Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Günümüzun turiım şirketleri, "uygarlık "tan usanan geıginleri, Polinezya Adalan'na, özellikle HivaOa'ya çağırıyor... HivaOa'ya 1975 yılında gelen Jacçues BreU 1979>da ölümüne kadar, bu adada kaldı. Gönüllü sürgünler adası HivaOa İki ayrı dönemin iki farklı sanatçısı, ressam Paul Gauguin ve şarkıcı Jacques Brel, Pasifik'teki Polinezya Adaları'nın en küçüklerinden biri olan HivaOa'da ne anyorlardı?.. MARİO LEVİ • ir resim: Peyzaj ve köpek. Bu resim, bir son sesleniş olmalı. Bir son çırpınış, bir son paylaşım dileği ya da. Bir resim. Peyzaj ve köpek bilinenler arasında HivaOa'nın son görüntüsu. Gauguin'in uygar dunya ile savaşımının noktalandığı günlerden bir an. Bir sonsuzluk zamanı. Peyzaj ve köpek yalnızca bir resim. Karamsarlığın, sızlanmanın, yazgıya boyun eğmenin görüntüsü. Bir resim, bir çizikıirme, birkaç fırça darbesi. Bir izdüşümü. Yabanıl Gauguin'in bu son resmi çizdiği gunlerde düııyayı nasıl algıladığını belki de hiç kimse (tam anlamıyla) bilemeyecek. Hemen hemen hiç kimse. 1903 yılında, gönüllu olarak gittiği bu sürgunde, sanatını pek a? kimseye anlatabilmiş bir ressam olarak ölur Gauguin. Yapayalnı/, toplumun dışına itilmiş, sevgılcrın her turlusunden umudunu kesmıs olarak. 1903 yılında unutulmazlann ebedi dunyasına göı; ettiğınde birkaç duşmandan ve yerliden başka hiç kimse kalmamıştır yamnda. 1903 yılını yaşar uygar dunya. Uygar dunya: Gauguin'in çıkışamadığı, uyumsuzların çıkışamadığı, barışık yaşayamadığı dünya. Paul Gauguin'in HivaOa'da yaptığı kendi portresi. 18 Nedir bunun nedeni? Uygar bilinen dünyanın uygarlığının tartışılabilirliği mı? Bu soru çok derin, bu soruya getirilebilecek yanıtların çeşitliliği var diyelim. Gauguin'i resmin o donemlerdeki merkezi olarak bilinen Parıs'ten ilkelliğe goıüren ne idi öyleyse, ilkelı bulmak, kendınce keşfedebilmek mi? Yeni, yepyeni bir yaşam biçimine duyulan ö/lem mi? Bir zorunluluk mu? Ya da?... Ya da neyi arar, neyi özler, neyi gereksinir Gauguin? Ahp başını gitmeyı, yeni bir yalnızlığı, yeni bir coğrafyanın insanlarını lanımayı mı? Belki. Ama butun bunların yamnda, bir insan olarak çıktığı bu büyuk arayışın çok ötesinde bir sanatçıdır Gauguin. Kendince bir yol çizmiş, özgun bir dünyayı yakalayabilmi^ bir ressamdır her şeyden önemlisı. Yaratıcılığın sancısını gittiği her yere taşımak zorunda kalışı vardır ustune ustluk. 1891 yılında yepyeni bir yasamın yolculuğuna çıkışı belki de bu yuzden onemsenmeye değer. Sanatını anlayabilmede, yeterince cömert davranamayan ınsanları yadsıyabilmek içindir belki de bu yola çıkışı; yepyeni bir rengi, yepyeni bir dili yakalayabilmek içindir belki de. Bir utnut yolculuğudur gereksindiği, bir sevinçtır, bir özlemdir, bir bilinmeze doğru. Bir umut yolculuğu, evet. Tum kuskunlüklere, kırgınlıklara ve iletişimsızliklere karşın, buyuk bir yaşam coşkusuyla dopdoludur benliğı. Neden olmasın? Tahili'ye yaptığı fırtınalı yolculuklardan, ilkellerle (!) yaşadığı aşklardan sonra resmin merkezi Paris'e buyuk sevınçler ve coşkularla donmesi böylesi bir ruh halıni yeterince açıklıyor: Biı eser yaratmanın sevınci anlatılamazdır. Bir eser yaratmanın sevinci; bir sevinç, bir