Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
le, herhangi bir apartman daircsinin ederindcn çok düşüktü. Ev, hem dış hem de iç görünümüyle yıpranmamıştı. Temiz ve derli topluydu. Yüksek tavanlı cvinde eskiden kalma mobilyası yoktu Sıızan Hanım'ın. Sorduğumıızda mahçup ve üzüntülü bir anlatınıla, "Neoklasik bile diyemcın eşyalarım için" diye yanıtladı bizi. Gcrçcklen de cvdeki tüm eşyalar orta halli bir ailenin, bir apartman dairesindeki cşyalarından farksızdı. Ama Suzan Hanım, geçmişin tüm soyluluğunu, saygılı ve ölçülü tutumuyla olduğu gibi yansıtıyordu. Suzan Hanım'ın yalnızlığı evine de sinmişti. Güzel, acı, tatlı, mutlu, tasalı bir sürü anıyı gizleyen evi satılırsa, kimbilir neler değişecekti? Trablusgarp limant, 1801: Daha sonraları amiralliğe ^ kadar yükselecek olan Tiğmen Stephan Decatur, "Intrepid" korvetiyle limana girip "Philadelphia"yı ateşe verdL Dönemin ABD BaşkanuJefferson idL Tipik özelliklerini hemen hemen tümüyle koruyan cski bir Rum evine girdiğimizde eski ile yeninin ikilcmini yaşadık. Ev sahibesi Melih Hanım, içten konukseverliğiylc evinin her yerini gösterdi bize. Gıcırdayan ahşap merdivenler kırmızı halıyla kaplanmıştı. Birkaç yıl önce satııı aldıklan evi cski biçimini yitirmiden, yeniden düzenlemeye özcn güsıeren Ortabaş Ailesi, burayı imrendirecek güzelliğc dönüştürmüşlerdi. Hemen girişe konulan divan ve koltuklar kılıfla kaplanmıştı. Videolu lelevizyon, yüksek tavanlı, kabartmalı, cski evde çağdaşlığın ilk bclirtisiydi. F.ski eşyalarla döşenmiş konuk odasmda, verniklenmiş oymalı konsolun aynası bütün gösterişiyle göze çarpıyordu. Tavanlardaki kartonpiyerler yeniden tek tek boyanmış, yaldızlanmıştı. Büyük bir avize sarkıyordu, kristal değil, kesmecamdı. Porselen heykeller, limojlar, vazolar, kristal küllükler, çakmaklar, siis eşyaları mcnner sehpaların üstüne yerleştirilmişti. Işçiliğinden eski olduğu görülen mobilyalar yeni yaldızlanmıştı. Çatı katındaki küçük odayla birlikte yedi odası olan evin kimi odaları ya genişletmek ya da yeni bir işlev kazandırmak aınacıyla bo/ulmuştu. Hazır mutfak takımıyla yapılan mutfak, nıodern ve çok genişti. Diledikleri gibi yemek odası takımı bulamadıklarını söyledi Melih Hanım. Oldukça ucuza saiın aldıklan ev, art ayının son günlerinde ABD ve eski biçimini koıumak çabası içinde yaklaşık Libya deniz ve hava kuvvetleri ara30 milyona mal olmuştu. Eskiye sahip olmak, sında Sirte Körfezi'nde çıkan çatışkoıumak ve o zevki tatmak da yüklü bir pama dUnyanın yüreğini hoplattı. 6. rayı gerektiriyordu. Karı koca, bu orta yaşlı iki insan, yapılması son derccc güç bir işi ba Filo'ya bağlı savaş gemileri kısa bir süre sonşarmışlar, keyfine dc ulaşmışlaıdı. Ama soka ra Sirte Körfezi'nden çekilince herkesin içine ğın içiııdeki hemen hemen bütün evler de iş soğuk su serpildi. üysa, sanılanın tersine, Libya ile ABD arayeri olınuştu. sındaki ilk gerginlik değildi bu. Fransa'da yal.avanta kokulu, çivitlendiği için beyazı ışıl yımlanan "Historia" dergisinin mart 1986 tılar saçan, üstünde kaç kez yatılırsa yatılsın, sayısında Paul Rousscuu inızalı bir makale, ütü vizgilerinin kaybolmayaeağı tertemiz bir konuya açıklık getiriyor. Rousseau'nun yazıçarşal'ın özlemini kaç kişi duyar? Geçmişin öz sı şöyle: lcmini duymayan insanlann alışkanlıkları da "Genc ABD Cumlıuriyeti bağımsızlığına yedeğişiyor. F.ski Rum evleri tek tek yok olur ni kavuşmus, baskomutanlığı kadar devlet ken, geriye sadece yaşanmış anıiar kalıyor. Bir adamlığıyla da sivrilcn George Washington, varmış, bir yokmuş gibi... İJ inanmış barışçı Thomas .leHcrson'a yerini bırakmıştı. Ordu teılıis edilmişti ve silah altında binden az insan vardı. Giiçlü İngiliz donanmasına karşı sivrilen ABD donanması da birkaç küçük savaş gemisine indirgenmişti. ABD, Fransız Devrimi'nin yol açtığı Avrupa savaşlarının dışında kalmayı amaçlıyordıı. Konvansiyon yönetimi, İnsan Hakları Bildirisi'ni açıklamış ve köleliğin kaldırıldıgını bildirmişti. OysaOsmaıılı Imparatorluğu ve Fas'tan Yunanistan'a kadar tüm egemcnliği alundaki ülkeler, Avrupa'yı vok değerli beya/ kölelerin yaşadığı bir depo saymaktaydı Kuşkusuz, koısanlaı Avrupa kıyılarını vurmuyorlardı artık ye kıyılardaki gözetleme kuleleri terk edilmişti. Ama açık denizlerde yol alan licaret gemileri basılıyor, maltara el konuluyor, mürettebat ve yolcular fidye ödeninceye kadar elde tutuluyor, ba/en kole pazarlarında açık arttırmayla satılıyor, özelliklegüzel kadııı köleler haremlerin yolu nu tutuyordu. Amerikan deniz piyadelerinin marşlarında Trablusgarp kıyılanndan söz edilmesi 1800'lere | dayanır.Odönem, Akdeniz'de özgürce yolculuk edebilmenin bedeli, Fas Sultanı *na ya da Trablusgarp Beyi'ne ödenecek vergilerdi. ABD, Trablusgarp Beyi' nın vergi talebini geri çevirince, ABD'ye savaş ilanedilecekti... ilhUez 1801ytlında karşı harştya gelmişti Sultam'na yılda 20 bin dolar, Cezayir Beyi'ne de 40 bin dolar vergi ödemeyi kabul ediyor, ayrıca tutsak düşen 13 talihsiz yurttaşımn sahverilnıesi karşılığında da 20 bin dolar vermek zorunda kalıyordu. Bir beyaz tutsağın özgürlüğüne kavuşması karşılığında 2000 dolar ödemek gerekiyordu. Ama özellikle küçük ülkelerin uyrukları ve sarışın oldukları için Isveçliler daha değerliydiler. Üstelik, Cezayir Beyi bazı malların kendisine düşük fiyatla satılmasını istemiş. bu pazarlıklarda ABD'yi temsil eden Yüzbaşı Bainbridge, payına düşen vergiyi ödemek ve köleleri lsianbura götürdüğü savaş gemisinin direğine Türk bayrağı çckmek zorunda kalmıştı. 'Bu vorgiyi ödemekle heniın kolem de oluyorsunu/' demişti Bey. '(ıt'kıek scfcr' diye karşılık vernıişti Amerikalı denizci, 'Dınarıın hıı vergiyi luplanmla oderim.' Trablusgarp Beyi Yusuf Karamanlı, bir süre sonra ona bu fırsatı verecekti. ABD'nin isteklerini geri çevirdiğini görünce üfkelenecek, 1801 yılında görüşmeleri keserek küçük bir devlet saydığı ABD'ye savaş ilan edecekti. liarışçı bir kişi olmasına karşın, Başkan Jeft'erson, Kongre'nin tepkilcrini de dikkate alarak bu meydan okumaya kuvvetle karşı koymaya karar verdi. Önce, bir deniz piyadeleri kolordusuyla güçlendirilmiş donanma oluştuıdu. Bunlar, daha sonra günümüzde "marines" adıyla anılan birliklerin çckirdeğiydiler. "Enterprise" adlı bir savaş gemisi o yıllaıda ABD'nin Akdeniz'deki tek varlığıydı. 12 topu, 90 kişilik mürettebatı vardı. 1801 yılında, tekneye komutaeden Teğmen Sterrct, Malta açıklarında Trablusgarplı bir korsana saldırmaktan çekinmedi. 214 toptan oluşan vurucu güçlü, dokuz gemilik bir donanınanın oluşması için ise 18O3'ü beklemek gerekti. Bu donanma Akdeniz'de korsanlığa son verdi, ama bir korsan gemisini izlerken "Philadelplıiu", Trablusgarp limanının karşısındaki kayalara otuıclu. Komutanı, Yüzbaşı Bainbridge mürettebaila birlikte tutsak edildi. Suların yükselmesi geminin yüzdürülmesirıi ve korsanlar için öncmli bir takviyenin oluşmasını sağladı. Ancak, "Inlrepid" adlı korvetin komutanı Teğmen Stephan Decatur, gece limana saldırıp "Philadelphia"yı yaktı ve daha sonra kaçtı. Olay Amerika'da geniş yankılar uyandırdı. Birkaç ay sonra, filo Trablusgarp'ı yeniden topa tuttu. Üç korsan gemisi batırıldı, üçü ele geçirildi. Decatur kardeşler bu savaş larda büyük yararlık gösterdi, en gençleri James rampa ettiği teknenin komutanı tarafından öldiirüldü. Ama geicceğin amirali olan ağabeyi Stephen, korsan gemisini yakalayıp komutanıyla giriştiği düelloda adamı öldürerek kardeşinin öcünü aklı. Bu savaşlar ABD kamuoyunu heyecanlandırıyor, ama lop ateşine tutmakla Trablusgarp limanını ele geçirmck mümkün olmuyordu. Tam o sıra devreye, Iç Savaş'ta sivrilen ve Tunus'a konsolos olarak atanan VVilliam Eaton girdi. Eaton Saray eııtrikalarım biliyor, korsanlara ve köle lüccarlaıına karşı enerjik davranılmasını istiyurdu. Trablusgarp Paşası Yusuf Karamanlı, Mısır'a siirgün giden ağabeyi Hamit'i atlatarak iktidara gelnıişti. Yu suf'u devirmek için onıın da desieğini sağlayan Eaton, lskenderiye'deıı bir harekât başlatıı. Teğmen Presley O'Bannorı ve yedi deniz piyadesi, Müslümanlara karşı her zaman savaşmaya hazır 40 Yunanlı gönüllü, çeşitli uluslardan 100 kadar paralı asker ve Haıniı'in yandaşları bu harekâta katılacak birliği oluşturdular. Küçük ordu 150 yıl sonra Rom . mel'le Montgonu'ry'nin savaşa tutuşacakları alan üzerinde, kıyı boyunca harekete geçti. Bir ay süren 800 kilometrelik yiırüyüşien sonra Derno ününe gekliltr. ABD müfrczesi kaleyi topa tutarken, U'Uannon ve adamları harekete geçerek Derne surlarıııa ABD bayrağını diktiler. Yıldı/lı bayrak o yöıeleıde ilk kezdalgalamyoıdu. Hunuıı iizerine, Cezayir'deki ABD Başkonsolosu Tobias Leaı, pa/aı lığa girişip kölelerlc tutsaklarııı üalıverilmesini, denizlerde dolaşma özpürlüğünü kabul ettirdi. Yusuf iktidarda kalıyor, ama ağabeyi Hamit, Derne valiliğine gctiriliyordu. Bu yarım kalan zafer Eaton'u tatmin etmekten uzaktı. Ama Akdeniz'de güvenlik sağlanmıştı. Şimdiki deniz piyadelerinin marşlarında lıâlâ 'Trablusgarp kıyıları'ndan söz edilmesi işte o günlerde geçen ve yukarda anlatılan olaylara dayanır..." fl ABD iie Libya M Tipik özelliklerini koruyan eski bir Rum evinin giriş katından bir iist kata çıkıyoruz: Yüksek tavanlar kartonpiyer kaplı. İngiltere ve Fransa gibi güçlü bir deniz kuvvetine sahip ülkeler, kendı uyruklarını bir ölçüye kadar koruyabiliyorlardı. Ama küçük ülkeler fidye ödemek ya da kendi uyruklarının ozgüree yolculuk edebilmesi için yıllık bir vergi vermek zorundaydılar. Fas, Cezayir, Tunus ve Libya, korsanlıktan ve kölelikten büyük kazanç ve Osmanlı padişahına öncmli bir kaynak sağlayan ülkelerdi. Üstelik bunlaroyunun kuralına hcr zaman uyan ülkeler dc değildi. Bu nedenle, 1787'de ABD Kongresi, Fas 15