25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

s s (0 PARAYI VEREN BORAZANIÇALAR! •D Boıııba Davası Kimi solcular, Tevfik Fikret'i Abdülhamit'e bombalı saldırıda bulunanları bir şiirinde (Bir Lahzai Teahhur Biraz gecikme) övdüğü için kınarlar. Gerçi Fikret, bu şiirinde zulme sövmüş, zulmü bombalı saldırılarla gidereceklerıni sananları da, "Ey şanlı avcı damını beyhude kurmadın / Attın fakat yazık ki, yazıklar ki vurmadın!" diye över. Bu yüzden Nazım Hikmet, şairi, "radikal bir küçük burjuva aydını" sayar, övdüğü anarşizmin bireyci, inkılapçı küçük burjuva hareketi olduğunu belirtir. Olay şöyledir, Abdülhamit tam kapıdan çıkarken mabeyinden biri, bir şeyler söylemek üzere birkaç saniye yolunu keser. Saltanat arabasına Ermeni komiteciler tarafından konulan saatli bomba da bu birkaç saniyelik gecikme sırasında patlar. Abdülhamit, yaşamını bu birkaç saniyelik rastlantıya borçludur. Bir bomba öyküsü de Amerikan Dışişleri Bakanı John Foster Dulles'ın Ankara'ya gelişi sırasında geçmiştir. Bir gece birbirine oldukça yakın bulunan Amerikan Haberler Merkezi'nde, Amerikan Kitaplığı'nda, Amerikan Büyükelçiliği deposunda bombalar patlamıştır. Amerikan Haberler Merkezi Kızılay'da, kitaplığı hemen merkezin arkasında Konur Sokağın başında, depo da elçiliğin bitişiğindeydi. Gazeteci olarak bomba seslerini duyunca o gece bizde konuk olan gazeteci Doğan Tanyer ile fırladık. Olay yerine geldiğimizde, bir de ne görelim, Cumhurbaşkanı Bayar, Başbakan Menderes. ilgili bakanlar, sorumlular orda bitmişler. Şaştıksa da önce bir anlam veremedik, rastlantı saydık. Polis Müdürü Kemal Aygün koşuşturuyor, bir yandan da devlet büyüklerine açıklamada bulunuyordu. Olaylar ertesi gün gazetelerde manşet oldu. Bomba koyanların komünistler olduğu açıklandı, tez zamanda yakalanacakları duyuruldu, polisin peşlerinde olduğu yazıldı. Tabii, ertesi gün başkente gelen Foster Dulles'a da gazete haberleri duyurulmuştu. Sonradan öğrendik ki, bombalar Kemal Aygün'ün marifeti imiş. Devlet büyüklerinin de bu düzenden bal gibi haberleri varmış. Amaç, komünizm tehlikesi bulunduğunun karşıya duyurulması, yardımın arttırılması için imiş... Talat Turhan'ın 'Bomba Davası' adlı kitabının birinci cildini okurken bunları düşündüm. Ancak her üç bomba olayı da birbirinden ayrıydı. Hele bir de Alman Büyükelçisi vbn Papen'e atılan bomba olayı vardır, o da bambaşkadır. Talat Turhan'ın bomba davası ise hepsinden ayrıdır. 27 Mayıs da dahil Talat Turhan askeri kımıldamaların hepsinin içinde bulunmuştur. ilhami Soysal'ın açıkladığına göre Talat Turhan, 27 Mayıs'a gönülden bağlı, Atatürk'ün tam bağımsızlık ilkesini savunan, ülkenin Arnerikan güdümüne girmesine karşı olan bir devrimcidir. Çok genç yaşında ordudan emekliye ayrılmıştır. Ordu içindeki devrimci subaylarla ilişiği bulunduğu söylenir. Bu hava içinde 12 Mart 1971'e gelinmiştir. 12 Mart hareketi çok tuhaf bir görünümdedir Anayasaya arka çıkmıştır, ama anayasanın hemen tümünü geriye doğru değiştirmiştir Parlamentoya karşıdır, ama parlamentoyu kapatmamıştır. İşçilerden yana görünmüştür, ama işçilerin demokratik hakları kısılmıştır. İşkencelerin, zulümlerin yapıldığı bilinmektedir. Böyle gelen bir askeri darbede Talat Turhan, bomba davası, sabotaj davası, akla gelebılen her türlü davanın baş sanığı olarak sürülmüştür. Bu neden yapılmıştır? Bugün bile açıklaması türlü türlüdür. Talat Turhan tutuklanmış, Erenköy'deki kontrgerilla evinde sorgulanmıştır. Dışardaki şüpheli ve esrarengiz her türlü olayın hesabı bu genç emekli subaydan sorulmuştur. Askeri yönetimin istanbul kanadı nedense türlü iddlanamelere bağlanan olayları Talat Turhan'ın sırtına yüklemiştir. Bütün bu iddiaların altından hukuk mantığı ile gerçekleri dile getirerek sıyrılmak üzere iken, bu kez de af yasası çıkmış, dava düşürülmüş, Talat Turhan bir anlamda aklanmıştır. Şimdi Talat Turhan'ın 'Bomba Davası' adlı kitabı, bütün suçlamalara karşı savunmadır. Bu savunma elbetteki bir ciltte bitmeyecek, öteki ciltler de ardından gelecektir. Son 2025 yılın askeri ve politik dalgalanmalarının kökenine ışık tutan kitap çok ilginçtir. Tarihi çarpıtmak ısteyenleri doğru yola getirecektir. Bu bakımdan bir roman gibi okunuyor, bilinmeyen olayların içyüzü öğreniliyor. D 2 Eskiali'den Ali Eskici soruyor: "Baba... Seçim, Siyasi PartUer ve Milletvekili Seçimi Yasalannda deftişiklik yapılacakmıs! Getirilecek yeni bir hükme göre, siyasi partiler, o gıinkü rekiam tarifesi üzerinden parasını ödeyerek, TV'de 10'ar dakika konuşabileceklermiş! Ne diyorsun bu işe baba?" Bu konuda önce söylenecek şudur evladım: Helal olsun... HUkUmet, para uğruna borazanını bile kiraya vermekte ve fevkalade tüccar kafalı olduğunu bir kere daha ispat etmektedir. Ayrıca, kendisi kapik ödemeden, saatlerce TV'yi işgal ettiği halde, siyasi partilerden, on dakika için (bugünkü fiyatla) 60 milyon liraya yakın para koparmak büyük başandır. Şimdi, bu pahalı bedeli ödeyecek bir siyasi partinin, çok dikkatli olması gerekmektedir. Çünkü: Rekiam, bir malı ya da hizmeti "göze sokma" becerisidir. Bu beceriyi göstermenin tek yolu da iletişimdir. Siyasi partiler ekranda dans etmeyeceklerine göre, iletişimi söyleyecekleri sözlerle sağlayacaklardır. Bu bakımdan, kullanacaklan sözcUkleri çok iyi seçmeleri gerekir. Ağızlarından çıkanı önce kendi kulakları duymahdır. Uygulama başlayana kadar geçecek süre içinde, reklam hakkında tenıel bilgiler edinmelerinin büyük yararı vardır. Malını satacak bir siyasi partinin edinmesi gerekli temel bilgiler şunlardır: • Pazarın durumu nedir? • Pazarda bizden başka hangi malın gözü vardır? • Rakip mallardan kaçı top atan tüccarın malıdır? • Rakip markalar kaç yıllık mallardır? • Pazardaki malların koku, tat, renk, kıvam, ağırlık bakımından, birbirlerinden farkları nelerdir? • Maliarı kullananlar mcmnun mudur? • Bu mallar karşısında bizim malımızın üstün yanları hangileridir? Şöyle, elimize alıp tarttığımızda onlar kaç okka gelmektedir, biz kaç okka gelmekteyiz? • Hedef kitlemiz kimdir? Yani, bizi kim yiyecektir? • Sözümuz kimedir? • Mesajımız tüketiciye ne vaat edecektir? • TUketici mesajımızı nasıl algılayacaktır: Islak kuru demeyiz, ne bulursak emer miyiz? Işimiz biter, fışimiz gider mi? Kaç sistemiz? Uzaktan kumandanlı mıyız? Rengimiz net ve parlak, görüntUmüz mükemmel mi? Rahat hem de kolay mı tras ederiz? 1leri teknolojinin UrUnU milyUz? lçimiz baharatlı dı^ıtmz çıkolata mı kaph? Fiyatımız ne kadar hesaplı? Her eve lazım mıyız? Reklam yapmazsak batar mıyız? Akşamdan bastırırsak, sabaha kirleri söker atar mıyız? Seçildikten sonra, duvardan duvara uzanır yatar mıyız? G ÜNLÜ KİŞİLER Telli Baba Türkiye'nin en sevilen babalarındandır. Istanbul'da doğdu. Çocukluk yıllannda Koska'daki bir kadayıfçının yanında çıraklık yaptığı için "Telli" takma adıyla anılır. Çırpıcı Çayırı'nda çiftetelli oynarken padişah Deli lbrahim'in dikkatini çekti ve yetiştirilmek üzere Enderun'a alındı. Sarayda döneminin ünlü bestecilerinden ney üflemeyi öğrendi. Güzel uflerdi. Tel tel taradım zülfünü... Tellerine gül bağladım... en sevilen şarkısıdır. Tel meraklısıydı. Ut teli, tambura teli. kanun teli, çanıaşır (eli, sinek teli, ne bulursa saklardı. Bir gün, haremde gelin tellerini karıştırırken yakalandı ve saraydan uzaklaştmldı. Daha sonraki yıllannda lstanbul'un ünlü babalarıyla arkadaşlık kuıdu. Tuz Baba Beşiktaş'ın, Koyun Baba Şehremini'nin haracını yerken, Telli Baba da Beşiktaş'tan Rumelikavağı'na kadar uzanan yöreyi, denetimi altına aldı. Gelinlik çağına gelen kızlardan gelin teli almadıkça, evlenmelerine izin vermezdi. Sigara tellendirirken öldü.LJ 27
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle