Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
çenek de yok mu baba?" diye sordu. Üçuncü seçeneği ka/.andığını söyleyince, oturduğu yerden sıçrayıp, bağıra çağıra evin çevresinde dört döndu. Sonra, yanıma gelip sarıldı: Sevindin mi baba? Hem de parasız okulu kazandım... O günleri anımsadıkça, Fıgen Işın'ın kızı özge içın verdiğı karann ne denli önemli olduğunu daha da ıyı anlıyorum. "Yalnız çocuklarımızı bunalıma sokmuyoruzki.." diye sürdüruyor konuşmasını, "Bızler de bunalıma girıyoruz, velı olarak. Düşünuyoruz, çocuk yoruluyor. Bunca emeğin sonucu, acaba hangı okula girebilir? Onun adına kararlar veriyoruz. Seçenekler sıralıyoruz. Ayrıca, yeterlı bir okul da bulamıyoruz. Bılıyorsunuz, Anadolu lıselerinin çoğunda öğretmen açığı var. Şöyle, özenerek bir seçım yapacak olsanız, bu kez de, puan tutturamama kaygısı başlıyor... Yani, çocuğu bunun için sıktığınıza değmez..." EveC, anlamsız bir yarış. Kendi deneyimlerimle biliyorum. Sonuçta yine kupkuru, yeıersiz bir ortama sokuyoruz çocukları. Oyundan, cağdaş eğitimden, sevgiden yoksun bir ortama... Bu işin bir de maddi yönü var. Hadi, ben tek çocukluyum. Olanaklarımı zorlayarak bu yarışa girmeyı göze alıyorum... Ya, birden fazla çocuğu olanlar?.. Onlar, nasıl kalkacak bunun altından?.. Çocuklarımızı, büylesı aşırı zorlamalarla ipi göğüsletiyoruz. Bundan da büyük sevinç duyuyoruz, arna sonrasını hiç düşündUğümüz yok... Ne oluyor sonra? Herhalde, çocuk bu zorlamalardan büyük kayıplara uğruyor... Bu konuda konuştugumuz herkes, "Neden bu sınava giriyorsunuz?" sorusuna aynı yanıtı veriyor: "Bir yabancı dil öğrenmek." Sizce bugun, Milli Eğitim Bakanlığı'na baglı (um liselerde bir yabancı dili hakkıyla ogretebilmek bu denli gıiç bir iş mi? Hiç sanmıyorum... lstenilse, velilerin de katılımıyla, bu iş kısa sürede çözülebilir. Daha da sağlıklı olur kanısındayım. Harcanan bunca maddi, manevi çaba, bu yöne kanalize edilebilir... Böylece, bu çok küçilk yaşlarda başlanılan anlamsız yarış biter. Aileler, gerilimlerden kurtulur... Şimdi bakın, çocuklar bu smavı kazanıp, bir özel okul ya da liseye girince de bitmiyor bu sorun... Çok görüyoruz, çocuk bocalamaya başlıyor. Yine, özel öğretmenler tutuluyor. Yine kurslar başlıyor. Bu kez de üniversite sınavları için hazırlıklar... Tam bir kısır döngu... Biraz bencilce bir söz olacak. ama iyi ki bu arcanan bunca çaba, çocuklara yabancı dil öğretme yönüne çevrilebilir. Böylece, bu anlamsız sınav yarışı da biter. Aileler gerilimden kurtulur. donemde oğrenci değiliz... Bilinçaltımda oylesine yer etmiş ki, bugun bile duşlerimde lise bilirme sınavlarına girerim... Figen Hanım, Özge'yi sınava hazırladığını/ gunlerde evinizde neler oldu? Sizin eşinizle, çocugunuzun sizinle ve babasıyla olan ilişkilerden söz ediyorum... Sürtuşmeleri soruyorsunuz herhalde? Evet, oldu mu siirtüşmeler? Oldu tabii... Psikolojik olarak beni çok etkiledi. Açık söyleyeyim, önceleri bu sınav havasına fena halde kaptırdım kendimi. Çocuk, bir yeri kazanamazsa çok uzülecek diye... Depresyon geçırdim. Bakın, ellerimde yaralar çıktı. Daha yeni yenı kapanıyor... Başlangıçta, "Kızım iyi bir yeri ka/ansın" diye o denli kaptırdınu kendinizi demek? Hayır... Başlangıçta, yani ilkokula yeni başladığı gunlerde hiç öyle duşünmuyordum. "Ben kızımı bu yarışa sokmayacağım" diyordum. Karşıydım sınava... Eşim de öyle düşünüyordu... Fakat, çocuk kendıni o yarışın içinde buldu... Okulda toplantılar oluyor. Müdür çıkıp konuşma yapıyor. "Çok mutluyuz" diyor, "Okulumuz bu sınavlarda altıncı oldu..." Çocuk bunu duyuyor. Arkadaşlarını görüyor. Başarının ölçüsü bu. Bir yandan öğretmenler, bir yandan velıler körüklüyor... özenmez mi?.. Yani, bu noktaya kendıliğinden geldi çocuk... Siz de çocugunuzun bu isteğine uymak zorunda kaldınız?.. Evet... Yoğun biçimde çalışmaya başladık... Bu çalışma üçaydan fazla sürdü ve gördüğünüz gibi bitti... Tam bir kâbustu, anlatamam... Çocuğa, "Üç kere üç kaç eder?" diye soruyorduk, yüzümüze bakıyordu... Geçmiş olsun!.. D H O 1 o Valla elınize sağlık Sayın Dalan.Eskiden Haliç 7 göremezdik bile... Şimdi ise kıyısında salep içiyoruz. Ne hoş dimi?.. \ Evet evet!.. Hadi buyurun bozayı da Tepebaşmda içelim. Figen Işın, Umur Bugay'la. ANAPmilletvekilleri Behiç Sadi Abbasoğlu ve tbrahim Özdemir ile lstanbul AnakentBelediye Başkanı Bedrettin Dalan (Fotoğraflar: VEDATDANACI)