıkı onemlı şeyın altını çızmelı yaşlanmasın gözlerın gözbebeklen sllınır sonra Gerçek şıır ve yazılış bıçımı Çunku onemlı olan "gerçek" şıırı AHMET ÇUHACI yakalamak Ancak gerçek şıır dağları yerinden oynatabılır Bunun ıçın de Nedir Annem'e soru şıırın "yazılış bıçımı" gundeme gelıyor ışte Hep soyleyegeldığımız kımbılır adı nedir anne durur otlaklarda kıraçlarda gıbı neyı nasıl soyleyebıleceğımızı neden bulutlar sancısı kentlere ınmemlş guneşın Onunde durmaktan mutlu bılmek bır bakıma Graves'ın dedığı ekinı bıçllmlş bır tarla yalnızlığında oluyor, göklerln ışığı yokken gıbı "dılın olanaksızlığı"nı aşmak eğer Dıle karşın dılın olanaksızlığını aşar, surusunu bırakmış bır kuş sesı anne Insanlar çıkmışsa yalnız yamaçlara şıırlere susuyorsa boğulmasına çıçeklerın bir su ınce ınce akar Bır uyarı Kımı arkadaşlar kandan bir yol kaybolur gunbatımında mektuplarına pul koyup ozel yanıt ve ıstıyorlar Boyle bır ayrıcalığı çevirerek yuzünü * yerinden edılmış bır solgunluk mudur kullanmaya hıçbır arkadaşın hakh kuşların kanadından anlatılan her ruzgâr akşamı yok D adı belkı bılınır yaşam ölumlere ömektır anne o eskı kentın varoşlarında baharlarda kuruyan ağaçlarda Şiir ve Bilim (Ormanın Romanı'ndan) Duygular denizl Yeştlın her tonunu sUslerız bmbır renkle rengı renge katarız çıçeklerle doyulmayan göz oluruz Mılyonlarcasınadır tıtreşım çalar durmadan senfonıler bakımsız şarkıadır kuşlar ölmeyen göntil oluruz Sonsuzluktur fantazımız ÖZDEMİR DAâLAR ADİL OLTA AHMET ÖZBEK 20