Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 A 7VTT ADIM 1 1 JL \J l\ \[J? i r L j / J : V ^ [ ^ ±jj\ Evlendiği kadınlann üçü de sinemada ün yapmış yönetmen ve senarist Roger r A T^T"V7"/ "\T3 Vadim,«vliliklerini anlatan b i r kita M A m T M PTPT AK 1Y1/1.O U İ U . V Deneuve ve Fonda/Roger Vadim'in Anılan" adlı kitap, geçen günlerde, P yazdl "Bardot, anlatıyor... ^ 9 and Nicolson yaymevi tarafından yayımlandı;kitabın bazı bölümleri de Sunday Times gazetesinde yer aldı. Aşağıda aktardığımız bölümde Vadim ilk kansıyla karşılaşmalannı, ilk w^ T yrprpu beraberliklerini WJ JKIVTI 1 1 H < ingUtcre'dcki Wiedenfeld neleyici bir takdimle beni tanıştırmanın gereğini duydu: "Roger Vadim. Senaryoyu yazdı... Bir çılgındır. Her zaman geç kalır ve yaşından ötürü çok tecriıbelidir." Brigitte, havada bir soğukiuk yaratan bu sö/.leri o anda içinden gelen ve çevresindekilere de yayılan bir kıkırdama ile dağıtıverdi. Beni esiı alan bir kıkırdama... Sonrasında bunun, "tlk bakışla gelen bir aşk esintisi' olduğunu kendisi de itiraf etmişti. Brigitte'in Rue de la Pompe'daki evini haftada bir ziyaret etmeye başlamıştım. Bir ay sonra akşamın saat sekizindeki bir film için onu dışarı çıkmaya razı edebildim. Daha sonra ise, buluşmalarımızın gizli tutulması konusunda mükemmel bir sistem oluşturmuştuk. Merkezimiz, Champs Elysees yakınında, Rue de Bassano'da stüdyo olarak döşenmiş bir ikinci kattı. Burası, bir dostuma babası tarafından ödünç verilmişii. Tüm mobilya geniş bir divan, bir sandalye ve kuçük bir masadan oluşuyordu ilk gizli buluşmamıza geldiğinde saat üçtü. Brigitte, 'Matematik dersinde olmam gerekiyordu; ama ben özgürlügü seçlim' dedi. Bana karşı çok rahattı ve dudaklannı emrime sunmaktan çekinmemişti. öpüştük, divan için artık hazırdık. Brigitte beni uyardı: 'Bakireyim'. Hapımız yoktu ve korkutmamak için daha ftncc bakire bir kızla yatmadığımı söylemedim. O ana dek, flortlüğün getirebileceklerinin dışında hiçbir şey yapmamıştık. Çıplak vucudunu ilk kez görecektim. Masumlukla dişiliğın, ahlaksızhkla utangaçlığın olağantıstü karışımını gftrdüğümde, içıne düştüğüm büyuden donup kaldım. Dişilikle ne denli dopdoluysa aşk hakkında da o kadar bilgisizdi. Beni kollarının yumuşaklığı sardığında aşkımı ona aktarmaya başlamıştım. Çalabildiğimiz anlar çabuk geçti. Giyinirken Brigitte sordu: 'Şimdi ben gerçek bir kadın mıyım?" 'Tam degil' diye yanıtladım, 'Yalnızca yüzde 25'. Mona Liza yarım gülüşüyle bana baktı. Bakışlannda geride kalan yüzde 75'in hayali parlıyordu. ikinci ziyaretinde beni o soydu. Oyunun kurallarını çabuk öğreniyor, kendine özgü yollar yaratıyordu. Başımı göğsüne dayadığımda tekrar sordu: 'Şimdi gerçek bir kadın oldum mu?', 'Yaklaşık yuzde 55' dedim. Üçüncü ziyaretten sonra ilan ettim: "Yüzde 100'. Brigitte ellerini çırptı,^ pencereye koştu.Camı t açtı, gırtlağının bütun gücüyle dışarıya hay kırdı: 'Gerçek bir kadınııım!' Yaşadıkları şaşkınlıkla sokaktaki lerin başları yukarıya çevrilmişti... JLfARDOT... rigitte Bardot'yu benim yaratiığıma inanılır. Ama kesinlikle hayır! Çünkü Brigitte, ne ebeveyninin nc toplumun ne de cnfes bedeninden etkilenmiş mesleğinin, kısacası hiçbir yaratının sonucu değildir. Ve o.çarpabilir, baştan çıkarabilir, yeni bir ekol yaratabilir, dünyada bir cinsellik simgesi olarak patlamasını başarabilirdi. Bu gıiç onun kendisindeydi. Çıplaklık az vcya çok gizlenmiş de olsa, filmlerinde he r zaman var oldu. Neşeli ve nıasum çıplaklığı, toplumu heyeeanlandırmış ve aynı zamanda rahatsız da etmişti. Üstelik dindarlar ile ahlakçilan böylesine sarsnıak için, soyunmasına da gerek yoktu. Ve Tann Kadını Yaratü'yı bitirdiğim günlerde, sansürcülere karşı verdiğim savaşlardan birinde, sansürcünün biri filmde kendisini rahatsız eden bir sahne için beni eleştirmiştı: Brigitte erkek kardeşinin önünde, tamamen çıplak yataktan çıkmaktadır.... Hemen sansürcü için bir sahne tasarladım. Elimde Brigitte'in bir başka filmi vardı.Brigitte yine kardeşinin önünde, ancak üzerinde kalçalarının yarısına kadar uzanan bir süveter olduğu halde yataktan çıkıyor. Oysa sansürcü Brigitte'i çıplak gördüğüne inanıyordu... Doğal olarak bu görüşü filmin ilk gösterimine kadar sürdü. Çünkü ben sahneyi diğeriyle değiştirmiştim bile... Brigitte ilk karşılaşmamızda duruşıı, davranışı ve bedeninin yuvarlak çizgileri ile beni aşın ölçüde etkilemişti. Bir elini kraliçeymişcesine, diğerinin üzerine koymuş, oturuyordu. Film.yönetmeni Marc Allegret'in Paris'teki apartmanındaydık. Annesi, okul öğrencisi kızının kaprislerine nasıl teslim olduğunu, kızı için sinemada bir gelecek görmemesine karşın, kızının yetenekli, gerçek bir yönetmenle tanışma arzusunu kıramadığını anlatıyordu.. Orada varoluşumdan ötürü konuşmayı dinlemek zorunda kalmıştım. TUm bu konuşmaların ardından, kendisini Marc'ın albenisine kaptıran anne Bardot, kızı Brigitte için bir filmde deneme çekimine girme şansını da koparmıştı. Filmin adı Les Lauriers Sont Coupes'ydi. Konuşma sırasında, Brigitte'in bakışları' nı uzak tutmaya çalıştığı Marc Allegret, iğ B