07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

bir yolu vardı: Bir THY uçağına bilet almak... Ben bunları düşünürken Necmi Hoca, "Koyunları görüyor musunuz?" şeklinde bir soru yöneltiyor... Koyunlar mı? Koyun nedir? Bir uçak türü mü yoksa?.. "Co/c hafir ucak nedir? ikl yolcusu ve kendi ağırlığıyla birlikte en çok 350 kg. taşıyabilen ultralight uçaklardan ülkemizde 7 tane var En yoğun olarak kullanıldığı ülkeler ABD dışında Fransa, Almanya, Avustralya ve Ingıltere... Ülkemızdeki fiyatlan gümrük vergileriyle birlikte 512 mllyon TL. arasında değişiyor... Hızları en az 42 km/saat. en güçlü motoru 52 beygir, yakıt deposu hacmi 19 lltre, en az kanat alanı 10 m' olabiliyor.. Çok halif uçaklarla uçabilmek için bir lisans almak gerekiyor. Ülkemizde lisans vermeye yetkili tek okul, Gökkuşağı Sportif Havacılık Merkezt... 18 saat teorik ve 20 saat pratik ders alan öğrenciler, bu lisansı elde edebiliyorlar. Ultralight uçaklar çok hafit bir metal olan 6061 T2 alüminyumdan yapılmış gövdeye, yine çok hatll bir kumaş olan dakronun kaplanmasıyla yapılıyor. Böylece boş ağırlığı 85130 kg. arasında değişebiliyor. Sökülüp takılması kolay olduğu için bir otomobilin baga/ında istenilen yere taşınabıliyor istenildiğınde flotlarla denlzden, kayak takımlarıyla kardan veya açılıp kapanır iniş takımlan ile hem karadan. hem denizden inıp kalkabillyor... 4050 metre uzunluğunda düzgünce bir yola iniş kalkış yapabiliyor. Havada en fazla 1.5 saat kalabiliyor. Hava koşullarına göre en çok 100 km. yol alabiliyor. Lisans alabılmek için gerekli derslehn maliyeti yaklaşık 1 milyon TL. olarak hesaplanıyor. Uçakların bir saatlik kira ücreti şimdilik 22.500 TL; öğretmenli olarak 30.000 TL. "Çok hafif uçaklar Havada geçirdiğim sürede anımsadıklarım bunlar... Tahminime göre "saatlerce havada kaldıktan sonra yine inanılmaz bir şey oluyor ve uçağımız yere iniyor..." Kendimi NVright Kardeşler kadar mutlu hissediyorum. Fakat sanırım mutluluk nedenlerimiz epey farklı. Onlar havalanabildikleri, ben ise yere inebildiğim için mutluyuz. Saate bakınca havada geçirdiğim tüm sürenin 6 dakika olduğunu şaşkınlıkla görüyorum. Ne yazık ki izafiyet (görecelik) teorisini Einstein benden önce keşfetmiş... Yoksa ben de bulabilecekmişim... Eski bir hava subayı olan Necmi Şen, "ultralight" bir uçakla havalanmamn insana, başbaşka bir uçuş keyfi verdiğini söylüyor. kendisinin "uçak" dediği aracın uluslararası adı "ultralight..." lngilizce'de "çok hafif" anlamına gelen bu sözcük, Türkçeye "motorlu çok hafif uçak" olarak çevrilebiliyor. Bu ön bilgiyi verdikten sonra Necmi Hoca bizi konuya tsındırmaya çalışıyor ve insanların doğuştan uçmaya meraklı olduklarını ileri sürüyor. "Rasgele iiç kişiy« sorun... $u andaki meslegini/i seçmemiş olsaydınız ne olınak isterdiniz diye... F.minim ikisi 'pilot' diyeceklir" diyor.. Buna aklım yatıyor. "Büyiik bir olasılıkla üçiincü kişi de ben olurdum" diyorum. Şaka bir yana, Necmi Şen şunu anlatmak ıstiyor: tnsanlar uçma sevgisi, uçma isteği ile dopdolu.. Ne yazık ki uçamıyorlar... Işte Gökkuşağı bu gereksinmeyi karşıhyor. Wight Kardeşler'le başlayan uçma merakı iyice geliştikten ve edildiği gibi, aşağı yukarı ve saga sola olmak üzere 360 derecelik bir hareketlilik söz konusu. tnsan vücudu alışık olmadığı bu boyutları önce şaşkınlıkla karşılıyor. Fakat 20 saatlik uçuş sonunda, kullanmadığı için körelmiş hava duygusu yavaş yavaş gelişiyor. Çok az sayıda insan dışında herkes uçmayı ögrenebiliyor. Gökkuşağı Sportif Havacılık Merkezi bu yılın mart ayında faaliyete geçmiş. Kısa geçmişinde hiç kaza olmamış. Yangın olasılığına karşın 6 kova su, hangarın bir köşesinde hazır bulunduruluyor. Ultralight uçaklar deniz motorlarında olduğu gibi ipli bir kolun çekilmesi ile çalışıyor. tlkel görunümüme karşın, söylenenlere göre dünyanın en emniyetli uçağı. Çünkü motoru bozulsa bile •kanatlarıyla yere inebiliyor. Ayrıca paraşütü var. Bu paraşüt, içindekilerle birlikte uçağı da emniyetle yere indirebiliyor. Bu kadar emniyet güvencesinden ve havalanan herkesin sağ salim yere indiğini gördükıen sonra Necmi Şen'in önerisini kabul ediyorum. Sırada, uçma isteğiyle dolu bir sürü meraklı var. O yüzden Necmi Şen beni bir başka uçuş meraklısı ve emekli hava subayı olan Necati Artun'a teslim ederek diğer mcraklıları havalandırıyor. Eksik duygu Necati Artun'a göre insanların üç önemli içgüdüleri var: llk ikisi hepimizin bildiği üreme ve beslenme içgüdüleri. Üçüncüsü ise "Challenge duygusu..." 15 yıl Avustralya'da kaldıktan sonra duygularını Ingilizce olarak daha iyi anlatabilen Artun, bu sözcüğü, "meydan okuma veya rekabet duygusu" diye çeviriyor... "Türkler bugüne kadar hiç keşifte bulunmadı" diye sürdürüyor konuşmasını... Neden? "Çünkü Challenge duyguları eksik." Peki neden eksik? Bunun da nedenleri geçmişimizde yatıyor. Konumuz uçmak olduğuna göre, örneğin Hezarfen Ahmet Çelebi'nin öyküsünde... Bilmeyenler için özetleyeyim: Hezarfen (bin fenli) Ahmet Çelebi kollarına taktığı kanatlarla Galata Kulesi'nden Usküdar'a kadar uçan ilk Türk.. Salt ülkemizde değil, dünyada bile ilk başarılı uçuş örnekleri arasında sayılan Hezarfen Çelebi, bu başarısı nedeniyle zamanın padişahı IV. Murat tarafından bir kese altında ödüllendirildikten sonra Cezayir'e sürülüyor. Her konuda bu türden örneklerle dolu olan tarihimizin "Challenge" duygusunu öldürdüğünü savunuyor Necati Hoca... Başka bir örnekle de savını güçlendiriyor... ÇOK UÇAK Uçmak nedir, ne değildir? Peki uçmak nedir? önce "ne degildir"i yanıtlıyor Necmi Şen: "Uçmak bir yolcıı uçagında bir yerden bir yere gitmek değildir. Uçmak şöyle tanımlanıyur: 'Taşıma amacına yönelik olmayan ve kişinin bizzat yönettiği araçlarla havada kalmaktır uçmak..' Ve kolay bir iş değil.. Çünkü insan 5 duyusuyla düzlemde hareket elmeye alışmış... Havada ise ileri geri hareket 4 Ultralight yoluna... En zoru uçağa biniş.. (Bir de iniş..) Pilot mahalline oturabilmek (ve çıkabilmek) için oldukça iyi akrobasi bilmek gerekiyor. Sonrası kolay. Necmi Hoca'nın deneyimli manevraları ile bir keçiyoluna benzeyen • uçuş pistinin başlangıcına geliyoruz. Burada tıpkı yolcu uçaklarında olduğu gibi, gaz veriyor "kaptan" pilotumuz.. Pistin diğer ucuna doğru, hızlıdan çok gürültülü bir şekilde sarsıla sarsıla ilerlemeye başlıyoruz. Bu sırada inanılmaz bir şey oluyor ve uçak denmesine bin tanık isteyen araç havalanıyor. Başhklarımızın içinde birbirlerine bağlı mikrofonlar aracılığıyla konuşuyoruz... "Ne hissediyorsunuz" diye soruyor Necmi Şen. Doğruyu söylüyorum: "Korku..." "Hiç korkmayın" diyor, "bugiine kadar kimse havada kalmadı..." Düşününce, son derece mantıklı bir söz... Nasıl olsa ineceğiz. Ama birkaç boru ve 34 metre kumaşın üstünde 100 metre kadar yukarıda, mantıklı düşünebilmek olası mı? Hatta Necmi Şen'in şakasını bile yere indikten sonra anlayabiliyorum. Necmi Şen, bir yandan uçağı kullanırken, bir yandan da yaptıklarını açıklıyor. Sanırım pedalları nasıl kullandığını, dönüşleri, alçalış ve yükselişlerin mekaniğini anlatıyor. Ben de bir aksilik olursa, herkesin, "Zavallı ultralight yoluna giüi" diyeceğini düşünüyorum. Oysa uçak hızıyla öteki dünyaya gitmenin daha kolay Geçenlerde Vakkorama'da Ultralight'ler konusunda verdiği bir konferansta gençlere "Wright Kardeşleri tanıyan var mı?" şeklinde bir soru sormuş... Bir tek kişi bilememiş soruyu... "Eger" diyor Arlun, "dansçılardan, rock'çılardan birinin adını sorsaydım, eminim hepsi parmak kaldıracaklardı." Necati Artun'un söylediğine göre insan uçmak için yaratılmamış bir mahluk... O yüzden uçunca her şeye meydan okuyormuş gibi zevkli bir duyguya kapılıyormuş. Ben de biraz önce uçmuş olduğum için, bu duyguyu çok iyi biliyorum... Gerçekten yukarıda kendi kendime epey meydan okumuş ve "Ne isin var senin bu garip aletin içinde?" diye çıkışmıştım. Allah'tan, Samandıra yöresi bizde de bazı konularda "challenge duygusu" olduğunu kanıtlıyor ve Necati Artun'un Türk milletini küçümser gibi görünen sözlerini boşa çıkarıyor. örneğin yol boyu (daha sonra havadan) gördüklerimize bakılırsa, Samandıralılar belediyelere, yasalara, hükumetlere vb. karşı büyük bir meydan okumayla çevreyi gecekondularla doldurmuşlar... Şimdilik uçak \ bugünlcrdc Concorde düzeyine ulaştıktan sonra Ultralight uçaklarla yeniden Wright Kardeşler'in teknolojisine dönmüş... Yani teknolojinin gelişmesiyle zevk olmaktan çıkmış olan uçuş, yeniden zevk durumuna gelmek üzere. SİNÎZ! Yalçm Pekşen ''ultralight "e binmeyi göze altyor: "Ultralight "lerde en zor i$ uçağa binlş ve inif... Pilot mahalline oturabilmek ve çıkabilmek bellrll bir akrobasi gerekıiriyor. 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle