Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
cılıkla uzlaşma. Sol kanattaki üyeler hiç olmazsa biraz daha sert olsun diyc bir dcğişiklik önergesi vermek istemişler, ama Merkez Komitesi düzeyinde reddedilmiş bu. Dökiılüyor. Avrupa komünizmi bir sol hareket olarak ciddiye alınamaz. Sweezy kendini anlatıyor Sosyalizm konusunda, dinmeyen heyecanıyla, 76 yaşındaki delikanlı, *"Rolümüz, belirli sol gelenekleri sürdürmek..." diyor. arksizmle ve radıkal düşüncelerle ilgilenmeye başlamamın nedeni, l30'lu yıllarda dünyanın ıçinde bulunduğu durumdu; 1929 mali çöküşüydü, büyük depresyondu. Ikincı Dünya Savaşı'na bir önsöz niteliğmı taşıyan uluslararası durumdu. O yıllarda özellikle ABD ya da özellikle demeyelım de, belırgın biçimde ABD'de, sol faaliyetlerde vssol düşüncede bir yükselme vardı. Dıyebılırim ki, o güne kadar ABD'de Marksizm hiçbir varlık gösterememiştı... 1933 sonbaharmda ingiltere'den döndüğümde, bu durum değişmeye başlamıştı bile. Büyük üniversiteler çevresinde epey bir sorgulama ve ırdeleme vardı. Ben o dönemde Harvard Ünıversitesi'ndeydim; ama aynı şey pek çok başka üniversıte ıçın de geçerliydi.. Tabıı 30'lu yıllar boyunca Komünist Parti hızla büyümekte ve ışçi sınıfının örgütlenmesınde öncü bir rol kazanmaktaydı... Genel olarak bakıldığında, bu dönem, çok fazla sofistike olmamakla birlikte büyük miktarda teorik çalışmanın yapıldığı, büyük bir mayalanma ve ilginin dogduğu bir dönemdl. Benim de kendi kendimi bir Marksist olarak yetiştirdiğim bağlam buydu işte... ...Normal bir neoklasik iktisat eğitimı görmüştüm. Ama bir Marksist olarak büyük ölçüde kendı kendimi eğitme sorunuyla karşı karşıyaydım. Tabii Avrupa, özel olarak da Alman geleneklerini özumlemeye çalışarak The Theory of Capitalist Development (Kapitalist Gelişme Teorisi; bu kltap Türkçeye, Kapitaliznı Nereye Gidıyor? başlığıyia çevrılmıştır) kıtabını, yavaş yavaş birkaç yıl süresınce kaleme alışım ışte o döneme rastlar. Kitabın yazılışı az çok kend! kafamı temizleme çabası olarak başlamıştı... Kitap, savaşın patlak vermesinin hemen ertesınde tamamtendı ve ben silah altına alınmadan birkaç ay önce yayımlandı. Sanırım, artık o tarihte kendime Marksist diyebılırdim; teorik düşünce tarzını makul ölçüde kavramış ve klasik metinler konusunda bilgisi olan bir Marksist... ...Savaş yıllarının büyük bölümünü Avrupa'da, ingiltere. Fransa ve Almanya'da geçirdim. O sırada Harvard'dan izinliydim. Ayrıldığımda yardımcı profesördum, beş yıllık bir sözleşme ımzalamıştım, 1945'te ABD'ye döndüğümde, hâlâlki yıllık sozleşmem vardı, hatta sanırım iki bucuk yıllık. Ama ben üniversite öğretimine dönmemeye karar verdım. Harvard'dakı dostlarımla konuştuğumda. bölümün bana sürekli ve güvenceli bir iş vermesinin olanaksızlığını kavradım, onun için de beklemeye gerek görmedım... Bir Marksiste görev vermeleri olanaksız hale gelmişti... ...Monthly Review dergisini Leo Huberman ile birlikte 1949'da kurduk. Ve her ikımiz de McCarthy döneminin, yaygın adıyla "cadı kazanı" uygulamalarının sıkıntısını bir ölçüde çektik. Leo sanıyorum, bir kez McCarthy Komitesi'nde, bir kez de Amerıka Aleyhtarı Faalıyetler Komitesi'nde ilade verdı. Ben o sırada Nevv Hampshıre eyaletinde oturuyordum. Benı de eyalet düzeyinde bir "yıkıcı faalıyetler" cadı kazanının hedefi haline getirdiler. Dört yıl sürdü bu .. Monthly Revievv'un ABD dışında ABD içinde olduğundan çok daha fazla etkısı olmuş olduğunu düşünüyorum. Bir de "Monthly Revievv Okulu" diye bir şey var: Huberman ve benım dışımda, Paul Baran da bu okuldan sayılıyor... ...Biz kendı rolümüzü her zaman belirli sol gelenekleri, birtarih kavrayışını sürdürmek olarak görmüşüzdür. Bu ise var olan parti oluşumlan içinde yapılamazdı, sekter oluşumlardı bunlar. Onun için biz de hepsi için yararlı olabilecek bir şey üretmek istiyorduk... G Sovyetler Birliği, Çin ve ötekiler '"• TONAK: Avrupa'nin batısından biraz da doğusuna yönelelim ve sizin Sovyeller Birliği ve Doğu Avrupa toplumlannı nasıl nitelediğinizi konuşalım biraz. Bu toplunüarı nasıl görüyorsunuz? Yıllar üzcrinden bakıldığında tahlilinizde önemli bir değişiklik oldu mu? Hatalı Sollama Müdavim Solak yazıyor: t 6 Sayın Babacığım... Trafik kazaları giderek katliama (toplukıyım) dönüştü... Eskiden kaza oldu mu, bir iki ölürdü. Şimdi en az otuz kişi hayatını kaybediyor! İranlrak savaşında bu kadar adam ölmüyor! Nedir bu? Okuyoruz, kazaların çoğu hatalı sollamadan oluyormuş. Şu hatalı sollama konusunda beni biraz aydınlatır mısınız?" geçmeden önce, sana, S ollamanın hatasınaanlatayım. sollamak nedir, onu Birinin peşine takılmış, efendi efendi giderken, birden onun önüne geçmek için yapılan harekete, sollamak denir. Doğal olarak, bu öne geçme hareketi, önde gidenin üstünden atlayarak yapılamayacağı için, sol yanından geçmeye çalışılır. Önüne geçilecek olan eğer uzun araç ise, sollamak büyük beceri ister! Burada beceri, karşıdan gelene toslamadan uzun aracın yanından sıyrılıp önüne geçivermektir. İşte, bütün kazalar bu geçiş sırasında olur. Neden? Çünkü, adam seni önüne geçirtmek istemez. N Sungur Savran ve Paul Sweezy. SVVEEZY: Kanımca bu ulkeler, elbette en başta Sovyetler Birliği, ayrıca Çin, düş kırıklığı yaratan bütün gelişmelere.rahatsız edici yanlarına rağmen, kapitalizmden, çok guvenilir ve sağlam biçimde olmasa da, göreli biı bağımsızlık elde etmişlerdir. Kesinlikle tam bir bağınısızlık değildir bu... Sovyetler Birliği kapitalizmin yasaları altında yaşayan bir topluın değildir. Çin dc değildir aslında. Orada da, merkezi otorite günümüzde izlenen politikalara hâlâ dur diyebilir bir gun. Şinıdilik bu piyasa müşevviklerini, kapitalist muşevvikleri kullanmayı yararlı görüyor olabilir.ama bu, sistemi birdenbire kapitalist bir sistem halıne getirmez. Bazı aşırı Maocular, kanımca tümüyle yanlış biçimde, günümüzdeki durumdan bu tür sonuçlar çıkarmaktalar. Doğu Avrupa ülkelerinin bazıları oldukca başarılılaı, örneğin Macaristan, örneğin Doğu Almanya... Bunlar Üçüncü Dünya Ülkeleri değil; kapitalizmden belirli bir göreli bağımsızlıkları var. Belirli bir potansiyelleri var ama ABD, bütün enerjilerini askeri savunmaya harcamaları yönünde baskı yaparak bu potansiyeli bastırmak için elinden geleni yapıyor. ABD sağının akıllı unsurları, sanıyorunı, Sovyet önderlerini ekonominin kaldıramayacağj kadar ağır bir yük haline gelecek bir silahlanma yarışına iterek, sonunda Sovyetler Birliği'ne boyun eğdirtebileceklerine inanıyorlar. Çılgınlık bu, tümüyle yanlış bir anlayış... Şahsen ben, Edvvard Thompson tarafından ileri sürulen teoriye, örneğin soğuk savaşın, silahlanma yarışının çiftyanlı bir mesele olduğuna inanmıyorum. Bence bu... TONAK...Meseleyi biraz carpıtmak oluyor... SVVEEZYBence yanlış. Bence yanlış. Şimdi görülebiliyor bu. Gorbaçov, ABD'yi teşhir etme becerikliliğini gösterdi... LJ (%) Paul Sweezy ile yapılan söyleşiden kısaltarak yer verdiğimiz görüşmeriin tamamı, Onbirinci Tez dizisinin, onumüzdeki günlerde yayımlanacak olan Dünyada ve Türkiye 'de Sosyal Demokrasi başlıklı dördüncu kitabında yer almaktadır. Servet Düşmanı Mükerrem Meymenetsiz yazıyor: Sweezy, E. Ahmet Tonak ile birlikte. Uzun araç olduğu için de geç geç bitmez... Sonra, Allah korusun, küüütt! Konuyu daha iyi kavraman için bir benzetme yapayım. Sayın Erdal İnönü, diyelim uzun araç... Peşinde de bazı kısa araçlar var... Şimdi, bu araçların Sayın inönü'yü sollayabilmeleri için, çok usta olmaları, sollarken hata yapmamaları gerekir. Eski sürücülerin, her biri bir deney sonucu söylenmiş, çok anlamlı sözleri vardır: Sürat felakettir. Yavaş giden evine gider. Ömür biter yol bitmez... gibi. Bu sözler gaz pedalına basacak herkesin kulağına küpe olmalıdır. t (Baba... Memlekette hamdolsun maldan yana fevkalade bolluk var! Fakat, üçkâğıttan yana da bolluk var... Istanbul'un ünlü inşaatçıları Ekşilerin eski ta ı kalmadı! İşe kim limon sıkt a sıktı, keyifleri iyiden iyiye ekşidi. Okumuşlar Töbank'ı canına okudu... Hattatlar, atalarımıza yaraşır ustalıkla yazdıkları el yazması sözleşmelerle İktisat Bankası'nı kafaya aldılar... Tekstilde ihracat patlayaca) derken, elde kalan mallard ı ı raflar patlayacak hale geld imam yağı bol bulunca bir yerine sıvarmış; belediyele milyarları hesapsız kitapsi/ sokaklara saçıyor... Kuyruğu sıkışan yurtdışına kaçıyor... Türk diline saygı denen şe kalmadı... irtica, giydi türbabını, takkesini, takunyasını gidiy < .. Işçisi, memuru inim inim inliyor... Adın ne Reşit, sen söyle S' 1 1 işit misali, yazanın, çizenin dilrnde tüy bitti, adamlar k(: dinliyor... Bu gidişin sonun ben iyi görmüyorum..." en kimsin be!.. Şom ağızlı, uğursuzad ı... Bu gidişin sonunu iyi görmüyormuş.. Yediği halt. bak! Kör gözlü... 12 Eylül'c . \ önceyi ne çabuk unuttun! Sokağa çıkarken donuna ediyordun. Bir paket Samsun almak \(, ı saatlerce kuyrukta bekliyordun... Yakıtsızlıktar evinde, işyerinde tir tir titriyordun... Ne çabuk unu ' ın hah? Nankör... Tövbe tövb s yahu... Ulan şurda iki satır yazı yazacağız, adamın bir; olsun gamını kasvetini dağıtacağız... Söylediklerin: bakl.. Git işine dinden imandan çıkarma beni... S 27