Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Aylar
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
eskisehir c 06 21 Mayıs 2011 Cumartesi Hayalim model bir şehir yaratmaktı Yılmaz BÜYÜKERŞEN Şehirler, 18. yüzyıldan başlayarak, dünya nüfusundan giderek artan bir pay almaya başladılar. Nüfusun hızla şehirlileşmeye başlaması insanlık tarihinde yeni sayılabilecek bir olgu olsa da, şehir kavramının çok eskilere dayandığını biliyoruz. Medeniyet kavramı şehirlerin belirmesiyle ortaya çıkmıştı. Şehirlileşme süreci, yepyeni, daha önce benzeri hiç bilinmeyen bir yaşam tarzının, dünya tasavvurunun belirmesine yol açtı. Dolayısıyla şehri sadece yaşadığımız, işimizi yürüttüğümüz kalabalık bir yerleşim yeri değil, aynı zamanda her türlü insani faaliyetimizi biçimlendiren bir varlık olarak ele almak gerekir. Bu nitelikleriyle şehirler en kıymetli varlıklarımız arasında yer alırlar. Çok katmanlı birer varlık olan şehirlerin her biri, kendi tarihleri ve kültürel birikimleriyle, sadece varlığını sürdürmeyi değil, geliştirilerek geleceğe miras bırakılmayı da hak eder. Ancak birbirinden farklı katmanlardaki fonksiyonları bir harmoni içinde geliştirmek de kolay değildir. te farkındaydım. Şehirlerimizi şehvetle otomobillere terk etmekteydik. Birçok konuda benimle hemfikir olan dostlarım bile bu genel eğilimle birlikte sürüklenmekteydi. Sokakları otomobillerden alıp yeniden insanlara vermek hiç de kolay olacak gibi görünmüyordu. Yüzlerce yıllık birikimleriyle şehirler yağmalanacak birer kıymet olarak algılanıyordu. Şehirlerde gelecek nesiller için kıymet yaratmaya kalkmak, ham bir hayal gibi görünüyordu. En iyimser olanlar, böyle bir hayalin gerçekleşmesi için onlarca yıla ihtiyaç olduğunu düşünüyorlardı. Yorgunluğumuza değdi Ancak, aradan on yıl geçmeden, Eskişehir’de gözle görülür bir iyileşme kaydettik. Ama asıl sevindirici olan Eskişehir’in onca tahrip edilmişliğine rağmen bu kadar kısa sürede ayağa kalkabilmiş olması değil, Eskişehir’in Türkiye’nin başka yerlerinde de gıptayla ve takdirle izlenmesidir. İnsanımızın, iyi ve güzel olanı, görünce tanıyıp seçtiğini bu sayede bir defa daha gördük. Eskişehir’i yeniden ayağa kaldırabilmek için çok çaba Medeniyet şehirlileşmekten geçer Eskişehir’de bu zor işe talip olurken, şehirlere çok ihtiyacımız olduğunu biliyordum. Muasır medeniyetleri geçme hedefinin, ancak nüfusu şehirlileştirmekle mümkün olduğunun farkındaydım. İstiyordum ki, hızla kimliklerini ve karakterlerini kaybetmeye başlayan şehirlerimizin başına gelenin kader olmadığını gösterelim. Eskişehir’de, diğer şehirlere de örnek olacak bir model inşa edelim. Hayal ettiğim şeyin hiç de kolay olmadığının elbet harcadık. Çok yorulduk. Ancak Türkiye’nin dört bir yanında Eskişehir’e yönelen takdir duygularını işitince, yorgunluğumuza değdiğini düşünüyorum. Diğer şehirlerimizde de benzer dönüşümlerin yaşanmasına vesile olduğumuzu düşünüp, mutluluk duyuyorum.