20 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

eskisehir c 34 Lületaşı, dünyada sadece Eskişehir’de çıkarılıyor 21 Mayıs 2011 Cumartesi Köstebeğin armağanı Dünya rezervinin yüzde 70’i Türkiye’de ve Eskişehir’de bulunan 5000 yıllık bir doğa harikası mineral lületaşı... Lületaşı yüzyıllardır yurtdışına ihraç edilmesine rağmen, kıymeti bilinmeyen bir cevher. Efsaneye göre lületaşını ilk bulan ve bu taşın yeraltı yolunu ilk ortaya çıkaran bir köstebektir. Anlatılan efsane şöyledir: Birgün bir genç çoban bölgenin Karatepe yöresindeki köylere gider. Genç çoban yorgun düşer, acıkır, oturur azığını çıkarıp yemeğini yemeye başlar. O sırada, topraktaki bir delikten bir canlının aktaş toprakları yüzeye çıkarmaya çalıştığını görür. Çoban bir aktaşı eline alır, çakısıyla taşı yontmaya başlar. İlk çakı darbesiyle taş birdenbire ayın on dördü gibi güzel bir kız oluverir. Kız dile gelir ve “Ah insanoğlu bana kıymasaydın” diye bağırarak köstebeğin açtığı delikten içeri girip kaybolur. Delikanlı da kızın ardından başlar deliği eşelemeye. Günler geçer delikanlıdan haber alınamaz. Delikanlıyı arayan köylüler yerin yedi kat altında bu daracık kuyuda boğulmuş olarak bulurlar, elinde sıkı sıkı tuttuğu aktaşları ile birlikte. O günden beri her lületaşı parçasında, çobanın ölümüne sürüklendiği sevdanın izlerini görmüş köylüler. Lületaşı işleyenler için bu efsanenin anlamı büyük. Lületaşını yedi kat yerin dibinden çıkaran köstebeği sanatlarının öncüsü ve pirleri olarak kabul ediyorlar. Lületaşı, kuruyken suda yüzer. Sertliği 2–2,5, yoğunluğu 12gr/cm3 arasında değişir. Nemli olduğunda kaygan görünümlü, çok ince taneli, kile benzer, kompakt ve beyaz krem renklidir. Lületaşının toprak içindeyken temizliğini, çıkarıldıktan sonra kolay işlenmesini gözenekli yapısının tuttuğu bu doğal nem sağlar. Doğrudan ya da işlendikten sonra kurutulan lületaşı kaybettiği nem arasında hafifler ve önemli bir direnç kazanır. Arkeolojik araştırmalar sonucunda, Demirci Höyük’te yapılan kazılar sırasında M.Ö 3000’li yıllara tarihlenen bir de lületaşından eser bulunmuştur. Hangi amaçla kullanıldığı tespit edilemeyen, ancak insan eliyle yontulup düzeltildiği kesin olan bu yapıt, lületaşının yaklaşık 5000 yıldan beri bilinip işlendiğini kanıtlıyor. Yapıt hâlâ Eskişehir Arkeoloji Müzesi’nde muhafaza ediliyor. Bazı kayıtlarda ise 16001700 yıllarında lületaşını Macar bir seyyahın bulduğu ileri sürülüyor. Eskişehir’den başlayan bir yol tam 300 yıl süresince Viyana’ya lületaşı taşıdı. Tıpkı İpek Yolu gibi bir lületaşı yolu oluştu. Eskişehir’le İznik arasındaki bu yola A. Reinhardt, “Lületaşı Yolu” adını vermiştir. Avusturya bu taşlardan yapılan pipo ve benzeri eşyaları, tek satıcı olarak dış pazarlara sürmüştür. Böylece, lületaşının Avusturya’da çıktığı ve işlendiği kanısı yaratılmış ve lületaşları yeterince tanınamamıştır. Dünyada en kaliteli lületaşı Eskişehir’de bulunuyor. Kururken nem ve gazın içindeki artıkları bünyesinde tutma özelliği ile çok uygun bir pipo malzemesi olduğu gibi, pek çok sanayi dalında kullanılan iyi bir absorban, filtre, yalıtım ve dolgu malzemesidir. Yıllardır sanayide, vazgeçilmez bir madde haline gelmiştir. Ağızlık, pipo, süs eşyası ve otomobil boya sanayisinde kullanılır. Porselen hamuruna, böcek ilaçlarına, pudra ve leke çıkartma ilaçlarına katılır. Lületaşından pipo dışında, satranç takımı, bilezik, kolye, küpe gibi ürünlerinin ihracatta payı büyüktür. Alıcı ülkeler, Suda yüzen taş ABD, Avusturya, Hollanda, Belçika ve Almanya’dır. Günümüzde, yılda en az 11.5 milyon dolarlık ihracat yapılıyor. Bunun yanında yurdumuza gelen tur istlere de işlenmiş lületaşı satılarak, Türkiye ekonomisine katkı sağlanıyor. Yatırım yok, ocak sayısı azalıyor Hâlâ 100 yıl önceki ilkel yöntemle çıkarılan lületaşı ocaklarında hiçbir teknolojik yenilik yapılamadığı gibi alıcısı da gittikçe azalıyor. Eskişehir’de bulunan Beyazaltın köyünden çıkarılan lületaşının ocak sayısı 5’e kadar düştü. Kuyu ve tünel kazma yoluyla çıkarılan madenin ocaklarına bir insan çömelerek girebiliyor. 860 metre arasındaki derinliklerdeki ocaklara zaman zaman yeraltı suyu da doluyor. Dedelerinden kalma usulle halen maden işleten Abdurrahman Savun ile Ramazan Karaağaç ilerlemiş yaşlarına karşın halen çalıştıklarını, günde 3040 TL’lik bir kazançları olduğunu ve kendilerinden sonra bu işi yapacak gençlerin de olmadığını söylüyorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle