24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

^^ 1986 yıhnın şiir ödüUeri 1986 yılını geride bıraktık. Çeşitli dergiler, geçen bir yılın dökümünü yaptılar. Konumuz şairler ve şiirler olduğu için biz de geçen yıl verilen "şiir" ödüllerinin bir dökümünü sunuyoruz. Akademi Kitabevi Edebiyat ödülleri şiir dalında "Yaşamı Yargılayan Şiirler" yapıtıyla Yunus Koray, mansiyona değer görüldü. Bakırköy SanateviBakırköy Gazetesi OdUlU: Cemal Süreya. Abdi lpekçi Ödülü, şiir dalında: 1. Behçet Aysan, 2. Dinçer Sümer, 3. Hakkı özkan ve Mahmut Alptekin. Behçet Necatigil Şiir ödülü: "Dön Güvercin Dön" yapıtıyla Cevat Çapan. Broy Dergisi Yılın Şairi, Yılın Şiiri olarak Turgut Uyar ve yapıtı "Sonsuz ve öbürü"nü seçti. Ceyhun Atuf Kansu Şiir ödülü: "Eylül" adlı kitabıyla Behçet Aysan. Yaşar Nabi Şiir ödülü: "Bir Afişin önünde" yapıtıyla Salih Bolat. Zonguldak 100. Yıl Vakfı Yarışması şiir dalında Yücel Barut ödül, Nermin Yalçınkaya ve Işıl Ergin mansiyon aldılar. ENKA Bilim Sanat ödülleri'nde şiirde ilk üçe ödül verilmedi, Hulki Aktunç, Şavkar Altınel, Melih Cevdet Anday, Necati Cumalı, Hüseyin Ferhad ve Mustafa Kemal Tümerkan mansiyona değer görüldüler. "Selimiye" şiiri, geçen yılın iki ödüllü şairi Behçet Aysan'ın. Şiiri "Yeni Düşün" dergisinin ocak sayısından aldık. iO X 9 •i •I Selimiye ses ver, suların yelesini bırak aksın söz ver damlasın çocuk yaralarma kosarkenki şeyler sana yeniden sus diyecekler, başla anlatmaya olsun kim kocaman bir ölü görmek ister ay parçalanırken düşer tam kalbin üstüne. tam kalbin üstüne belki bir rüzgâr getirmiştir o şimdi tankerlerin yanaştığı yıkık iskeleye salacak, uzak bir anı olarak orda kalsın kadife ceketim, ağız mızıkam ve on üç yaşım hepsi orda kalsın çok uzak bir çağ olarak, istemem vermeyin sizdedir geri dönen mektuplarım ağır ağır bir tramvay akşamüstü çın paşakapısı saatlerin okul dönüşü olduğu, gökyuzü bile yatılı deniz martılar acı hepsi aynı yöne giderler düşlerin gündüz ve gece olarak ikiye ayrtldığı. bir ranzaya çıkarak kırık camlı pencereden mor sarı tşıklarla dolarak trenler koğuşa haki battdhiyelerdi sarıldığım annemin eli tahta dolap kapaklarında istasyon adları sanki bin kilometre sonra bir şehirdi haydarpaşa. hep onu aradım ve andım samanların yanışım suyun sıcak bir kan gibi külrengi akısını siyah arabalann çektiği düşlerimin yıldızları sessizce adıdır bir direnişin ve aşkırt yalvarışı yasayıp yıllar sonra aynı koğuşta tutuklu olarak, BEHÇET AYSAN Al bir çocuk kucağına başını yatır dizlerine saçlarmı okşa yanaklarını öp ninniler söyle, masallar anlat o çocuk ben olayım. Al bir resim koy başucuna Hülyalı bak endamına yorganını çek üstüne o resim ben olayım TCRAN PARLAK Sevgi dileği Enflasyon canavarının dişleri Eskiden açlık vardı, ama belki açlıktan ölüm yoktu. Büyüklerimiz, "Açın mezarı var mı? Kim açlıktan ölmüs kl?" diye sorarlardı. Aslında her işsizlik, açlık demekti Fakat açlıktan ölümü kabul etmezlerdi. Açlık şiirlere bile girmişti. Ne diyordu büyük usta Tevfik Fikret, "Bahkçılar" şiirinde: Bugün açız yine evlatlarım, diyordu peder, bugün açız yine; lakin yarın, ümit ederim, sular biraz daha sakinleşir.. Ne çare kader!.. Günümüzde açlık var, açlıktan ölüm de var. Yüksek yerlerden, köprülerden, damlardan kendini atanlar, ilaç içip, türlü yollarla canlarına kıyanlar, vücutlanndan vazgeçenler, organlarını satılığa çıkaranlar... Hep açlığa doğru gidiş değil mi? Açın mezarı vardır; mezarlıklarda açlıktan ölenler dizim dizimdir. Bunlar liberal ekonominin ve enflasyon canavarının oyunlarıdır. Tarihte açlığa bir örnek de 16. Louis döneminden verilir. Kral, açları ve yoksulları görmemek için Versay Sarayı'na v yeni bir yol yaptırmış. Oradan gider, avlanırmış. Açlar, bu yola "ölüm yolu" adını takmışlar. Bir gün atla bu yoldan ava giderken, karşısına bir cenaze alayı çıkmış. Atlar ürkmüş, köpekler var güçleri ile havlamış, çevredekiler kaçışmaya başlamış. Kral sormak zorunda kalmış: "Klmdlr bu tabutta götürdüğünüz?" "Bir Fransız, Kral hazretlerl." "Neden öldü, ölümü neden?" "Açlıktan kral hazretlerl, Iş ve ekmek bulamadığı İçin öldü." Kral, yönünü değiştirir, yoluna devam eder. Ancak yanında bulunan gerçekçiler aralarında fısıldaşırlar: "Tabuttakl ölü bir Fransız degll, Fransa'dır." Bir ülkenin üstüne enflasyon canavarı çöktü mü, bilesiniz ki zengın daha zengin olur, yoksul daha yoksul; önünü enflasyonu kaldırmadan alamazsınız. Peki enflasyon nedir? "Enflaayon bir çeşlt hırsızlıktır" diyor şair. Bir insanın cüzdanına ya da bir yerdeki parasına hiç el sürmeden belli bir bölümünü sızdırmaktır. Çaktırmadan adamın cebindeki parayı sızdırdınız mı, sorun bitmiştir. enflasyon başarılı demektır önümde bir kitap var, kalınca, büyük ve değerli. 1973 yılında basılmış, ben olli liraya almışım. Yeniden basılsa, böyle bir kitabı değil elli liraya, iki bin, ikibin beş yüz liraya alamam. Demek 1973'ten bu yana, 14 yılda cebimden neler sızdırılmış da bilmiyormuşum. Gelirimin arttığını söyleyenler de çıkabilir. Gelirim ne denli artarsa artsın, aldığımla bugün geçinemiyorum. Dün, eh, bir oranda geçinebıliyordum. Eskı siyasal iktıdarlar parayla biraz oynadılar mı başlarına gelmedık kalmazdı. Bugünkü siyasal iktidarlar parayla oynarken bilinmeyen bir tat ahyorlar. Halkın da eskiden olduğu gibi mınldandığı yok. Meğer Moğol zulmü derler, onu özlermişiz. Timurlenk, bir ülkeye girmiş, vergi üstüne vergi salmış. "Halk ne yapıyor?" diye sormuş. "Sızlanıyor" demişler Bir daha, bir daha yeni vergiler salmış. Gene, "Halk ne yapıyor" diye sorduğunda, "Gülüp oynuyor", demişler. "öyleyse durun" demiş Moğol zulmüne hem alışkınız hem de beklermişiz. Çocuk sevinçlerinden kanatlar takıp Güne erken doğmuş güller gibi Düşlerinden içeri süzülsem Uykularının sıcak enginliğinde bulsam seni Çocuk sevinçlerinden kanatlar takıp Sana akan ırmaklara Türküler söyleyerek yesersem (Oysa günler; bir sarı su, umarsız Tek guzlü devler ülkesi Unutulduğumuz kentler Neden böyle dört duvar sağır oldu Bu mevsimler!.. Eylülde miydi dökülen yapraklara karıştığımız?..) Dünden bugüne Hulâ durur kulağımda sesin Ihk gülüşün yüzümdedir Bakısların gözümde Elin/sıcacık elin Elimdedir hâlâ Sevinçler anı defterinde MHAT KL'MSER Güne erken doğmuş güller gibi Düşlerinden içeri süzülsem Uykularının sıcak enginliğinde bulsam seni Ellerinde balonlar Çocukluk günlerim kopup gelse dünlerden Işıktan kanatlar takıp Sana akan ırmaklara Türküler söyleyerek yesersem. Bir yaz günü testiden boşalan suydu sanki O puslu gecelerde aydınlık gUlUşlerın Kaç acıyı küllendirip onardı onca kalbi Suç eylenip sevgi sana yüklendi sonra Bir yol bulunup gülUşün mtihürlendi Demek yaşama hep birlikteymiş insan ölüme yalnız Çözdüm artık şifresini PEHİHA.N l'YSAL Ölüme yulnız 22 ÖZCAN İLTER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle