07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Basın fotoğrafçılığının merkezi Paris'te bir Türk: Gökşin Sipahioğlu Zamanı donduran sıcak fotoğraflar Fotoğrafta, dünya çapında uzmanlaşmış üç büyük ajanstan birinin, Sipa Press 'in yöneticisi olan Gökşin Sipahioğlu, basın fotoğrafçılığının yeterince önemsenmediğini söylüyor. bir basın. Ama zannetmiyorum ki foloğrafçılığın değerini anlamış olsunlar..." "Yani, bir silah olarak, fotoğrafın kötü kullanıldığı inancında mısınız?" şeklinde bir soru yönclıiyorum kendisine... "Tabii iyi kullanılmıyor. Bir kere iyi çekilmiyor... Spor dalında iyi fotoğrafçılar var. Hüseyin Kırcalı gibi... Obur dallarda yok. Teknik bakımdan kimse öğrenmedi. Ga/eteler fotoğrafı çok kullanıyor; ama fotoğrafa önem vermiyor. Gazetelerde 'fotoğraf editörü' diye bir şey yok... önünc gelen fotoğrafçı oluyor ve bunlara önem verilmiyor. Gazetelerin başında fotoğrafla ilgilenen bir isim sayamazsınız." Türk basınında, elinde bıçak, cinayet fotoğrafı gibi konulann sık sık gündeme getirildiğini söylemesi uzerine, şiddet fotoğraflarının yayımlanıp yayımlanmamasıyla ilgili Batıda süregelen polemik hakkındaki fikrini almak istiyorum... Başta Japonya olmak üzere, lspanya ve biraz da Federal Almanya, yani az sayıda ülke basınının bu tür fotoğrafları kullandıklannı hatırlatıyor ve "Okuyucu istediği için çekiliyor. Muhabir isteyerek çekiyor, istemeyerek çekiyor bu ayrı. Ama oradaki görevi, o folografı çekip getirınek. Tarlışmayı sahte hir tartışma olarak göruyorum" diyor. Le Monde gibi onlarca yıl fotoğraf kullanmayı reddeden gazetelerin de son yıllarda diğer gazeteleri bile aşan biçimde resim kullanmaya koyulduklarını vurguluyor. "Liberation da resme önem vermeyen bir gazete idi. Nasıl muvaffak oldu? Resimle... Çünkü baktı ki resimle birçok şeyi anlatıyor..." diye ekledikten sonra, Turkiye'de de yazıya önem veren bir gazetenin modern teknik ve fotoğrafı iyi kullanarak tirajını yarım milyonun üzerine çıkarma şansına sahip olduğunu, bu sayede şimdi olduğundan çok daha fazla, kendi deyişiyle, "Türkiye'nin değişnıesinde çok daha faal bir rol oynayabilecegini" ifade ediyor. İyi bir foto muhabirinin her şeydcn önce, çevresi olan iyi bir gazeteci olması, teknik imkânları iyi kullanmasını bilmesi, ayrıca elinde teleobjektifi, gece çeken cihazı olması gerektiğini söylüyor... Ve bu olanakların çoğu kez sadece ajansların elinde bulunduğunu belirtiyor: "Biz sadece yüz kişi değiliz. Bu söylediğim gibi çalışan, ilişkide olduğumuz 1400 fotoğrafçımn hizmetini götürüyoruz" diyor. D Sipa Press'in 1987'de "Dunyada Yılın Fotoğrafları" seçilen fotoğraflarından birı: New Yurk hldrmoni Orkestrası'nın şef'ı, ünlü müzikçi Zubin Mehta, Antarktika'da penguenler orkestrasını yunetiyor. Sabetay Varol/PARİS B atılı Ulkelerin sözlü, yazılı basın dünyası tam bir kaynaşma içinde... Büyük gazete patronları, yayın ve reklam şirketleri, iş alanı arayan büyük sermaye sahipleri ülke sınırı dinlemeden belli tirajlara ulaşmış oıganlan birbirlerinin elinden kapmaya çabalar dururken, özel sektöre geçen' ya da yeni kurulan televizyon kanalları, ajanslar, kısacası iletişim dünyasıyla ilintili her şey bir basket topu gibi el değiştirebiliyor. Eski bir basketbolcu, eski bir Babıali mensubu, bütün bu toz duman arasında, SİPA Presse Ajansı'nın başında, tek başına ayakta duruyor. Fotoğraf konusunda uzmanlaşmış üç büyük ajanstan birinin yöneticisi olarak... Bir zamanlar büyük petrol şirketlerinc " 6 Büyükler" dcndiği gibi, GAMMA, SYGMA ve SİPA Presse bu alanın üç büyükleri... "Bundan sonra birTürkiin bunların arasına girmesi çok zor. Dünyanın bir numaralı basın kralı Maxwell SYGMA'ya ortak oldu. GAMM'nın önemli bir miktar hissesini Lyonaissc Des Eaux gibi büyük firmalar ve kamıı kıırıılıışları satın aldı. SYGMATV'yc ise HAVAS Ajansı ortak. Bağımsız bir biz kaldık" diye konuşuyor. Gökşin Sipahioğlu. Hangi büyük devlerle rekabet halinde olduğunu anlatmak istercesine... Rakiplerindeki "geometrik" intizama karşılılos SIPA'da belli bir rahatlık göze çarpıyor. Cîenel Müdür Sipahioğlu'nun çalışma odasının kapısı genellikle ardına kadar açık... Fazla bir güçlükle karşılaşmadan hemen her isteyen yanına girebiliyor. Düzenli ordulara karşı bir gerilla komutanını andırıyor Sipahioğlu. Kendisiyle dünyanın en yüksek tirajlı haftalık dergilcrinden biri olan ParisMatch'ın iki yazı işlcri müdUrüyle iş yeme ğiııden dönüşte, koridorda karşılaşıyoruz. Cumhuriyet Dergi için bir görüşme yapma önerimi iletiyorum. " N e büyük şeref" derken bir çocuk gibi sevindiğini görmemek mümkün değil... Türkiye'nin kendisiyle ilgilenmediğindcn yakınıyor: "Gazete ayrımı yapmadan Tiirkiye'den gelen gazetecilere kapımız, telefonumuz, leleksimiz her zaman açık oldu. Halla ben isterdim ki, gazeteler kendi foto muhabirlerine imkân tanısın, burada bir ay kalsınlar, röportajların nasıl yapıldığını, laboratuvan, çalışmaları görsünler. Bizim basın fotoğraf a önem verıniyor." Gökşin Sipahioğlu, çekirdekten yetişme bir gazetecifotoğrafçı. Masa başında, bir sermayedar bir.yönetici gibi çalıştığını gördükçe hep aklıma takılan bir soruyu soruyorum: "Siz yeryuzünün sıcak bölgelerinde, siyasal olayların cereyan ettiği yerlerde, insanların ilgisini çeken aktüel konulann olduğu her yerde, yüzden fazla muhabiri olan, dünyanın üç büyük fotoğraf ajansından birinin başında bulunuyorsunuz. Bazen makineyi kapıp, yerinde çalışma özlemi duymuyor musunuz?" "Gayet tabii! Geçen gün bizim fotoğrafçılar Fransız Meclisi'nde dokulmazlığının kaldmlmasına karar verilen eski Bakan Christian Nucci'nin resmini iyi çekemediler. Ondan sonra ma/.eret olarak da, üzerlerinde yeterli teleobjektif olınadığını ileri sürduler. Halbuki bizim elimi/de eskiden satın aldıgımız büyük bir objektif var; 'Bir dahaki sefere kendinı gideceğim ve size nasıl çekileceğini gosıereceğim' dedim. Ara sıra, bizim futografçılar bazı roportajları yapmak istemediklvri vcyahut yapamadıkları /anıan, ben kendim gitmek istiyorum." Başında fotoğrafçılığın yeterince anlaşılamadığı fikri Gökşin Sipahioğlu'nun en bü yük saplantılarından biri... Bunun Turkiye'de de böyle olduğundan en ufak bir şüphesi dahi yok. Ayrıca Batıda da birçok kişinin aynı "yanılgı" içinde olduğunu düşünüyor. ParisMatch yazı işleri müdürleriyle olan yemekli toplantısının, derginin bu haftaki kapak konusu etrafında döndüğünü belirttikten sonra, "Resim olmayıncu dergi de çıkmayacak. Mecmuayı sattıracak olan, okuyucuyu getirecek olan, fotoğraf. Gazeteciliğin bugün dünyada en önemli unsuru fotoğraf oldu. Şimdi TV'den de önemli" diye ustune basıyor. Time ve Newsweek gibi iki derginin fotoğrafa verdiği önemin ŞIPA, GAMMA ve SYGMA gibi büyük ajnsların yaşamasında başlıca etken olduğunu da söylemeyi ihmal etmiyor; "Bazı olaylarda fotoğraf olmasa yazıyı kullanmıyorlar" diyoı. Türk fotoğrafçılann dünya piyasasına çıkışının Mehmet Biber'Ie başladığını belirten Sipahioğlu, Biber'den de önce resimleri Avrupa ve Amerikan dergilerinde çıkan kişinin Ara Güler olduğunu, ancak bu resimlerin 'gazete fotoğrafı'ndan çok, arkeolojik fotoğraflar, yerel göruntüler olduğunu belirtiyor. Kendisinin 1961 yılında dışarıda ilk röportajlarının yayımlandığını ifade ettikten sonra, Krgun Çağatay vc Coşkun Aral gibi bir iki isim dışında, dünya piyasasında fotoğrafları yayımlanan Türk fotoğrafçıdan söz ctmenin çok güç olacağını sözlerine ekliyor. Türk basınında fotoğraf Söz gelip, Türk basınında fotoğrafın kullanımına dayanıyor... Cumhuriyet bir yana bırakılırsa, tüm diğer gazetelerin fotoğraf ağırlıklı olduğuna işaret ediyorum. "Evet Türk basını fotoğrafı çok kullanan Gökşin Sipahioglu, Sipa Press'in Paris'teki merkez bürosunda 31
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle