Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
degistigüıl gördüm ki, arnk kaygüanmıyornm. örnegin blrkaç yıi önce havuç suyunun kaslar için harika etkiler yaptıgıııı bpMnk. Ne oldu? Hepsi başladı gttnde 10 litre havuç suyn içmeye...KimUerini bir merkezi ısıtma sistemi gibi borulara baglı olarak göruyorduk. Sonra sıra üzüm suyuna geldi. Daha 'bu, kaslar için ideal meyve suyu' demeye kalnuyoraun, bir bakıyorsun herkes başlamıs gttnde 10 litre ondan goturmeye. Sonunda yansma ıınuında işemek için sıkışmaya bajlayınca üzüm suyunu terk eltiler neyse. Şu 10 litre alifkanlıkları yok mu, insanı çıldırtır..." Doktor Dumas, Federal Almanya'dan bir örnek veriyor. Buna göre, bir zamanlar 'taze kan' modası sürerken bir Alman takımı toplu halde hastaneye kaldınlmı$tı. Bütün takımda hepatit tesbit edilmiş ve takım 4 ay tedavi görmuştU. Dr. Dumas'dan son örnek yine F. Almanya'dan: "4 yıl önceydi... Yüzücüler, makatlanna sıkjşünlmif havalı bir boru Mkuyorlardı. Su yüzünde daha iyi kalabUmek için. Anttse bir üpa ve siraz bezle yarif boynnca idare ediyorlardı. Buaun ortaya çıkanlışı da komik oldu. İçlerinden bir tanesi öylesine su nstttne yttkselmisti ki, suda ilerliyemiyordu bile. Ayaklan suya girmiyordu." zancı taş çatlasa ayda 30 bin lira. Babasından kalma bir evde oturuyor, kira derdi yok. BugUn 14 yaşında olan kızını para biriktirebildikçe Izmir'e gidip görüyor. '{Hastalandıktan sonra bütün hayaüm blttl. önce atamdaki arabam gitti. Bankada 300 bin lira bir param vardı, o da gitti. tzmir Karşıyaka'daki daireml sartam. Elde avuçta ne varsa heprini, hepsini tedavi için harcadım, ama olmadı. Hastaneye Uk yattıgımda Ankaragüçlttler benimle Ugilendi. Ama bu ilgi 3 ay sttrdü. Baktdar bende la kalmadı, bıraktdar. Bir ara Candan Dumanlı bana doping yapüdıgını agzından kaçırdı. Gidecegim yer, jikflyet edecegim yer yoktu. Korkuyordum. Candan, 'BUnyen kuvvetli, kaldınrsın' dedl. Ama ben dayanamadım. Eve giremezdini. Bütün aile ilişkilerim altüst olmuşlu. Arabanın içinde yattım tam üç sene. Kalabalık içine çıkamıyor, kapalı yerde duramıyordum..." Anne aglamakh Konyalı Sarı Mehmet'in anlatımının ortasına anne Nevzat Aktan giriyor. Şimdi onu dinleyelim: "Oglum, igne olduktan sonra dellendi. Daglarda, baglarda gezdi, ne eve girdi, ne barka... Arabalarla ordan oraya gezdl. Günlerce haber alamadık kendisinden. Bir gün baga gittik, arabanın içinde sacı saludı birbirine kansmıs biri otnnıyor. Aaa, Mehmet... Heplmiz korktuk... tgnenin eseri hftla var. tse çıktıgında delleniyor bazen. tsi oldugu gibi bırakıp gidiyor. Bize de hiç anlatnuu, üzukceglz diye... Mahvoldu oglan, kansı terk etti, evi, esyaa gitti, malı mttlktt gitti, hiçbir seyl kalmadı. Igneyi yapanlar AUabianndan bufaunlar. Dag gibi oglumu yedüer..." Son söz Mehmet'in: "Federasyon, Genel Müdürluk bu konuda ne gibi önlemler alıyorlar bilemem, onlar büyttklerdlr, daha iyisini büirler. Ama benim kızım burnumda tütüyor. Kanmı istiyonım. Aynldıgım kanmla yeniden bir araya gelmek istiyonım. Bunlar hep para... Ve o da bende yok... Ne diyeyim..." D San Mehmet bugttn ne halde? YU 1975. Ankamgucü'nun ünlü futbolcusu San Mehmet, Isvlçre Türklye milli maçında (solda). Şİmdilerin San Mehmet 1 (sağda). Artık onu tanıyanlar, futbolculuğundan degü, düfkünlüğünden tamyorlar. •nış ve takım arkadaşlarını çalımlamaya başlamıştı. Fransa Profesyonel Bisikletçiler Birliği'nin :ski Genel Başkanlarından Michel Scob anlatıyor: "SaintEtienne'in saglık görevlisi, aynı zamanda bisikletçi Riviere'nin de saglık görevlisiydi. Bir gün Riviere'yi öylestne yüklemisti ki, bisiklet turanun bir inişlnde onu uçurumun dibinden topladık. tnişte fren yaptıgını sanıyordu, ama aslında vargucuyle pedallıyordu..." Amerikan Sport Dlustrated dergisi, 1971 yılında amfetaminlerin yoğun olarak kullanıldığı spor dallannın listesini yayımlamıştı. Buna göre, dağcılık, atletizm, otomobil yarışları, beyzbol, boks, kano, kayak, bisiklet, binicilik, eskrim, yilzme, buz pateni, rugby, squash, kayak, tenıs ve masatenisi, amfetaminin en yoğun kullanıldığı spor dallarıydı. Zeki Saral bir zamanlann büyük futbolcusu, ttalyanlann Riva'sına adım attırmamasıyla ünlü San Mehmet'i aramadık yer bırakmadı. Ankara'da kimse Mehmet'in izini bilmiyor. der, en popüler olduğu ve güzelliğiyle herkesi Son umut soruşturma Konya'ya yöneliyor ve buyUlediği gUnlerde görülüyordu. Otekisinde orada bir tanıyanı bulunuyor. Ancak tanıyan, ise yüzücünün epey 'erkeksi'leştiği anlaşılıyorMehmet'i futbolculuğundan degil, düşkündu. O güzel kız gıtmiş, yerine geniş omuzlu lüğtinden tanıyor. Yeri yurdu yine belli değil bir başka insan gelmişti. Cornelia tanınmaz Mehmet'in. Uzun aramalar sonunda oturduhaldeydi. ğu eve ulaşılıyor. Mehmet'in dört tekerlekli, sepetli, eski bir Otekl <dogal'lar Fransa'daki Fizikî Eğitim ve Spor Milli Ens cocuk arabasından bozma bir bisikleti var. titüsU'nün müdUrü Dr. Dumas, bir de 'mo Terlik, çorap ne bulursa satıyor. Bir yakınıda'dan söz ediyor. " O kadar doping modası nın arabasıyla krese çocuk servisi yapıyor. Ka O gttzel kıza ne oldu? '7O'li yılların ortalarından sonra başlayan antidoping kontrolleri ve kavgası, beraberinde değişik bir tür dopingi de getirdi. Artık, yapay ilaçlar yerine hormonlar kullanılıyordu. Edinçin artması için vücuda yapay bazı maddelerın girmesi, en azından ahlakdışıydı. Peki, olanca saflığıyla, bir insan vücudundan elde edılmış bulunan hormonların kullanılması nasıl yorumlanacaktı? Ahlakîahlakdışı tartışmaları bir yana, bu 'dogal' maddelerin aslında vücuda çok daha btlyük zarar getirdiği sonradan ortaya çıktı. Normal dengeyi bozuyordu, vUcutta deformasyonlara yol açıyordu. D. Alman yüzücü Coraelia Ender hepimizin akiında. Bir zamanlar, gazetelerimiz "En giizel yüzücü" gibi başlıklar kullanırlardı onun için. Sonra günün birinde aynı gazeteler, yüzücünün iki fotoğrafını yanyana bastı: Birinde En Kirni sakat kaldı, kimi delirdi, kimi de öldü. Doping, nesiller boyu birçok sporcuyu kırıp geçirdi. Bugün, gelişmiş doping teknikleri uygulanıyor. Ancak sonuçlar, korkutucu olmaktan uzak mı acaba? Doğu Alman yüzücü Cornelia Ender, doping için hormon kullanma yoluna başvurmadan önce, "en güzel yüzücü" sıfatma layık haliyle... 25