Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Şiir ve iktidar "...şıirin güç ve iktidar saplantısının karşıt kutbunda yer aldığını, bu karşıt kutbun canlısimgesi oiduğunu görmemek olanaksız. Toplumsal sorunlan ister teknik, ister iktisadi, istersiyasal, ister fiziksel alandaki iktidar olsun hep bir anlayış, bir kavrayış hatasının ürünü olarak ortaya çıkan bir iktidarla çözme, iktidar araç ve kavgalarıyla çözme eğilimini, $iir,doğası gereği yumuşatacaktır. Şiir verimlilik ve çalışmanın yüceltilmcsine, inst'.nlarla doğanın boyunduruk altına alınmasına, sömürülmesine de karşıdır." Çekoslovak şair Jaroslav Seifert, "Adam Sanat" dergisinde Hür Yumer'in çevirisiylc v'ikan "StockhoVn Konuşması"başlıklı yazısında bunları söylüyor. Şiirin iktidar kar>ısındaki tavrı yanında siirde lirizm ve ırajik öğeyi de irdeleyen yazı, son aylarda şiir üzerinc çıkan en güzel yazılardan biıi. X c O Çiçeksiz sevda yaralısı O o Ne çok yaralandın diyorsun sıcak bir ikindi vakti. Örselenmedik yerin yok içinden mi ağlıyorsun? Sen ki, ne fırınlarda piştin çocukluk günlerin de geçti. Aşklardan yorgun düştün Her yanın kanıyor bak... Ahmet Hamit'e Io Sonsuz sıkılmalarla tutulmuş notlar bir türkü gibi derledin onları. Doğurganlığını yitirmiş kısır duygular gündelik bir hastalık gibi sırtında. Uzun bir tünelde işte yine yalnızsın düşsel yolculuk bu dağ eteklerinde tpek yolu tacirlerinden kalma çan kulesi özlem ve yedeğinde sarı hüzünler. Kara bir denizin kıyısında özlediğin yarant günboyu kurşunlayan kara kız, oysa beyaz merhemlerdi sürdüğün kanamasız yaralan sağaltan. Sense hâlâ bir şövatye tavrıyla düze inmiş beceriksiz eşkıya... Bu sevda çiçek açmaz, yaralısın boşuna umarsız koyma kendini. Kemal Giindüzalp Ülkenin Duyarlığını Simgelemek Bir zamanlar Beyoğlu'nda Mösyo Jorj'un işlettlğl sanatçıların uğrağı bir Kulla vardı. Kulis, sıradan bir yer değildi, her önüne gelen girmesin diye kulüp denmişti. Bir yönetim kurulu da vardı; Başkanı, Flkret Adll'di. ilk yıllarda sanatçtlardan baskası giremezdi. Ama zamanla ticaret yönünden, yavaş yavaş herkesin uğrağı oldu. Böyle yerler şlmdi var mı? Kulis'te bir gün sanatçılar oturur, çene çalar, kafa tütsülerken kavga çıkar. Kavga Salt Falk'in çevresinde döner. Bu arada All Ulvt'ye Sait, "Ben bu ülkenin hassaslyetlnl temsll edlyorum," der. Böylece kavgaya niçin katılmadıgını anlatmak ister. öyle ya, bir ülkenin duyarlığını simgeleyen bir kişi uluorta kavgaya girer mi? Ali Ulvi, ustünden yıllar geçen 'hassasiyet' nitelendirmesine şaşar, durur. Sait'e sorarlar: "öykücü olmasaydın, ne olmayı düşUnürdün?" "Kahvacl olmayı çok Isterdlm. Hem gene de Istlyorum. Şoyle denlz kıyısında sesalz bir kahvem olsun, oraya ne çesltll Insanlar gelecek, ben de onları tanryacagım, seveceğlm." Sait Faik, kahveci olayım derken bile gene bir tür hikayeciliğl düşlüyor. Çeşit çeşit insanlar öykülerinin konusu değil mi? "Pekl, hlkâye yazmaya ne zaman başladın?" "Bursa Llsesl'nde onuncu sınıfta Idlm, edeblyat ögretmenlmlz bir ödev yazmamızı Istedl. Ben de Ipekll Mendll adlı bir oykü yazıp verdlm. Ertesl derste oğretmen, hlktyeml bütün «ınıfa okudu. Neden okudu, bir türlü anlamamıştım. Meger hiktyeyl çok beğenmlş. Sonra benl yanına çagırdı, 'Eğer böyle yazmayı sürdürürsen iyi hikftyeci olabileceksin; dedl. işte, llkln böyle yazmaya başladım." "Sonra naaıl gellştlrdln?" "Edeblyat FSkültssl'ne glrdlm. Orada rahmetll Kenan Hulusl'yl tanıdım. Onun verdlğl cesaretle hlkaye yazmaya başladım." Kulis'te bir yazar, Sait'e. "Kalemlyle geçlnen gençlere ne ögüt verlrsln?" diye soruyor. Bu sorudan amaçlanan geçimin nasıl çözümlenecegidir. Yanıtı şöyle oluyor: "Geçlm Işlnl blzlm vallde çozümlüyor. Otuz kurus blrlncl nevl slgara... Üç kahve de 25ten 75, Ikl yemek en azından 4 llra, glvtm kusam babadan ve anadan olmak kosuluyla, yılın altı ayında slgarasız ve kahveslz kalmak Isteyen oturup yazsın." Bu konuşmanın 1954 yılında yapıldığını düşünürsek, o zaman Türk parasının kuruşuyla bile neler yapıldığını görürüz. Hikâye yazmayı bugünün parasına vuracak olursak, aklımızı oynatabiliriz. Gazetelerin sanat sayfasında yıllar öncesi şiirlerim çıkardı. O zamanın parasıyla, vergi çıktıktan sonra 1213 lira elime geçerdl. Hlç unutmam, Kürdün Meyhanesl'nde dörtbeş şair beni beklerdi. Onlarla aldığım paranın yarısına içer. yarısını eve götürürdüm Bugüne vuracak olursak, bilmem kaç bin liralar almam gerekir? Geçim diyeceksiniz, eskiden de zordu, ama bugün altından kalkılır gibi değill Bu ülkenin duyarlığını da, duyareızlığını da temsil etseniz aldıran yokl.. D Sevgi yürektir güzelim Gözlerinde sevgiye olan açlığı okudum günboyu. Biraz huzün, biraz sitem... Ve birkaç damla yağmur yağıyordu. Anladım. Üzülsen ne değişir, geri mi gelir sandın. Acımak sevgi değil sevgi yürektir güzelim. Çok söyledin bilirim, anlamadı ki. Belki biraz severdi baksaydı güzlerine. Dön ariık tek o değil yaşamak, soluk almak. Baska yürekler de var... Başka sevgiler de var. Ne çabuk sıraladın adakları sevgine. Adakla sevgi olmaz sevgi yürektir güzelim. Koyverme, al kendini... Kendine arkadaş olsun. Göz ağlar, yürek ağlar sonunda unutulur. Bir çığlık atımıyla yeniden doğdum dersin. Ve... Sevgilerin ta yüreğinde başlar. Sevgi yürektir güzelim. Serpil Kılıç İçimde bozkırlar var lçimde geniş bozkırlar vardır Benim Geceler boyu harman harman Annemin ninnisi yüreğim. Dövülmüştur Uzaklara giden yıllar Birdirbir oynar Memeden usanmış çocuklar Muslafa Erdem Yasak ülke Sen yoktun, her şey yokluğunla örtunmüştü aynalar kırıyordum gözlerimde durmadan rterde bir ayna görsem çünkü dunüp çocukluğuma düşüyordum kafeste kuş günlerime, kayada tohum sancısına nerde bir ayna görsem çünkü durup içime büyüyordum sen yoktun, her şey yokluğunla örtunmüştü sen yoktun, her ses sesine uyaklanmıştı birini görsem ağlamaklı seni üşüyordum deli dalgalarla dövülen tekne tedirginliğini ve nedense yaralı bir martının yüreğini düşünüyordum nerde birini görsem gözü yaşlı soluklanıp sana gençleşiyordum ağlamak belki en yasak bildiriydi susuyordum bir çocuk düşlerinden kaçmasmdı gecede haykınrcana of çekmesindi bir baba ölüyordum ve dönüp dönüp dönüp yasak ülkene düşüyordum bütün mavi kuşlar bakışlanna tutunmuştu ve bütün çocukların gözleri güzlerine eşitti sen vardm, çok vardın, sonsuzca sen yoktun, ellerimde yoktun sen yoktun, her şey yokluğunla örtunmüştü ve ellerim yalmzlığı Metin Sefa susmadı. 22