08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KOKULJU K E N T L E R : L E N 'BEYAZ GECE'NİN KOKUSUNDA Leningrad, önceleri yüz yedi ada üzerine kurulmuş, ama giderek araları kapatılmış ve bu sayı seksen dokuza inmiş. Irmakla deniz birleşerek kenti sarmış, her yanı suya bogulmuş. nı yılın mayısında ve gizli saklı gelişlerinin birinde, yine polis yakasına yapışır, tutuklar, fakat çabuk salıverir. Jandarma albayı Zubatov'un genel komutanlıkla yaptığı çok gizli yazışma, Lenin'in ne denli 'tehükeH bir kişi' oldugunu ortaya koymaktadır: Albay Zubatov'a göre, "Devrim hareketinde şimdl Ulyanov'dan daha giiçlü bir kişi yoktur ve ondan kurtulunması icin öldüriilmesinden başka çıkış yolu da yoktur." Lenin'in bundan sonraki yaşamı; yurtdışına kaçmak, sonra bir punduna getirip yine gerisin geri dönmek; saklanmak, kaçmak, yeniden saklanmak ve yeniden kaçmakla geçecektir. "Işte burası da Finlandiya Garı..." dediler. Aşağı yukarı on yıllık bir gurbetçiliğin ardından 16 Nisan 1917 gecesi Lenin, anavatanına döner ve Finlandiya Garı'nda kadın erkek binlerce kişi ve askerlerle bahriyeliler, ellerinde kızıl bayraklarla karşılarjar onu. O hay huy ve patırtı gürültu içinde Iîenin, kendisi için bekletilen zırhlı otomobilin üstüne çıkar, ateşli bir söylev çeker. (O zırhlı otomobil de şimdi mUzededir. Çocuklann yaptıkları tahtadan ya da kartondan çirkin, ttvimsiz otomobillerin bir eşidir.) yan gece Lenin, gecici hükümet Dakanıannın bulunduklan Kışlık Sarayı'nın basılıp hemen ele geçirilmesini ister. Kışlık Saray'a saldırı, "Avrora" adlı zırhhnın top ateşiyle başlar ve birlikler çetin bir savaşın sonunda sarayı işgal edip geçici hükümeti alaşağı ederler. Göstereceklerdır: "Avrora", bugün Neva ırmagi kıyısına çekilidir. Temiz pak, her yanı pırıl pırıl boyalı, rıhtımdaki iki babaya bağlı durup durur. Okul gemisidir. Tatillerde de yerli yabancı turistler için gezmelik. Toplan susuk ve gri muşambalarla örtülüdür. Bacalan tütmez. Neva'nın sulan yavaşça bordasına vurur, yine yavaşça kısa dönüşler yaparak geri çekilir. "Avrora", tıpkı Unlü Finlandiya Garı gibi, göl kıyısının iskelesi ve çürümelere ramak kalmış Lenin'in kayığı, uzun süreler saklandığı o hug ve üstüne çıkıp ateşli söylevler çektiği çirkin zırhlı otomobil gibi o gün bugün geçmişte yaşamaktadır. Hem emeklı hem de tarih olarak! Gecenin kendine özgü kokusu vardır; gerilerde bir yerde bır gündüzden kalmalığın yenilgiye razı gelmemiş artıklı kokusu, gecenin kokusuna kanşır. Çok sık olur bu. Mazot, benzin, koşuşan, didinen, çalışan, sevişen, İ N G R A D Tank Dunun K. G 12 ardaki kocaman elektrjkli saat, trenin kalkışını 22.52 olarak gösteriyordu. Perona kıpkırmızı, pınl pırıl yirmi beş vagon cekilmişti. En önde solumayan, cansız, ölıl, başı boynuzlu, buhar salmayan bir lokoraotif vardı. "Kızıl Ok"tu trenin adı; tstanbulAdana kadarlık yolu sekiz saatte alırmış. MoskovaLeningrad arası da uçakla iki saat bır şey. Otobüsle... Sovyetler Birliği'nde otobüs, uçakla yer değiştirmiştir. Herkes, her yere uçakla gider. Ucuzdur, rahattır ve çabuictur da. Bizim otobüs garajlarındaki hengameye buranın domestik havaalanlarında pekâlâ rastlayabilirsiniz. Leningrad, önceleri yüz yedi ada Uzerine kurulmuşmuş. Giderek aralan doldurmuşlar. Ada sayısı, ine ine seksen dokuza inmiş. Irmakla deniz birleşerek kenti sarmış, her bir yanı suya bogulmuş. Eski çarlann Kışlılt Sarayı bu seksen dokuz adadan biri uzerinde hâlâ durur. Sarayın bir yüVü başka bir adaya; kuçük, Mahkumlar Adası'na çevriktir. Çarlık Rusya'sındaki sosyalizm mücadelesi sırasında devrimcilerin dolup dolup taştıkları bir küçük ada hapisanesi, devrimden sonra bugün müzeye dönüştürülmüştür. Lenin, 1895 yılının eylül başlarında Avrupa'dan o zamanki adıyla Petersburg'a döner. Aynı yılın aralık başlarında da çarlık polisi bütün Petersburg örgütüne bagJı eylemcileri tutuklayıp, Mahkumlar Adası Hapisanesi'ne tıkar. Lenin, bu ada hapisanesinde ve ayrı bir hücrede, on dört aydan fazla bir süre tutuklu kalır. Çıkarmakta olduklan "Miicadele Birllği" gazetesini de yine bu hücreden yönetir. Dışardaki arkadaşlarıyla bağlantı kurar, mektuplar ve broşürler yazarak bunları dış dünyaya iletir. Parti programının ilk taslağını ve bu konudaki açıklayıcı notları, ilk kez, yine bu küçük ada hapisanesinde kaleme alır. Rehberler, Leningrad'a gelen turistlere bu adayı, özellikle Lenin'in tutuklu kaldığı hücreyi gösterip gezdirmeye bayılırlar. Hücre, avuç içi kadar bir yerdir, dört duvarlıdır; tavana yakın, demir parmaklıklı ve kepenkli bir penceresi, bir köşesinde de açık helası vardır. Anlatırlar: Lenin, hücresinde yazılarını kitap ve dergi satırları arasına sütİIe yazarmış. Harfler, bu durumda fark edilmez, ama kâğıtlar ateşe tutulunca okunacak kadar belirlenirmiş. Lenin, içlerine süt doldurduğu ekmek parçalarından küçük hokkalar yapar, gardiyan gelince de kaşla göz arasında yutuverirmiş bunları. Mektuplarından birinde anlatır: "...Bugün, tam altı hokkayı afiyetle yiyip yuttum." Hapisanede uygulanan düzen, çok sıkıymış; Lenin, yatmadan önce sürekli beden eğitimi yaparmış. "...Kızısır, hücrenin buz kestlgi en şiddetli sognklarda bile öylesine ısınırdım kl uyumak konusunda kesinkes rabatsıdılç çekmezdim." tki yıla varmadan Lenin'i o hücreden alırlar, üç yıllık sürgün cezasını çeksin diye Doğu Sibirya'nın Yenisey ili Minusinsk bölgesindeki Şuşenkoye köyüne postalarlar. 1900 yıhnın 29 ocak günü sürgünlük sona erse de çarlık Rusyası, Lenin'in başkentte ve ülkenin sanayi merkezlerinin herhangi birinde oturmasını da yasaklar. Lenin, bu kez Petersburg yakınlanndaki Pekov'a yerleşir. Ay Ansızın Dostoyevski'yi anımsadım. Dostoyevski ve... "Evet" dediler. "Şanslısımz, zamanında gdmişsiııiz. Leningrad'ın beyaz geceleri başladı." Dostoyevski nasıl anlatmıştı romanında bunu, bilemiyorum. Anlatılır gibi değildi çünkü. Her yer, koca bir kent alacakaranlığa bürünmüştü. tkindi de denebilırdi buna, sabaha karşı da... Sokak lambaları ölgündü, insanlann gölgeleri bir garipti. Ne uzamıştı, ne kısalmış. Uzun, çok uzun bir gündüz sonuydu, bir tur1U bitmek bilmiyordu. Leningradlılann umursadıklan yoktu. Belki alışmışlar, kanıksamışlardı. Oysa bir Türkiyeli için olağanüstüydü bu, görülmelere değerdi. Gecc yarısı oldu. Değişen bir şey yoktu. Yeni girdiğimiz günden bir saat daha aldık, yine bir şey değişmedi. Alışmamışlar için sinir bozucuydu, inanır mısınız? Oteldeki odama döndüm. Mevsim, beya7 geceler mevsimiydi ya, perdeler tüldendi ve ardındakı her şey hep ikindi ile şafak sökümü öncesini yaşıyordu. Pencereyi açtım. Leningrad'ı sarıp sarmalamış beyaz gecenin kokusunu içime çektim. Lenlngrafl'taM eskı çarlann "Kışlık Sarayı" kenti oluşturan 89 adadan bırısı üzerine kurulmuş görkeml! bir yapı O sıralarda Rusya'da devrim yapılmış, geçici bir hükümet işbaşına gelmiştir, ama Kerenski için Lenin, her şeye karşılık "tehlikeli bir kişi" olmayı sürdürmektedir. Bolşevik Partisi'ni başsız bırakmak amaayla hem parti hem de Lenin'le ilgili karşı bir kampanyaya girişilir. Lenin yasadışı ilan edilir ve tutuklanması emredilir. Lenin'e yine yol görünmüştür tabii. Kaçmak, saklanmak ve Lenin... Bu üç şey, birbirlerinin ayrılmaz parçalandır sanki. Biri diğerini butünler durmadan. Gösterdiler: Mini minnacık bir gölün kıyısı... Bir huğ kulübecik ve Finli tarım işçisi (orakçı) kılığında Lenin... Gölden geldiği kayıgın çıktığı iskelenin ve saklandığı huğun şimdi müzelik oldugunu söylemeye gcrek görmüyorum. Lenin'in önerisi üzerine 24 ekim günü kentte silahlı ayaklanma başlar. 25 ekim sabahı işçiler, askerlcr; telefon, telgraf ve radyo merkezlerini, Neva üstündeki köprüleri, istasyonlan ve Petersburg'un en önenili yapılannı ele geçirirler. O günü 26 ekime bağlayürüyen, ağlayan, gülen, yatan, yiyen, okuyan insanın kokusu birbirine kanşır durmadan. Çılgın bir anafor oluşturur, hortumlanır ve gökyüzüne doğru çekilir. Ama dağılmaz, yayılıp eksilmez. Gece oldu mu ağır ağır, süzülerek yeniden yeryüzüne; köylere, kentlere inmeye başlar. Gecede hiç bilmediğimiz, tanımadığımız otlar, ciçekler ve ağaçlar kendılıklerinden bildiğimiz, tanıdığımız otlann, çiçeklerin ve ağaçlann çıkardıkları kokulara karışan yeni kokular çıkanrlar. Gece, büyük vegörkemli bir sevecenlikle o kokuları sınırsızhğına içerir. Ama çoğumuz uykudayızdır o saatlerde, duymayız, bilmeyiz. Gecenin kokusu durmaksızm gezinir: Uyuyan küçük çocuklann, sevişen kadınlarla erkeklerin üstlerini yumuşacık örter. önce pek farkına varmadım diyebilirim. Bir gösteriye çağnüydım, ikindiyi biraz geçe gitmiştik. Çıktığımızda saat gece yansına geliyordu. Fakat olmaz bir şey, hep ikindiydi ortalık. Gece gelmiş, elı kulağında bekliyordu. Serüvenler, kaçmalar kovalanmalar, tutuklanmalar, hapisaneler, hınca hınç insanlarla yüklü garlar, dört duvarı taştan hücreler, gümbürdeyerek kentin Ustüne ateş yağdıran toplar, bir atılışta limana değil de karaya çıkıp Fatih'in Haliç üstünden aşırttıgı gemiler misali Kışük Saray'a baskın verecek savaş gemileri, çirkinler çirkini oyuncak zırhlı otomobiller, sallanan bayraklann dalgalandırdığı rüzgâr yüklü bir koku kentten kaJkmış; köprüleri, seksen şu kadar adayı, içinde Matisse'ler, Picasso'lar, Klee'ler, Gaugain'ler, Van Gogh'lar, Rubens'lerle dolu Ermitage'ı aşmış, bana kadar geliyordu. Çekildim. Uyuyayım diye kendimi kandırmak için odamdaki bütün lambaları yaktım, yatagıma öyle girdim. | "Gece" dedim yüksek sesle. "Gece şimdl! Beyaz meyaz, n'olursa olsun gece işte. Yani, uyku zamanı!" Sahici güneş doğana dek bu masalı yuttum mu? Cevabım, hayırdır. D
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle