27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Geçmişimizin geleceği... ANNA TURAY • entlerımızın çehresi gunden gune değişıyor. Bir yanda "eskiyi yaşatma" düşleri bir yanda 5 yıldızlı oteller, dizı dizi gökdelenlerle dolu "modern kentler kurma" tasanları derken, sonuçta gerçekten de her yan "şantiye alanı"na dönmüş durumda. Beledıyelerin bu olayı geniş bir propaganda çerçevesinde yurütmesıne karşın, konuyla ilgili çevreler gelışmelerden pek hoşnut değil. Çeşitli meslek grupları ve değişik çevreler aralarında tartışır, görüşler bildirirken, sorunlar da gun geçtikçe buyüyor. Tartışılan konu: Yıkılanlar, yapılanlar, restore edilenler, korunanlar, bütün bu işlemlerin teknık ve estetık yönleri, siyasal ve sosyal boyutları, doğan ekonomik sorunlar... Bir yanda çevre düzenine aldırış etmeksizın yapılan çirkin ve sağlıksız bınalar, çırılçıplak parklar, bir yanda kimseye danışmaksızın, yasalara bakılmaksızın alınan kararlarla bir anda yerle bir edilenler, öte yanda "restorasyon" derken, tamamıyle değişen, yok olup gıden kultur varlıkları... Kentlerimızin geleceği ne olacak, belirsiz... Ya geçmişimizin geleceği? Bütün kültür varhklanmız birer birer elden gitmeden, birtakım siyasal ve ekonomik çıkar çevrelerınden bağımsız hareket edebilen kurumların söz sahibi olması gerekiyor restorasyon konusunda. Gerekli teknik donanıma kavuşnnış, kadrosunda kişisel beğenileri doğrultusunda değil, tartışılarak alınan kararlar uyarınca çalışabilecek elemanlara yer veren, öznel değil nesnel, lastgele değil sıstematık yaklaşımlarda bulunabılecek kurumlar olmalı. Her şeyden önemlısi, bu konuda çalışan değişik kurumlar arasında iletişim olanağı sağlanmah. Cieçen yılın ilk aylarında Kultiir ve Turizm Bakanlığı Eski Eserler ve Muzeler Genel Mudurluğu'ne bağlı olarak tstanbul'da sessiz sedasız kurulan Türkiye'nin ilk "Restorasyon Merkezi" ve yakın bir gelecekte kurulacak olan, halen çalışmaları süren "Restorasyon Araştırma Laboratuvan", bu alandaki boşluğu doldurmaya çalışacak. lstanbul'daki Restorasyon Merkezi, taşınır ve taşınma? kultur varlıklannın sorunlarına, kurulmakta olan araştırma, kimya, fizik ve mikrobiyoloji, yapı malzemeleri analı/i laboıatuvarlarıylaeğilecek. Ankara'da kurulmakta olan Restorasyon Araştırma Laboratuvan ise, restrasyon sorunlarına Milano Polyteknica Üniversitesi uzmanları ile işbiıliği yaparak çözüm bulabilmeyi amaçhyor. K Kültür varhklanmız birer birer yok olmada... Bunların korunup geleceğe aktarılması güncelliğini daha çok hissettiriyor. Bu işi yapacak kurumlardan ikisi bu boşiuğu doldurmak ü'zere kuruldular: "Restorasyon Merkezi" ve "Restorasyon Araştırma Laboratuvan." bu alanda gerekli elemanları yetıştirecek. Milano Polyteknica Üniversitesi uzmanlarının yardımıyla kurulacak ve ttalyan tekniği kullanılacak bu merkezle ilgili çalışmalar sırasında Selçuklu ve Osmanlı mimarileri ile ılgılı ltalya'dan bir yayın teklifi de alındı. Ortadoğu sanat ve kulturleri üzerine incelemeler yapan "Oemme" Yayınevi'nden Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne iletılen önerinin gerçekleştirilmesi durumunda Türkiye'de araştırma yapan ltalyan uzmanlar, Selçuklu Mimarisi hakkında 10 ciltlik bir yayın hazırlayacak. Oemme Yayınevi ayrıca Ermenı mimarisinden etkilenen Se'çuklu mımarısini de tanıtmak ıstediğini bildirdi. Divriği, Sivas, Erzurum, Tercan, Kayseri, Beyşehir, Niğde, Van ve Bitlis bölgelerinde Türk Selçuklu mimarisini incelemeye ayrılacak olan dizi, Almanca, lngilizce, Fransızca ve Türkçe olarak ttalya'da bin adet basılacak ve yarısı Avrupa'da yarısı ise Türkiye'de dağıtılacak. Vakıflar Genel Müdürlüğü yetkilileri, çoğu camı olmak uzere sayılan on bini aşan vakıflara ait kültür varlıklarını kendi bilgi ve teknıkleriyle restore edemediklerini belirterek "Blz eski yapıtları restore elmekten çok, daha kolu olmalarını önleyecek koruma çalışmaları yapabiliyorduk" dediler. Yetkılıler, yapıtlann bakım ve onarımında kullanılan malzemenin kültür varlıklarına yarardan çok zarar verdiğini vurgulayarak, "Eski yapıtlann sorunlarının ne olduğunu tam olarak saptayamayacagımızdan iyileştirme yollarını da bilmiyor ve bozulmalarını onleyemiyoruz. Bizim olanaklanmızla yapabildiğimiz tek sey tutabildigimizi yerinde tutup, tutumadıgımızı yenisiyle değiştirmek. Bu konuda Avrupa'da nelcrin uygulandığını bilmiyoru/. Yapıların mevcut durumlarını çok doğru olarak belgeleyemiyor, son durumlarını goMeren harilalarını da çıkartamıyoru/. Bizim elemanlarımız yalnızca metreyle olçum yapabiliyorlar. Mimar Sinan'ın yapıtlarının bile çok dogru roleve haritalan yok. Bu nedenle yapıtlarda bir ho/ulma, açılma olduğunda yapısal sorunlar hemen hassas bir biçimde saptanamıyor" dıyorlar. Ayrıca, eski yapıtlann yaşatılabilmesi için yeni ışlevler verilerek kullanılmasında zorluklar ortaya çıktığını belirten yetkıliler, eski bir yapıta yeni bir işlev kazandırılırken Batıdaki uygulamayı bil İlk olarak lstanbul'daki Restorasyon Merkezi'ne konuk oluyor vc yöneticisi Ülktt İımirligil'derı bilgı alıyoruz. Restorasyon Merkezi'nin kuruluşu nasıl oldu ve neyi amaçlıyor? İZMİRLİGİL: Aslında merkezimiz, henüz kuruluş aşamasında sayılabılir. Çalışmalarımız 1983 yılından bu yana sürüyor. 1984 yılında Kultur ve Turızm Bakanlığı'nın onayı ıle kurulduk, ama hâlâ kurmayı düşündüğümüz laboratuvarları gerçekleştiremedık. 1986'ya dek ikı yıldır yaptığımı/ faalıyet, doğrudan doğruya binaya yerleşme, planlama ve alet alma şeklinde oldu. Ancak 1987 yılı başında, ışler hale geçcbileceğiz. Tabiı o da sınırlı. Daha malzeme laboratuvarımız ortada yok. Yalnızca kımya laboratuvan kurulmuş olacak. Zaman, para ve uzman gerekiyor. (Jçünu bir araya getirmek kolay değil. Amacımız ıse taşınır ve taşınmaz kultur varlıklannın korunması ve onarılması için çağdaş bilimsel yöntemler uygulanması, geliştirümesi bu alandaki çalıştnaların bir araya toplanmasıdır. Araştırma, uygulama ve eğitim amacıyla çeşitli bilim dallarından, yani konservatör, kimyager, biyolog, fizikçi, mimar, çevre mühendisi gibi meslek dalları uzmanlarını bir araya toplayarak seminer, seri konferans ve bu alanda sistemli kurslurk seiçukıu mimaristnin tipik örneklerinden Sıvas Gök Medrese, yerli ve yabancı uzmanlar tarafından yenttenecek. lar, sergiler düzenlemek istiyoruz. Sizin ilk etkinliginiz geçen ay ortalarında yer alan "Çevresel Koşulların Yapı Taşları Üzerine Etkileri ,e Koruma Yontemleri" konulu dizi konferanslarınızdı sanırım. İZMİRLİGİL Evet. Bu konu şu anda Istanbul'da çok guncel. Çünkü çeşitli binaların cephelerinde temizleme çalışmaları başlamış durumda. Gerek belediyeler, gerekse çeşitli kurumlar bu işle ilgili çeşitli sorular soruyorlar bıze. Bu sorulara karşılık Ortadoğu Teknık Üniversitesi, Mimar Sinan Üniversitesi, lstanbul Üniversitesi Jeoloji Bölümu'nu, üniversitelerden bir grup bılim adamını bir araya getirerek bir seri konferans düzenlemeyı düşünduk. ltalyan Kultur Heyeti ve Ankara'dakı Italyan Kültür Enstitusu de bu konuda uzmanlaşmış bir kişinın davetinde bize aracılık etti. Dr. Marisa L. Tabasso'nun konferansımıza katılması bizim için çok yararlı oldu. Bu çalışmalar için ntaddi olanaklarınız nasıl sağlandı? İZMtRLİGİL Roma'daki Uluslararası Koruma Merkezi ve Ankara ltalyan Kültür Enstıtüsü bize kitap yardımı, UNESCO ise 25 bin dolarlık alet yardımı yaptı. Hükümetimiz de 1983 yılından bu yana bina harcamaları için 150 milyon verdi. stanbul Restorasyon Merkezi yöneticisi Ülku IzmirligM'i çalışmalanyla ba; başa bırakıp biz Ankara'da kurulacak Restorasyon Araştırma Laboratuvan için Vakıflar Genel Müdürlüğü yetkililerinden bılgi alıyoruz. Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesindeki binlerce taşınır ve taşınmaz kültür varhğının restorasyonları için kurulacak olan bu laboratuvar, koruma, bakım, onarım ve işlev değişlirme işlemleri konusundaki sorunları da çözmeye çalışacak ve Restorasyon Merkezi, kültür varlıklarının sorunlarına eğilirken, Restorasyon Laboratuvan restorasyon sorunlarına çözüm arayacak. mediklerinden ya yapıttan fedakârlık yapmak ya da verilen işlevleri zorlamak durumunda kaldıklarım açıklıyorlar. Divrigi, Ulucami'nin çok büyük olan kabartma taş motiflerinin dökülmesinin önlenememesi, Gökmedrese'de taş düzeyle irtıbatı kesilen Seİçuklu çinilerinin yerine yerleştırilememesi, Yeni Cami Hunkar Kasn'ndakı yenıden yapılması olanaksız çinilerin bozulan ahşap taşıyıcılarının değıştırilememesi, bir höyük üzerine kurulan Alaaddin Camii'nde höyuğün kayması nedeniyle oluşan çözülmelerın onarılamaması Vakıflar Genel Müdürlüğü'nun en buyük sorunlarıydı. Bu yüzden Italya'dan gelecek bir grup uzman ilk olarak bu yapıtlarla ilgilenecek. I 12
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle