Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ENERJİ 12 Petrol fiyatlarındaki artışın nedenleri ve etkileri Doç. Dr. İ. Hakan YETKİNER Araş. Gör. İstemi BERK İzmir Ekonomi ÜniversitesiEkonomi Bölümü etrol hiç şüphesiz geçtiğimiz yüzyılın olduğu gibi yirmi birinci yüzyılın da en önemli hammaddesidir. Petrolün önemi sadece onun bir enerji kaynağı olmasından kaynaklanmamaktadır. Petrol aynı zamanda kendisinden elde edilen türevlerin sanayide yaygın kullanımı nedeniyle vazgeçilemez ana girdi özelliğini korumaktadır. Petrolün rafinaj süreci sonrasında elde edilen ve yakıt özelliği taşıyan yan ürünler (benzin, fueloil akaryakıt/ mazot, dizel yakıtı/ motorin, jet yakıtı, gaz yağı, sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG)) kadar yakıt özelliği taşımayan (asfalt, yağlayıcı madde, çözücüler, neft yağı, balmumu, yol yağı) yan ürünler de sanayi için büyük önem taşımaktadır. Dünyanın son on yıllarda yaşadığı küreselleşme eğiliminin en önemli sonuçlarından birisi artan ulaşım ve lojistik hizmetleri ihtiyacı olmuştur. Üstelik 1990’lardan itibaren Çin’in artan sanayileşme ve dünya üretim merkezi olma hamlesi talebi beslemiştir. Petrole olan talebin artışı bu gerçeklerin yansımasından başka bir şey değildir. Şekil 1 dünya toplam petrol üretim ve tüketimini yıllar itibarı ile göstermektedir. Petrol fiyatlarının artmasında pek çok etmen rol oynamakla birlikte, petrol tüketiminin kesintisiz artması, petrolün yenilenemeyen bir kaynak olması dolayısıyla arzı arttıkça kalan stoklar üzerinde artan fiyat baskısı ve 1986 yılından beri petrol fiyatının uluslararası piyasalarda belirlenmesine izin verilmesi temel nedenler olarak gözükmektedir. petrol şirketleri tarafından belirlenmiştir. 1960’lardan sonra kademeli olarak artan milliyetçilik/devletçilik akımları sonucu tekelci güç kısmi olarak tekelci petrol şirketlerinden ulusal ekonomilere ve devamında Petrol İhraç Eden Ülkeler Birliği’ne (OPEC) geçmiştir. OPEC tekelci gücünü 19701980 arasında kullanmış ve dünya ekonomisi iki büyük petrol arz krizi (19731974 ve 19781979) yaşamıştır. Batılı devletlerle yaşanan siyasi, iktisadi veya askeri her anlaşmazlığı elindeki petrol silahıyla çözmeye çalışan OPEC ülkelerinin bu tutumu, 1980 sonrası dönemde Batı’nın endüstriye yeni bir düzen getirme çabalarına neden olmuştur. 1980’lerin ikinci yarısından sonra, özellikle serbest piyasa ekonomilerinin tüm dünyada aranan/arzu edilen sistem olarak kabul edilmesi petrol endüstrisinde gücün OPEC’ten piyasaya kaymasına sebebiyet vermiştir. Daha rekabetçi bir petrol piyasası amaçlanarak hem uluslararası petrol şirketlerinin, hem de OPEC’in petrol fiyatını belirleme güçlerinin kırılması amaçlanmıştır. Ancak bu hedef çok kısa sürmüştür; çünkü bu kez uluslararası petrol şirketlerinin ve OPEC’in yanında spekülatörler ve uluslararası yatırım fonları yer alarak petrol fiyatları ile oynamaya başlamışlardır. 1986 yılından beri petrol fiyatı uluslararası piyasalarda kendiliğinden oluşmaktadır. Peki, sistem nasıl işlemektedir? Yeni mekanizma ile petrol şirketleri üreteceği petrole istinaden New York, Londra, Singapur gibi borsalarda vadeli işlemler yapmaktadırlar. Petrol piyasası hem spot hem de türev enstrümanlardan oluşturmaktadır. Kısa zamanda spot piyasada derinliği olan petrol, vadeli işlemler ve borsalar aracılığı ile üretici, taşımacı ve rafinericinin dışında yatırımcılar için bir yatırım aracı haline gelmiştir. Günümüzde petrol fiyatları spot piyasadaki arz ve talep dengesinin ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ P 1980 yılında dünya petrol tüketimi günlük 63,11 milyon varil olurken, bu rakam 1990 yılında 66,67 milyon varile, 2000 yılında 76,66 milyona, 2007 yılında da (tahmini olarak) 85,07 milyon varile çıkmıştır. 1980 yılından 2007 yılına günlük tüketim ihtiyacındaki değişim yüzde 34,8 oranında artmıştır. Şekilde de açıkça görüldüğü gibi petrol üretim ve tüketimi başa baş artmaktadır. Bu nedenle yüzeysel bir bakış petrol piyasasının dengede olması gerektiğini, yani arz ve talebin birbirini karşılaması sonucu fiyatlarda çok ciddi artışlar olmaması gerektiğini işaret etmektedir. Ancak daha dikkatli bir bakış açısı bunun her zaman böyle olmayabileceğine işaret etmektedir. Burada anahtar sözcükler tüketim ile talep arasında oluşabilecek fark ve ya da petrol piyasasını diğer meta piyasalarından farklı kılan petrolün yenilenemeyen kaynak (nonrenewable resource) olmasıdır. Petrol: En önemli yenilenemeyen kaynak Petrol piyasasını diğer meta piyasalarından farklı kılan en önemli unsurlardan ilki petrolün yenilenemeyen bir kaynak olmasıdır. Bilinen petrol rezervleri 21. yüzyılın sonunda petrolün bitebileceğini göstermektedir. Bu durumda yerin altından çıkarılan her varil petrol rezervlerin biraz daha azalması anlamına gelmektedir. Yukarıda petrol üretiminin talebi karşılamak için kesintisiz arttığını göstermiştik. Ancak petrol yeraltından çıkarıldıkça yer altı stokları azalmakta, bu da petrol fiyatları üzerinde kıtlık primi etkisi (scarcity premium effect) ENERJİ ENERJİ ENERJİ adı verilen etkiye yol açmaktadır. Kıtlık primi etkisi bir arbitraj kuralından başka bir şey değildir. Eğer bir meta yenilenemiyor ise ve yeraltındaki stokları gittikçe azalıyorsa, bu durumda o metanın fiyatının finansal piyasalarda el değiştiren varlıklar kadar her yıl artması gerekir. Aksi takdirde metanın sahipleri onu ya toprağın altından yakın zamanda çıkarmazlar ya da hemen tümünü çıkarıp finansal varlığa dönüştürürler. Kıtlık primi etkisi yer altında bulunan petrolün fiyatının en az finansal varlıkların faiz getirisi kadar her yıl artması gerektiğini ortaya koymaktadır. Eğer bir benzetme yapmak gerekirse kıtlık primi etkisi “zor durumda kalan akrebin kendini sokmasından” başka bir şey değildir. Petrole artan talep artan arzı gerektirir. Aksi takdirde talep fazlalığı (excess demand) nedeniyle petrol fiyatları atacaktır. Ancak artan petrol üretimi yer altındaki bilinen stokların azalmasına, dolayısıyla petrolün gelecekte daha az arz edilebilir olması anlamına gelir. Bu da petrol fiyatlarının artmasına yol açar. Yani petrol fiyatları az arz edilirse bugün, çok arz edilirse gelecekte artmak zorundadır. Bu da petrol piyasasını sadece bugünün arz ve talebinin belirlemediğini göstermektedir. Paradoksal biçimde petrol arzı artıkça petrol fiyatı üzerinde yukarı yönlü baskı da aslında artmaktadır. Petrol piyasasının diğer meta piyasalarından farklı kılan birinci etmen yenilenemeyen kaynak olması nedeni ile fiyatların zaman içinde kıtlık primine maruz kalmasıdır. Petrol: Yeni kâr kaynağı Petrol fiyatlarının son yıllardaki artışının arkasındaki asıl neden 1986’da yeniden tanımlanan yeni petrol piyasası mekanizmasından sonra artan talebe koşut olarak petrol fiyatının spekülasyona açık hale gelmesidir. 1859 yılında ABD’nin Pennsylvania eyaletindeki ilk keşif ve sondaj ile başlayan modern petrol endüstrisinde fiyatlar uzun bir süre tekel niteliğindeki ENERJİ ENERJİ ENERJİ Şekil 1: Dünya Petrol Üretim ve Tüketimi (Kaynak: EIA) ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ