08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4) 4) I ı arkadaşları 1 a'yu, Tocqııeville'i de başının üstünde tutar. Şu var ki, ona göre asıl iki büyük ııyum ustası Shakespeare ile Goethe'dir. Her ikisi de bağdaşma7 nesneleri bağdaştırmaya çalışmışlardır. Yani diiş ileeylemi, karamsarlık ile iyimserliği, ülku ile gerçeği aynı potada kaynatmışlardır. Yazarımızın içindcki kirazlan açtıran kişilerden biri de l.ö. 49()'da dünyayı ışığı boğan Agrigentolu (Sicilya) Empedokles'tir. Efesli Herakleitos, Elealı Parmenides, Abderalı Demokritos gibi o da insanların düşlediği ülküyü gerçekleştirmiştir. Ruhun bütün güçlerini, usu ve inannıa yetisini, duyuların ve can gö zünün ikili türküsUnü birleştirmiştir. Yüzyıllardan beri kopup gelen düşünceleri yıldız ışığında yürutmüştur. Empedokles'in el atmadığı iş yoktur. Politikacı, şair ve filozoftur. Beş bin dize tutan iki şiir kitabı yazmışsa da günümüze Doga Şiiri'nden 450, Annmalar'dan da 120 IVomain Rolland, 1919 Nobel Edebiyat dize kalmıştır. Bunların yanı sıra hekimliödülü'nü kazanan Alman şairi Carl Spit ği, mühendisliği de vardır. Bir halk söylevteler ile 1915'te lsviçre'de tanışmıştır. cisi, gerçeğin dikkatli bir gözlemcisidir. RoSavaş sekiz aydır sürüyordur. Avrupa main Rolland: "Alberti, Leonardo ve Gotüm bir şaşkınlık içindedir. Her memlekette ethe'nin evrensel insan ülküsünü kimse us ve zekâ, yerini zorbalığa ve saçmalığa bı onun kadar başarıyla rakmıştır. gerçekleştirememiştir" diyecektir. Onun çaRoland, o vakitler Cenevre'de Uluslara paktan kapanmış gözleri açtığı, urları criırası Savaş Tulsakları AJansı'nda çahşıyor tiği, ellerdeki, kollardaki sancıları giderdidur. Yeni yayımlanan Audessus de la Me ği de bilinir. Yağmurları dindirmek, fırtılee (Kargaşanın Üstünde) adlı kitabı hem naları durdurmak da gelirmiş elinden. KiAlmanya'da hem de kendi memleketi olan mileri de onun büyücü olduğunu ileri sürFransa'da birtakım tepkilere yol açmıştır. Fransi7 ga/eteieri ona insanlan sevdigi, ama Fransızları sevmedigi için ateş püskiırüyordur. Almanlar ise bir savaş kışkırtıcısı sayıyorlardır. romanlarına bir tepki olmak üzere yazdığı Le Roman Bourgeois gelir, çıt çıkarmadan beşinci tepeye konar. Listeye giren öbür kitaplar ise Fromentin'in l)ominique'l, Balzac'ın Cousine Belte'i, Flaubert'in de Madame Bovary'sidir. Bunların ardından da Zola'nın Germinal'i Gide yine cam gibi Tolstoy. kırılmıştır koşarak ve zıplayarak gelir. Geriye bir onuncu roman kahyordur. Kalpazanlar yazan, bu kez de Marivaux'nun bitmemiş bir romanını seçerek 1775'te Mme. Ricobini ona bir on ikinci bölüm eklemiştirgörevine bir son çeker. Gide'e yöneltilen sorular Somerset Maugham'a da sorulmuştur. Yalnız ona sınır getirilmediği için o dünyanın bütün romanlarını elekten geçirebilmiştir. Fransızlardan Stendhal'i, Flaubert'i ve de Balzac'ı seçer. Nedir, Balzac'ın Cousine Belte'ine değil de Goriot Baba'sına el atar. Stendhal söz konusu olunca da Kızılla Kara'ya yönelir. Oysa Gide, her okunuşta yepyeni bir kılıkta göründüğü için Parma Manastın'nı ona yeğ tutmuştur. Maugham, Tolstoy'un Savaş ve Bans'ına da biter. Onu Goriot Baba'dan üstün sayar. Gclgelelim bu roman, listede dokuzuncu sıradadır. Birinci sıra Fielding'in Tom Jones'una. ikinci sıra da Jane Austin'in Gurur ve Onyargı'sına verilmiştir. Maugham'a göre Gurur ve önyargı yazarına 10 tngiliz lirasından başka bir şey kazandırmamıştır, ama ağzına değin dolu bir yapıttır. tngiliz başbakanı Disraeli bile onu 17 kez okumuştur. Nedir, Tom Jones'un Uslubu onunkinden akıcıdır. Listede bunlardan başka Amerikan yazan Herman Melville'in Moby Dick'i, Dostoyevski'nin de Karamazof Kardesler'i vardır. Maugham, Karamazoflar'da Dostoyevski'nin, öteki romanlannda olduğu gibi lafı çokça uzattığı kanısındadır. Üstelik Rus yazarının kadınları anlamış olduğuna da pek inanmaz. Bu olumsuz görüşlerine karşın onu listesine almasını şöyle açıklayacaktır: Karamazoflar, her şeyden önce çok ilginç ve sürükleyici. Dostoyevski, sadece büyük bir romancı değil, aynı zamanda yetenekli bir yazar. Bu iki şey her zaman bir araya gelmez. Onda bir durumu çok etkili bir biçimde anlatma ustalığı var. Dickens'ın David Copperfield'inden sonra sonra Emily Bronte'nin Rüzgflrlı Bayır'ı da listeyi bütünler. Ona göre bu roman da olağaııustu bir yapıttır. Hem çok iyi, hem cok kötü, hem çok güzel, hem çok çirkindir. Dcnilcbilir ki, Fransa'nın ya da dünyanın en iyi 10 romanını saptamak yazın dunyasına pek bir şeyler kazandırmaz. Bir kez, bu listelere girmeyen çok daha önemli romanlar da vardır. ö t e yandan, yazarların bir yapıtını öbürlerine üstün tutmanın da pek bir anlamı yoktur. Kaldı ki, bu saptamalardan haberi olmayan bir sürü yiğit vc samur kürk giydirilmiş yapıt, her gün gelip kervana katılmaktadır. Sözün kestirmesi, Rolland olsun, Gide olsun, Maugham olsun, topu da büyük okuyuculardır. Kitapların kokusunu ciğerlerine çekmezlerse tıknefes olurlar. tngeborg Bachman da kitaplara, insanların çılgınlığından kaynaklanan bir zıpırlık gözüyle bakarlar. Kitap okumak ise delirek bir yaşam biçimidir. tnsanı duvar pa Roland ile Spitteler birçok bakımdan ruh ve diişünce birligi içindedirler. Spitteler'in karısı, Romain Rolland'ın JeanChristophe'unu okuyup bitirince şöyle bağırmıştır: Ama Carl, bu tam senin elinden çıkmış bir yapıt. iki yazarın ortak yanları arasında Beethoven'e tutkunluklan da vardır. Sonra ikisi de dinsel konularda bile özgürlükten yanadırlar. İkisi de savaşa karşıdır. Avrupa'ya, her ulusa hakkını verecek bir varlık gözüyle bakıyorlardır. Sonunda Carl Spitteler de memleketinden (Almanya'dan) kovulur. Zavallı şair, Almanlardan her gün küfür mektupları alıyordur. Rolland'ın dostunun başyapıtı Prometheus ile Kpimetheus'u okuması da 1915 yılındadır. Alman şairinin şiirleri zaman çercevesini kırıp atmıştır. Spitteler, ruhun evreninde gerçek bir kral gibi salına salına geziniyordur. Rolland Prometheus'a yaşayan insanlar dünyasında rastladığı ikinci yapıt şanını vcrmiştir. Çünkü birinci yapıt Tolstoy'un Savaş ve Banş'ıdır. Rolland, onun Anna Karenina ile Ivan tlitch'in Öliimii'nu de çok sever. Onlara Fransız romanlarından yakııı durur. Tolstoy'un iyiliği, zekâsı, salt gerceğe bağlılığı, çağın ahlak kargaşası içinde en güvenilir bir sığınak geliyordur kendisine. Gönlünü kaptırdığı yazarlar sadece bunlar da değildir. Renan'ı, Lenin'i, GobineEmile Zola. müştur. tnsanın cıvatalarını oynatan otları tanıdığı da söylenmiştir. ölüleri bile diriltiyordur. Vebaya tutulup ölen sevgilisi Panthea da bunlar arasındadır. Sicilyalı filozof, az konuşur. Daha doğrusu hiç konuşmaz. Onun uyku uyuduğunu bile gören olmamıştır. ölümü de gizemlidir. Bir gece onuruna verilen bir şölende tüm ışıklar sönmüş ve kalın bir sesin uzaklardan onu çağırdığı işitilmiştir: Empedokles gcl, Empedokles gel. Işıklar yeniden belirdiği vakit Empedokles'in ortadan gittiği görulür. O günden sonra da ona kimse rastlamaz. Yalnız kimileri onun Etna Yanardağı'nın ivine atladığını, yanardağın da ayağına giydiği tunç sandallardan birini dışan fırlattığını söylemiştir. Bizim yolumuz denemeciliktir, şiir yazmakta da ün vardır. Bu yazarlar, bu t'ilozoflar Romain Rolland'ın yol arkadaşlarıdır. Orıları yanına almadan hiçbir yolculuğa çıkrnak istemez. Bir Fransız gazetecisi de Andre Gide'e yol arkadaşlarını sormuştur. Ne ki, soru şu biçimdedir: "En iyi 10 Fransız romanı sizce hangisidir?" Gide, verdiği karşılıkta ilkin Stendhal'ın Parmak Manastın'nı anar. Onu da Choderlos de Lados'un Tehlikeli llişkiler'i izler. Burada yabancı yazarlar (Fielding, Defoe, Cervantes, Tolstoy, Dostoyevski) önüne çıkar, ama sorunun Fransız yazınıyla sınırlandırılması karşısında üçün cü kitap için, ister istemez, Mme. de la Fayatte'in Princesse de Cleves'ine uzanır. Dördüncü sıra Manon Lescaut'dadır. Bu kitabı da saptarken Oefoe'nun Moll Flanders'ini seçemcmiş olmasına yüz bin hayıf yağdırır. Arahkta, Furetiere'in 1669'da kır sıyla yere yıkan bir tutkudur. Bachman'ın kişileri de kitap oburudur. Malina'nın başkişisi Malina, kendini şöyle tanıtacaktır: Kant'ın Salt Aklın Kleştirisi'ni okudum, 60 mum altında, Beatrix Sokağmda, Ulusal Kitaplığın karanlığı içinde Locke'u, Leibniz'i ve Hume'u okudum, küçük lambalann ışığında Sokrates öncesi filozoflardan Varlık ve Hiçlik'e değin, her çağdan tüm kavramlarla kafamı bulandırdım. Malina, Paris'te bir otelde, 25 mumluk bir ışıkta da Kal'ka, Rimbaud ve Blake'e oruç bozdurmuştur. Freud, Adler ve Jung'u ise Berlin'de, bol ışıklı ve de yalnızlık kokan bir sokakta yutmuştur. Klagenfurt'ta ise, Uç hafta içinde, Balzac'ın tüm romanlarını midesine indirmiştir. Bütün bu hoşmerimler, yazarların kendilerinden başka yazarları da sevdikleri, onlardan kendilerine sakladıkları saygıyı esirgemedikleri anlamına gelir. Ustalığa, Keşmir derisi gibi parıl parıl panldıyan yazarlığa başkalarının yapıtlarından fellek fellek kaçmakla değil, onlara iyisinden zum yaparak ulaşılabilir ancak. Şilili ozan Pablo Neruda, kitapları, paralanıncaya dek taşırmış ceplerinde. Bu yüzden Nietzsche'nin zaman zaman ayva koktuğu da olurmuş. Gorki ise yanı sıra yürürmüş. Bir Gorki oburu da Panait tstrati'dir, ama o Balzac'a, Tolstoy'a, Maupassant'a da vurgundur. Onlan uyku saatlerinden çalarak, bir açık şemsiye altında yaktığı bir mum ışığında okumuştur. 1916'dan sonra Fransızcayı sökmeye başlar başlamaz Fenelon'u, Roussea'yu, Voltaire'i, Pascal'ı ve Montaigne'i de kemirmeye başlar. 1919'da rastladığı Isviçreli bir gazeteci (Josue Jchouda) kendisine JeanC'hristophe ile Beethoven, MichelAnge ve Tolstoy'un yaşamöykülerini salık verince, sonradan kendi yaşamını etkileyecek Romain Rolland'la da tanışmış olur. Ondan önce adını bir kez bile işitmiş değildir. Gorki'ye gelince, o da kendi deyişiyle söylemek gerekirse, kitapların içinde boğulmuş biridir. Zırtıl bir yaşam içinde yüzmektedir. Eline ne geçerse okur. Venedikli Fransil, Bir Erin Büyük Petro'yu Kurtarışı öykiisü, Guak ya da Yenilmez Dogruluk, Gizemli Bir Papaz, 1 atar Allısı Yapança... topunu burnundan yakalayıp öğütmüştür. Arahkta, Xavier de Montepin ile Dumas Pere'in o yelyepelek yelken kürek romanlarının sırtını da yere yapıştırmıştır. Günün birinde eline Edmond de Goncourt'un Zemganno Kardeşler romanı geçince de duralar. Onu bir gecede okumuştur. O günden sonra da artık gelsin Balzac'Iar, MelnikovPeçyorski'ler, Dickens'lar, Lermontov'lar, Gonçarov'lar, gitsin Aksa 22 Romain Roland. Maksim Gorki. kov'lar, Turgenyev'ler, Heine'ler, Flauberfler. Ey okur, bunları burada gravlamaya ne gerek! Her yazar aşağı yukarı budur. Kızgın saca binip kitap okurlar. Başlarının üstünü bir karış şimşek bağlasa da ellerinden kitapları bırakmazlar. Rousseau, 65 yaşında Murray'ın Regnum Vegetabile'sini, baştan sona ezberlemeye kalkışmıştır. D
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle