22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ABD sağı, çılgınlık peşinde Amerika'da sağın akıllı unsurlan, Sovyet önderlerini, SSCB ekonomisinin kaldıramayacağı kadar ağır bir yük haline gelecek bir silahlanma yanşına iterek sonunda onlara boyun eğdirtebileceklerine inanıyorlar. SUNGUR SAVRAN/E.AHMET TONAK renden inen yaşlı adam, ağır, fakat dinç adım larla bize doğru yürümeye başladı. Yılların yükü sırtını hafifçe kamburlaştırmıştı, ama hâlâ boylu poslu biriydi. Pamuk beyazı saçları uzaktan insanı aldatıyordu; biraz yaklaştığında, güneş yanığı teni, pırıl pırıl parlayan . .^ gözleri, yakası açık renlp$ gârenk gömleğiyle dipdiri bir insan buluyordunuz karşınızda. Hele bir de konuşmaya başlayınca, kafasınınduruluğuna 30'lu yılları bile ayrıntılarıyla geri getircn bellcğinin güçlUlüğüne, dünyanın dön bir yanındaki gelişmelere karşı duyarlılığına, en çok da sosyalizm konusundaki heyecanına tanık olduğunuzda iyice anlıyordunuz: Paul Swcczy, 76 yaşında bir delıkanlıydı... Tren istasyonundan görüşmeyı yapacağımız üniversiteye kadar suren bir saatlik otomobıl yolculuğunda da, gen dönılş yolunda da, Sweczy konuştu, sordıı, anlattı, tfğrenmek istedi, kızdı, sevindi. Sesi hep sakindi, hatta sıkıcı bir tonda konuşuyordu, ama sohbet biraz ilerlediğinde anlıyordunuz kı, yaşamının sonuna yaklaşmış olan bu adam, insanlığın daha iyi bir gelecek kurabilmesı içın yarım yuzyıldır gösterdiği çabaya hâlâ ateşlı bir tutkuyla bağlıydı. Ortalama Avrupalı aydına karşıt olarak, aristokratık bir geçmışin getırdiği züppelığın mirasını tanımayan, sade ve alçak gtfnullu tavnnı hiç terketmeyen bu Amerikalı aydın, ıkı saate yakın bir süre boyunca, teorik çalısmalarından günümuz dunyasının sorunlarına kadar çeşitli konularda soıduğumuz soruları yanıtladı. • TONAK: Marksist teoriye katkılannızla başlayalım llk ana katkınız olan 1942 tarihlı The Theory of Capitalist Development (Türkçesı, Kapitalizm Nereye Gidiyor? başlığıyla yaPaul M. Stveezy: "1930'lu yıllarda Marksizmle ve radikal düfüncelerle ilgilenmeye başladım." yımlanmıştır) adlı kıtabınızın bazı yönlerinı tartışabilir miyiz? Bana öyle geliyor ki, o ki tısna bulunabilir; ama bunlar da kanımca çok diği, üreticilerden, işçilerden nasıl çekilip alıntap sağlam bir bıçımde Grossmann, Luxemyüzeyseldi. Zaman zaman Fransız modaları dığı sorunu değil, nasıl böluşuldtığü sorunuyburg, Hilferding gibi Avrupalı Marksistler ara nın tutması yolunda bir eğılim var. Massac du. Marksist teoride ise Kapital'in uçüncü cilsında yapılmış olan tartışmalar ü^erınde yük husetts Üniversitesi'nde ciddi bir grup var, dinde, ortalama kâr oranının, piyasadaki güçseliyordu ve hatta bu düşünürlerin teorilerine Wolfe/Resnick eğılımi... Althusserciliğin ge leri ve kontrol olanakları açısından az çok eşit sentez rıitcliğinde bir bakış getiriyordu. Bunun liştirilmiş bir biçimi... Ama 6O'lı yılların yeni statüdeki kapitalıstler arasındaki bir rekabeen açık örneğı kitapta bunalım teorisi çevresol hareketi oldukça anti entelcktüeldı; kendi tin etrafında dönen bir mekanizma vardı... sindeki tartışmaları ele aldığınız bölüm. Buteorisinı geliştirnıeye, sol düşuncenin, sol ör Biz, değişen kuralların, artığın tekelci sermana karşılık savaş sonrası Amerikan Marksiz gütlenmenin tarihsel akışı içinde kendi kııçük ye koşullarında bölüşümunün, kapitalizmin mi, en azından son döneme kadar kendinı bu köşesini yaratmaya çalışıyordu. çelışkilerini hafifletmek yerine derinleştirdiğinı tur bir gelenekten soyutlamış bir görünum arTONAK: Baran'la ortak yapıtınız, 1966 ta iddia ediyorduk. Oysa, Hilferding ve bazı soszediyor. Bu değerlendirmeye katılıyor musurihlı Monopoly Capilal (Türkçesi, Tekelci Ka yal demokrat iktisatçılar çelişkilerin hafiflenuz? Katılıyorsanız, bu durum üzucü gelmıpitalizm başlığıyla yayımlanmıştır.) çok derin diğiııi ileri sUrmuş, buradan da örgütlenmiş yor mu size? etkiler yaratmış bir kitap. Hatta yepyenı bir kapıtalist toplumun bunalımlara daha az eğidüşünce okulunun doğmasına bile yol açtığı lımlı olduğu sonucuna varmışlardı. Bız ise terSWEEZY: Doğru. Sanıyorum Amerikan söylenebilir. Ama aynı zamanda uzerinde bu siııc tekelci kapitalizmin, önceki dönemin daha hareketinde belirli bir taşralılık ya da kendinı yuk fırtınalar da yaratılmış olan bir kıtap.. rekabetçı modellenne bakarak bunalımlara ve yalıtma eğilimi var. Ama bu gerek örguısel, Şunu belki de kabul edersiniz: Bu teori, ser durgunluğa daha da çok eğilimli olduğunu gerekse teorik ve ideolojik bakımdan her zamayeler arasındaki rekabet savaşının, en ha soyluyorduk... Sözünü ettiğiniz noktaya geman böyle olmuştur. Her zaman. Ben sadece fil deyışle, arka planda kaldığı bir tekelci ser lince: Ekonominin uluslararasılaşmasının bio dönemde var olan tek düşünsel gelenekle bağ maye anlayışına dayanıyor. Ozellıkle dünya zim Tekelci Kapitalizm'de ortaya koyduğukurmaya çabşıyordum. lkinci Enternasyonal'iktisadi bunalımının gunümüzde kapitalıstler muz eğilımlen temelden defciştirip değiştirmeden Üçüncü Enternasyonal'e aktarılmış olan arası rekabeıi bir kez daha keskinleştirdiği ve diği sorunu. Bcn sanmıyorum. Çok asırı bir gelenekti bu, bir de önemli duşünürleri ön pladaha önce oluşturulmuş her tur karteli ve an biçimde ifade edeyim. Diyelim ki gerçekten na çıkarmaya çabalıyordum. Hilferding gibi, laşmayı yıkıp geçtığı bir bağlamda Tekelci Ka tam bir uluslararasılaşma oldu, ticaretin önüntabii ki Lenin gibi. Lenin'in kapitalizmin gepitalizm'in bu yönü hakkında düşüncenizı öğ deki bıitıın engcller ortadan kalktı. Bu takdirlişmesinin bir teorisyeni olarak önemli bir yerenebılir nıiyiz? de, nispeten uzun bir dönem boyunca birçok ri vardır, Luxemburg'un da öyle, Ingilizlerin SWEEZY: ... Mesele şuydu: Bizim bakışı tekelci konuııı yıkılıp giderdi, uluslararası ölde... Gerçek şudur ki, kimse bu yoldan gitmıza göre, tekel sorunu, artığın nasıl üretil çekte tekelci nıtelikte rekabete dayalı yeni bir medi daha sonra; şurda burda geçici bir ıki isilişkiler örüntüsü yerleşirdi. Ama temelde ister ulusal ölçekte işlesin, isterse bölgescl ya da uluslararası ölçekte, sermayenin yoğunlaşması ve merkezileşmesinin yasaları aynı kalırdı. Bu yüzden de, yeniden bizim Tekelci KapiCalizm'de sözünü ettiğimize benzer bir yapı kurulurdu. SAVRAN: Şimdi isterseniz başka bir konuya geçelim. Dünyanın 1945 sonrası dönemdekı durumu konusunda yaptığınız tahlilin ana dıreklerinden biri, bu dönemde devrimci mücadelelerin merkezine ilişkin değerlendırmcnız. Geçmişte, bırbiriyle ilişkili iki yargını/ı ıckrar tekrar ileri sürmüştünüz: Birincisi, gelişmiş kapitalist ülkelerin işçi sınıflarının, deyim yerindeyse, sistcmle butünleşmis olduğu fıkri; ıkincisi de, sizin terimlerinizi kullanacak olursak, baş çelişkinin emperyalizmle ulusal kurtuluş hareketlcrı arasında olduğu tezi... Bugün dünya durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? SWEEZY: Temel olarak fikrimi değiştirmedim.. Bence bugün dunyada klasik turde bir sermaye emek çatışmasını doğuran tıpte bu kapıtalist gelişmeden bir tek yerde söz edılebilir, o da Güney Afrika. Çok özel tarihsel koşullar yüzunden. Güney Afrika'da gerçek bir proleter devrimi olasılığını görebiliyorum. Siyah işçi sınıfı ile beyaz tekelci sermayenin oluşturduğu hâkim sınıf arasındaki çatışma, dunyaya bakış tarzları açısından Marx ve Engcls'c çok yakın gelirdi. Buna karşılık, bugün me7arlarından kalkıp ABD'ye, lngiltere'ye veya öteki gelişmiş kapitalist ülkelere baksalardı, çok şaşırırlardı. SAVRAN: Latin Amerika'nın görelı olarak gdi^kin ulkelerinin Güney Afrika'ya benzer durumda olduğu söylenebilir mı? SVVEEZY: Orneğin Brezilya. Brezilya hiç tartışmasız Latin Amerika'nın kilit ülkesi. Her bakımdan en önemlisi ve en gelişkinı. Belkı. Kesin bir şey söyleyemem, çünkü yeterince bilmiyorum durumu. Amerikalı düşünür Paul Sweezy: Avrupa komünizmi SAVRAN: ... Batı Avrupa hakkında biraz daha Konuşalım. 1970'li yılların ortalarında Monthl> Revievv'in sayfalarındaki en ateşli tartısmalaıdan biri, sizin "yeni revızyonızm" adını taktığınız Avrupa komünizmi ile, özellikle de Italyan örneğiyle ilgiliydi. Bu siyasal akım hakkındaki düşuncelerinizi belirtir misiniz? SWEEZY: Bildiğmiz gibi, henüz yeni bir hareket iken, Avrupa komünizminin önemi konusunda son derece luşkuluyduk. Bu hareketi, daha çok, o ana kadar sosyal demokrat partileri olmayan ülkelerin, kuzey ıılkelerine yetişme yönündeki bir gelijinesi olarak görüyorduk... Avrupa komünumi, kapitalizmin Marksist tahlilinin en önemli gfzlemlerinin ve ilkelerinin terkedilmesi demek. Italyan partisine gelince, bugün dökülüyor her yanıyla. Partide, kelimenin gerçek herhangı bir anlamıyla Marksist denebilecek bir hizip var mıdır, onu bile bilmiyorum... tspanya. Avupa komünizminin başladığı tspanya'da (tcrim orada icat edilmişti) eski komünist partiden ne kaldı geriye? Birkaç minik parti var şimdı. Fransız partisi dağılmakta: Yüzde 25 oy alırken şimdi yüzde 10 alıyor. ttalyan partisi kelimenin en an anlamıyla reformist bir parti haline gelmiş durumda. "Tarihsel uzlaşma": ltalyanların büyük ıcadıydı güya. Neyle uzlaşma? Hıristiyan demokratlarla, kapitalizmle. Şimdi işi daha da ileri götürdüler, ABD'yle, emperyalizmin önderliğiyle uzlaşmak istıyorlar. Italyan Komünist Partisi'nin son kongresinde bir karar kabul edilmiş, anlamı Reagan' 26
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle