01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ENERJİ 8 The Guardian’da yayımlanan bir makalede, uzmanların tahminlerine göre, Kyoto’ya taraf olan belli başlı sanayileşmiş ülkelerin emisyon azaltım yükümlülüklerinin neredeyse üçte ikisinin, kendi ekonomilerini karbondan arındırmakla değil, dışarıdan karbon kredisi satın alınması yoluyla karşılanmasının mümkün olduğu ifade edilmektedir. SEA’lara talep ağırlıkla AB ve Japonya’dan gelmektedir. Kısa bir zaman sonra Avustralya ve Kanada’nın önemli alıcılar olması beklenmektedir. ABD, söz konusu uygulamalara geçmesi halinde doğal olarak en büyük tek pazar olacaktır. makta, konu ticari bir iş ve kazanç meselesi haline dönüşmekte, çözüm üretilmesi yerine zaman kaybedilmekte ve sorunlar ağırlaşmaktadır. İklim değişikliğinin önlenmesi ve etkilerinin azaltılması konusunda, Uluslararası alanda gelişmiş ülkelerle azgelişmiş ülkeler arasındaki çelişkilerin siyasal bir zeminde çözümüne yönelik arayışlar olmadan ve hakkaniyete dayalı bir sistem oluşturulmadan, Ulusal alanda da konunun sosyal yönünü kavrayan; merkezi, kapsamlı, bütünlüklü ve demokratik bir planlama olmadan çözüme yaklaşılması mümkün görünmemektedir. ? Kaynaklar L. Lohmann, Carbon Trading, a critical conversation on climate change, privatisation and power, Development dialogue, Eylül 2006 Stern Review, What is the Economics of Climate Change, Discussion Paper, 31.1.2006 Daniel H.Cole, Pollution and Property, Cambridge Unicersity College, 2002, s.4548, 8586 Openeurope, The high price of hot air: Why the EU Emission Trading Scheme is an environmental and economic failure, 2006 Europe’s Dirty Secret: Why tje EU Emission Trading Scheme isn’t working, Ağustos 2007 Lessons from the European Emission Trading Scheme, Summary by J.Kill, FERN, 28 Eylül 2007 “Kyoto promises are nothing but hot air” , NewScientist.com news service, 22.06.2006 P.McCully, “Discredited Strategy”, The Guardian, 21 Mayıs 2008 M.W. Wara ve David G. Victor, A Realistic Policy on International Carbon Offsets, Stanford University, Working Paper 74, Nisan 2008 The Working Group II contribution to the IPCC Fourth Assessment Report, 2007, www.ipccwg2.org Yoksullara çıkış yok HİDP II. Çalışma Grubu’nun Dördüncü Değerlendirme Raporu’na yönelik çalışmasında yer verilen bazı öngörülere göre, Afrika düşük uyum kapasitesi nedeniyle büyük olasılıkla iklim değişikliğinden en çok zarar gören kıta olacak; su kıtlığı, tarımsal üretkenlikteki ve gıda güvenliğindeki azalma sonucu hastalıklara maruz kalma ve insan sağlığı konusundaki riskler artacaktır. Güney, Güneydoğu ve Doğu Asya’da 2050’ye kadar yaklaşık 1 milyar kişinin su kıtlığı, tarımsal üretkenlik, sel, kuraklık, deniz seviyesinde yükselme, kolera vb. risklerle karşı karşıya kalacağı, Latin Amerika’da biyolojik çeşitliliğin azalması, su kıtlığı, su seviyesinin yükselmesi riski ile karşılaşılacağı tahmin edilmektedir. Aynı çalışmada dünyanın diğer bölgelerine ilişkin olası risklere de yer verilmiştir. Bu anlamda iklim değişikliğine ve etkilerine karşı mücadele ciddiye alınması ve zaman kaybedilmemesi gereken bir konudur. İklim değişikliği, nedenleri ve etkileriyle birlikte düşünüldüğünde; ulus İklim değişikliği, nedenleri ve etkileriyle birlikte düşünüldüğünde; uluslararası ve ulusal ölçekte enerji, sanayi, çevre, sağlık, tarım, göç olgusu gibi ekonomik ve sosyal yönleri olan, kaçınılmaz olarak dünyanın yoksulları için ağır sosyal sorunlar yaratacak bir olgudur. Bu nedenle, tam da küresel boyutta sosyal ve siyasal yönleriyle birlikte bir bütün halinde düşünülmesi gerekirken, neoliberal politikaların hakimiyeti sonucunda bu konuya da piyasa anlayışı ile yaklaşılmaktadır. lararası ve ulusal ölçekte enerji, sanayi, çevre, sağlık, tarım, göç olgusu gibi ekonomik ve sosyal yönleri olan, kaçınılmaz olarak dünyanın yoksulları için ağır sosyal sorunlar yaratacak bir olgudur. Bu nedenle, tam da küresel boyutta sosyal ve siyasal yönleriyle birlikte bir bütün halinde düşünülmesi gerekirken, neoliberal politikaların hakimiyeti sonucunda bu konuya da piyasa anlayışı ile yaklaşılmaktadır. Piyasa anlayışı dikkatleri esas sorundan uzaklaştır Hükümetin Kyoto’ya bakışı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne (BM İDÇS) Yönelik Kyoto Protokolü’ne Katılınmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı geçtiğimiz Haziran ve Temmuz ayları içinde TBMM Çevre, AB Uyum ve Dışişleri komisyonlarında görüşülerek gündeme alınmıştır. Hükümet’in Meclis’e gönderdiği Kanun Tasarısı’nın Gerekçesi’nde Türkiye’nin Kyoto Protokolü’ne taraf olmasının sağlayacağı katkılar konusunda sıralanan bazı noktalar şöyledir: Ülkemizin BM’nin saygın bir üyesi olarak Protokol’e taraf olmasının uluslararası gündemin en öncelikli ve acil sorunlarından biri haline gelen iklim değişikliği ile mücadele konusundaki kararlılığını ve uluslararası toplumun güvenilir bir ülkesi olduğunu göstereceği. Protokol’e taraf olan Türkiye’nin, hemen hepsi Protokol’e de taraf olan İDÇS’ne taraf ülkeler nezdindeki itibarının ve 2012 sonrasına ilişkin müzakerelerde ağırlığının artacağı, 2012 sonrasının şekillenmesinde ülkemizin kendi özgün koşullarını daha iyi müzakere edebileceği. Kyoto Protokolü kapsamındaki uluslararası rejime katılacağımız için özel sektörde sera gazı azaltımı için yapılabilecek projelerin daha kolay teşvik edilebileceği ve özellikle uzun vadede başta enerji güvenliği olmak üzere ülke ekonomisine katkı sağlanabileceği. Kyoto Protokolü’nün AB müktesebatının bir parçası olması dolayısıyla, AB’nin Protokolün yerini alacak yeni anlaşmayı da müktesebatına dahil edeceği, dolayısıyla AB’nin ülkemizin Protokole taraf olarak geleceğe yönelik hazırlıklarını bir an önce başlatmasını istediği. Ülkemizin Kyoto Protokolü’ne taraf olması halinde AB ile iklim değişikliği ve mücadele ve uyum konularında ve AB müktesebatına uyum bağlamında işbirliği olanaklarını geliştireceği. Ancak en dikkat çekici olan “katkı” şudur: “İklim değişikliğinin, BM’nin öncelikli konularından biri haline geldiği, hatta BM Güvenlik Konseyi’nin gündemine alındığı bir dönemde, Kyoto Protokolü’ne taraf olmuş bir Türkiye’nin, kısa vadede en önemli dış politika hedefi olan BM Güvenlik Konseyi 20092010 dönemi Geçici Üyeliği için Ekim 2008’de BM 63. Genel Kurulu’nda yapılacak seçimler öncesinde çok önemli bir avantaj elde edecektir.” Bu tip gerekçeler, Hükümet’in Kyoto Protokolü’ne taraf olma konusundaki kararının pek de “iklim değişikliği” sorunu üzerine odaklı olmadığı, başka niyet ve kaygıların öne çıktığı kanısını uyandırmaktadır. Basına yansıyan bilgilere göre, Tasarı’nın TBMM Çevre Komisyonu’nda görüşülmesi sırasında Dışişleri Bakanlığı, AB Genel Sekreterliği, Çevre ve Orman Bakanlığı temsilcileri Kyoto Protokolü’nün onaylanması için olumlu görüş bildirirken, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) farklı bir bakış açısı sergilemiştir. Türkiye’nin emisyon artışının devam etmesinin kaçınılmaz olduğuna; çevre alanında AB’nin taraf olduğu, ancak Türkiye’nin onaylamakta çekincesi olan birçok uluslararası sözleşme bulunduğuna dikkat çeken DPT, Kyoto Protokolü’ne taraf olunmasının AB’ye tam üyelik sürecinde öncelikli bir konu olmadığı yönünde değerlendirme yapıldığını; ülkemizin özel şartlarının sağlayacağı muhtemel esneklikler tamamlanmadan, emisyon azaltımının sektörler ve genel olarak Türkiye ekonomisine etkisi ortaya konmadan Protokol’e taraf olunmasının zamanlama olarak yerinde olmadığını belirtmiştir. Kuşkusuz ki “kalkınma ihtiyacı” gerekçesiyle, doğal kaynaklarımızın yağmalanmasını, verimi düşük üretim süreçlerini, yönetim sorunlarını, denetimsizliği ve bu durumun sorgulanmadan olduğu gibi devam etmesini savunmak mümkün değildir. Diğer yandan Türkiye’nin sera gazı emisyonlarının azaltımına yönelik, özellikle iklim değişikliğinin etkilerine karşı bir program ve eylem planının olup olmadığı; uyum konusunda yapılması gereken çalışmalar; maliyetleri; Kyoto Protokolü’ne taraf olmadan önce ön hazırlıklarını yeterince yapıp yapmadığı gibi açığa kavuşturulması gereken önemli konular bulunmaktadır.? ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle