Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
•îf s. o I tsveçli doğa bilgini Karl von ne, bitkileri incelerken, kakaoya "Tannların yiyeceği" adını vermişti. Kakaonun 4000 yıl önce Amazon veya Orinoco'dan çıktığı söyleniyor. Colomb, onu 15O2'de tanıdı. Daha sonra Cortes, Aztek Imparatoru Moctezuma'yı bardak bardak kakao içerken gördüğünü anlattı. Cortes, 1528'de ülkesine dönerken Ispanya Kralı V. Charles'a, kakao denilen bu tuhaf tanelerden götürdü. Su ve şekerle karıştırılıp ısıtılan kakao, kısa sürede Ispanyol soylulannın çok sevdikleri bir içecek oldu çıktı. Oysa o sıralarda tngiliz ve Hollandalı korsanlar yağmaladıkları Ispanyol gemilerinde buldukları bu "değersiz" kakao çuvallannı kaldırıp kaldırıp denize atıyorlardı. lspanyollar bir yüzyıl boyunca kakao pazarını ellerinde tuttular. İngilizler ve Avrupalılar, bu pazara daha sonra el attılar. Neden sonra da 1765'lerde kakao yeniden Amerika'ya geri döndü. Hollandalı bir kimyacı, 1828'de kakaonun yağı ile tozunu ayırmayı başardı. Bu, çok önemli bir buluştu. Çünkü yirmi yıl kadar sonra, bu yağ ve öğütülmüş kakao, şeker ile kanştırılarak bildiğimiz çikolata yapılacaktı. Derken, 1875'te Isviçreliler, sütlü çikolata yapmayı başardılar. Tannların ağız tadı: ÇİKOLATA Afrika'ya Fildişi Sahilleri'ne kadar gidip, bir kakao tanesinin tadına bakmaya kalksanız, onun çikolata oluncaya kadar ne çok değişikliğe uğradığını da anlardınız. tlk durumu ile kakao tanesi zıkkım gibi acı bir şeydir. Kakao, ağaçlarda yetişiyor. Kavuna benzeyen bir yemiş. Ağacın hem dallarında, hem de gövdesinde oluşuyor. Ve bunlar uzun sopalarla toplanıyorlar. Her kavunda zamklı bir sıvı ile kaplı otuz kırk kadar beyaz renkli kakao tanesi bulunuyor. Ancak bu sıvı çok lezzetli bir içecek. Çocuklar bunu meyveden emmeye bayılıyorlar. İçenler onun ilginç tadını, "çiçek içermiş gibi" diyerek tanımlıyorlar. Kakaonun nasıl çikolata olduğuna gelince: Önce taneler kavundan elle ayrılıyorlar. Sonra renkleri koyulaştyor. Tadları da artık bilinen kakao tadı gibi oluyor. Bu taneleri alıp paketliyorlar ve kakao, çikolata olmak üzere çıkacağı yolculuğa hazırlanıyor. Çikolata olmadan önce, kurumuş kakao taneleri temizlenir ve kavrulur. Sonra kabuklarından ayrılır. lşte o zaman, o bildiğiniz çikolata kokusu da çevreye yayılmaya başlar. Daha sonra bu taneler parçalanır, ezilir ve ortaya koyu renkli bir macun çıkar. lşte buna, alkolsüz olduğu halde, nedense "çikolata likörü" diyorlar. Bu likörden ısı ve yüksek basınç altında kakao yağı çıkarılıyor. Kalanı da öğütülüp kakao tozu oluyor. Hani şu soğuk havalarda sıcak siite iki kaşık atıp, severek içtiğimiz... Eğer kakao yağı, çikolata likörü ile karıştırılırsa, işte bu karışıma artık "çikolata" diyebilirsiniz. Bu işlem yalnızca kakao yağı ile yapılırsa, o zaman da nasıl yapıldığını hep merak ettiğimiz "beyaz çikolata" ortaya çıkıyor. Azteklerden bu yana çikolata için çok şey söylendi; kuvvet verici, ate;? düşürücU, sindirimi kolaylaştıncı, yaşamı uzatıcı v.b. Doktorun biri de onun bir tür zehir olduğuna inandı. Çünkü, kakaonun tadını ilaç olamayacak kadar güzel bulmuştu. Dünya çikolatacıları ise, onun dişleri çürüttüğüne ve sivilcelere neden olduğuna kesinlikle inanmıyorlar. Ama şişmanlatabilir diyorlar. Hele hareketsiz bir insansanız. Çünkü çikolata, yüksek enerji veren bir besin. özelİikle dağcılar, Sovyet ve Amerikan uzay adamları ve askerler onu, çabuk enerji verdiği için her gittikleri yere taşıyıp duruyorlar. Siz sİ7 olun, çikolataya karşı ölçülü olun, aşırılığa kaçmaym. Ama onunla aranıza da kimseyi sokmayın. Afiyet olsun.